• Sonuç bulunamadı

2.2 Suç Korkusu

2.2.4 Suçtan Kim Korkar

İnsanların karakteristik özelliği kendilerini korkmaya sevk etmektedir, birçok durumda korku seviyesi mağdur olma riskiyle direk ilişkili değildir. Aşağıda ortaya konan bazı nitelikler, birisinin korku seviyesini tanımlamak için diğerlerinden daha esaslı rol oynamaktadır. Suçun toplumdaki tam etkisini anlamak için sıradan istatistiklerinden daha fazlasına ihtiyaç vardır. Kanada nüfusunun önemli bir kısmı suç korkusuna sahiptir, Kanadalılar geceleri karanlık çöktükten sonra çevrede tek başına yürümenin “çok” yada “bir dereceye kadar” güvenli olduğu düşüncesine sahip olduğu, fakat nüfusun önemli bir yüzdesi bunun tam tersini hissettiği bulunmuştur. 1993’de yapılan genel sosyal tetkik, katılımcıların geceleri kendi yaşadıkları çevrede tek başına gezerken kendilerini ne kadar güvenli hissettikleri sorulduğunda; 15 yaş ve üstü Kanadalıların dörtte biri kendilerini güvende hissetmedikleri şeklinde cevap vermişlerdir (Canadian Centre for Justice Statistics (CCJS), March 1995: 1). Bu sonuca göre suç korkusu kadınlarda erkeklerin dört katı ve 65 yaş üstü insanlarda 15–24 yaşındakilere göre iki katı daha fazla bulunmuştur (CCJS, 1995:645). Suçun etkisini anlamak için diğer ölçütlere bakıldığında, örnek olarak şiddet suçlarının “mağdurlar” üzerindeki etkisi önceden araştırılmalıdır. Sayıca oldukça az da olsa; cinsel saldırılar, soygunlar ve yaralamalar mağdurlar üzerinde hırsızlık suçlarından çok daha derin duygusal etki bıraktığı ortaya konmuştur. Dahası şiddet suçunun toplumu büyük oranda şiddet korkusu yayılması şeklinde etkilediği bulunmuştur. Kontrollü uyuşturucu trafiği sadece 23 bin kişiyi kapsayabilir fakat toplumun tamamında ve özelde ailelerde yüksek bir zarar oluşturduğundan etkisi daha da yaygındır (Bkz. Tablo 2). Eğer mala karşı işlenen suçlar olay adedinden çok “değer” bakımından ölçülürse, dolandırıcılığın çok daha önemli olduğu görülür. Levi, (1993)’te Ağır Dolandırıcılık Ofisi tarafından araştırılması kabul edilen dolandırıcılık olaylarındaki en alt ölçütün 5 milyon £ olduğuna dikkati çekmiştir ve 1992 Nisan’ında Başsavcılık Dolandırıcılık Bölümünün yaklaşık 4 milyar £ değerinde olayı gözetip denetlediğini ortaya koymuştur. Aksine 1990’daki soygun ve hırsızlık “otomatikleşmiş suç” olan üretken suçların toplam bedeli, İngiliz Sigortacılar Birliği’nce 1.3 milyar £’nin biraz altında tahmin edilmiştir (akt. Maguire 1997:145) .

Dikkat edilmesi gereken suçun diğer önemli bir yönü ise risk dağılımıdır. Bölgesel suç araştırmaları mağduriyetin ne ölçüde nüfusa eşit dağılmadığını ortaya koymuştur. Daha çok kentin iç bölgelerinde odaklanan bölgesel suç araştırmaları, genelde yoksulluktan etkilenen bazı küçük bölgelerde araştırılan suçların boyutunu İSA’dan daha açık belirtmiştir. Dahası, bu bölgelerdeki bazı toplumsal grupların orantısız bir şekilde bazı suç türlerinden daha fazla etkilendikleri belirtilmiştir. “Nesnel” olarak benzer görünen suç olayları, farklı insanlar için oldukça farklı anlamlar ve sonuçlar taşıyabilir, insanların suça dayanma kapasitesi çok farklıdır, aynı yumruk farklı durumlarda tamamen farklı şeyler ifade edebilir. Tüm suçlar gibi şiddet de; toplumsal bir ilişkidir, oldukça az rastlanır, belirli toplumsal anlamlar içerir ve bazı güç hiyerarşilerinde olur, ayrıca etkisi de içinde oluştuğu ilişkiye dayandırılır (Maguire, 1997:170).

