Taraflardan birinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51’inci maddesinde
402düzenlenen dava ehliyetine sahip olmaması durumunda, mahkeme tarafından tarafların itirazı
399Örneğin, taraflardan birisi ölür ve karşı taraf ölen tarafın tek mirasçısı ise yargılama sona erecektir. Karşı taraf,
ölen tarafın mirasçılarından birisi ise karşı taraf dışındaki diğer mirasçılar davaya devam edebilirler. Bu konuda bkz. Kale, s.73.
400Kural olarak ifadesinin kullanılmasının sebebi, bu durumun, davacı veya davalı tarafın ölümüne ve davalı
tarafın ölümü üzerine mirasçılara karşı davaya devam edilip edilmemesine göre değişiklik arz edebilecek olmasıdır: Örneğin, dava açıldıktan sonra, davacı taraf ölür ve mirasçılar eliyle davaya devam edilmez ise dava açan davacının ihmalkârlığından söz edilemez, bu kişi, yargılama gideri olan avukatlık ücretine mahkûm edilemez. Dava açıldıktan sonra, davalı taraf ölürse, mirasçıların mirası reddetmesi durumu saklı kalmak kaydıyla, davanın, ölen kişinin mirasçılarına karşı yöneltilip yönetilmemesine göre ikili bir ayrım yapılması gerekir: Davacı, davasını, dava açtıktan sonra ölen kişinin mirasçılarına yöneltirse, dava mirasçılara karşı devam edecek ve devam eden bu davada taraf ehliyeti yokluğu sebebiyle yargılama gideri olan avukatlık ücretine hükmedilmeyecektir. Davacı, davasını, dava açtıktan sonra ölen kişinin mirasçılarına yöneltmez ise dava, taraf ehliyeti eksikliği sebebiyle reddedilecek olup, davacı, taraf ehliyeti yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi sebebiyle yargılama gideri olan avukatlık ücreti ödemeye mahkûm olacaktır. Kanun Koyucu, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 425’inci maddesinde iki taraftan birinin ölümü durumunda yargılama giderlerinin nasıl hükmolunacağını düzenlemişti. Buna göre; “iki taraftan birinin vefatı, davanın terki
gibi bir sebeple hükme iktiran etmiyen davalara mütaallik masarifi muhakeme tahkikat hakimi tarafından takdir ve hükmolunur.” Fakat kanun koyucu, Hukuk Muhakemeleri Kanununda, iki taraftan birinin ölümü durumunda
yargılama giderlerinin nasıl hükmolunacağına dair bir düzenleme yapmamıştır. Böylece, taraflardan birinin ölümü üzerine, bazı durumlarda, yargılama gideri olan avukatlık ücretine hükmedilmeyecek, yani, avukatın ölüm tarihine kadar yapılan yargılamada sarf ettiği emek tatmin edilmeyecektir.
401Fıkra metni şu şekildedir: “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması … nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.”
402Madde metni şu şekildedir: “Dava ehliyeti, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.” Hukuk
118
üzerine veya re’sen (HMK m.115/1) dava ehliyeti eksikliği sebebiyle davanın reddine karar
verilir. Ancak mahkemenin dava ehliyeti eksikliği sebebiyle davanın reddine karar
verebilmesi için, dava ehliyeti eksikliğinin giderilebilecek bir dava şartı eksikliği olması
sebebiyle
403, öncelikle, bu eksikliğin giderilebilmesi için kesin süre vermesi gerekir. Verilen
kesin süre içerisinde bu eksiklik giderilmez ise mahkemece davanın reddine karar verilir
(HMK m.115/2).
Dava ehliyeti eksikliği sebebiyle, mahkeme tarafından bu eksikliğin giderilmesi için
kesin süre verilmesi durumunda, verilen bu karar, ara karar olup, bu karar ile birlikte
yargılama gideri olan avukatlık ücretine hükmolunmaz. Dava ehliyeti eksikliği sebebiyle,
mahkeme tarafından bu eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi ara kararı üzerine, bu
ara kararın gereği yerine getirilmez ise mahkeme tarafından dava ehliyeti eksikliği sebebiyle
davanın reddine karar verilir ve bu karar ara karar olmayıp, usûli bir nihaî karardır.
Dolayısıyla bu usûli nihaî karar ile birlikte mahkeme tarafından yargılama gideri olan
avukatlık ücretine de hükmedilir.
Dava ehliyeti eksikliği sebebiyle davanın reddi kararı verilmesi durumunda da, tıpkı,
taraf ehliyeti yokluğu sebebiyle davanın reddi kararı verilmesi durumunda ortaya çıkan
sonuçlar
404ortaya çıkar.
G. DAVA TAKİP YETKİSİ EKSİKLİĞİ VEYA YOKLUĞU SEBEBİYLE
DAVANIN REDDİ KARARI VERİLMESİ DURUMUNDA
Taraflardan birinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 53’üncü maddesinde
405düzenlenen dava takip yetkisine sahip olmaması durumunda, mahkeme tarafından tarafların
itirazı üzerine veya re’sen (HMK m.115/1) dava takip yetkisi eksikliği veya yokluğu
sebebiyle davanın reddine karar verilir. Ancak mahkemenin dava takip yetkisieksikliği veya
ehliyetinin maddî hukuktaki karşılığı, Türk Medenî Kanunu’nun 9 ve devamı maddelerinde düzenlenen fiil ehliyetidir. Dolayısıyla, maddî hukuka göre fiil ehliyetine sahip olan herkes, usûl hukukuna göre dava ehliyetine sahiptir denilebilir.
403Örneğin, on yaşındaki bir kişi tarafından açılacak bir maddî tazminat davasında, davacı, Türk Medenî
Kanunu’nun 9 ve devamı maddelerine göre fiil ehliyetinden yoksun olduğu için davada dava ehliyetine sahip değildir ve davanın, dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar verilir. Ancak, bu durumda, mahkemece, davanın, dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar verilmeden önce, davacı küçüğün kanunî temsilcinin bu davaya icazet verip vermeyeceğini bildirmesi için süre verilmelidir. Verilen süre içerisinde icazet verilmezse, dava, küüğün dava ehliyeti olmadığı için dava ehliyeti yokluğundan reddedilmelidir.
404Bu konuda bkz. §3, I, E.
405Madde metni şu şekildedir: “Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir.”