• Sonuç bulunamadı

50 Taberî, Târîh, IV, 238-239.

Belgede Hazreti Osman (sayfa 51-59)

söyledi. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf, Hz. Ali’yi uyararak fitneye yol açmamasını söyledi.52

Meseleyi ele alan iki ana rivayet (Misver b. Mahreme-Amr b. Meymûn *Ebû Mihnef+) arasında belirgin farkların olduğu anlaşılmaktadır. Misver b. Mahreme’nin aktarmış olduğu rivayete göre seçim sürecinde ve sonrasında Hz. Osman’ın akrabası olması hasebiyle Abdurrahman b. Avf’ın vereceği kararla ilgili Hz. Ali’nin duyduğu herhangi bir endişeden bahsedilmemek- tedir. Ebû Mihnef’in Amr b. Meymûn yoluyla aktarmış olduğu rivayete ge- lince, Hz. Osman’la Abdurrahman b. Avf arasındaki akrabalık bağlarından dolayı Hz. Ali’nin taşıdığı endişe farklı tonlarda rivayetin neredeyse tama- mına yansımış ve nihayetinde âdeta Hz. Ali’yi bu ‚endişesinde haklı çıkara- cak‛ bir ifadeyle rivayet sonlandırılmıştır. Hatta bu noktada bir adım daha ileri gidilerek, Hz. Osman’la Abdurrahman b. Avf’ın aralarında gizli bir an- laşma olduğu izlenimi verilmek istenmiştir.

Hz. Osman ve Hz. Ali’nin seçimin son safhasında kendilerine sorulan soruya verdikleri cevabın, Abdurrahman b. Avf’ın kararında etkili olduğu dikkat çekmektedir. Nitekim tabiînin önde gelenlerinden Ebû Vâil Şakîk b. Seleme’nin (ö. 82/701) aktarmış olduğu rivayet bu açıdan önem arz etmek- tedir. Buna göre, Ebû Vâil, Abdurrahman b. Avf’a gelerek neden Hz. Os- man’a biat ettiğini sormuş o da şöyle cevap vermiştir, ‚Bunda benim bir su- çum yok. Ben ilk önce Ali’ye Allah’ın kitabına, Peygamber’in sünnetine ve önceki halifelerin yoluna tabi olacağına dair söz vermesini istedim. Fakat Ali gücünün yet- tiği ölçüde söylediklerimi yerine getireceğini söyledi. Bu sefer Osman’a yöneldim. O hiçbir kayıt gözetmeksizin Allah'ın kitabına ve peygamberin sünnetine uyacağını ve önceki iki halifenin yolunu takip edeceğini söyledi.‛53 Bu rivayet, Abdurrah- man b. Avf’ın son ana kadar Hz. Ali’yi tercih etme niyetinde olduğunu ve bu maksatla soruyu önce ona sorduğunu, ancak aldığı cevap ihtimalli olun- ca Hz. Osman’a döndüğünü göstermektedir. Nitekim Ahmet Cevdet Paşa da Ebû Vâil’in rivayetini aktardıktan sonra ‚Hz. Ali’nin cevabı doğru ve hik- mete uygunsa da vakit pek dar ve zemin çok hassas olduğu için böyle bir hadisenin kayda bağlanması uygun değildir‛54 diyerek Abdurrahman b. Avf’ın meseleyi

52 Taberî, Târîh, IV, 232-233.

53 İbn Asâkir, Ebü’l-Kâsım Ali b. el-Hasen ed-Dımaşkî, Târîhu Medîneti Dımaşk (nşr. Ebû Saîd el-Amravî), I- LXXX, Beyrut: Dârü’l-fikr 1995-1998, XXXIX, 202. Rivayeti aktaran Ebû Vâil Şakîk b. Seleme, Hz. Peygamber zamanında yaşamış fakat onu görmemiştir. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Muaz b. Cebel, Sa‘d b. Ebî Vakkâs, Abdullah b. Mes‘ûd gibi sahabilerden rivayetlerde bulunmuştur. Kendisinden de el-A‘meş, Hammâd b. Ebî Süley- man, Saîd b. Mesrûk es-Sevrî gibi kişiler rivayet etmişlerdir. Bk. İbn Sa‘d, et-Tabakât, IV, 96- 102.

