• Sonuç bulunamadı

2. OTOMOTİV SEKTÖRÜ FİNANSMANI, SATIŞLARA ETKİLERİ VE TEORİK

2.5. OTOMOTİV SATIŞLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER VE İLGİLİ LİTERATÜR

2.5.5. Enflasyon ve Otomotiv Satışları

Enflasyon ve otomobil satışları arasındaki ilişki literatürde pek fazla yer almamıştır. Ancak, enflasyon ve diğer dayanıklı tüketim malları arasındaki ilişki ile ilgili ampirik çalışmalar mevcuttur. Enflasyon en basit tanımıyla, fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli artış demektir (Eğilmez ve Kumcu, 2005). Kaynaklarına göre sınıflandırıldığında ise iki çeşit enflasyon vardır: talep enflasyonu ve maliyet enflasyonu. Talep enflasyonu tüketim harcamalarındaki artıştan, bu da genellikle para arzının yükselmesinden kaynaklanır. Maliyet enflasyonu ise ücret-gelir çekişmesi, yerli ve ithal girdi malları (petrol gibi) fiyatlarının yükselmesi gibi nedenlerle oluşur.

Enflasyon; işletmelerin yatırım yapma risklerinin, finansal maliyetlerinin ve faiz yüklerinin artmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine, yabancı sermaye girişinin engellenmesine, paranın satın alma gücünün düşmesine ve karlılığın azalmasına, sağlıklı büyümenin engellenmesine, verimliliğin olumsuz yönde etkilenmesine, üretimin gerilemesine ve ekonomik huzursuzluklara sebep olmaktadır.

İlave olarak, enflasyon dinamik bir olgu olup çeşitli öğelerin birbiriyle ilişkisine dayanan bir kavramdır. Türkiye 1970’te enflasyonun yıkıcı etkisiyle yüz yüze gelmiştir. 1970-1980 yılları arasında petrolün varil fiyatının $2,74’ten $11,65’e yükselmesi ve ekonomilerin ihracat ayağında yaşanan sıkıntı ile dünya bunalıma sürüklenmiştir. Yine bu dönemde döviz darboğazına girilmiş ve enerji sıkıntısı yaşanmıştır. 1980’de fiyat artışlarını istikrarlı hale getirmek için 24 Ocak 1980 kararları alınmıştır313.

313 Tunçsiper, B, Köroğlu, Ö, (2006). “Enflasyonun Otomotiv Sektöründeki İşletmeler Üzerindeki Etkisi:

Balıkesir İli Örneği”, Balıkesir Üniversitesi, SBE, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:9, Sayı:15, Mayıs, s.44. 129

Bu bağlamda Türkiye’de yaşanan 1994, 2000 ve 2001 krizleri otomotiv sektörünü olumsuz etkilemiştir. Neredeyse 20 yıl kadar sürmüş olan kronik enflasyonu kontrol altına alma çabaları başarısızlıkla sonuçlanmış ve ülke kendini 2001’de çok kritik bir durumda bulmuştur. Altun, 2001 krizinin sadece 2000 ve 2001 yıllarında olan olaylardan ötürü çıkmadığını ifade etmiştir314. Ancak, son yıllarda

yaşanan yüksek hızdaki gelişme otomotiv sektörü için oldukça olumlu bir tablo çizmektedir. 2004 yılında %9 ile yakalanan son 33 yılın en düşük enflasyon değerinden sonra 2005 yıl sonu enflasyon değeri için bu rakam %8‘e inmiştir. Bütün bunların dışında, 1963 yılında 3.000 olan Türk otomotiv sektörü araç üretimi 2004’te 280 katına çıkarak 862.000 olmuştur, bu da sektördeki uzun vadeli gelişimin bir göstergesidir.315

Keynes, para politikasının para arzını düzenlemesi gerektiğini ifade etmiştir316.

Böylelikle, “fiyatların endeks sayısının sabit bir noktadan çok fazla uzaklaşamayacağı” görüşü Roisland’ın çalışmasında yer almıştır317; enflasyon

hedeflemesi ünlü bir parasal rejim olsa bile, 1930’lar İsveç’inin istisna kabul edildiği bir durumda, merkez bankalarının Keynes’in (1923) fikrini takip etmedikleri ve fiyatlar seviyesini hedefledikleri görülmüştür.

Sarcinelli ise İtalya'nın 1970-81 dönemi ödemeler dengesi gelişmelerini incelemiştir318. İtalyan Lireti’ne yapılan devalüasyon ithal malların nisbi fiyatlarını artırmış, ithalat hacminde nisbi düşüşe sebep olmuş, yurtiçi mallara olan talebi de körüklemiştir. Sonuçta devalüasyon, enflasyon yan etkisini göstermiştir. Enflasyon, ihracat hacminde beklenen artışı bir yıl içinde ciddi oranda azaltmış, takip eden 2-3 yıl içinde ise tamamen ortadan kaldırmıştır. Bu paralelde dış ticaretin bozulması da otomobil ithalatını azaltmıştır.

