• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Bazı Sosyo-Demografik Özelliklere Göre Yaşlılık

2.5. Türkiye’de Yaşlılara Ait Güncel İstatistikler

2.5.2. Türkiye’de Bazı Sosyo-Demografik Özelliklere Göre Yaşlılık

“Yaşlı nüfus, medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında anlamlı farklılıklar olduğu göze çarpmaktadır. Yaşlı erkek nüfusun 2015 yılında %1,2’sinin hiç evlenmemiş, %83,2’sinin resmi nikâhla evli, %2,8’inin boşanmış, %12,9’unun eşi ölmüş olduğu görülürken, yaşlı kadın nüfusun %2,6’sının hiç evlenmemiş, %43,8’inin resmi nikâhla evli, %3,1’inin boşanmış, %50,5’inin ise eşi ölmüş olduğu görülmüştür” (TÜİK, 2016a).

“Türkiye’de Yaşlılık Dönemine İlişkin Beklentiler (2011)” araştırması yaşlıların temel sorunlarının bağımsızlığın kaybı, işe yaramamak ve yalnızlık olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca ara şt ır ma s o nucu nd a bireylerin çoğunlukla anne-babalarına baktıklarını ya da bakacaklarını ifade ettiği görülmektedir (Aközer ve Diğer., 2011).

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen Türkiye’de Kuşaklararası Dayanışmanın Değerlendirilmesi Projesi (Özmete, 2017) 12 ilde yetişkin çocuğa sahip 1902 yaşlı ile yaşlı ebeveyne sahip 2198 yetişkin çocuk olmak üzere toplam 4100 kişi ile yürütülmüştür. Elde edilen

önemli sonuçlar kısaca aşağıda sunulmuştur (Özmete, 2017):

Araştırma kapsamına alınan yaşlı bireyler ortalama 70.59 yaşındadır. Yaşlıların %65.9’u evli olup, %30.3’ü eşini kaybetmiştir. Evli olan yaşlı erkeklerin oranı (%80.6) yaşlı kadınlara (%50.8) göre daha yüksektir. Yaşlı bireylerin %38.6’sının eşi ile birlikte yaşadıkları, eşi ve bekar çocukları ile birlikte yaşayan yaşlı bireylerin oranının %20.5 olduğu belirlenmiştir. Yalnız yaşayan yaşlıların oranı ise %16.0’dır. Tek başına yaşayan yaşlı kadınların oranı % 22.6 iken, yaşlı erkeklerde yalnız yaşama oranı %9.7’ye kadar düşmektedir. Eşi ile birlikte yaşayan kadınların oranı %30.6 iken, eşi ile birlikte yaşayan erkeklerin oranı %47.2’ye yükselmektedir. Evli çocukları ile birlikte yaşayan yaşlı kadınların oranı (%14.6), evli çocukları ile birlikte yaşayan yaşlı erkeklerin (%5.4) yaklaşık üç katı fazladır.

Erkeklerin %63.1’inin eşlerinin yaşı 65 ve daha küçük iken kadınların %74.4’ünün eşlerinin yaşı 66-75 yaş grubundadır. Yaşlıların ana gelir kaynağının emekli maaşı olduğu (%83.3) olduğu görülmektedir. Yaşlıların gelir kaynağı açısından ikinci sırada çocuklarının yer aldığı anlaşılmaktadır (%11.2). Yaşlı aylığı, bakım parası, sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonu gibi devlet yardımlarından yararlanan yaşlıların oranı %6.6’dır. Kendi birikimleri ile geçimini sağlayan yaşlıların oranının ise %7.2 olduğu

bulunmuştur. Kadınlar, erkeklere kıyasla ekonomik ihtiyaçlarını

karşılamakta daha fazla güçlük çekmektedirler.

Yaşlılar yaşamlarından %62 oranında memnuniyet duymaktadırlar. Yaşlıların %42.6’sı yaşam kalitesini iyi olarak, %41.6’sı ne iyi ne kötü olarak değerlendirmektedirler.

Yaşlıların çoğunluğu (%77.8) yaşlılar kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde öncelikli sorumluluğun aileye ait olduğunu düşünmektedirler.