54 Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ Tevârîhu Hulefâ, I-II, İstanbul: Bedir Yayınevi 1976-1977, I, 426-427.

hemen çözüme kavuşturmak için, Hz. Osman’ın cevabının şartlar itibariyle daha uygun olduğunu ve bu sebeple onu tercih ettiğini belirtmiştir. Ahmet Cevdet Paşa ayrıca, başta Ümeyyeoğulları olmak üzere Kureyş’in diğer ka- bileleri halifelik bir kere Hâşimoğulları’nın eline geçerse sürekli onların elinde kalacağını ve bir daha başka bir kabilenin üstlenemeyeceğini düşün- düklerini söylemiştir.55

Hz. Osman’ın halife seçilmesi çağdaş araştırmacılar arasında da tartı- şılmış ve farklı şekillerde yorumlanmıştır. Hitti, Araplar’ın siyasî hayatında reis seçiminde yaşın ve tecrübenin önemli olduğunu hatırlatarak Hz. Os- man’ın yaşlı ve olgun olması sebebiyle halife seçiminde Hz. Ali’ye karşı daha şanslı bir konumda bulunduğunu söylemektedir.56 Hz. Osman’ın hali- fe seçilmesi sırasında bazısı İslâmî bazısı da kabîlevî faktörlerin etkili oldu- ğunu söyleyen Dûrî de Ahmet Cevdet Paşa’nın dile getirdiği hususa benzer şekilde, Kureyş’in hilafet Haşimoğulları’nın haricinde olursa iktidarın diğer kollar arasında dolaşacağına inandığını ifade ederek bu yöndeki siyasî ge- leneklerin Hz. Osman’ın halife seçiminde etkili olduğunu belirtmiştir.57 Câbirî ise Hz. Ömer’in vefatından sonra halife seçimi için belirlenen şûranın içerisindeki çekişmenin Hz Ali’nin temsilciliğinde Haşimoğulları ile Hz. Osman’ın temsilciliğindeki Ümeyyeoğulları arasında, yani kabile düzeyin- de olduğunu belirtmiş ve halife seçimini Haşimoğulları ve Ümeyyeoğulla- rı’nın oy potansiyeliyle irtibatlandırmıştır.58

Hz. Osman’ın halife seçilmesinde Abdurrahman b. Avf ile aralarındaki akrabalık ilişkilerinin etkili olduğu da iddia edilmiştir. Bu iddiayı gündeme getirenlerden birisi de Hâşim Yahya el-Mellâh’tır. Ona göre Ümeyyeoğulla- rı’nın Cahiliyye döneminden itibaren bir takım siyasî ve idarî işlerle uğ- raşmalarının yanında ticaretle de meşgul olmaları insanlarla sıkı bir ilişki kurmalarını sağlamıştır. Bütün bunlar da Ümeyyeoğulları’nın Haşimoğul- ları’na tercih edilmesinde etkin bir rol oynamıştır. Mellâh, konu ile ilgili gö- rüşlerini dile getirdikten sonra Hz. Osman’ın halife seçilmesinde akrabalık bağlarının etkili olduğuna dair Hz. Ali’nin kuşkularını ifade eden rivayeti zikrederek onun baştan beri bu yönelimin farkında olduğunu iddia etmiş- tir.59 Bu konuda benzer iddiaları Abdülbaki Gölpınarlı ve Ahmet Akbulut

55 Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ, I, 424.

56 Philip K.Hitti, Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi (çev. Salih Tuğ), I-IV, İstanbul. Boğaziçi Yayınla- rı 1980, I, 274.. Ayrıca bk. Adem Apak, Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, İstanbul: İnsan Ya- yınları 2003, s. 92.

