• Sonuç bulunamadı

TARİFENİN ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI

Tarifenin zaman bakımından uygulanması, yargılama gideri olan avukatlık ücretine

hangi tarihli tarife, yani, davanın açıldığı anda yürürlükte olan tarife hükümlerinin mi yoksa

196Tarifenin, Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmesi mutlak bir kural olmayıp, tarifenin Resmî

Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren belli bir süre sonra veya belirli bir tarihte yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alınması da mümkündür. Örneğin, Birlik tarafından ikinci defa hazırlanan 2002 yılına ilişkin tarifede, tarifenin yayım tarihi ile yürürlük tarihi arasında 6 günlük bir zaman farkı vardı. Şöyle ki; bu tarife, 28.11.2002 tarihli 24950 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış; ancak tarifenin yürürlük hükmünü düzenleyen 22’nci maddesinde, tarifenin, 04.12.2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştı. Tarifenin yayım tarihi ile yürürlük tarihinin aynı olmadığı diğer tarifeler için bkz. 1970 yılı tarifesi (http://www.barobirlik.org.tr/dosyalar/belgeler/AvUcretTarifesi/tbb1970.pdf); 1966 yılı tarifesi (http://www.barobirlik.org.tr/dosyalar/belgeler/AvUcretTarifesi/tbb1966.pdf); 1962 yılı tarifesi (http://www.barobirlik.org.tr/dosyalar/belgeler/AvUcretTarifesi/tbb1962.pdf). Ağar/Eller, gerekçeli kararları yılsonunda yazılan dosyalar bakımından, tarifelerin yürürlüğünün sıkıntı çıkarabileceğini; bu sebeple, tarifelerin yürürlüklerinin yılbaşına kaydırılması gerektğini ifade etmektedir. Bu konuda bkz. Ağar/Eller, s.417, dn.39.

197Avukatlık Kanunu’nun geçici 15’inci maddesinde düzenlenen bu hüküm geçici olmaktan çıkarılarak;

Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinde düzenlenmelidir. Bunun ilk sebebi, Avukatlık Kanunu’nun Geçici 15’inci maddesinin, düzenlenen ilk tarifenin ne zamana kadar yürürlükte olacağını düzenleyen geçiş hükmü niteliğinde olmasına rağmen; Birlik tarafından her sene yeni bir tarife düzenlenmesi ve bu husus istikrar kazandığı için bundan sonra da her sene yeni bir tarife düzenlenecek olmasıdır. İkinci sebep ise hâlihazırda, hukukumuzda, her sene yeni bir tarife düzenlense de, düzenlenen tarifenin ne kadar süre için yürürlükte kalacağının ne Avukatlık Kanununun geçici olmayan hükümlerinde ne de tarifede hüküm altına alınmamış olmasıdır. Öneğin, tarifenin yürürlüğüne ilişkin 24’üncü maddesinde, tarifenin ne kadar süre için yürürlükte olduğuna ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Tarifenin hazırlanması bakımından dayanak düzenleme olan Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 1’inci fıkrası, “her yıl eylül ayı içerisinde” ve 2’nci fıkrasının 1’inci cümlesi, “o yılın ekim ayı sonuna kadar” şeklinde ibareler içermesi ve yine, 04.12.2001 tarihinde ilk defa Birlik tarafından hazırlanan tarifeden bugüne kadar Birlik tarafından her yıl yeni bir tarife hazırlanması her ne kadar, hazırlanan tarifelerin bir yıl süreyle uygulanmak üzere hazırlandığı, dolayısıyla yürürlük sürelerinin bir yıl olduğu konusunda ciddi bir işaret olsa da, hukukumuzda tarifelerin yürürlük sürelerine ilişkin doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. 4667 sayılı Kanunla Avukatlık Kanununda yapılan değişikliklerden önce Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 4’üncü fıkrası, yürürlükteki tarifenin, “yeni bir tarifenin

onaylanmasına kadar yürürlükte olacağına” dair bir hüküm içermekteydi. Bu düzenlemedeki, “yeni tarifenin

onaylanmasına kadar” ibaresi, tarifenin yürürlük anının tespiti bakımından tartışmalara sebep olabilecek olsa da,

yukarıda bahsedilen belirsizliği bir nebze de olsa ortadan kaldırmaktaydı. Yine, bir önceki Avukatlık Kanunumuz olan, 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 130’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında da “yeni bir

tarifenin tasdikına kadar mevcud olan tarife hükmü devam eder” şeklinde 4667 sayılı Kanunla Avukatlık

Kanununda değişiklik yapılmadan önceki Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 4’üncü fıkrasındaki düzenlemeye paralel bir düzenleme mevcuttu.