314 Altun, Gurur (2006) “The Causes and Predictors of the 2001 Turkish Crisis” Boğaziçi Üniversitesi

İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Doktora Tezi.

315 OSD, “2006 Yılı Değerlendirme Raporu”, s.7.

316 Keynes, J.M. (1923) “Inflation and exchange rates”, Atlantic Economic Journal, Publisher Springer

Netherlands, September, 1986, p.81-82.

317 Roisland, Oistein (2006) "Inflation inertia and the optimal hybrid inflation/price-level target", Journal of

Money, Credit, and Banking, vol. 38, issue 8, p.2247-2251.

318 Sarcinelli, M. (1982). “Current Account Deficit, Foreign Borrowing, and Monetary Policy: The Italian

Experience”. Banca Nazionale del Lavoro-Quarterly Review, 141, p.147-164. 130

Caprio ve Klingebiel, 1960–1994 döneminde gözlemlenen bankacılık krizlerinde, krizler öncesi yüksek enflasyonun yaşandığına değinmişlerdir319. Bunun yanı sıra

sürekli yüksek enflasyon, bankaları bu ortama muhtaç etme eğilimindedir. Bu nedenle, özellikle gelişmekte olan ülkelerde uygulanan enflasyonu düşürme programları başarıya ulaşırken, bankacılık sektörü bundan zarar görebilmektedir. Honohan bu bağlamda Brezilya’da 1996 yılında iki büyük bankanın batmasının ardında yatan en önemli sebebin, enflasyonu düşürmede sağlanan başarı olduğu sonucuna ulaşmıştır320.

Nitekim enflasyon ve enflasyon belirsizliği ilişkisini Türkiye için inceleyen çalışmalarda varılan ortak sonuç; yüksek enflasyonun daha yüksek bir enflasyon belirsizliğine yol açtığıdır321.

Kronik enflasyon yaşayan ve yüksek dış borçlarını finanse etmede zorluk çeken ülkelerde yurtiçi enflasyonu dikkate alan reel döviz kuru politikası, uluslararası rekabetin sürdürebilmesi için gereklidir. Türkiye’de enflasyonun dış rekabet üzerindeki negatif etkisini azaltmak ve toplumun beklentilerine uyum sağlamak için nominal döviz kurlarında günlük ayarlamalar yapılmıştır. Bu şekilde Merkez Bankası tarafından belirlenen kurlar, bankalar ve diğer iktisadi kurumların döviz işlemlerinde kullanılmıştır. Ağustos 1988’de Merkez Bankası resmi döviz kurunu kısmen piyasadaki gelişmeleri dikkate alarak belirlemeye başlamıştır322. 2000 yılında önceden ilan edilmiş kur (sabit kur benzeri), 2001’de dalgalı kur, 2006’da ise enflasyon hedeflemesi uygulanmıştır.

319 Caprio, Gerard Jr., Klingebiel, D. (1996). “Bank Insolvencies: Cross- Country Experience”, Policy

Research Working Paper, No.1620, The World Bank.

320 Honohan, Patric, (1997), “Banking System Failures in Developing and Transition Countries: Diagnosis

and Predictions”, BIS Working Paper, No. 39.

321 Neyaptı, Bilin (2000), “Inflation and Inflation Uncertainty in Turkey: Evidence from the Past Two

Decades”, http://www.bilkent.edu.tr/~neyapti/shortstudies/012000.pdf

Nas, Tevfik F., Perry, Mark J., (2000), “Inflation, Inflation Uncertainty and Monetary Policy in Turkey:1960- 1998” Contemprorary Economic Policy, 18, 2, p.170-180.

Telatar, Funda (2003),“Türkiye’de Enflasyon, Enflasyon Belirsizliği ve Siyasi Belirsizlik Arasındaki Nedensellik İlişkileri”, İktisat, İşletme ve Finans.

Akyazı, H., S.Artan (2004). “Türkiye’de Enflasyon, Enflasyon Belirsizliği İlişkisi ve Enflasyon

Hedeflemesinin Enflasyon Belirsizliğini Azaltmadaki Rolü”. Türkiye Bankalar Birliği Bankacılar Dergisi, Mart, Sayı:48.

322 Erol, T., Vijnbergen, S.V. (1997), “Real Exchange Rate Targeting and Inflation in Turkey: An Empirical

Analysis with Policy Credibility”,World Development,Vol.25, No:10, p.1717-1730. 131

Enflasyonla birlikte büyüme de gerçekleştiğinden, enflasyonun işletmeleri ve ekonomik büyümeyi olumlu etkilediği yönünde görüşler de ortaya atılmıştır323.

