• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin ve İngiltere’nin Yaşlılara Yönelik Bakım Sisteminde

Türkiye’de 65 yaş üstündeki nüfusun genel nüfusa oranı 1935 yılında %3,9 iken 30 yıllık süreçte bu oran yalnızca %0,1 kadar artarak %4’e ulaşmıştır. 2000’li yıllardan sonra yaşlı nüfus oranında yüksek artışlar meydana gelmeye başlamış ve bu oran 2015 yılında ise %8,2’ye yükselmiştir. Yine 2015 yılı için her 100 çalışana düşen yaşlı sayısı olan yaşlı bağımlılık oranı ise %12,2 olarak tespit edilmiştir. Doğumda beklenen ortalama yaşam süresi erkekler için 75.3; kadınlar için 80.7 olarak bulunmuştur. 65 yaşındaki bireyler için beklenen ortalama yaşam süresi ise 17.9 olarak hesaplanmıştır (TÜİK, 2016b).

Son dönemlerde yaşlılık ve yaşlı bakım alanıyla ilgili mevcut durumu anlatan, eksiklikleri ortaya koyan, bir strateji geliştirmeyi hedefleyen ve çözüm önerileri sunan çeşitli çalışmalar kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve alandan diğer uzmanların bir araya gelmesiyle hazırlanmıştır.

Bu alanda bütüncül bir anlayışla gerçekleştirilen ilk çalışma Devlet Planlama Teşkilatı tarafından “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı” adlı çalışmadır. Söz konusu plan içerisinde yaşlılara yönelik “Bakım ve Bakım Verenlerin Desteklenmesi” isimli bir bölüm bulunmaktadır. Bu çalışmanın ardından eski adı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olan şimdiki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma

Ulusal Eylem Planı Uygulama Programı” hazırlanmıştır. Ardından Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 10. Kalkınma Planı içerisinde “Yaşlanma Özel İhtisas Komisyonu” oluşturulmuş ve bu planda yaşlılara ve yaşlı bakımına özel olarak yer verilmiştir. Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından “Türkiye Sağlıklı Yaşlanma Eylem Planı ve Uygulama Programı” hazırlanmıştır.

Yukarıda bahsi geçen çalışmaların en temel amacı kuşkusuz sosyal devlet bağlamında hak temelli bir anlayışla, gereksinimi olan yaşlı bireylere bakım hizmetleri sunumunun eksikliklerinin giderilmesini ve geliştirimesini sağlamaktır. Ne var ki Türkiye’deki yaşlı bakım sisteminin, tıpkı diğer ülkelerde de olduğu gibi, eksik olduğu noktalar ve çözemediği sorunlar bulunmaktadır.

Türkiye’de hem yaşlı bireyler hem de engelli bireyler için koruma bağlamında sunulan en öncelikli hizmet kurum bakımıdır. Kurum bakımında yaşlı veya engelli bireyler, yatılı şekilde tıbbi tedavilerinin gerektirdiği önlemler alınarak devlet gözetiminde konaklamaktadır. Huzurevleri ve rehabilitasyon merkezleri kurum bakımının temelini oluşturmaktadır. Huzurevlerinde yaşlı bireylere huzurlu bir ortam sağlama, psikososyal esenliklerini koruma ve bakım gereksinimlerini karşılama gibi amaçlar bulunmaktadır. Bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde ise sözü edilen amaçlara ek olarak, yaşlı bireylerin fonksiyon kayıplarını giderme ve toplumsal işlevselliklerini artıracak beceriler geliştirmek hedeflenmektedir.

Türkiye’deki huzurevi ve yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde bakım hizmeti almanın çeşitli şartları bulunmaktadır. Ortak koşullar, başvuran yaşlı bireyin 60 yaş ve üstünde olması, ruh sağlığının yerinde olması ve bulaşıcı hastalığa sahip olmaması ve sosyal ve ekonomik yoksulluk içinde olmasıdır. Farklı koşul ise, huzurevinde günlük yaşam aktivitelerini bağımsız bir şekilde yerine getirebilmek, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinde ise getirememek gerekmektedir.

Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Aralık 2016 verileri incelendiğinde, Genel Müdürlüğe bağlı bahsi geçen iki kurumda 13432 kişinin kaldığı; bunların 8784’ünün ücretli bakım; 4648’inin ise ücretsiz bakım kapsamında hizmet aldığı görülmektedir (ASPB, 2018).

