• Sonuç bulunamadı

2. OTOMOTİV SEKTÖRÜ FİNANSMANI, SATIŞLARA ETKİLERİ VE TEORİK

2.4. OTOMOTİV FİNANSMANI DEĞİŞKENLERİ VE KREDİ FİYATLAMA

2.4.3. Risk Teorisi ve Kredibilite

2.4.3.4. Diğer Riskler

Risk ve kredibilite açısından diğer riskler de önemlidir. Otomotiv kredisi veren bankaların ve tüketici finansman şirketlerinin maruz kaldıkları diğer risklere faiz oranı riski, dijital riskler, likidite riski, piyasa riski ve sermaye yetersizliği riski dahil edilmiştir.

Piyasaların tam oldukları ve transfer masraflarının olmadığı durumlarda ekonomik teori, ulusal sınırlar arasında mükemmel risk paylaşımı olacağını öngörmektedir. Böyle durumlarda ilave faydanın artış oranı ülkeler arasında eşit olmaktadır. Bunun sebebi, uluslararası yatırımcıların karşılaştıkları tüm diğer risklerden bir karışım yapabiliyor olmalarıdır214. Ayrıca, toplam harcamalar üzerine yapılan birçok ampirik

213 Keck, W., Jovic, D. (1999), “Das Management von operationellen Risiken bei Banken”, Der Schweizer

Treuhaender 10/99.

214 Iwata, S., Wu, S. (2005). “International Investment Risks”. Journal of Money, Credit, and Banking, Vol.

37, No. 6, December. p.1121-1141.

çalışma, uluslararası risk paylaşımının çok zayıf olduğunu göstermiştir215. Ülkeler

arası harcama artış oranı korelasyonları zayıfken, üretim artış oranı korelasyonları daha da zayıftır216. Bu gözlem, bireylerin ülkeler arası risklerini hedge edemedikleri

görüşünü destekler217 ve bundan dolayı uluslararası risk kazanımı paylaşımı büyük

olabilecektir218.

Başarılı bir kredi kuruluşu ile başarısız olanı arasındaki farkı çoğu kez bu diğer risklerin doğru olarak değerlendirilememesi ve taşınan riski dengeleyici, kabul edilebilir bir katkı yaratacak fiyatlama yeteneği olmaması belirlemektedir. Fonlama maliyetinin kredilendirme ile elde edilecek gelirden daha hızlı artması riski diğer risklerin ilki olan faiz oranı riskidir219. Tüketici kredisi veren kurumlar bu riskleri doğru değerlendirmelidirler. Tüketici kredisi veren bankaların ise Türkiye’de büyük fon kaynakları mevduattır.

Diğer risklerin ikincisi günümüzde dijital çağda yoğun olarak karşılaşılmakta olan dijital risklerdir. Bunlar; dijital sahtekarlık, gizli/özel bilgilere erişim, kredi kart güvenlik bilgilerine erişim, e-postaların okunması ve yanlış yönlendirilmesi, dijital korsanlar arası işbirliği, dijital yasal altyapı eksiklikleri ve yetersizlikleridir220.

Bankalar ve tüketici finansman şirketleri, taahhütlerini zamanında yerine getirebilmek amacıyla, mevcutlarında nakit değerler ya da likiditesi yüksek finansal araçlar bulundurmak durumundadırlar. Eğer bir kredi kurumu, taahhütlerini karşılayabilecek söz konusu araçlara sahip değilse, diğer risklerin üçüncüsü olan

215 Canova, Fabio, and Morten Ravn (1996). “International Consumption Risk Sharing.” International

Economic Review 37, p.573–601.

Crucini, Mario (1999). “On International and National Dimensions of Risk Sharing.” Review of Economics and Statistics 81, p.73–84.

Lewis, Karen (1996). “What Can Explain the Apparent Lack of International Consumption”. Journal of Economic Literature 27, p.372–404.

Pakko, Michael (1998). “Characterizing Cross-country Consumption Correlations.” Review of Economics and Statistics 80, p.169–174.

216 Backus, David, Patrick Kehoe, and Finn Kydland (1992). “International Real Business Cycle.” Journal of

Political Economy 100, p.745–775.

217 Lewis, Karen (1999). “Trying to Explain Home Bias in Equities and Consumption.” Journal of Economic

Literature 37, p.571–608.

218 Van Wincoop, Eric (1999). “How Big are Potential Welfare Gains from International Risk Sharing?”

Journal of International Economics 47, p.109–135.