Enflasyonun büyüme üzerindeki pozitif etkisi ile ilgili görüşler, enflasyonun zorunlu tasarrufları artırdığı görüşüne dayanmaktadır. Enflasyondaki artış servette bir azalışa sebep olacağından, bireyler enflasyon öncesi servet dengesine erişebilmek için tasarruf eğilimlerini arttırmakta ve faiz oranları düşerken de yatırımlar artmaktadır324. Yatırım ve tasarrufların artması ise kredi

hacmini arttırmakta, otomotiv satışlarına olumlu etki yapmakta ve ekonomik büyümeyi desteklemektedir.

Enflasyon-büyüme ilişkisini test eden ilk çalışmalardan Tun Wai, 31 gelişmekte olan ülkeyi kapsayan çalışmasında, enflasyon ile büyüme arasında pozitif yönlü bir ilişki bulmuştur325. Thirlwall ve Barton, 1958-1967 dönemi için, enflasyon oranı

%8’in altında olan gelişmiş ülkelerde enflasyonun büyümeyi pozitif, enflasyon oranı %10’dan fazla olan gelişmekte olan ülkelerde ise negatif olarak etkilediğini ifade etmişlerdir326. Diğer taraftan Bhatia ve Johnson ise enflasyon ile büyüme

arasında herhangi bir ilişki bulamamışlardır327.

Bu çerçevede enflasyon-büyüme ilişkisi konusunda yapılan ampirik çalışmalar özellikle 1990’lı yıllarda hız kazanmıştır. Grimes’in bulgularına göre enflasyon, büyümeyi kısa dönemde olumlu, uzun dönemde ise olumsuz yönde etkilemektedir328. Bu çalışmaların çoğu enflasyonun büyümeyi olumsuz etkilediği

sonucunu vermiştir. Negatif enflasyon-büyüme ilişkisi sonucunu veren çalışmalara örnek olarak Kormendi ve Meguire329, Fischer330, De Gregorio331,

323 http://isl.etu.edu.tr/calismalar/dusukenflasyon.doc, “Düşük Enflasyon Ortamında İşletme Yönetimi”, (12

Mart 2008).

324 Terzi, H, ve Oltulular, S, (2004), “Türkiye’de Ekonomik Büyüme-Enflasyon Süreci: Sektörler İtibariyle

Ekonometrik bir Analiz”, Bankacılar Dergisi, http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi50/Enflasyon.doc, Sayı:50, s.19-33.

325 Tun Wai, U. (1959), “The Relation Between Inflastion and Economic Development: A Statistical

Inductive”, IMF Staff Papers, 7, p.202-209.

326 Thirwall, A.P., Barton, C.A. (1971), “Inflation and Growth: The International Evidence”, Banco Nazionale

del Lavoro Quarterly Review, 98, p.263-275.

327 Bhatia, R. (1960), “Inflation, Deflation, and Economic Development”, IMF Staff Papers, 8 (1), p.101-

114.

Johnson, Harry G. (1967), “Is Inflation a Retarding Factor in Economic Growth?”, (Ed: Krivine, D.), Fiscal and Monetary Problems in Developing States, Praeger: p.121-137.

328 Grimes, Arthur (1991), “The Effects of Inflation on Growth: Some International Evidence”,

Weltwirtschaftliches Archiv, 127, p.631-644.

329 Kormendi, R.C., Meguire, P.G. (1985). “Macroeconomic determinants of growth: cross-country

evidence”. Journal of Monetary Economics. 16 (2) September, p.141-163.

330 Fischer, S. (1991). “Growth, macroeconomics and development”. NBER Working Paper, No: 3702.

Gomme332, Barro333 ve Motley334 verilebilir. Ancak enflasyonla büyüme arasında

negatif ilişki bulgusuna ulaşan ampirik araştırmaların çoğu, bir grup ülkenin belirli bir döneme ait kesit verilerinin kullanıldığı çapraz-ülke türü çalışmalardır.

Bu tür çalışmaların sonuçlarına metodolojik problemler taşıdıkları gerekçesiyle kuşkuyla yaklaşılmaktadır (Levine ve Renelt335, Clark336, Ericsson ve diğerleri337).

Levine ve Renelt (1992), çapraz ülke regresyonlarının veri kümesindeki küçük değişimlere aşırı duyarlı olduğunu göstermiştir. Clark (1997) örnek ülkelerin ve zamanın seçiminin sonuçları önemli ölçüde değiştirdiği bulgusuna ulaşmıştır. Ericsson ve diğerleri (2000) çapraz ülke analizlerinin sonuçlarının örnek ülke, ele alınan zaman ve modelde yer verilen değişkenlerin seçimine bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini kanıtlamıştır.

