• Sonuç bulunamadı

Devlet gelirler

Belgede Hazreti Osman (sayfa 145-147)

HZ OSMAN DÖNEMİNDE MÂLÎ YAP

II- Devlet gelirler

Hz. Osman döneminde devletin mâlî yapısının temelini oluşturan bey- tülmâl zekât, humus ve cizyeden oluşuyordu. Devletin gelirlerinin büyük kısmı fetihler sayesinde elde ediliyordu ki en önemli gelir şüphesiz gani- metlerdir. Devletin idaresi altına giren gayrimüslim vatandaşlardan alınan cizye, haraç ve gümrük vergileriyle, fetihlerden elde edilen ganimetlerin 1/5’i devlet bütçesine aktarılıyordu. Bunun yanında Müslüman vatandaş- lardan alınan zekât ile madenlerden alınan vergiler genel bütçenin gelir ka- lemindendi. Haraç, cizye, öşür ve zekât, beytülmâlin sabit gelirler grubuna girerken, ganimetlerden elde edilen 1/5, yani humus ise sabit olmayan gelir- ler grubuna girmekteydi. Hz. Osman’ın halifeliğinin ilk yıllarında sabit ol- mayan gelirlerin hızla artması, elde edilen gelirlerin kontrolünün zorlaşma- sı, kolay ve müsrifçe harcanması beraberinde ekonomik krizi ortaya çıkar- mıştır. Bu durum, daha önce hazine gelirlerinden veya ganimetlerden faz- laca pay alan halkın tepkisine neden olmuş, dolayısıyla Hz. Osman’a muha- lefetin doğmasına etkili olmuştur.15 Devlet gelirlerini ayrı ayrı ele alacak olursak;

1. Zekât:

Bilindiği gibi zekât, zengin Müslümanların para, ticari mal ve hayvan- lardan %2.5 ila %10 arasında değişen oranlarda alınan bir vergidir. İslâm’ın

13 İbnü’l Esir, Muhammed eş-Şeybânî el-Cezeri, el-Kâmil fi’t Tarih, çev. Ahmet Ağırakça, İstan- bul, 1986, C. III, s. 97; Adem Apak, Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, İstanbul, 2003, 140 14 Laura Veccia Vaglieri, “Raşid Halifeler ve Emevî Halifeleri”, İslâm Kültür ve Medeniyeti, çev.

İlhan Kutluer, İstanbul, 1997, I, 81 15 Murat Akarsu, 84-8

zengin mü’minlere farz kıldığı zekât16 Hz. Peygamber ve ilk iki halife dö- neminde de devletin gelirleri arasında olmasına rağmen beytülmâlin har- cama kalemleri içerisinde bulunmazdı.17

Zekâtın beytülmâlin gelirleri arasında bulunmasına rağmen, sarf yeri- nin belli olması sebebiyle genel giderler için kullanılamıyordu. Ancak Hz. Ömer, kendi dönemine kadar uygulanan zekât dağıtımı usulüyle ilgili yeni bir içtihatta bulunarak, müellefe-i kulûbün payını, onların artık Müslüman oldukları gerekçesiyle vermemişti.18

Zekâtın, zengin Müslümanların zamanı geldiğinde ödemeleri gere- ken bir borç olduğunu belirten Halife Hz. Osman, onu ödemeyi kişilere bırakmıştı.19 Diğer bir anlatımla beytülmâl için altın ve gümüşün zekâtı- nın toplanmayacağı, bunların zekâtlarının ancak sahiplerinin kendi istek- leriyle getirmeleri suretiyle tahsil edileceği anlamı taşımaktadır. Ancak in- sanlar, hayvanların, tahılların ve hurmanın sadaka olarak verilmesini hoş karşılamazlar.20 Ancak fetihler sayesinde devletin toprakları dolayısıyla da devletin gelirleri artmış, ticarî mallarla, mükelleflerin ellerinde bulu- nan paraların tespiti güçleşmişti. Bu nedenle halife, tasarruflarla kayıp eş- yanın zekâtlarının ödenmesini de sahiplerine bıraktı.21 Hz. Osman borç olarak addettiği zekâtın ödenmesini mükelleflere bırakırken, miktarı ko- nusunda da yeni bir takım esasları yürürlüğe koydu. Buna göre her bir at- tan bir dinar veya iki koyun zekât alınmasını22, kadın, erkek, köle, hür ve çocuklardan da ramazan sadakası alınmasını emretti.23 Zekâtın devlet ta- rafından toplanmaması, bu dönemin sonlarına doğru devlet maliyesinde bütçe dengesinin bozulmasına neden olmuştur. Bunun üzerine Hz. Os- man, Hz. Ebubekir döneminde olduğu gibi mükelleflerin zekâtını atâla- rından keserek toplama yönüne gitmiştir.24 Halifenin bu uygulamasıyla devletin gelirleri kısmen zekâtın dışına kaymış oldu. 25