57 Dûrî, İlk Dönem İslam Tarihi, s. 93-94.

58 Muhammad Âbid Cabirî, Arap İslâm Siyasal Aklı (trc. Vecdi Akyüz), İstanbul: Kitabevi Ya- yınları 2001, s. 192-193.

59 Hâşim Yahyâ el-Mellâh, ‚Esâlibu tedâvüli’s-sulta fi’d-devleti’l-Arabiyyeti’l-İslâmiyye‛, Âdâbu’r-râfideyn, 7 (1976), s. 22.

da dile getirmiştir. Gölpınarlı görüşlerini şöyle ortaya koymuştur, ‚Abdur- rahman’ın zevcesi, ana tarafından Osman'ın kız kardeşiydi. Sa‘d b. Ebî Vakkâs, Abdurrahman'ın amcasının oğluydu. Her ikisi de Zühreoğulları'ndandı; anası Ümeyyenin oğlu Süfyan’ın kızıydı. Ali savaşlarda bu boydan olanları öldürmüştü. Talha, Teym boyundandı. Bu boyla Hâşimoğulları’nın arası açıktı. Zübeyr, Ali’ye taraftardı. Fakat bu şûraya girişi, kendisinde halifelik sevdası uyandırmıştı. Nite- kim sonra Ali zamanında oğluna uyup isyanı da bunu meydana çıkardı. Görülüyor ki bu şûrada soy-boy gayreti, hırs ve istek hâkimdi.‛60 Akbulut ise Hz. Ali’nin, Abdurrahman b. Avf ile Hz. Osman arasındaki akrabalık bağlarından dola- yı göstermiş olduğu tepkileri yansıtan rivayetlere yer verdikten sonra, ‚Ha- diseler Ali ve Abbas’ın tahmin ettiği gibi gelişti. Abdurrahman b. Avf, tercihine ge- rekçe bulabilmek için anket diyebileceğimiz bir araştırma yaptı. Neticede Hz. Os- man'a ‘Ey Osman! Elini uzat.’ dedi. O da elini uzattı ve Abdurrahman, Osman’a biat etti.‛ diyerek seçimde akrabalık bağlarının etkili olduğunu iddia etmiş- tir.61

Kaynaklarda şûra üyeleri arasında akrabalık bağlarının varlığına dair rivayetler bulunmakla birlikte, şûra sonucu alınan kararda bu durumun et- kili olduğunu söylemek pek mümkün görünmemektedir. Öncelikle Abdur- rahman b. Avf’ın seçim sürecinde şûra üyeleri ve Medineliler nezdinde giz- li kapaklı herhangi bir girişimde bulunmadığı, hem Hz. Ali hem de Hz. Osman hakkında herkesin görüşünü almaya çalıştığı ifade edilmelidir. Do- layısıyla İmadüddin Halil’in62 de belirttiği üzere, şayet Abdurrahman b. Avf bu süreçte akrabalık bağlarını göz önünde bulundurarak bir karar vermiş olsaydı, herkesin gözü önünde cereyan eden bu ‚taraf tutma‛ hadi- sesine Müslümanların göz yummaları mümkün olmazdı. Bu noktada Ab- durrahman b. Avf’ın verdiği bu kararda olsa olsa bir ‚içtihat‛ sorunu olabi- lir, bunun dışında bu iki sahâbî arasında bir ayrım veya tercih sorunu söz konusu değildir.

Yukarıda da zikredildiği üzere Talha b. Ubeydullah, Hz. Ömer’in şûra meclisini oluşturduğu sırada Medine’de değildi. Bununla birlikte bazı riva- yetlerde Talha’nın şûra görüşmeleri esnasında Medine’de olduğu söylen- mektedir.63 Ancak onun Medine dışında bulunduğunu bildiren rivayetlerin

60 Abdülbâkıy Gölpınarlı, Tarih Boyunca İslâm Mezhepleri ve Şiîlik, İstanbul: Der Yayınları 1979, s. 75.

61 Ahmet Akbulut, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası, [yy.], [ts.], s. 132.

62 Geniş bilgi için bk. İmadüddin Halil, İslâm Tarihi Bir Yöntem Araştırması (çev. Ubeydullah Dalar), İstanbul: İnsan Yayınları 1985, s. 9-52.

