• Sonuç bulunamadı

2. KORUMACILIK VE TİCARİ SERBESTLEŞME

2.4 Korumacılık Politikaları

2.4.2 Korumacılık politikalarının etkileri

2.4.2.1 Korumacılık politikalarının maliyetleri

Dışa açılmayla beraber, dünya ekonomilerindeki dış rekabet ile karşı karşıya kalan yerli bir endüstriyi ithal rekabetinden korumak amacıyla uygulanan korumacılık politikalarının aslında ekonomiye çeşitli ek maliyetler yüklediği belirtilmişti. Korumacılık nedeniyle ekonomilerin katlanmak durumunda kaldıkları bu maliyetler dört ana başlık altında toplanabilmektedir.

Bu maliyet unsurlarından birincisi, ekonomideki tercih kalıplarının ve üretim yapılarının bozulmasıdır. Zira yerli endüstriye yönelik talepte artış sağlayabilmek amacıyla ithal ve ithal ikameci malların dünya fiyatlarına göre göreli olarak fiyatlarının arttırılması, kaynakların “etkin” dağıtılmasını engelleyebilmektedir. Dolayısıyla böyle bir durum, optimum mal ve hizmet bileşen kalıplarının dışında mal ve hizmetlerin tüketilmesi ve üretilmesine neden olmaktadır23.

Bir diğer maliyet unsuru da, korumacılık politikalarının yerel endüstrilere koruma

23

İktisadi olarak gerçekleştirilen herhangi bir faaliyetin ana amacı toplumsal ihtiyaçların maksimum fayda ile karşılanabilmesidir. Dolayısıyla tüketiciye kaliteli ve ucuza üretilebilen mal ve hizmet bileşenlerini sağlayan ekonomik etkinliklerin desteklenmesi ve bu bağlamda kaynakların dağıtılmasının sağlanması gerekmektedir. Herhangi bir endüstrinin korunması amacıyla hükümetler tarafından ithalata konulan tarife ve kotalar nedeniyle ülkelere mal ve hizmetlerin rahatça içeri girmesi engellendiğinde ülke içerisindeki tüketicilerin karşı karşıya kaldıkları fiyat düzeyi ile dünya fiyatları arasında bir farklılık meydana gelmektedir. Bu fiyat farklılığı da tüketicilerin faydalarını maksimize eden mal ve hizmet bileşenlerine erişmelerini engellemektedir. Zira tüketiciler daha düşük fiyatlı olan ithal mallar yerine bu malları ikame edebilecekleri ve daha az fayda elde edecekleri yerli üretime yönelmek durumunda kalmaktadırlar. Dolayısıyla bu yönde eğilimlerin bozulması kaynakların en üretken kullanımlarından sapılmasına neden olmaktadır. Öte yandan, korumacılık nedeniyle, dünya piyasalarında ülkenin karşı karşıya kaldığı fiyat düzeyi ile bireysel firmaların ülke içerisinde karşı karşıya kaldıkları fiyat düzeyi arasında bir farklılık oluşmaktadır. Bu durum ithal malların tarife öncesi duruma göre göreli olarak daha pahalı olması nedeniyle, ithal malları ikame edecek yerli üretime yönelime sebep olarak üretim açısından da kaynak dağılımının bozulmasına sebebiyet vermektedir. Zira ithalat sınırlandırıldığı veya daha pahalı hale geldiği için, daha ucuza dışarıdan ithal edilebilecek malları iç piyasada üretmek amacıyla göreli olarak daha fazla üretim faktörü bu alanlara kaydırılmaktadır. Böylelikle başka alanlarda daha etkin kullanılabilecek kaynakların bu şekilde harcanması, kaynakların etkin dağılımını engellemiş olacaktır.

yoluyla tekel gücü kazandırmasıdır. Ekonomideki rekabet koşullarının, korumacılık ile önlenmesi sonucunda bu tekel gücünün ekonomi geneline yüklediği bir maliyet söz konusu olmaktadır24.

Üçüncü maliyet unsuru da, korumacılık politikalarının piyasaların gereğinden fazla bölünmesine yol açarak, etkin üretim ölçeği yapısından uzaklaşan bir üretim düzeyine gelinmesine ve çok fazla çeşitteki ürünlerin çok ufak üretim ölçekleri ile üretilmesine neden olmasıdır. Bu durum da, yine üretimin etkinliğinin kaybolmasına yol açmaktadır25.

