• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de 112 ÇalıĢanlarına Yönelik ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı

2. 112 ACĠL SAĞLIK HĠZMETLERĠNDE YÖNETĠM VE ORGANĠZASYON YAPISI

D. Ġstasyon Nöbetçi Hekiminin Görevleri

3.5. Türkiye’de 112 ÇalıĢanlarına Yönelik ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı

Bu bölümde 112 ASH içerisinde görev yapan fakat farklı Ģekillerde istihdamları yapılan personellerin iĢ sağlığı ve güvenliği hususunda hangi mevzuata tabi oldukları ve hangi haklara sahip oldukları üzerinde durulacaktır.

Özellikle son 8 yıllık zaman diliminde devlet memurluğu atamalarındaki çeĢitlilikler beraberinde bazı sıkıntıları ve çeliĢkileri de getirmiĢtir. Bu duruma en basit örnek ise 112 teĢkilatı içerisinde bugün 657 sayılı Devlet Memurluğu Kanununa (DMK) tabi personellerin yanı sıra, 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde SözleĢmeli Sağlık Personeli ÇalıĢtırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca çalıĢan sözleĢmeli personeller ile 657 sayılı DMK‟nın 4.maddesinin b fıkrası uyarınca çalıĢtırılan sözleĢmeli personeller (4/B) birlikte görev yapmaktadır. Kısaca günümüzde 112 ASH bünyesinde, 657‟ye tabi sağlık personelleri ile 4/B ve 4924‟e tabi sözleĢmeli sağlık personelleri de istihdam edilmektedir (Tanrıverdi ve Köksal, 2009).

durumlarda istihdam edilebilecek olan 4924 ve 4/B kadroları, maalesef bugün memur alımlarında yaygın ve normal bir istihdam modeli haline getirilmiĢtir. Yakın bir gelecekte de personel alımlarının değiĢmeden bu Ģekilde devam etmesi ile birlikte, 112 teĢkilatı içerisinde görev yapan personellerin neredeyse tamamına yakını sözleĢmeli personel statüsünde olacağı görülmektedir. Bu durum muhtemelen ileriki zaman dilimlerinde de özelleĢtirilmeye doğru gidildiğinin bir iĢareti Ģeklinde algılanmaktadır.

Bu Ģekilde bir istihdam modeli beraberinde bazı farklılıkları ve çeliĢkileri de getirmiĢtir. Bu durum gerek sosyal haklardaki mevzuat farklılıklarına, gerek ücret dağılımındaki eĢitsizliklere ve gerekse sosyal güvenceye bağlı farklılıklara sebep olmaktadır. Bu konuda en iyi örneği Ģöyle verebiliriz; 657‟ye tabi çalıĢan kadrolu sağlık personeli ile 4924‟e tabii sözleĢmeli sağlık personeli sosyal güvence bakımından Emekli Sandığı Kanununa (ESK), 4/B‟li sözleĢmeli sağlık personeli ise her ne kadar 657 sayılı DMK‟ya göre çalıĢmakta olsa da sosyal güvence bakımından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa (SSK) bağlıdırlar.

O zaman Ģöyle düĢünebiliriz; 657 ve 4924‟e tabii sağlık personeli, iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda ESK‟ya bağlı oldukları için devlet memurları mevzuatına göre, 4/B‟li sağlık personeli ise SSK‟ya bağlı oldukları için iĢ sağlığı ve güvenliği hususunda iĢçilerin sahip olduğu mevzuata göre çalıĢacaklardır. Fakat 657‟li ve 4924‟lü sağlık personeli, iĢ sağlığı ve güvenliği hususunda devlet memurları mevzuatına tabi iken, 4/B‟li sağlık personeli için aslında net bir Ģey söylemek zorlaĢmaktadır. Çünkü 4/B‟li personel sosyal güvenlik ve emeklilik esaslarına göre değerlendirildiğinde SSK‟lı olduğu için iĢçi sınıfında yer almalı ve bu mevzuata tabi olmalıdırlar. Fakat 657 sayılı DMK‟nın 4.maddesinin b fıkrasında, 4/B‟li personel için „‟ Geçici olarak sözleĢme ile çalıĢtırılmasına karar verilen ve iĢçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir.‟‟ ifadesi yer almaktadır. Belirleyici ana hatlar çizilmediği için bu durum karıĢıklığa sebep olmaktadır. 4/B‟li sağlık personeli, iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda sadece devlet memurları mevzuatına mı tabii olacak, yoksa iĢçileri kapsayan mevzuata mı? Ya da her ikisine birden mi tabi olacak? Bu konu çeĢitli yasal düzenlemelerle henüz netliğe kavuĢturulamamıĢdır. Bu muğlak duruma rağmen, 657 sayılı DMK‟ya göre çalıĢan, emeklilik ve sosyal güvence