63 Amr b. Meymûn ve Zührî’nin rivayetinde Talha b. Ubeydullah şûra görüşmelerinde hazır bulunmuş ve reyini Hz. Osman’dan yana kullanmıştır. Bk. Ebû Abdullah Şemseddin ez- Zehebî, Târîhu’l-İslâm ve vefayâtü’l-meşâhir ve’l-‘alâm (Ahdu’l-hulafâi’r-râşidîn) (nşr. Ömer Ab- düsselam Tedmurî), Beyrut. Dârü’l-kitâbi’l-‘Arabî 1987, s. 280. Çakır, Talha b. Ubeydullah’ın

daha isabetli olduğu belirtilmelidir.64 Talha b. Ubeydullah, Medine’ye dön- dükten sonra herkesin ittifakla Hz. Osman’a biat ettiklerini öğrenince o da Hz. Osman’a biat etmiştir. 65

SONUÇ

Hz. Ömer, kendisine yapılan saldırı sonucu yeni halifenin belirlenmesi ile ilgili sahabenin yapmış olduğu tekliflerin hiç birisini kabul etmemiş ve gerek İslâm’da gerekse Araplar’ın siyasî tarihinde örnekleri bulunan istişa- re temeline dayalı şûra meclisini oluşturmuştur. Bu meclisin üyeleri olarak da Hz. Peygamber’in kendilerinden razı olarak vefat ettiği bilinen Hz. Os- man, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Sa‘d b. Ebî Vakkâs, Zübeyr b. Avvâm ve Talha b. Ubeydullah’ı belirlemiştir. Aslında yeni halifenin belirlenmesiy- le ilgili Hz. Ömer’in verdiği bu kararın hemen ortaya çıkmış bir düşünce olmadığı, bilâkis halifeliğinin farklı dönemlerinde kendisinden sonra yöne- tim meselesinin nasıl çözüme kavuşturulacağıyla ilgili dile getirdiği düşün- cesinin hayata geçirilmiş hali olduğu anlaşılmaktadır.

Hz. Ömer’in selefi Hz. Ebû Bekir’in aksine neden böyle bir karar ver- diği dikkat çekmektedir. Bu noktada hem Hz. Ömer’in yönetim meselesiyle ilgili şahsî bakış açısının hem de Medine’deki mevcut siyasî şartların onun verdiği kararda etkili olduğu söylenebilir. Şöyle ki, Müslümanların yöneti- mini üstlenmenin ağır bir sorumluluk gerektirdiğini düşünen Hz. Ömer böyle bir makama doğrudan birisini tayin ederek bu sorumluluğu üstlen- mek istememiştir. Diğer taraftan şûraya dâhil edilen sahâbîlerin her birinin Medine’deki siyasî gücün merkezinde bulunması ve özellikle Hz. Osman ve Hz. Ali gibi güçlü ailelere mensup sahâbîlerin halifeliğe doğrudan atan- masının diğer kabile mensupları tarafından tam olarak kabul edilmeme ih- timalinin bulunması, Hz. Ömer’in şûra meclisi oluşturma düşüncesini pe- kiştirdiği ifade edilebilir. Nitekim şûra meclisini belirledikten sonra bu kişi- lere hitaben yaptığı konuşmada onları toplumun önde gelen şahısları olarak gördüğünü ve kendi aralarında ihtilafa düşmeleri halinde toplumun da ihtilafa dü- şeceğini ifade etmesi bu kişilerin hem toplum içindeki konumlarına işaret

şûra görüşmelerinde bulunduğunu bildiren rivayetlerin onun Medine’ye geldikten sonra ‚her hangi bir sorun çıkarmadan‛ Hz. Osman’a biat etmiş olmasından dolayı kaynaklara onun hakkını Hz. Osman’dan yana kullandığı şeklinde yansımış olabileceğini söylemekte- dir. Bk. Zehra Çakır, ‚Dört Halife Döneminde Talha b. Ubeydullah‛, İSTEM: İslam San‘at,

Tarih, Edebiyat ve Mûsikîsi Dergisi, 7 (2006), s. 180.

