• Sonuç bulunamadı

HZ ÖMER DÖNEMİNDE HZ OSMAN

Belgede Hazreti Osman (sayfa 30-33)

HZ EBUBEKİR VE HZ ÖMER DÖNEMLERİNDE HZ OSMAN

OSMAN DURING THE TIMES OF ABU BAKR AND OMAR ABSTRACT

2. HZ ÖMER DÖNEMİNDE HZ OSMAN

Hz. Osman’ın Hz. Ömer’in yanında önemli bir konumu vardı. İnsanlar Hz. Ömer’e bir şey sormak istediklerinde, onu Hz. Osman ve Abdurrah- man b. Avf aracılığıyla sorarlardı. Hz. Osman ‚redif‛ olarak isimlendiril- mekteydi. Bu kelime ‚ikinci adam‛ anlamına gelmektedir. Araplar başkan- dan sonra müracaat ettikleri ikinci kişiye bu ismi vermekteydiler.31

Hz. Ömer döneminde Hz. Osman, adeta vezir konumundaydı. Hz. Ebu Bekir döneminde Hz. Ömer’in konumu neyse, Hz. Ömer döneminde Hz. Osman’ın konumu da oydu. Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir döneminde in- sanların hayrı için son derece önemli bir mevkide hizmet etmişti. Aynı şe- kilde Hz. Osman da, Hz. Ömer döneminde insanların hayrı için çeşitli hiz- metlerde bulunmuştur. Hz. Ebu Bekir insanların en merhametlisiydi. Buna karşılık Hz. Ömer, hakkın yerine getirilmesi konusunda insanların en şid- detlisiydi. Allah (cc) Hz. Ebu Bekir’in yumuşaklığıyla, Hz. Ömer’in sertliği- ni uyumlu bir bütün haline getirmiş ve bunun neticesi olarak adil bir yöne- tim ortaya çıkmıştır. Bu yüzden Hz. Ömer döneminde de Ali, Abdurrah- man ve Abdullah b. Abbas gibi şûranın tabii üyesi olan Hz. Osman, birçok hususta görüş beyanında bulunmuştur. Ömer, Medine dışına çıktığında ye- rine Osman’ı bırakırdı32

Hz. Osman merhametli oluşuyla, Hz. Ebu Bekir’e çok benzemekteydi. Hz. Ömer ise tarzı olduğu üzere, hakkın uygulanması bakımından insanla- rın en şiddetlisiydi. Hz. Ömer halifelik vazifesini üstlendiğinde Yüce Allah, Hz. Ebu Bekir’in yerine Hz. Osman’ı rahmeti ve merhametiyle dengeleyici bir unsur olarak görevlendirmişti adeta. Hz. Ömer’in sertliğiyle, Hz. Os- man’ın yumuşaklığının uyumuyla ortaya çıkan birçok hüküm ve toplum menfaatine yönelik yöntemler söz konusudur. Böylece en adil yönetim bi- çimi oraya çıkmış olmaktadır. Hz. Osman’ın Hz. Ömer dönemindeki ko- numu, herkes tarafından çok iyi bir şekilde bilinmektedir.

Hz. Ömer 2l/642 yılında Nihavend'in fethi için Suriye bölgesine gitmek istemiş, konuyu istişare amacıyla şûra meclisinde görüşlerini sorduğu üye- lerden Hz. Osman, Hz. Ali ve Talha halifeye, tavsiyelerde bulunmuşlardı.33

31 Sallabi, Hz. Osman, s. 52; Yiğit, s. XXXIII,438; Sarıçam, s. 41; Akarsu, Hilafetine Kadar Hz. Os- man, s. 63; Akarsu, Kabile Bürokrasisi ve Hz. Osman, s. 16; Rifai, s. 136, 143; Çelebi, s. 75 32 Belazuri, Ensâbü’l-Eşrâf, s. X,323; İsrafil Balcı, ‚Diplomat ve Devlet Adamı Yönüyle Hz.

Ömer‛, Ondokuz Mayıs Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, sayı: 16, 2003, ss. 185-204, s. 192; Mustafa Şahin, Hz. Ömer Döneminde Şura, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa 2002, s. 43; Ağırakça, Hz. Osman, s. 29; Sarıçam, s. 42; Sallabi, Şura, s. 97-98; Akarsu, Hilafetine Kadar Hz. Osman, s. 67 Akarsu, Kabile Bürokra-

sisi ve Hz. Osman, s. 16; Rifai, s. 140

33 İbnü’l-Esir, s. II,504-505; Akarsu, Hilafetine Kadar Hz. Osman, s. 67; Sallabi, Hz. Osman, s. 52; Çelebi, s. 82-85

Hz. Ömer halife olduğunda önde gelen sahabilerle, beytü’l-mal har- camaları konusunda istişare ettiğinde Hz. Osman, beytü’l-mal’dan yedirip içirmesini tavsiye etti.

