• Sonuç bulunamadı

2. OTOMOTİV SEKTÖRÜ FİNANSMANI, SATIŞLARA ETKİLERİ VE TEORİK

2.2. TÜKETİCİ FİNANSMANI

2.2.2. Tüketici Finansmanı Şirket Türleri ve Disintermediasyon Etkisi

2.2.2.1. Tüketici Finansman Şirketleri

Tüketim, ekonomik büyümenin en önemli ateşleyicilerindendir. Tüketicilere ödeme kolaylığı sağlayarak ekonomik büyümeye katkı sağlamayı hedefleyen tüketici finansman şirketleri, mali piyasaların önemli kurumlarındandırlar. Türkiye’de 1990’lı yıllarda önemli gelişim gösteren ve mali sektörün bir parçası olan finansman şirketleri gerekli yasal düzenlemelerle beraber tüketici finansman sektörünü teşkil etmişlerdir. 1990’lı yılların ikinci yarısında da ilk şirketler kurulmaya başlanmıştır.

Bu bağlamda, 27 Temmuz 1994’te tüketici finansmanı ile ilgili yasa Türkiye’de yürürlüğe girdikten sonra Türkiye’ye gelen ilk yabancı sermayeli tüketici finansmanı şirketi bir Fransız şirketi olan Cetelem’dir. Anadolu Cetelem Tüketici Finansman A.Ş. 1995’te %50 Cetelem ve %50 Anadolu Grubu ortaklığı ile kurulmuştur. Bu şirket

müşterilerine kredi kartı vermemiştir154. Türkiye’de tüketici finansman şirketleri

tarafından kurulmuş olan Tüketici Finansmanı Şirketleri Derneği’nin (Tüfider) üyeleri ise Koç Tüketici Finansmanı A.Ş., TEB Tüketici Finansman A.Ş., Volkswagen Doğuş Tüketici Finansmanı A.Ş., Koç Fiat Kredi Tüketici Finansmanı A.Ş., Mercedes-Benz Finansman Türk A.Ş., Man Financal Services Tüketici Finansmanı A.Ş., Scania Tüketici Finansmanı A.Ş. ve DD Konut Finansman A.Ş.’dir155.

Tüketici finansman şirketlerini bankalardan ayıran önemli hususlar; tüketiciye doğrudan nakit kredi tahsisi yapmayıp finansman şirketinin anlaşmalı olduğu satıcı firma veya bayilerden tüketicinin satın alacağı mal ve hizmetleri taksitlendirmek suretiyle kredi sağlanıyor olması, finansman şirketlerinin mevduat toplama yetkilerinin olmaması ve teminat mektubu verme yetkilerinin bulunmaması olarak üç önemli noktada toplanabilir. Talep yaratma özelliği olan finansman şirketlerinin işleyişine paralel olarak yatırımlarda artış kaydedilmemiş olmasının nedeni, bu şirketlerin kendi özkaynakları ile faaliyette bulunmaları ve finansman ihtiyaçlarını genellikle yabancı finans kurumlarından sağlamalarının yanısıra, ekonomideki olumsuz gelişmelerden çok etkilenmeleridir. İlave olarak, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde yapılan mevzuat değişikliği ile yabancı şirketlere izin verilmiş, buna bağlı olarak da özellikle ithal otomobil ve diğer nakil araçlarının kredilendirme işlemlerinde önemli artışlar kaydedilmiş ve sonuçta satışlar da artmıştır.

Bu paralelde, tüketici finansman şirketleri tüketici kredisi veren finansal kurumlardır. Tüketici finansman şirketlerini diğerlerinden ayıran temel özellik bu şirketlerin tüketici ile direkt muhatap olması ve kredi vermesidir. Paraya ihtiyacı olan tüketiciler bu şirketlerin bürolarına doğrudan gidebildiği gibi elektronik posta, kredi makinesi ve cep telefonundan kısa mesaj vasıtasıyla da kredi talep edebilmektedirler.

Tüketici finansman şirketleri çok sayıda bireysel kredi kullandırdıklarından aynı zamanda küçük kredi şirketleri olarak da bilinmektedir. Kullandırılan kredilerin büyük kısmı otomobil kredileri ve ev gereçleri için sağlanan kredilerdir. Bununla birlikte hastane harcamaları, eğitim ve tatil giderleri, ev tadilatı ve enerji faturaları da tüketici finansman şirketleri tarafından sağlanan kredilerinin odağı olmaya başlamıştır. Bu

154 Özmen, H.Uğur (2002). “The Threat of Retailers Over the Banks on the Consumer Financing Market”.

Marmara Üniversitesi SBE İngilizce İşletme Anabilim Dalı İngilizce İşletme Bilim Dalı. Doktora Tezi.