64 Bir rivayete göre Hz. Ömer yaralandıktan sonra şûra meclisini oluştururken Talha b. Ubey- dullah’a bir elçi göndermiş ve kendisini halifeyi seçecek olan kurula dâhil ettiğini bildirmiş- tir. O da bunu kabul etmiştir. Bk. Belâzürî, Ensâb, VI, 125.

etmekte hem de şûra meclisine seçilmelerinin önemli bir gerekçesini ortaya koymaktadır.

Hz. Ömer gerek şûra meclisini oluşturmadan gerekse bu meclisin ilk toplantısını yaptıktan sonra şûra üyelerinin şahsiyetleriyle ilgili bazı değer- lendirmeler yapmıştır. Bu değerlendirmelerin içerisinde olumsuz ifadelerin yer aldığı bir takım rivayetler bulunmaktadır. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere bu altı sahâbîyi toplumun önde gelen şahsiyetleri olarak gö- ren Hz. Ömer’in onları bizzat kendisinin bu meclise dâhil ettiği göz önünde bulundurulursa bu rivayetlerin kabul edilemez olduğu anlaşılmaktadır. Yi- ne Hz. Ömer bu süreçte şûra üyelerinin görüşleri doğrultusunda şekillene- cek oy dağılımıyla ilgili de bazı değerlendirmeler yapmıştır. Bu değerlen- dirmelerin bir kısmında Hz. Ömer, Abdurrahman b. Avf’ın isabetli bir ter- cihte bulunacağını ve sözünü dinlemelerini, eşitlik söz konusu olursa da onun tarafında bulunmalarını istemiştir. Ancak Hz. Ömer’in vefatından ön- ce şûra meclisinin yaptığı toplantıda ve sonraki görüşmelerde bu altı sahâbînin bir sonuca varamamış olmaları Abdurrahman b. Avf’ın bu ko- numunu teyit etmemektedir. Dahası Abdurrahman b. Avf’ın ismini ön pla- na çıkaran bu rivayetler şûra meclisinin başkanlığını üstlendikten sonra Hz. Osman’ı halife seçtiği için onu sorumlu tutma eğilimi göstermekte ve Hz. Ali’nin hakkı olan halifeliğin onun elinden alındığına dair bir ima taşımak- tadır. Dolayısıyla Hz. Ömer’in oy dağılımıyla ilgili tek tek değerlendirme yaptığını ve bu sırada Abdurrahman b. Avf’ın ismini öne çıkardığını söy- lemek pek mümkün görünmemektedir. Bunun yerine Hz. Ömer’in şûra üyelerine sadece kendi aralarında ihtilafa düşmemelerini tavsiye ettiğini söylemek daha makul görünmektedir.

Abdurrahman b. Avf’ın Hz. Osman’ın anne bir kız kardeşiyle evli ol- masından hareketle halife seçiminde akrabalık bağlarının etkili olduğuna dair bazı iddialar ileri sürülmüştür. Fakat şûra meclisinin çalışmaları esna- sında Abdurrahman b. Avf’ın ortaya koyduğu tavırlar ve hatta karar önce- sinde her iki adaya sorduğu soruyu önce Hz. Ali’ye yöneltmesi onun Hz. Osman’ın tarafına meyletmediğini ortaya koymaktadır. Diğer taraftan Hz. Ali’nin Abdurrahman b. Avf’ın hakemliğini kabul etmesi ve halife seçimin- den sonra bu karara itiraz etmemesi ve Hz. Osman’a biat etmesi böyle bir iddiayı geçersiz kılmaktadır.

