• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Engelli Haklarının Gelişim

1.2 ENGELLİ HAKLARI VE TARİHİ GELİŞİMİ 1 Tarihi Gelişim

1.2.1.2 Türkiye’de Engelli Haklarının Gelişim

Türkiye’de daha önceki dönemlerde engelli bireylere yönelik doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili kamusal karar ve uygulamalara rastlanmakla beraber, özellikle engelli bireylerin istihdam edilerek korunmalarına yönelik sosyal politikalar 1960'lı yıllarda ortaya çıkmıştır. 1961 Anayasası'nda engellilere yönelik doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır. 1967 yılında yürürlüğe giren 854 sayılı Deniz İş Kanunu ile engellilerin istihdam edilmesine yönelik kota sistemi Türkiye'de ilk kez mevzuat içinde yerini almıştır. Ancak engelli çalıştırma yükümlülüğü ile ilgili ayrıntılar hazırlanmış, fakat o tarihte henüz kanunlaşmamış olan 931 sayılı İş Kanunu ile bu Kanun'a göre çıkarılacak tüzüğe bırakılmıştır. 1971 yılında 1475 sayılı İş Kanunu kabul edilerek engellilerin istihdamına yönelik olarak kota uygulaması konusunda düzenlemeler yer almıştır. Adı geçen kanun 2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu kabul edilinceye kadar yürürlükte kalmış ve engellilerin istihdamına ilişkin uygulamalar da bu Kanun'da yer alan hükümler çerçevesinde uygulanmıştır.51

1982 Anayasası 61. Maddede “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır” ifadesi engelli bireylere yönelik doğrudan bir düzenleme olarak yer almış, bununla birlikte 1982 Anayasasında yer alan Sosyal Güvenlik başlıklı 60. Maddede “ Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkı başlıklı 50. maddede “ Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar”, Çalışma Hakkı ve Ödevi başlıklı 49. maddede “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir”, Kanun Önünde Eşitlik başlıklı 10. Maddede “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin

kanun önünde eşittir”. Düzenlemeleri doğrudan engelli bireylere ilişkin olmamakla birlikte, engellilere yönelik haklar bahşeden düzenlenmelerdir.

Ülkemizde ki kanunlar ile ekonomik ve sosyal hayata ilişkin düzenlemeler incelendiğinde, engelliler açısından fırsat eşitliğinin sağlanması yönünde hükümler ve bunlar yerine getirilmediğinde uygulanacak yaptırımlar belirlenmiştir. Engellilere ilişkin yasal durum incelendiğinde konuya ilişkin dağınık halde pek çok yasal metin ile karşılaşılmaktadır. Bu yasal metinlerin ekonomik ve toplumsal yaşama ilişkin yapılması gereken düzenlemeler açısından bağlayıcı olması sosyal hukuk devleti olan ülkemizde kuşkuya yer bırakmamalıdır.52 01.07.2005 tarihli 5378 sayılı Özürlüler ve

Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, engelli bireylere yönelik mevzuatın dağınıklığı ve hizmet sunan kurumların fazlalığı konusunda bir çözüm getirmemiştir. Mevcut durumda dağınık mevzuat devam etmektedir. Bu durumda geçmişte olduğu gibi hizmet sunumunun çok çeşitli kurumlar tarafından koordinasyonsuz biçimde yürütülmesine yol açmaktadır. Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 2005 yılından önceki dağınık mevzuatı toplayan bir yapı getirmemiştir. Günümüzde de aynı dağınık mevzuat ve hizmet sunumunun çok çeşitli kurumlar tarafından koordinasyonsuz biçimde yürütülmesine ilişkin sıkıntılar devam etmektedir. Mevzuatın dağınıklığı, hizmet sunumun çok çeşitli kurumlar eliyle koordinasyonsuz biçimde yürütülmesi, standart uygulamaların olmaması ve engellik konusunda toplumsal bir bilinç yaratılmamış olması, sorunları doğuran başlıca nedenler olarak gözükmektedir.53

Engellilere yönelik mevzuata bakıldığında ayrı ayrı çok miktarda kanunda düzenleme yapıldığı görülmektedir. Bunlar; Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediyesi Kanunu, Deniz İş Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Emlak Vergisi Kanunu, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, Evrensel Hizmetin

52 Okur, s. 113. 53 Okur, s.114.

Sağlanması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Gümrük Kanunu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, İl Özel İdaresi Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, İmar Kanunu, İş Kanunu, Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Mesleki Eğitim Kanunu, Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Milli Eğitim Temel Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Noterlik Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu, Özel Öğretim Kurumları Kanunu, Özel Tüketim Vergisi Kanunu, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunu, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Sosyal Sigortalar Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Türk Medenî Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu, Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Özürlüler İdaresi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname. Türkiye’de engelliler açısından bütüncül olmayan yasal durum, 2005 yılında yürürlüğe giren Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununda bunu sağlamaması üzerine devam etmektedir. Bu kanunların görevlendirdiği kurumların da bu kadar çeşitli olduğu düşünülürse, engellilere yönelik hizmet sunumunun birbirinden ne kadar farklı ve çeşitli olduğu da hemen anlaşılacaktır. Böylesine çok başlı ve dağınık bir yapının sunduğu hizmetin standart ve eşitlikçi olduğu da söylenemeyecektir.54

Ülkemizde doğrudan Başbakanlığa bağlı pek çok kurum ile bakanlık düzeyinde örgütlenmelerde engellilikle ilgili görev almış olan pek çok kurum mevcuttur. Engellilere yönelik hizmetleri belirleyen yasal düzenlemelerin çokluğu, buna bağlı görevli hizmet kuruluşlarının fazlalığı, hizmet sunumunu olumsuz açıdan

etkilemiş ve etkilemektedir. Daha etkin ve verimli hizmet sunulmasını sağlamak için ve kararların tek elden koordine edilmesini sağlamak amacıyla, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Yasal durumun dağınıklığının giderilmesi ve hizmetlerin eşgüdümlü yürütülmesi için kurulmuş olan Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı engellilere yönelik yasal düzenlemelerin fazlalığı, hizmetleri sunmakla yetkili kılınmış kurum ve kuruluşların çokluğu ve dağınık yapıları düşünüldüğünde Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın gerçekleştirmek zorunda olduğu işbirliği, bu kurumlarda yürütülen etkinliklerin izlenmesi ve buna bağlı yeni düzenlemeler karar verilmesi oldukça güç gözükmektedir. Sorun parasal kaynak ve yasal dayanak eksikliği değil, bu dayanak ve kaynakların etkili kullanımının sağlanacağı etkinlik alanları ve biçimlerinin tanımlanması ve bu konuda kararlı ve sürekli eylemin başlatılmasıdır. Sürekli ve kalıcı bir işbirliği kaçınılmaz görülmektedir. Engellilere yönelik düzenlemelerin ülke çapında tek ve bütüncül olması, hizmetlerin standardizasyonu ve eşitliği açısından gereklidir. Bu da, hizmetle yükümlü kurumlar ve bu kurumların sunduğu hizmetlerin etkin, verimli, eşitlikçi olması; tamamının yaptıklarının izlenebilir ve denetlenebilir olmasına bağlıdır.55 Ancak bugün dağınık ve kopuk birbirinden bağımsız yapılan hizmetleri 2005 yılında çıkan Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun düzenlemekten ve bir araya toplamaktan çok uzak olması, hali hazırda mevzuatın dağınıklığı, hizmet sunumun çok çeşitli kurumlar eliyle koordinasyonsuz biçimde yürütülmesi sorununu devam ettirmektir.