61

açılan davanın sonucunda kararın verildiği tarihte yürürlükte olan tarife hükümlerinin mi

uygulanacağı sorununu

198

çözümlemektedir

199

.

Kanun koyucu, Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında

200

ve

Birlik, tarifenin 21’inci maddesinde

201

, isabetli olarak, yargılama gideri olan avukatlık

ücretinin takdirinde dava sonucunda karar verildiği tarihte

202

yürürlükte olan tarifenin esas

alınacağını hüküm altına almıştır. Bu düzenlemeleri isabetli görmemizin birkaç sebebi

bulunmaktadır:

İlk sebep, hangi tarife hükümlerinin yargılama gideri olan avukatlık ücretinin

takdirinde esas alınacağının hem kanun hem de tarifede düzenlenmiş olmasıdır. Zira bu

hüküm, yalnızca tarifede düzenlenmiş olsaydı, dava sonucunda karar verildiği esnadaki

tarifede, ayrıca, -Avukatlık Kanunu’nun geçici 15’inci maddesinde yapılan ancak bugüne

kadar hazırlanan tarifelerde yapılmayan- yürürlüğe giren tarifenin, bir önceki tarifeyi

yürürlükten kaldıracağına dair bir hükmün de mevcut olması gerekecekti. Aksi hâlde,

tarifenin yürürlüğü ve zaman bakımından uygulanması konusunda tarife ile kanun hükümleri

birbiriyle çelişebilecekti. Şöyle ki; tarifeye göre, yargılama gideri olan avukatlık ücretinin

takdirinde dava sonucunda karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan tarife dikkate

alınacakken, o tarihte hangi tarifenin yürürlükte olduğu Avukatlık Kanunu’nun geçici 15’inci

maddesi uyarınca belirlenebilecek tarife uyarınca belirlenemeyecekti. Yine, hangi tarife

198Bu sorunun, sorun olmasının sebebi, avukatın, dava açmış olduğu tarih ile yargılama gideri olan avukatlık

ücretine hükmolunan tarih arasında bazen uzun sürelerin bulunması ve ülkemizde gerek normal enflasyonun gerekse yargılama gideri olan avukatlık ücretleri enflasyonun bir hayli yüksek olmasıdır.

199Kanun koyucu Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında ve Birlik, Tarife’nin 21’inci

maddesinde tarifenin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin bir düzenleme yaparak, bu konudaki sorunu çözümlemektedir. Ancak hâlihazırda, hukukumuzda, Avukatlık Kanununun zaman bakımından uygulanması sorununu çözümleyebilen herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bu konuda bkz. AvK Geçici 21’inci madde. Her dava, açıldığı zamanki durum dikkate alınarak sonuçlandırılması gerektiği için avukatlık sözleşmesine de, sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümleri uygulanmalıdır. Aynı yönde bkz. 13.HD, 09.03.2015, 17419/7051; 13.HD, 20.11.2014, 14005/36643 (Kazancı İçtihat Bankası); 13.HD, 16.09.2008, 4107/10634 (Tutumlu, Mehmet Akif/Usta, Murat, Vekâlet Ücreti Davası, 2017 Ankara, s.167-168).