Hz. Ömer’in vefatı ve hemen akabinde yaşanan gelişmelerle ilgili en eski rivayetler, her ikisi de olayları bizzat müşahede eden Misver b. Mah- reme (ö. 64/683) ve Amr b. Meymûn’a (ö. 74/693 *?+) dayanmaktadır. Bu noktada Misver b. Mahmreme’nin aktardığı ve büyük çoğunluğu Taberî ta- rafından nakledilen bilgilerle, Buhârî’nin Amr b. Meymûn yoluyla verdiği bilgiler hemen hemen birbiriyle örtüşmektedir. Ancak Amr b. Meymûn’un

aktardığı ve Ebû Mihnef yoluyla Belâzürî tarafından nakledilen rivayetler ise hem Misver b. Mahreme’nin rivayetleriyle hem de Buhârî’nin Amr b. Meymûn kanalıyla aktardığı rivayetle pek çok açıdan çelişmektedir. Emevî aleyhtarı şiî bir tarihçi olmakla tanınan Ebû Mihnef’in aktardığı rivayetlerin temelinde şûra meclisinin tesis edilmesinden itibaren Hz. Ali’nin ‚hakkının‛ yenme endişesi farklı şekillerde sık sık gündeme getirilmiştir. Halife seçi- minin tamamlanmasından sonra ise Hz. Ali’yi taşıdığı bu endişede adeta haklı çıkarırcasına, akrabalık bağlarından dolayı Hz. Osman’la Abdurrah- man b. Avf arasında gizli bir antlaşma olduğu izlenimi verilmek istenmiştir. Dolayısıyla Ebû Mihnef’in Amr b. Meymûn’un rivayetlerini aktarırken bir takım tasarruflarda bulunduğu, bu tasarruflar sebebiyle de söz konusu ri- vayetlerin hem Amr b. Meymûn’a dayanan, ancak farklı kanallardan aktarı- lan rivayetlerle hem de şûra görüşmelerine bizzat şahit olan Misver b. Mah- reme’nin verdiği bilgilerle önemli ölçüde farklılaştığı görülmektedir.

KAYNAKÇA

Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ Tevârîhu Hulefâ, I-II, İstanbul: Bedir Yayınevi 1976- 1977.

Akbulut, Ahmet, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası, [yy.], [ts.]

Apak, Adem, Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, İstanbul: İnsan Yayınları 2003. Başaran, Selman, ‚Ebû Mihnef‛, TDV İslâm Ansiklopedisi

(https://islamansiklopedisi.org.tr/ebu-mihnef, 24.06.2019)

Belâzürî, Ahmed b. Yahyâ, Ensâbü’l-eşrâf (nşr. Süheyl Zekkâr – Riyâz Ziriklî), I-XIII, Bey- rut: Dârü’l-fikr 1996.

Cabirî, Muhammad Âbid, Arap İslâm Siyasal Aklı (trc. Vecdi Akyüz), İstanbul: Kitabevi Yayınları 2001.

Çakır, Zehra, ‚Dört Halife Döneminde Talha b. Ubeydullah‛, İSTEM: İslam San‘at, Tarih,

Edebiyat ve Mûsikîsi Dergisi, 7 (2006), s. 175-202.

Dûrî, Abdülaziz, İlk Dönem İslâm Tarihi -Bir Önsöz- (çev. Hayrettin Yücesoy), İstanbul: Endülüs Yayınları 2016.

Gölpınarlı, Abdülbâkıy, Tarih Boyunca İslâm Mezhepleri ve Şiîlik, İstanbul: Der Yayınları 1979.

Halîfe b. Hayyât, Kitâbü’t-tabakât (nşr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî), Riyad: Dâru Taybe 1982. Halil, İmadüddin, İslâm Tarihi Bir Yöntem Araştırması (çev. Ubeydullah Dalar), İstanbul:

İnsan Yayınları 1985.

İbn Hanbel, Ebû Abdillâh Ahmed, Müsned, I-VI, İstanbul: Çağrı Yayınları 1992.

Hitti, Philip K., Siyasî ve Kültürel İslâm Tarihi (çev. Salih Tuğ), I-IV, İstanbul. Boğaziçi Ya- yınları 1980.