Yaşlılar kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde öncelikli

sorumluluğun devlete ait olduğunu belirtenlerin oranı %14.8 iken, kişinin kendisine ait olduğunu söyleyenlerin oranı %9.0’dur.

oğullarının bakması gerektiğini düşünmektedirler (%43.5). Yaşlıların yaklaşık üçte biri kendilerine eşlerinin (%30.3) ve kızlarının (%32.7) bakması gerektiğini söylemektedirler. Bakım konusunda evde bakıcı (%12.0) ve huzurevi (%7.6) seçeneklerini belirtenlerin oranı diğerlerine göre daha düşüktür. Ancak bakım konusunda gelinin bakması gerektiğini söyleyenlerin oranı evde bakıcı ve huzurevi seçeneklerine göre dahi düşüktür. En düşük oran olarak gelin seçeneği (%5.4) belirlenmiştir.

Yaşlıların bakım konusunda devletten beklentileri konusunda yapmış oldukları değerlendirmede devletin sunduğu/sunacağı hizmetlere çok önem verdikleri ve beklentilerinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Yaşlılar devletten en çok ailelere ekonomik destek sağlamasını beklemektedirler. İkinci olarak yaşlılar devletten evde bakım desteği sağlanmasını beklediklerini belirtmektedirler. Devletin Alzheimer-Demans gibi hastalıkları olanlar için ayrıca bakım merkezleri açması, yaşlıların gündüz gidebileceği mekânlar oluşturması, devletin yaşlıya bakan kişilere psiko-sosyal destek vermesi, evde bakıcı sağlaması önem verilen ve destek beklenen diğer konulardır. Devletin huzurevlerinin sayısını artırması ise en az önem verilen konu olarak ortaya çıkmıştır. Yaşlıların kurumda bakım yerine evde bakımın desteklenmesini istedikleri, en çok ekonomik desteğe ihtiyaç duydukları, ancak Alzheimer-demans gibi durumlarda ihtisaslaşmış olan kurumların olması gerektiğini belirttikleri anlaşılmaktadır.

Yetişkin çocuklar yaşlı ebeveynlere benzer olarak devletten en çok ailelere ekonomik destek sağlamasını beklemektedirler. İkinci olarak yetişkin çocuklar devletten evde bakım desteği sağlanmasını beklediklerini belirtmektedirler. Sırasıyla devletin Alzheimer-Demans gibi hastalıkları olanlar için ayrıca bakım merkezleri açması, yaşlıların gündüz gidebileceği mekanlar oluşturması, devletin yaşlıya bakan kişilere psiko-sosyal destek vermesi, evde bakıcı sağlaması önem verilen ve destek beklenen diğer konulardır. Devletin huzurevlerinin sayısını artırması ise en az önem verilen konu olarak ortaya çıkmıştır. Yetişkin çocukların devletten beklentilerinin ve önceliklerinin yaşlılar ile aynı yönde olduğu; kurumda bakım yerine evde

bakımın desteklenmesini istedikleri, en çok ekonomik desteğe ihtiyaç duydukları, ancak Alzheimer-demans gibi durumlarda ihtisaslaşmış olan kurumların olması gerektiğini belirttikleri anlaşılmaktadır (Özmete, 2017). Ülkemizde Ocak 2017 itibariyle toplam aktif sigortalı sayısı 20.630.875’tir. Aktif çalışanlara karşılık pasif çalışanların (emeklilerin) sayısı ise 11.789.141’dir. Buna göre, Ocak 2017 itibarıyla Türkiye geneli Aktif/Pasif Oranı %1,86’dır. Türkiye’de 15-64 yaş aralığında her iki kişiden birinin çalışmıyor olması, çalışanların önemli bir bölümünün kayıt dışı çalışması (2016 itibarıyla %34,6 kayıt dışı istihdam oranı) ve geçmişte gerçekleştirilen erken emeklilik uygulamaları önemli riskler oluşturmaktadır.

Bu çerçevede sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi amacıyla

geliştirilecek ve yaşlılık politikalarını etkileyecek olan politika önerileri arasında şunlar ön plana çıkmaktadır: Yaşlıların işgücüne aktif katılımını sağlayan ve teşvik eden düzenlemelerin hayata geçirilmesi; kayıt dışı istihdamın önlenmesi ile aktif sigortalı sayısının arttırılması (Çelik ve Güney, 2017).

Ülkemiz için bir model geliştirilirken farklı modellerde yaygın olarak gözlenen ortak uygulamaların örnek alınması da bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, dünyada başarılı uygulamaları bulunan evde sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetleri entegrasyonunun sağlanması, evde bakım uygulamalarının da geliştirilerek sürdürülmesi gerekmektedir (Sağlık Bakanlığı, 2015).