Hz. Ömer, Ebû Ubeyde’yi Fetih için Kudüs’e göndermeden önce in- sanlarla istişare etti. Hz. Osman, halifenin ordunun başında olmasının daha doğru olacağına işaret ettikten sonra şöyle dedi, ‚Eğer sen ordunun başında bulunmaz, Medine’de kalırsan, Kudüs’ün fethini önemsemediğin, o bölgeyi hafife aldığın yönünden yorumlar yapılabilir. Bölgedekiler İslam’ın üstün- lüğünü kabul edinceye ve cizye vermeye razı oluncaya kadar mücadele et- mek gerekir. Bu şartlarda ordunun başında bulunmak daha isabetlidir.‛ Hz. Ali de, Hz. Osman’ın fikri doğrultusunda görüş beyan etti, Hz. Ömer de buna göre tavır belirledi.34 Yerine Osman’ı vekil bırakarak bölgeye gitti.35

Hz. Osman, halife Hz. Ömer ile görüş ayrılığına düştüğü olurdu. İhti- laf ettikleri hususlardan biri, Kudüs'ün fethinde şehri teslim etmek üzere devlet başkanı Hz. Ömer’in Filistin'e gidip gitmemesi meselesinde idi. Os- man, Hz. Ömer’in Kudüs'e gitmesini istemiyor, Medine’de kalmasını öğüt- lüyordu. Oradaki Hıristiyanların ayağına gitmenin hiçbir anlamı yoktu. Za- ten şehir fethedilmek üzereydi. İstiyorlarsa İslâm'a girebilirlerdi bu onların zaten yapması gereken şeydi. İstiyorlarsa zımmi olarak kalabilir ve İslâm devletinin vatandaşı olabilirlerdi.36

Hz. Ömer mâli ve askerî konularda da istişâreler yaparak karar almış- tır. Halife, büyük bir ordunun Müslümanların üzerine geldiğini öğrendi- ğinde, Talha b. Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam, Hz. Osman ve Hz. Ali ile is- tişârede bulunmuştur.37

Halid b. Velid, Hz. Ömer’e bir mektup yazarak insanların içki içmeye cüret ettiklerini haber verdi. Ömer, arkadaşlarından Ali, Osman, Zübeyr ve Sa’d ile istişare etti. Bunun üzerine içki içen kişinin cezasını seksen sopa olarak belirledi.38

‚Hz. Ömer de Ebu Bekir gibi ictihadlarını çok defa şûra usûlüyle yap- mıştır. Onun başta Hz. Ali olmak üzere, Osman, Abdurrahman b. Avf, Muaz b. Cebel, Übey b. Ka’b ve Zeyd b. Sabit gibi sahabenin ileri gelenle-

34 Hüseyin Heykel, s. 47-48; Sallabi, Hz. Osman, s. 52; Rukiye Tosun, Belâzürî ve İbn A'sem'e Göre Hz. Ömer Dönemi Fetihlerinin Değerlendirilmesi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler En-

stitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2009, s. 77-78

35 Yakubi, s. II,147; Azimli, Azimli, Mehmet, Dört Halifeyi Farklı Okumak-2 Hz. Ömer, 6. baskı, Ankara Okulu Yay., Ankara 2018, s. 171; Hüseyin Heykel, s. 47

36 Ağırakça, Hz. Osman, s. 30; Mahmud Şakir, s. 223; Akarsu, Hilafetine Kadar Hz. Osman, s. 67- 68; Çelebi, s. 86

37 Ebu Ubeyd, Kasım b. Selam, Kitabu’l-Emval, thk. Muhammed Ammara, Daru’ş-Şuruk, Beyrut 1989, s. 342; İbnü’l-Esir, s. II,390; Şahin, s. 29

38 İbn Hibban, es-Siretü’n-Nebeviyye ve Ahbaru’l-Hulefa, çev. Harun Bekiroğlu, Ankara Okulu Yay, Ankara 2017, s. 367

rinden oluşan bir istişare meclisi bulunmaktaydı.‛39 Hz. Osman’ın Hz. Ebu Bekir döneminde olduğu gibi bu dönemde de kâtiplik yaptığı, hatta Hz. Ömer’in şûra kararını da Hz. Osman’a yazdırdığı ifade edilmektedir.40

Dîvân Uygulaması ve Hz. Osman

Fetihler artmış, elde edilen ganimetlerle beytü’l-mal dolmuş, taşmıştı. Hz. Ömer bu malların nasıl bir uygulamaya tâbi tutulacağı konusunda sa- habeyi topladı ve onlarla istişare etti. Bu istişare sırasında Hz. Osman şöyle dedi, ‚İnsanların gittikçe zenginleştiklerini, varlıklarını artırdıklarını görü- yorum. Eğer insanların aldıkları sayılmaz, alanla almayan birbirinden ay- rılmazsa işin karışmasından korkarım. Hz. Ömer, Hz. Osman’ın görüşünü kabul etti ve nihayetinde divanlar oluşturuldu.41