Halifenin ortaya koyduğu diğer farklı bir icraat da atların zekâtı ko- nusundadır. Hz. Ömer, hilafetinin başlangıcında atlardan zekât almamış- tı. Ancak Suriyeliler valileri Ebu Ubeyde b. Cerrah’a “Atlarımızdan ve kö- lelerimizden zekât al” deyince Ebu Ubeyde bu durumu Halife Hz. Ömer’e

16 Mehmet Erkal, "Beytülmâl", DİA, İstanbul, 1991, VI, 90-94; https://islamansiklopedisi.org.tr/beytulmal (01. 04. 2019).

17 İbn Zenceveyh, Humeyd, Kitabu’l-Emvâl, thk. Şakir Zeyb Feyyaz, Riyad, 1986, III, 1147 18 Murat Akarsu, 85

19 Suyuti, Celalüddin İbrahim, Tarihu’l-Hulefa, thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Beyrut, 1988, 193

20 Sallâbî, Hz. Osman Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi, çev. Ayhan Ak, İstanbul, 2016, 130 21 Suyuti, 193

22 İbn Zenceveyh, III, 1026 23 İbn Zenceveyh, III, 1243 24 İbn Zenceveyh, II, 915, 920

bildirmiş, o da Hz. Ali ile istişarelerde bulunduktan sonra Ebu Ubeyde’ye atlardan ve kölelerden her yıl 10’ar dirhem zekât alınmasını emretmişti. Hz. Ömer buna ilave olarak sığırları da atlar gibi değerlendirerek onlar- dan da zekât almıştı. Böylece zekât gelirlerinin artmasına rağmen, bu ge- lirlerden diğer giderler için harcama yapılmamıştır.26 Hz. Osman’ın hilafe- tinin başlarında ise hiç kimse atlarına zekât vermemişti. Bu nedenle, bey- tülmâlin krizde olduğu dönemde Hz. Osman, atların zekâtını veren kim- selere Hz. Ömer döneminde zekâtı teşvik edici bir unsur olarak uygula- nan atlara rızık verme yoluna gitmiştir.27 Buna ilaveten, zekât gelirleriyle Kûfe’de ziyaretçiler için bir bina yaptıran Hz. Osman, bununla Kûfe’de bir yakını bulunmayanların barınma ihtiyaçlarını temin etmeyi amaçla- mıştı. Onun böyle bir uygulamadaki dayanağı ise bu kimseleri, zekât aye- tindeki “Allah yolunda olanlar” tabiri içinde değerlendirmesidir. Halife ayrıca zekât gelirlerinin artması üzerine Kûfe’deki köleleri, ayette geçen “köleler” tabiri içinde değerlendirerek onlara da yiyecek temin etmiştir. 28

Hz. Osman, “Kimin de kendisinden zekât alınmışsa ertesi yıl aynı ay girene kadar ondan bir daha zekât alınmayacaktır. Kimin yanında malı yoksa, ondan mal istenmez, kimden de bu aydan önce zekât alınmışsa on- dan zekâtı istenmez”29 diyerek zekât sahiplerine, zekâtlarını vermelerini ha- tırlatmıştır. Bu verilere rağmen bu dönemde toplanan zekâtın genel toplamı hakkında bir bilgiye sahip değiliz.

Hz. Osman, zekât gelirlerinden, beytülmâlin diğer giderleri için borç almıştır. Halife Mısır’dan toplanan ve önemli bir yekün oluşturan zekât ge- lirlerinden, ödeneği bulunmayan savaş masraflarına harcanmak üzere borç para almış, bu icraatıyla zekâtı ayette belirtilen yerlere harcamadığı gerek- çesiyle eleştiriye uğramıştır. 30

2. Humus:

Allah ve Rasulüne ait ganimet paylarının dağıtımıyla ilgili Hz. Ebube- kir dönemindeki uygulama, daha sonra Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemin- de de devam etmiştir. Ancak zamanla gelirlerin çoğalması üzerine, gani- metlerden elde edilen humus yani 1/5, yetimlere, miskinlere ve yolculara olmak üzere üç kısma ayrılarak dağıtma yoluna gidilmiştir.31 Hz. Osman fey ve haracı toplumun ileri gelenlerine verdi.32

Belgede Hazreti Osman (sayfa 145-147)