• Sonuç bulunamadı

7.3. Türkiye ve İngiltere’nin Bakım Hizmeti Sunucularının (Kamu, Özel,

7.3.3. İki Ülkenin Karşılaştırması

Liberal bir yapının baskın olduğu Türkiye’de ihtiyaç içerisinde olan gruplara yönelik yapılan yardımlar “sosyal yardım” adı altında yapılmakta ve muhtaçlık durumunun belirlenmesinde insanlar gelir testine tabi tutulmaktadır. Anayasada “yaşlılar devletçe korunur” ibaresine göre sosyal devlet ilkesinin uygulamada etkin olduğu, hizmetlerin sağlanmasında karma bir yapının olmasının yanı sıra kurum bakımından evde bakıma doğru bir dönüşüm yaşadığı görülmektedir(Özdemir, 2007).

Esping Andersen’in refah rejimi sınıflandırmasına göre İngiltere ise “liberal refah modeli” sınıflandırmasın da yer almasına rağmen ülkenin aslında liberal bir modelden farklı olarak Ulusal Sağlık Hizmetine (National Health Service) sahip olduğu bilinmektedir (Özdemir, 2007). Fakat 1980’li yıllardan sonra etkili olmaya başlayan neo-liberal politikalarla hizmet sağlamada liberalleşmeye doğru kaydığı açıktır. White (2015) da İngiltere’de yaşlı bakımındaki devlet finansmanının, hizmetlere duyulan ihtiyaç artmasına rağmen beş yıl içerisinde %40 kadar düştüğünü ifade etmektedir. Ülkede huzurevi sektöründe Ulusal Sağlık Sistemi özellikle 1990’lı yıllardan sonra etkinliğini kaybetmiş ve yatak kapasitesini azaltmıştır. Bununla birlikte kamunun payında da bir azalma olmuştur (Çadır, 2017). Kamunun payındaki azalışa ve özel sektördeki artışa istinaden İngiltere’de yaşlılara yönelik bakım hizmetinin sağlanmasında karma bir yapı ortaya çıkmaktadır.

Ferrera, Güney Avrupa Refah Modeli içerisinde yer alan ülkeleri incelediği çalışmasında bu ülkelerde kişi başına düşen GSYİH yüzdesine göre yaşlılar için yapılan harcamaların Avrupa ülkelerinin genel ortalamasının altında olduğunu ifade etmekle birlikte; İngiltere’de bu oran ortalamanın üzerindedir (Ferrera, 1996). Güncel verilere bakıldığında Türkiye’de GSYİH’nin %12,8’ini sosyal koruma harcamaları oluşturmakta olup, bu yardımlardan en fazla payı alan kişiler emekli/yaşlı kategorisinde olanlardır (TÜİK, 2016b). Yaşlılara ayrılan bu payın fazla olmasında giderek artan yaşlı nüfus oranının etkili olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de beş yıl içerisinde 65 yaş ve üstü nüfusun, toplam nüfusun %10’unu geçeceği tahmin edilmektedir (TÜİK, 2018b). İngiltere’de 2007 yılında 65 yaş ve üstü nüfus oranı %15,9 iken; 2017 yılında bu oran %18,1’e çıkmıştır. Türkiye’de de yaşlı nüfus oranına yönelik bir artış görülmekle birlikte 2007 yılında %6,8 olan bu oran 2017 yılında %8,3’e yükselmiştir (Eurostat, 2017).

Yaşlanan nüfus ve ailelerde azalan bakım potansiyeli geleneksel bakım yöntemlerinde değişime gidilmesine sebep olmaktadır. Özellikle Avrupa ülkeleri bu nedenlerden dolayı uzun süreli bakımı engelleyen sosyal değişimlerle karşı karşıyadır (Theobald ve Luppi, 2018). Türkiye ve İngiltere özellikle 1980’li yıllardan sonra liberal politika anlayışıyla beraber özelleşme ve piyasalaşmanın etkisini açıkça hissettirdiği iki ülkedir. İngiltere’yi liberal bir yapıdan ayıran Ulusal Sağlık Siteminin

etkisini yitirdiği söylenmekte, bu durum yaşlı bakım alanında da kendini göstermektedir. Özel ve gönüllü sektörün yaşlı bakımında etkisini hissettirmesi iki ülke içinde geçerli olan bir durumdur. Fakat Türkiye’de muhafazakâr bir yapının baskın olmasından dolayı yaşlı bakımında kurum bakımından evde bakıma doğru bir yönelim açıkça görülmekte, ulusal eylem planlarında da bu dönüşüm onaylanmaktadır.