hakları bakımından SSK‟ya tabi olan 4/B‟li sağlık personellerinin her iki mevzuata da tabi oldukları inancı kuvvetli olmaktadır.

Aynı iĢi yapan, aynı unvana sahip ve aynı yerde çalıĢan, fakat farklı mevzuata tabi olan sağlık personelleri arasında eĢitlikten bahsetmek yanlıĢ olacaktır. Bir sağlık personeli, ĠĢ Kanununa ve buna bağlı ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliklerine tabi olup buradaki haklardan yararlanırken, bir diğer sağlık personeli ise bu haklardan yararlanamayarak mahrum kalmaktadır. Bu durum Evrensel Ġnsan Hakları Beyannamesindeki kiĢiler arasında eĢitlik ilkesine ve T.C Anayasasındaki kanun önünde eĢitlik ilkesine aykırılık göstermektedir.

Nitekim iĢçiler, kronolojik olarak tarihsel geliĢime bakıldığında devlet memurlarına göre sosyal haklar konusunda çok ileri seviyelerdedir. Bu ayrım gibi görünen durum 4/B‟li sağlık personeli için büyük bir hak geniĢliği ve kazanım iken, 657 ve 4924‟lü sağlık personelleri için ise büyük bir kayıp olduğu anlaĢılmaktadır.

Bu bölümde, 657‟li ve 4924‟lü sağlık personeli ESK‟ya tabi olduğu için devlet memurları mevzuatına göre, 4/B‟li sağlık personeli ise sosyal güvenlik ve emeklilik esasları bakımından SSK‟ya tabi olmasından dolayı devlet memurluğu mevzuatına ek olarak iĢçilerinde tabi olduğu mevzuata göre değerlendirilecektir.

3.5.1. 657 ve 4924 Sayılı Kanunlara Tabi Olan 112 Personellerini Kapsayan ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı

112 ASH içerisinde görev yapan 657 ve 4924‟e tabii sağlık personelleri, mesleki yaĢantıları boyunca bir çok risk ve tehlikelerle karĢılaĢtıkları gibi çalıĢma Ģartlarının fiziksel ve güvenlik standartlarının karĢılanıp karĢılanmadığı, personelin daha iyi hizmet vermesi ve kendi sağlığını ve güvenliğini koruması açısından ayrı bir önem taĢımaktadır. Fakat Türkiye‟de devlet memurlarının iĢ sağlığı ve güvenliği konusundaki kazanımları ve tabi oldukları mevzuat güvencesi, iĢçilere göre oldukça az olup aynı zamanda farklı isimlerdeki kanun ve yönetmeliklerde dağınık bir Ģekilde ele alınmıĢtır. Nitekim günümüzde bu konuda yapılan çalıĢmaların daha çok iĢçiler üzerine olduğu görülmektedir.