Enflasyon-büyüme ilişkisini Türkiye ekonomisi için test eden çalışmalara ise az da olsa rastlamak mümkündür. Berber ve Artan338 Türkiye’de 1987-2003 döneminde

enflasyon oranındaki %10’luk bir artışın büyümeyi %1,9 oranında azalttığını ifade ederken; Karaca339 1987-2002 dönemi için yaptığı çalışmada enflasyondaki her

bir puanlık artışın büyümeyi 0,37 oranında düşürdüğünü, Tüsiad340 ise enflasyonu

yarı yarıya indirmenin büyümeyi %1,8-%2,8 oranında arttıracağını ifade etmişlerdir. Bir diğer çalışmada Kirmanoğlu341 enflasyonun Türkiye’de özel

yatırımları ve büyümeyi olumsuz yönde etkilediğini ortaya koymuştur. İlave olarak, enflasyon oranındaki beklenmeyen düşüşler reel faiz oranlarını yükseltmektedir.

Fischer, S. (1993). “The role of macroeconomic factors in growth”. NBER Working Paper, No: 4565.

331 De Gregorio, J. (1993). “Inflation, taxation and long-run growth”. Journal of Monetary Economics, 31 (3)

June, p.271-298.

332 Gomme, P. (1993). “Money and growth revisited: measuring the costs of inflation in an endogenous

growth model”. Journal of Monetary Economics, 32 (1) August, p.51-77.

333 Barro, R.J. (1995). “Inflation and economic growth”. NBER Working Paper, No: 5326.

334 Motley, B. (1998). “Growth and inflation: a cross-country study”. Federal Reserve Bank of San

Francisco Economic Review, 1, p.15-28.

335 Levine, R., Renelt, D. (1992). “A sensitivity analysis of cross-country growth regressions”. American

Economic Review, 82 (4) September, p.942-963.

336 Clark, T.E. (1997). “Cross-country evidence on long-run growth and inflation”. Economic Inquiry, 35 (1)

January, p.70-81.

337 Ericsson, N.R., Irons, J.S. & Tryon, R.W. (2000). “Output and inflation in the long run”. Board of

Governors of the Federal Reserve System, International Finance Discussion Papers, No: 687.

338 Berber, Metin ve Artan, Seyfettin (2004), “Türkiye’de Enflasyon-Ekonomik Büyüme İlişkisi: (Teori-

Literatür ve Uygulama)”, Atatürk Üniversitesi İİBF Dergisi, 18 (3-4), s.103-117.

339 Karaca, Orhan (2003), “Türkiye’de Enflasyon-Büyüme İlişkisi: Zaman Serisi Analizi”, Doğuş Üniversitesi

Dergisi, 4 (2), s.257-255.

340 Tüsiad (2002), “Enflasyon ve Büyüme Dinamikleri: Gelişmekte Olan Ülke Deneyimleri Işığında Türkiye

Analizi, Yayın No: 2002-12/341, İstanbul, s-20-28.

341 Kirmanoğlu, H. (2001), “Is There Inflation-Growth Trade off in the Turkish Economy?”, Canadian

Economics Association Annual Meeting, June, Montreal Canada. 133

Bu da bankacılık sektörünü doğrudan etkileyebilecegi gibi, firma ve hanehalkının faiz ödemelerini arttırarak, banka müşterilerinin zarar görmesine neden olmaktadır (Mishkin,1997). Otomobil kredileri ise sabit faizli oldukları için, bu durumdan sadece yeni araç satışları etkilenmektedir. Enflasyon artarsa, gelirler de artacağı için, sabit ödemeyle araç satın almış olanlar karlı çıkacaklardır.

Sonuç olarak ifade edilebilir ki, enflasyon ile otomotiv satışları arasındaki ilişki iki açıdan özetlenebilir. Birincisi, enflasyon ekonomik büyümeye etki eder ve ekonomik büyüme ise otomotiv satışlarından pozitif yönde etkilenir. İkincisi, enflasyonun kredi kullananları olumsuz yönde etkilediği kabul edilen bir genel gerçektir342. Enflasyon ile paranın satın alma gücü azalmaktadır343. Enflasyonun

meydana getirdiği belirsizlik ortamının yarattığı risk (enflasyon riski, kar riski, faiz riski), kredi kullanacak olanları ürkekleştirmekte, büyük ve uzun vadeli krediler yerine kısa süreli ve küçük miktarlı krediler yönünde teşvik etmektedir344. Özetle,

enflasyon oranı arttığı zaman otomotiv müşterilerince kullanılan otomotiv kredileri miktarı düşmekte ve otomotiv satışları azalmaktadır.