İngiltere’nin kırsal bölgelerinde yaşlı bireylerin refahları ve sağlıkları üzerine yapılan bir karma yöntem araştırmasında “kırsal yaşlanma” sorunu ortaya çıkmış ve özellikle ulaşım, kaynaklara erişim ve hizmetlerin dağıtımı konusunda sorunlar yaşandığı görülmüştür (Manthorpe ve Diğr., 2008). Bu durum ülkede yaşlı bakımına yönelik bölgesel erişim farklılıkları olduğunu göstermekte, bu da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi hizmetlerin herkese eşit bir şekilde dağıtılamadığını akla getirmektedir. Yaşlı bakımına yönelik kamu bütçesinin azaldığı ve piyasalaşmanın arttığı bu iki ülkede, yaşlanan nüfus ve değişen aile yapıları düşünüldüğünde sorunların daha da artması olasıdır.

Daha açıkça ifade etmek gerekirse, İngiltere’deki sosyal bakıma gereksinim duyan 1.2 milyon yaşlı birey, ihtiyacı olan desteği alamamaktadır ve bu insanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Çünkü devlet tarafından kaynak sağlanan sistemin hacmi küçülmektedir. Sağlık ve bakım sistemimizi yaşlanan nüfusun ihtiyaçlarına uyarlamak konusunda adımlama aşamasında olduğumuzu ortaya koymaktadır. Giderek artan sayıda hizmet sağlayıcı, bakım sektöründe çalışacak insan bulmakta güçlük yaşamaktadır. Benzer durum, Ulusal Sağlık Hizmetleri(USH) için de geçerlidir. USH, kendisine yönelik taleplere cevap verebilmede sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır (Age UK, 2017b: 54-57).

İngiltere hükümetinin genel politika hedefi yerindedir. Bu hedef, sağlık ve bakım hizmetlerini birleştirmek ve bu hizmetleri yaşlılara, hastane ziyaretlerini tıbbi durumlarının gerektirdiği hallerle sınırlı tutarak ve bağımsızlıklarını olabildiğince uzun bir şekilde sürdürebilmelerine yardımcı olarak erişilebilir hale getirmektir. Ancak buradaki sorun şudur ki, bu vizyonu benimsemek için çok uzun bir yol vardır ve bu hedefe ulaşabilmek için yeterli kaynağın olmamasından kaygı duyulmaktadır.

Ulusal Sağlık Hizmetleri ve meclisler, İngiltere’deki 44 bölgenin her biri için bir Sürdürülebilirlik ve Dönüşüm Planı geliştirmek ve uygulamak için yoğun bir çaba içerisindedir. Bu plan, yerel sağlık ve bakım hizmetlerinin değişen ihtiyaçları karşılamasına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Fakat ne yazık ki Sürdürülebilirlik ve Dönüşüm Planları hakkındaki tartışmalar, Ulusal Sağlık Hizmetleri’nde giderek artan kaynak baskısı karşısında olumsuz olmuştur. Bu olumsuzluk, bu planların hizmetleri ‘doğru sebeplerle’, -hizmetleri değişen nüfus yapısına uyumlu hale getirmek gibi- dönüştürmek yerine hastane harcamalarını azaltma yoluyla para artırılması hakkında olduğu şüphesine dayanmaktadır (Age UK, 2017b: 54-57).

7.4. Türkiye’nin ve İngiltere’nin Yaşlılara Yönelik Bakım Sisteminde Yaşanan