200Fıkra metni şu şekildedir: “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” 4667 sayılı Kanunla Avukatlık Kanununda yapılan

değişikliklerle Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yapılan düzenleme ile getirilen “dava sonucunda karar verildiği tarihteki tarifeye göre yargılama gideri olan avukatlık ücretinin

hükmolunacağına dair” hükümden önce hukukumuzda tarifenin zaman bakımında uygulanmasına ilişkin

herhangi bir hüküm bulunmamaktaydı. Bu konudaki boşluk, bir içtihadı birleştirme kararı ile giderilmişti. Bu içtihadı birleştirme kararında davanın açıldığı tarihteki tarife hükümlerinin uygulanacağı belirtilmişti. Bu konuda bkz. YİBBGK, 23.12.1976, 7/6 (YKD, C.3, S.3, 1977, s.305 ilâ 312). Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yapılan düzenlemeden önceki dönemlerde, yıllara göre, tarifelerin zaman bakımından uygulanması hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Aydın, Eleştiri, s.76 vd.

201Madde metni şu şekildedir: “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife esas alınır.”

202Zira yargılamanın taraflarından hangisinin haklı çıktığının yahut haklılık oranlarının tespiti yargılama

sonucundaki kararla ortaya çıkacaktır. Bu konuda bkz. Kuru, Tarifeler, s.841. Ayrıca bkz. İyimaya, Ahmet, Avukatlık Sözleşmesi, Kurultay, C.IV, 2000 Ankara, s.384.

62

hükümlerinin yargılama gideri olan avukatlık ücretinin takdirinde esas alınacağının hem

kanun hem de tarifede düzenlenmiş olması, Birlik tarafından genel düzenleyici işlem olarak

düzenlenen tarifenin, çalışmamızın bir sonraki başlığında ifade olunacak, adsız düzenleyici

işlem olan hukukî niteliği sebebiyle, Birlik tarafından düzenlenen tarife ile yeni bir kural

koyulabilip koyulamayacağı konusunda meydana gelebilecek tartışmaları engellemektedir.

Zira yargılama gideri olan avukatlık ücretinin takdirinde hangi tarifenin esas alınacağına

ilişkin kural, tarife dışında, bir yasama işlemi olan kanunla da düzenlemiştir.

İkinci sebep, yargılama gideri olan avukatlık ücretinin

203

takdiri bakımından hukukî

yardımın tamamlandığı

204

veya dava sonucunda karar verildiği

205

tarihteki tarife hükümlerinin

esas alınmasıdır

206

. Çünkü ülkemizin kanayan yarası olan uzun süreli yargılamalar sebebiyle,

203Kuru, avukatlık sözleşmesinden doğan avukatlık ücretinin takdiri bakımından, avukatlık sözleşmesinin

kurulduğu tarihteki tarife hükümlerinin esas alınacağını ifade etmektedir. Bu konda bkz. Kuru, Tarifeler, s.845. Aynı yönde bkz. 13.HD, 04.05.2015, 22697/14029 (Kazancı İçtihat Bankası).

204Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında ve Tarife’nin 21’inci maddesinde, her ne kadar

hukukî yardımın tamamlandığı tarihteki tarife hükümlerine göre avukatlık ücretinin belirlenmesi gerektiği düzenlenmiş ve icra takipleri de hukukî yardım çatısı altında kabul edilse de, takip gideri olan avukatlık ücreti, alacağın tahsil edildiği tarihte yürürlükte olan tarifeye göre takdir edilir. Takip gideri olan avukatlık ücretinin, paraların paylaştırılması tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre takdir edilmesi gerektiği yönünde bkz. Kuru, Tarifeler, s.843; Üstündağ, Saim, İcra Hukukunun Esasları, 2. Bası, 1975 İstanbul, s.55.

205Avukatlık Kanunu’nun 168’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında ve Tarife’nin 21’inci maddesinde kullanımı

tercih edilen “dava sonucunda karar verildiği tarihteki” ibaresi sadece davada değil diğer bazı hukukî başvurularda da yargılama gideri olan avukatlık ücretine hükmedilebilecek olması sebebiyle eleştirebilir. Örneğin, icra mahkemelerinde cereyan eden şikâyet veya itirazın kaldırılması yargılaması sonucunda da yargılama gideri olan avukatlık ücretine hükmedilebilir. Ancak bunlar dava değildiler. O hâlde, yalnızca hem dava hem diğer hukukî başvurular hem de icra takiplerini kapsar bir ibare olan “hukukî yardımın tamamlandığı” ibaresi muhafaza edilerek bu hükmün yeniden düzenlenmesi isabetli olur.