219 Berk, Niyazi. (2001), “Bankacılıkta Pazara Yönelik Kredi Yönetimi”, İstanbul, Beta, 3.baskı, s.183. 220 Küçüközmen, C. (2006). “Bankacılığın Matematiği ve Risk Ölçüm Modelleri, TC Merkez Bankası”.

Finans Kulüp, 25 Nisan, İstanbul.

likidite riski ile karşı karşıya demektir. Bu risk, özellikle kısa vadeli varlıkların yine kısa vadeli taahhütleri karşılayamaması durumunda ortaya çıkmaktadır221.

Likidite riskine bakıldığında, mevduat sahiplerinin kısa vadeleri tercih ettikleri, yatırım sahiplerinin ise enflasyon beklentisi ve belirsizlik yönlendirmesiyle daha uzun vadeleri tercih ettikleri görülür. Dolayısıyla bankalar ve tüketici finansman şirketleri likidite riskine daha duyarlı hale gelmişlerdir. Özellikle son dönemlerde dünya ekonomisinde yaşanan mali sıkıntılar ve küresel mali krizler sonrasında, gelişmekte olan ekonomilerin birçoğu riskli görülmeye başlanmıştır. Bu durumda, uluslararası yatırımcılar Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara yatırım yapma konusunda daha ihtiyatlı davranmaya ve bu piyasalara kredi kullandırımlarında daha seçici olmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda Türk bankacılık sektörü kredi dağıtımlarını azaltarak likit kalmayı tercih etmiştir222.

Genel olarak incelendiğinde, büyük bankalar küçük bankalara oranla daha az likidite riski ile karşılaşmakta ve söz konusu durum iki nedenden kaynaklanmaktadır223. Bunlardan birincisi, büyük bankalardan çekilen mevduatın

toplam mevduat içinde küçük bir kısmı oluşturmasıdır. Bunun sebebi, büyük bankaların mevduatlarının küçük bankalara oranla daha geniş bir alana yayılmış olmasıdır. İkincisi ise, ölçekleri nedeni ile büyük bankaların genellikle bankalararası piyasaya daha iyi faiz oranlarıyla ve daha elverişli dönemlerde giriyor olmalarıdır. Dördüncü diğer risk ise piyasa riskidir. Bu risk bankaların sahip oldukları bir ya da birden fazla ticari varlığın işleme tabi tutulabileceği süre dahilinde, piyasada meydana gelen beklenmeyen olumsuz dalgalanmaların sebep olduğu kayıp veya beklenenden düşük seviyedeki kar halini ifade etmektedir (Çelik, 2001). Bu piyasa riski herhangi bir zaman zarfında meydana gelebilmektedir. Piyasa riskinin en aza indirilmesi piyasa disiplinin sağlanmasıyla mümkündür. Piyasa disiplini; piyasadaki kurumlarla ilgili bilgilerin zamanında doğru ve şeffaf şekilde alınmasını içerir. Bankacılık sektöründe piyasa disiplinin sağlanmasıyla birlikte piyasadaki ilgili

221 Çelik, Faik. (2001). “Türk Bankacılığında Risk Yönetimi Yönetmeliği Dönemi ve Piyasa Riski Ölçüm

Metodları”. İktisat Dergisi, Eylül.

222 Erçel, Gazi. (2000). “Konuşmalar-1999, Bankacılıktaki Son Gelişmeler, TCMB”. İktisadi Kalkınma Vakfı-

Akdenet, Eylül, İstanbul.

223 Özkan, Turgut. (1999). “Ulusal ve Uluslararası Bankacılıkta Rekabet”. İktisat Dergisi, Sayı: 387, Şubat-

Mart.

birimler çok daha sağlıklı değerlendirmeler yapabilecekler ve böylece istenmeyen riskler en aza indirilecektir (Erçel, 2000).

Beşinci ve sonuncu diğer risk olan sermaye yetersizliği riski ise bankaların ve tüketici finansman şirketlerinin mevcut sermayeleri ile gerçekleşen risklerinden oluşan kayıplarını telafi edebilme gücünü ifade etmektedir (Çelik, 2001). Mevcut sermayesi söz konusu risklerin sebep olduğu kayıpları karşılamaya yeterliyse risk düşük demektir. Mevcut sermaye kayıpları karşılayamayacak durumda ise risk büyük demektir. Bu bağlamda diğer risklerdeki olası artışlar sağlanan kredileri azaltacak, sağlanan kredilerdeki azalış otomotiv satışlarını azaltacak ve sonuçta GSMH da bu durumdan olumsuz yönde etkilenmiş olacaktır.

2.5. OTOMOTİV SATIŞLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE İLGİLİ