Bu noktadan hareketle ülkedeki yaşlı nüfusu dikkate alındığında söz konusu kurum kapasitelerinin yetersiz olduğu düşünülmektedir. Bu durum, bakım gereksinimi duyan bireylerin özel kuruluşlara yönlenmesinin dolaylı da olsa teşvik edildiği izlenimi uyandırmaktadır. Türkiye’deki yaşlı kurum bakımındaki kapasite yetersizliğinin, İngiltere ile karşılaştırıldığında ortak bir sorun olduğu görülmektedir. Yalnız burada vurgulanması gereken önemli bir nokta, İngiltere’deki kamu ve yerel idarelere ait bakımevi ve huzurevi sayısının ve kapasitesinin ülkedeki tüm huzurevleri ve bakımevleri toplamı içerisindeki oranın Türkiye’den daha yüksek olduğudur. Bu durumun olası nedeni İngiltere’deki yaşlı nüfus oranının daha yüksek olması ve kültürel etmenlerden kaynaklı bir şekilde aile yapısının Türk aile yapısından farklı olmasıdır. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’de aile yapısının değişmesi ve kırdan kente göç olguları yaşlı bakımı sorununun geleneksel aile içerisinde gerçekleşmesini engellemiş ve devlet için yaşlı bakımı şeklinde bir sorun teşkil etmesine sebep olmuştur. Bu noktadan yaşlılık alanının neoliberalizm etkisi altında kalmadan piyasalaşmasını önlemek adına, kamuya ait yaşlı bakım kurumlarının açılması büyük önem arz etmektedir.

Türkiye’de son zamanlarda yaşlı kurum bakımı alanında olumlu değişimler de ortaya çıkmaktadır. “Yaşlı Yaşam Evi” adı verilen, il veya ilçe merkezlerinde yer alacak evlerde, 6 bireye kadar yaşlıya bir arada, bir bakım veren personel gözetiminde barınma ve bakım hizmeti sunmak planlanmaktadır.

Türkiye’de bakım ihtiyacı olan yaşlılara ve engellilere bakım bağlamında sunulan bir diğer hizmet engelli evde bakım aylığı uygulamasıdır. Söz konusu uygulamanın hukuki dayanağı 07.07.2005 tarih ve 25868 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanundur. Bu kanun kapsamında bakım ihtiyacı olan engellilere evde bakımlarına destek olmak adına nakdi sosyal yardım yoluyla aile üyelerine para desteği verilmektedir. Evde bakım uygulaması kapsamında verilen aylık tutarlar, bakım ihtiyacı olan bireyin temel gereksinimlerini karşılasa bile refah seviyesini artırmaya yönelik desteğe ihtiyaç vardır. İngiltere’nin refah modelinde sıkça karşılaşılan neoliberalizm etkisi altındaki politika bağlamında, benzerlik olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak Türkiye’de yaşlı bakımı son zamanlarda politika belirleyicilerinin ilgisini çeken bir konu olmuştur. Yaşlı bakımına yönelik olumlu anlamda çalışmalar yapılmış olsa da, henüz gelişmiş Avrupa ülkelerindeki standartlara, hizmetlerin ulaşabilirliğine ve yaygınlığına ulaşılamamıştır. Elbette yaşlanmanın yeni bir olgu olmasının bu durumda önemli bir etkisi vardır. İleriye dönük yaşlı bakım politikalarının ise, sosyal devletin gereği, vatandaşlık hakkı ve devlet sorumluluğu ekseninde oluşturulması gerekmektedir. Devletin bakım alanında ana sorumlu olması, vatandaşların da refahını arttıracaktır.

Tezin son bölümünde ise; elde edilen bulgular sonuç ve değerlendirme başlığı altında Türkiye için çıkarılack dersler şeklinde sunulmuştur. Bu kapsamda, sosyal hizmetler, evde bakım ve kurumsal bakım ile ilgili olarak geliştirilen yeni politika önerileri tartışılmış ve yaşlılığın fırsata dönüştürülebilmesi için atılması gereken adımlar belirlenmiştir.

SEKİZİNCİ BÖLÜM

SONUÇ VE ÖNERİLER

“Küresel Bir Sorun Olarak Yaşlanma: Türkiye ve İngiltere Politikalarının Karşılaştırılmalı Bir Analizi” adlı bu çalışmada iki farklı tarihsel tecrübeden gelen Türkiye ve Birleşik Krallık’ın yaşlı başım politikaları ayrı ayrı ele alınmış ve bu karşılaştırmadan Türkiye’nin bakım sisteminin güçlendirilmesi için çıkartılabilecek