Haraç Arazileri Uygulaması

Bilal ve Abdurrahman b. Avf gibi sahabilerin muhalefetine rağmen Hz. Ali ve Hz. Osman, Hz. Ömer’in fethedilen arazilerin askerlere dağıtıl- mayıp, haraç karşılığında sahiplerinde bırakılması yönündeki uygulaması- nı desteklemişlerdi.42

Tarih Uygulaması ve Hz. Osman

Bazı rivayetlere göre, Hz. Ömer’i hicrî yılın muharrem ayıyla başlat- ması konusunda yönlendiren Hz. Osman’dır. Danışmalar ve görüşmeler sonucunda Müslümanların takvimlerinin, Hz. Peygamber’in hicretiyle baş- laması konusunda görüş birliği ortaya çıkmıştı. Çünkü hicret, hakla batılın ayrım noktasıdır. Hicrî senenin hangi ayla başlaması gerektiği konusunda farklı görüşler ortaya çıktı. Hz. Osman, haram aylardan olması, sayı yö- nünden ayların ilki olması ve hacdan dönüş vaktine denk gelmesi gibi ge- rekçelerle senenin muharrem ayıyla başlatılmasını önerdi. Hz. Ömer bu teklifi kabul etti. Sahabenin diğer önde gelenleri de bu öneriyi uygun bul- dular ve böylece hicrî sene muharrem ayıyla başlatılmış oldu.43

39 İbn Sa’d, s. II,355; Muhsin Koçak, ‚Ömer-Fıkıh‛, DİA, 2007, ss. XXXIV,51-53, s. 52; Akarsu, Hilafetine Kadar Hz. Osman, s. 67; Hüseyin Heykel, s. 48; Rifai, s. 143

40 Balcı, s. 51

41 Sallabi, Hz. Osman, s. 53; Mahmud Şakir, s. 315; Sarıçam, s. 41; Akarsu, Hilafetine Kadar Hz. Osman, s. 68; Rifai, s. 144

42 Sallabi, Hz. Osman, s. 54; Yiğit, s. XXXIII,438; Mustafa Fayda, Hulefa-yı Raşidin Devri (Dört Halfe Dönemi), Kubbealtı Yay., İstanbul 25014, s. 305; Rifai, s. 143

43 Sallabi, Hz. Osman, s. 53; Mahmud Şakir, s. 315; Temmavi, Süleyman Muhammed, Hazreti Ömer ve Modern Sistemler, çev. M. Vesim Taylan, Kayıhan Yay., İstanbul 1993, s. 194-195;

Ümmühâtü’l-Mü’minînle Haccı

Hicrî on üç senesinde Hz. Ömer halifelik görevini üstlenince, o sene Abdurrahman b. Avf’ı insanlarla birlikte vazifesini yerine getirmesi ve on- ları yönlendirmesi için hacca gönderdi. Halifenin, Medine’den ayrıldığında yerine Hz. Osman’ı vekil bıraktığı olurdu. Ancak 23/643 yılında ise farklı bir uygulamaya şahit oluyoruz. Hz. Ömer, Medine’de yerine Zeyd b. Sâbit’i bırakarak Abdurrahman b. Avf ile birlikte haccetti. Hz. Ömer o sene, mü- minlerin annelerine de haccetmeleri konusunda izin verdi. Bu yolculukta, evi korumak üzere kalan Hz. Peygamber’in Şevde dışındaki eşleri de bera- berinde hacca gittiler. Onları hevdeç içinde hacca gönderdi. Yanlarında da Hz. Osman ve Abdurrahman b. Avf bulunmaktaydı. Hz. Osman devesiyle onların önlerinden gitmekte ve kimsenin kendilerine yaklaşmasına müsaa- de etmemekteydi. Hz. Ömer’in konakladığı yerlerde onlar da konakladılar. Onlarla birlikte Hz. Osman ve Abdurrahman b. Avf da konakladı. Hz. Pey- gamberin eşlerinin yanına kimseyi yaklaştırmadılar.44 Hz. Osman, Câbiye seferinde Hz. Ömer’e eşlik etmiştir.45

Halifelik yıllarında Hz. Ömer geçim sıkıntısı çekmeye başladı. Bu ne- denle zaman zaman devlet hazinesinden borç para alır, bazen bunu öde- yemeyerek borcun süresini uzatırdı. Bu durumu gören aralarında Hz. Os- man, Hz. Ali ve Talha'nın bulunduğu bir grup, halifeden çekindikleri için kızı Hafsa'ya giderek, halifenin maaşının artırılması teklifinde bulundular. Bu duruma sinirlenen Hz. Ömer, "Ömer, Resulullah gibi yaşayacak" diye cevap vererek bu teklifi reddeder.46

Belgede Hazreti Osman (sayfa 30-33)