İbn Asâkir, Ebü’l-Kâsım Ali b. el-Hasen ed-Dımaşkî, Târîhu Medîneti Dımaşk (nşr. Ebû Saîd el-Amravî), I- LXXX, Beyrut: Dârü’l-fikr 1995-1998.

İbn A‘sem el-Kûfî, Ebû Muhammed Ahmed, Kitâbü’l-fütûh, I-IV, Beyrut: Dârü’l-kütübi’l- ilmiyye 1986.

İbn Hacer, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî el-İsâbe fi temyîzi’s-sahâbe (nşr. Adil Ahmed Abdulmevcût-Ali Muhammed Muavviz), I-IX, Beyrut: Dâru’l- kütübi’l-ilmiyye 1995.

İbn Hacer, Fethü’l-bârî bi şerhi sahîhi’l-Buhârî (nşr. Abdülaziz b. Abdullah b. Bâz, Muham- med Fuad Abdülbâkî, Muhibbüddîn el-Hatîb) I-.XIII, Beyrut: Dârü’l-marife [ts.] İbn Sa‘d, Ebû Abdullah Muhammed, et-Tabakâtü’l-kübrâ (nşr. İhsan Abbas), I-IX, Beyrut:

Dâru sâdır 1978.

İbnü’l-Esîr, İzzeddin Ali b. Muhammed eş-Şeybânî, el-Kâmil fi’t-târîh (nşr. C. J. Tornberg), I-XIII, Beyrut: Dâru sâdır 1979.

el-İmâme ve’s-siyâse (nşr. Taha Muhammed Zeynî), I-II, Kahire [ts.]

Kâtibî, Gayde Hazne, ‚Şûra Ömer ve ihtiyâru Osman‛, Mecelletü dirâsât târihiyye, 65/66 (1998), s. 5-35.

Milhim, Adnan Muhammed, el-Muerrîhûne’l-Arab ve’l-fitnetü’l-kübrâ, Beyrut: Dâru’t-talî‘a 1998.

Mellâh, Hâşim Yahyâ, ‚Esâlibu tedâvüli’s-sulta fi’d-devleti’l-Arabiyyeti’l-İslâmiyye‛,

Âdâbu’r-râfideyn, 7 (1976), s. 7-32.

Nazlıgül, Habil, ‚Misver b. Mahreme‛, TDV İslâm Ansiklopedisi

(https://islamansiklopedisi.org.tr/misver-b-mahreme, 24.06.2019)

Semîr, Mahmud Abdüllatif Hamdan, el-Hilâfe; neşetuhâ ve tatavvuruhâ fi’l-Medîne zemene’r-

râşidîn (yüksek lisans tezi) Ürdün Üniversitesi, Amman 1975.

Seyf b. Ömer, Kitâbür’r-ridde ve'l-fütûh (nşr. Kâsım Semerrâî), Leiden 1995.

Taberî, Muhammed b. Cerîr, Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk (nşr. Muhammed Ebu’l-Fazl İbra- him), I-XI, Beyrut: Dâru suveydân *ts.+

Wensinck, Arent Jan, ‚Saîd b. Zeyd‛, İA, X, 81-82.

Ya‘kûbî, Ahmed b. İshak b. Ca‘fer, Târîhu’l-Ya‘kûbî (nşr. M. Th. Houtsma), I-II, Beyrut: Dâru sâdır *ts.+.

Yiğit, İsmail, ‚Ukbe b. Ebî Muayt‛, TDV İslâm Ansiklopedisi

(https://islamansiklopedisi.org.tr/ukbe-b-ebu-muayt, 24.06.2019)

Zehebî, Ebû Abdullah Şemseddin, Târîhu’l-İslâm ve vefayâtü’l-meşâhir ve’l-‘alâm (Ahdu’l-

hulafâi’r-râşidîn) (nşr. Ömer Abdüsselam Tedmurî), Beyrut: Dârü’l-kitâbi’l-‘Arabî

MEŞRUİYET AÇISINDAN HZ. OSMAN’IN

Belgede Hazreti Osman (sayfa 51-59)