155 Tüfider, http://tufider.org/dernekorganlari.aspx, (30 Eylül 2008).

krediler nakit krediler veya dayanıklı tüketim ürünlerine verilenler olmak üzere iki başlıkta incelenebilir. Otomotiv kredilerinde borcun ödenmeme riskine karşılık motorlu araç teminat olarak alınmaktadır. Öte yandan nakit kredilerde kredi geri dönüşleri ödünç alanın gelecekteki kazanma kapasitesine bağlı olduğundan, finansman şirketleri bu durumda alınan teminata güvenememektedirler. İmza karşılığı alınan bu krediler dayanıklı tüketim ürünleri karşılığında alınan krediden daha riskli olduğundan bu tür kredilerin faiz oranı daha yüksek olabilmektedir.

Tüketici finansman şirketleri tarafından verilen krediler tüketicinin borçlanmasını konsolide etmek amacıyla da kullanılabilmektedir. Düşük miktarlı kredi geri dönüşlerinin maliyetinin yüksek olması ve dönmeme riskinin de mevcut olması farklı faiz oranlarının uygulanmasına yol açmaktadır. Genel olarak tüketici tarafından kullanılan kredinin maliyeti kredi miktarı arttıkça azalmakta, büyük tutarlı krediler için uygulanan faiz oranı imza karşılığı alınan kredilere göre daha düşük olabilmektedir. Ticari bankalardan kredi kullanamayan tüketiciler tüketici finansman şirketlerine genelde güvenmektedirler.

Tüketici finansman şirketlerinin ekonomiye en büyük katkılarından biri kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasının sağlanmasıdır. Satış noktalarında “tek noktada çözüm” stratejisi ile kredi hizmeti veren tüketici finansman şirketleri bürokratik nedenler ile bankalara gitmek istemeyen veya çekinen ve bu nedenle kayıt dışında kredi kullanan kişilere kredi sağlamakta ve bu kredileri kayıt altına alarak ekonomiye destek vermektedirler. Tüketici finansman şirketleri satış noktasında sunduğu müşteri-odaklı özel hizmet anlayışı ile tüketicilerin mal alımlarını kolaylaştırmakta ve tüketimi artırmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde tüketici finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinin toplam tüketici kredileri içindeki payı %50’lerde iken, aynı oran Türkiye’de 2007 yılında %15 seviyelerinde gerçekleşmiştir156. Türkiye’deki oranın daha düşük

olmasının sebepleri arasında mevzuattaki sıkıntılar ve tüketici finansman şirketlerinin kaynak sağlamada yaşadığı zorluklar vardır. Bu iki oran kıyaslandığında, tüketici finansman şirketlerinin Türkiye ekonomisinde daha fazla aktif rol alabileceği, katkıda bulunabileceği alanın büyük olduğu ve sektörün gelişme ve ekonomiye katkı

156 OSD, http://www.osd.org.tr/tskb2007.pdf, (30 Mart 2008).

potansiyelinin yüksek olduğu aşikardır. Tüketici finansman şirketleri hedeflerini bu doğrultuda belirleyerek faaliyetlerini koordine etmelidirler. İlave olarak, tüketici finansman şirketleri daha fazla katkı sağlayabilmek için gelişmiş ülkelerde olduğu gibi mevduat kabul eden ve mevduat kabul etmeyen şirketler şeklinde ikiye ayrılarak daha verimli çalışma ortamı yakalayabilirler.

Bunun yanında, tüketici finansman şirketlerinin kaynak yaratmada en çok başvurdukları yöntemler banka kredileri, finansman bonosu ihracı ve yine bankalara, sigorta şirketlerine ve mali olmayan kurumlara sattıkları uzun vadeli tahvillerdir (Karadağ, 1997). Rasyonel olarak, uzun vadeli faiz oranlarının yüksek olduğu dönemlerde kaynak olarak kısa vadeli banka kredilerini ve finansman bonosu ihracını tercih ederler. Düşük olduğu dönemlerde ise tahvil ihracına ağırlık verirler.

Sonuç olarak, tüketici finansman sektörü ekonomik büyümenin önemli dayanak noktalarındandır. Bu sektörün gelişimi beraberinde bir çok sektörü de büyüme yönünde tetiklemektedir. Bu yüzden bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bu sektörün düzenlenmesi sadece sektördeki şirketleri değil, tüketim harcamalarının unsurlarını oluşturan tüketicileri, üreticileri ve satıcıları olumlu yönde etkileyecektir. Diğer taraftan, Türkiye’nin ekonomik gelişimini engelleyen, gelir dağılımını bozan, haksız rekabet ortamı yaratan, yerli ve yabancı semayenin yatırım kararlarını olumsuz yönde etkileyen kayıtdışı ekonomiyle mücadele mevcut ekonomik politikaların merkezindedir. Özetle, tüketici finansmanı sektörü otomotiv satışları cirosunu ve otomotiv satışları cirosunun GSMH’ya katkısını önemli derecede desteklemekte ve arttırmaktadır.