Dördüncüsü ise, genellikle korumacılık politikalarından belirli kesimlerdeki grupların yararlanarak bu grupların rant sağlamalarına yol açmasıdır. Dolayısıyla da rant getirileri nedeniyle, piyasalardaki “etkin” kaynak kullanımından uzaklaşılması söz konusu olmaktadır. Zira daha fazla gelir elde etmek isteyen belirli gruplar kendi yararlarına yönelik üretim gerçekleştirmek istediklerinden etkin üretim yapısından uzaklaşmaktadırlar (Krugman, 1993).

Dolayısıyla aslında yukarıda bahsedilen unsurlar ışığında korumacılık politikalarının etkin kaynak kullanımını etkileyerek ekonomiye çeşitli maliyetler yüklediği

24 Korumacılıkla üreticiler yerli üretime odaklandıkları ve herhangi bir şekilde yabancı firmalar ile

rekabet etmek durumda kalmadıkları için, ülke içerisinde uygulayacakları fiyatları kendi istedikleri biçimde arttırabilmektedirler. Bu itibarla, korumacılığın firmaların tekelci gücüne sahip olmasına neden olduğu düşünülmektedir. Zira firmalar dış rekabet baskısı ile karşı karşıya kalmadıklarından, tekelci veya oligopolcü bir konuma gelerek, rekabetçi piyasa ile karşılaştırıldığında daha yüksek fiyatlı mallar satarak daha yüksek kar oranları ile üretim yapmaktadırlar. Bu durumda tüketiciler daha az fayda edecekleri fakat daha ucuz olan mallara yöneldiklerinden fiyatlar ve dolayısıyla eğilimler bozulmaktadır. Bununla birlikte, firmalar, sahip oldukları tekel karlılıklarını sürdürebilmek veya elde edebilmek amacıyla ülke ekonomisine zarar verebilecek bazı çabalar sarf edebilmektedirler. Örneğin, birçok firma, kartel oluşturarak fiyatları daha da yükseltme çabasında olabilmektedirler. Bunun yanı sıra, ekonomide oluşan böyle bir durum diğer firmaların kartelin sağlayabileceği tekel karlarını paylaşabilmek için endüstriye girme çabası sarf etmelerine ve bu girişimler de gerekli olandan çok daha fazla firmanın endüstri içerisinde yer almasına sebep olmaktadır. Bu durum da, etkinsiz üretim ölçeği sorununu yaratmaktadır. Öte yandan, bir diğer sakınca da tekelci ve oligopolcü bir güce sahip firmaların diğer firmalar ile rekabet etmek zorunda kalmamalarının bu firmaların teknolojik gelişmelerden uzaklaşmalarına, mallarının kalitesinin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapmamalarına neden olabilmesidir. Bu sektörlerin teknolojik gelişmelerden uzak olmaları, yerli sanayiyi dünya ile rekabet edebilecek teknolojik güçten yoksun bırakmakta ve bu durum da ülke ekonomisinin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü yitirmesine neden olmaktadır. Bu itibarla, korumacılık politikalarının yerli üreticilerin kısa vadede kazanç elde etmesine olanak sağlamasına karşın, orta ve uzun vadede teknolojik gelişmelerden yararlanmamaları nedeniyle olumsuz etkilenmelerine neden olacağı düşünülmektedir.

25

Yukarıda belirtilen noktaların beraberinde, korumacılık genellikle içe dönük bir bakışa neden olmaktadır. Bu tarz bir içe yönelik bakış açısı, ülkenin karşılaştırmalı üstünlük sağlayabileceği mal bileşenlerinde uzmanlaşmasını engelleyerek, ülkenin etkin ölçek ekonomisine sahip olamamasına ve ülke çok çeşitli malları küçük ölçeklere sahip olarak üretilmesine neden olabilmektedir. Zira endüstrilerin çok küçük ölçeklerde üretim yapmak zorunda kalmaları piyasaların gereğinden fazla bölünmesine neden olmaktadır. Bu bölünme de ölçek ekonomilerinden yararlanamamalarına neden olarak ekonomiye maliyet yüklemektedir.

düşünülmektedir. Literatürde de korumacılık politikalarının ülke refahını olumsuz etkilediğine yönelik çeşitli çalışmalar yer almaktadır26.