Devlet bir çok sektörde çalıĢanların sağlığının ve güvenliğinin korunmasında özverili davranmıĢ ve bu doğrultuda uluslar arası alanda bir çok sözleĢmeyi de kabul ederek mevzuatını düzenlemiĢ ve buna ek olarak yeni bir mevzuat hazırlamıĢtır. Fakat bu çalıĢmalar daha çok iĢçi kesimine yönelik olmuĢtur. Devlet, özel ve kamu sektöründe iĢverenleri ve iĢçileri bağlayan bir çok düzenleme yapmıĢ ve iĢ sağlığı ve güvenliği konusunda hem yasa koyucu hem de denetleyici konumuna gelmiĢtir. Bu durum özel sektör baĢta olmak üzere, devlet sektöründe bulunan iĢçi kesimini de etkilemiĢ ve iĢçi-iĢveren iliĢkilerinden, çalıĢanların iĢ Ģartlarına, iĢ sağlıklarına ve güvenliklerine kadar bir çok alanın geliĢmesine vesile olmuĢtur. Fakat iĢçi sınıfı dıĢında bulunan ve baĢta devlet memuru olan çalıĢanlara yönelik iĢ sağlığı ve güvenliği alanında yeterince koruyucu tedbirler ve mevzuat güvencesi sağlanamamıĢtır. Basit bir örnek olarak mevzuat taraması yapıldığında bu durum ortaya çıkmaktadır. ĠĢ sağlığı ve güvenliği konusunda, devlet memurlarını bağlayan baĢlı baĢına kanun ve yönetmelik bulunmamaktadır. ĠĢçilere yönelik baĢlı baĢına kanun ve yönetmeliklerin yanında bunlara ek olarak kanun hükmünde olan uluslararası sözleĢmeler de bulunmaktadır.

Devlet memurlarını ilgilendiren kaynakların baĢında, tüm Türk vatandaĢlarını da bağlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve 27 Mayıs 1949 tarihinde 7217 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıĢ olan Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gelmektedir. Bu noktadan çıkıĢ yapıldığında, iĢ sağlığı ve güvenliği konusu insan haklarının içerisinde yer alan bir alt baĢlık mahiyetindedir. Bu konu ile ilgili olarak anayasamız dahi ilk maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerini ve temel amaç ve görevlerini tanımlarken insan haklarına ve sosyal devlet anlayıĢına vurgu yapmaktadır.

Bunun dıĢında her ne kadar iĢçi söylemini çokça vurgulamasına rağmen, ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği ve ÇalıĢma Ortamına ĠliĢkin 155 sayılı Uluslararası ÇalıĢma Örgütü (ILO) sözleĢmesinde, „‟iĢçiler‟‟ terimi, kamu çalıĢanları dahil olmak üzere istihdam edilen bütün kiĢileri kapsar, denilmektedir(m.3). Bu ifade sadece 155 sayılı ILO sözleĢmesinde kullanılmıĢ olup sonrasında çıkan ve yayınlanan ILO sözleĢmelerinde yer almamıĢtır. Burada da netlik kazanması gereken bir soru vardır. ĠĢçiler teriminin kapsamı sadece 155 sayılı ILO sözleĢmesinde yapılmıĢ olup sonraki sözleĢmelere emsal teĢkil ettiği ve bu sebepten 155 sayılı sözleĢmeden sonra

hazırlanan diğer sözleĢmeleri de bağladığı mı, yoksa bu ifadenin sadece 155 sayılı sözleĢme için geçerli olduğu mu konusu tam anlamıyla netlik kazanmamıĢtır. Bu konuya netlik kazandırmak adına çalıĢmalar yapılıp sınırlar belirlenmelidir. Bu sebeple Türkiye tarafından 2004 yılında kabul edilmiĢ olan 155 sayılı ILO sözleĢmesinin, anladığımız kadarı ile 657, 4924 ve 4/B‟li sağlık personelleri için bağlayıcı nitelikte olduğu düĢünülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanıĢma ve adalet anlayıĢı içinde, insan haklarına saygılı (T.C Anayasası, m.2), kiĢilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kiĢinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaĢmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının geliĢmesi için gerekli Ģartları hazırlamaya çalıĢmaktır (m.5).

Ġnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde ise, Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eĢit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karĢı kardeĢlik anlayıĢıyla davranmalıdırlar (m.1). YaĢamak, özgürlük ve kiĢi güvenliği herkesin hakkıdır (m.3).

Buradan hareketle devletimiz, çalıĢan ya da çalıĢmayan tüm vatandaĢlarının kiĢilik ve insan haklarını, özgürlüklerini ve güvenliklerini sağlamakla mükelleftir. Nitekim en temel hak insan haklarının sağlanmasıdır. Özellikle de çalıĢanlar için iĢ Ģartlarına ve yaĢantısına uygun çeĢitli kanun ve yönetmeliklerle bu konu desteklenmektedir fakat yetersiz kalmaktadır.