206Bu konu hakkında eskiden hem uygulamada hem de doktrinde bazı tartışmalar mevcuttu. Bu tartışmaların

sebepleri kısaca şu şekilde ifade edilebilir: İlk sebep, 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 130’uncu maddesinde, kanun koyucunun tarife düzenleme yetkisi vermiş olmakla beraber, tarifeyi hazırlayacak makama tarifenin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin bir kural düzenleme yetkisi verip vermediğine ve 28.11.1956 tarih ve 15 esas ve 15 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca her davanın açıldığı zamanki durum dikkate alınarak sonuçlandırılmasının yargılama gideri olan avukatlık ücreti bakımından da geçerli olup olmayacağına ilişkindir. Bu konuda bkz. Kuru, Tarifeler, s.836-837. Kuru, Avukatlık Kanununda henüz tarifelerin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin herhangi bir hüküm ihdas edilmediği dönemde yazmış olduğu eserinde, Avukatlık Kanununda tarife düzenleyecek makama yeni bir kural düzenleme yetkisi verilmediğinin doğru olduğunu; ancak, tarifelerin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralın, 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 130’uncu maddesi uyarınca tarife düzenlemekle yetkili olan makamın yeni bir kuralı olmadığını, bu kuralın, mevcut olan hukukî durumun açıklığa kavuşturulması hâli olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu konuda bkz. Kuru, Tarifeler, s.839. Kuru, bunun dışında, tarifenin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralın, yargılama gideri olan avukatlık ücretinin yargılama gideri niteliği dikkate alınarak, diğer yargılama giderleri gibi (harç vb.) karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre hükmolunması gerektiğini ifade etmektedir. Kuru, Tarifeler, s.840. Kuru, her davanın açıldığı tarihteki duruma göre hükme bağlanmasına ilişkin kuralın, dava tarihinden önce doğmuş ve dava dilekçesinde açıkça talep edilmesi gereken haklar bakımından uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Bu konuda bkz. Kuru, Tarifeler, s.842. İkinci sebep ise yargılama gideri olan avukatlık ücretinin avukatın dava sırasında harcadığı emeğe, gayrete ve işin önemine göre asgarî tutar veya oranlardan üç katına kadar hükmolunabileceğine ilişkin kuralın uygulanabilmesi için yargılamanın dava sonucunda karar verildiği tarihe kadarki aşamaya kadar değerlendirilmesinin gerektiğine ilişkindir. Bu konuda bkz. Kuru, Tarifeler, s.838. Yargılama gideri olan avukatlık ücretinin tarifeye göre belirlenecek asgarî tutar veya oranlardan üç katına kadar hükmedilebilmesi için hâkimin, avukatın emeği ve gayreti ile işin önemini dikkate almasının, tarifenin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralla herhangi bir ilişkisi yoktur.

63

avukatlar, hukukî yardıma veya davayı açtığı tarihe nazaran çok uzun bir süre sonra hukukî

yardımını veya davayı sonlandırabilmektedirler.

Üçüncü sebep ise daha önce, 4667 sayılı Kanunla Avukatlık Kanununda değişiklik

yapılmadan önceki Avukatlık Kanununda, tarifenin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin

bir kural bulunmasa da, tarifelerin bazılarında, tarifenin, “yürürlük tarihinden sonra takdir

olunacak avukatlık ücretleri hakkında uygulanacağı

207

”, bazı tarifelerde ise “hukukî yardımın

başlangıcına bakılmaksızın bu tarihten sonra takdir olunacak avukatlık ücretleri hakkında

uygulanacağı

208

” hüküm altına alınmışken; daha isabetli olarak, birebir aynı olan, Avukatlık

Kanunu ile yürürlükteki tarifenin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin mevcut hükmün,

“hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda karar verildiği tarihte yürürlükte olan

tarife esas alınır” şeklinde düzenlenmesidir.