Anayasanın 49.maddesinde ‘‟ÇalıĢmak herkesin hakkı ve ödevidir.’’ denir ve bu maddede 03.10.2001 tarihinde yapılan değiĢiklikle Ģu kısım eklenmiĢtir; ‘’ Devlet, çalıĢanların hayat seviyesini yükseltmek, çalıĢma hayatını geliĢtirmek için çalıĢanları ve iĢsizleri korumak, çalıĢmayı desteklemek, iĢsizliği önlemeye elveriĢli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalıĢma barıĢını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.’’ Burada söylendiği gibi çalıĢanların hayat standartlarının yükseltilmesi, çalıĢma Ģartlarının düzeltilmesi, geliĢtirilmesi ve daha güvenli bir hale getirilmesi ve çalıĢanlar arasında çalıĢma barıĢının sağlanmasını anayasa‟ya dayanarak devlet sağlamak zorundadır. Bu maddeden hareketle devlet, kendi bünyesinde çalıĢan memurlara yönelik bir iĢ

sağlığı ve güvenliği mevzuatı hazırlamalı ve bu mevzuat temel alınarak çalıĢma Ģartları düzenlenmeli ve iyileĢtirilmeli, çalıĢma prensipleri standardize edilmeli ve en önemlisi çalıĢma barıĢı adına çeĢitli isimler altında çalıĢan (4924, 657, 4/B v.s) memurların tek isim altında yani 657‟ye tabi devlet memuru adı altında toplanarak ayrımcılığın ve eĢitsizliğin önüne geçilerek ve memurlara da iĢçiler kadar sosyal haklar tanınarak çalıĢma barıĢı tam olarak sağlanmalıdır. Nitekim Ģuan ki mevzuat farklılığına bağlı olarak sağlanan istihdam politikası aynı zamanda T.C Anayasasının kanun önünde eĢitlik ilkesiyle de çeliĢmektedir.

ĠĢ sağlığı ve güvenliğinden kasıt, sadece iĢ Ģartlarının ve çalıĢma ortamının iyileĢtirilmesi ve personelin sağlığı adına ergonomik olması, iĢ riskinin ve tehlikelerin tespit edilmesi ve önceden önlemlerin alınarak bu tehlikelerin en aza indirilmesi değildir. Bugün devlet sektöründe çalıĢmakta olan 4924‟lü ve 4/B‟li sözleĢmeli sağlık personellerinin, sözleĢmelerinden doğan hak kısıtlılığı ve iĢ güvencesinin olmaması ve özellikle özelleĢtirilmelerden sonra bu durum daha da vahim bir tabloya dönüĢecektir, iĢ güvenliği açısından bizce en büyük riski teĢkil etmektedir. Nitekim anayasanın 49.maddesinin ilk kısmında da söylendiği gibi „‟ ÇalıĢmak herkesin hakkı ve ödevidir.‟‟ der ve bu hak büyük bir gerekçe olmadıkça engellenmemelidir. Yine anayasanın 5.maddesinde „‟kiĢilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kiĢinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaĢmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının geliĢmesi için gerekli Ģartları hazırlamaya çalıĢmaktır.‟‟ der. Nitekim kiĢi ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kiĢinin iĢ güvencesinin sağlanması, iĢ ortamı ve Ģartlarının iyileĢtirilmesi ile gerçekleĢtirilir. KiĢilerin refah ve mutluluğu toplumun geneline yansımaktadır. Bir nevi kiĢilerin mutluluk ve üzüntüleri toplumun geneline ayna tutmak gibidir. Bu nedenle iĢ sağlığı ve güvenliği hususu, sadece iĢi yerine getiren bireyi değil aynı zamanda aileyi ve toplumun genelini de ilgilendirmektedir.

Ġnsan Hakları Bildirisinin 23.maddesinde Ģöyle denilmektedir;

1. Herkesin çalıĢma, iĢini serbestçe seçme, adaletli ve elveriĢli koĢullarda çalıĢma ve