2.2.4.1 Cinsiyet

Cinsiyetin korkunun en güçlü göstergesi olduğu bulunmuştur, kadınların erkeklere göre çok daha fazla suç korkusu bulunmakla birlikte erkeklerden daha az mağdur duruma düşmektedirler. Kadınlar genellikle kolaylıkla cinsel tacize uğrayabileceklerinden korkmaktadırlar. Kadınlar erkeklere göre 10 kat daha fazla tecavüze uğrama ihtimaline sahiptirler (Crowell ve Burgess, 1996:88). Cinsel taciz ve tecavüze uğramak korkusu diğer suç tiplerine göre kendi arasında değişir (Ferraro, 1996:56). Kadınlar bu korkunun farkına ne bir günde varırlar, nede bu korkuyla birlikte doğarlar. Kadınlar sosyalleştirilerek bu korkuyu öğrenirler, örneğin; eğer gece tek başlarına dışarı çıkarlarsa kolaylıkla saldırıya maruz kalabilirler şeklinde ebeveynler, akranlar ve medya tarafından bu korkunun vurgulanması ve zorlaması ile kadınların bu baskılara yenik düşmeleri beklenilmektedir. Sonraları diğer yaklaşımlar ile neden kadınların daha korku dolu olduğu üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunlar mantıksızlık, mağdur olma durumunda düşük başa çıkma gücü, çocukları için büyük endişe taşımaları (bu korkularını alevlendirir), kadınların kamusal ve özel alanlarda erkeğe göre daha az hakimiyet kurabilmelerinden ibarettir (Gilchrist, E. ve diğerleri, 1998:149). Kadınların erkeklerden neden korkak olduklarının tek bir sebebi bulunmamakla birlikte, muhtemelen birçok sebep bunda rol almaktadır.

Borooah ve Carcach (1997:52) Britanyada kadınların erkeklere göre 6 kat daha fazla geceleri tek başına yürürken güvensizlik hissettiklerini bulmuştur. 1997’nin Haziran ve Ağustos aylarında tamamlanan Angus Reid Raporuna göre ise 1990 yılına göre günümüz toplumunda korku daha fazla yaygın olduğu ortaya konmuştur. 1997’de Kanada da yapılan ankette deneklerin % 23’ü korku hissetmediği, % 56’sı biraz korku hissettiğini, % 16’sı oldukça korku hissettiğini ve % 5’ide çok fazla korku hissettiğini bildirmiştir. Buna karşılık 1990 da % 27 katılımcı korku hissetmediğini, % 53 biraz korku hissettiğini, % 13 oldukça korku hissettiğini ve % 6’da çok fazla korku hissettiğini bildirmişti. Kanadalılar arasında korku artarken gerçek suç oranı azalmaktadır. Suç oranı 1991’den beri düşmektedir ve 1996’da suç oranı 100.000 nüfusta 9.620 federal suça düşmüştür, bu sayı da yaklaşık olarak 10 yıl önceki seviyeyi ifade etmektedir (CCJS, July 1997: 15). Günümüz toplumunda yaygın olan korku seviyesi suç oranları ile karşılaştırıldığında, korkunun suçun olması gereken seviyelerini geçtiği gözlenmiştir.

2.2.4.2 Yaş

Yaş aynı zamanda korkunun güçlü bir göstergesidir, ancak cinsiyetten farklı olarak yaşla birlikte korku suçtan suça değişmektedir. Yaşa geldiğimizde geleneksel inanışa göre yaşlılar en çok korkuya sahip olanlardır ve birçok suç örneğin; gasp, soygun ve hırsızlık bu tezin haklılığını ortaya koyar. Zorla ırza geçme, cinsel taciz ve yabancı birinin saldırısında ise genç insanların daha çok korkma eğiliminde oldukları tespit edilmiştir (Evans, 1995:48). Yaşlılar kendilerini zayıf bulduklarından birçok suçta yüksek bir korku seviyesine sahiptirler. Bu zayıflık, fiziksel ve sosyal sınırlamalardan kaynaklanır ve yaşlı insanların kendilerini savunmalarını imkansız kılar ya da yardıma muhtaç hale getirir.

Suç korkusu olarak 18-34 yaş arasındakilerin % 18’i, 35-54 yaş arasındakilerin % 21’i ve 55 yaş ve üzerindekilerin % 26’sı çok fazla yada fazla korku hissettiklerini belirtmişlerdir (Angus Rerd Report, 1997:51). Ceza gerektiren mağduriyetlerin suçtan zarar görme eğilimi incelendiğinde; 65 yaş ve üzerindekilerin

mağduriyet oranı önemsenmeyecek kadar küçüktür. Yaşlı insanlar çok özel hedef değildirler, ancak korkuları mağduriyet risklerinin çok ötesinde bulunmaktadır.

2.2.4.3 Suçla İlgili Geçmiş Tecrübeler

Suç ya da ağır suçlarla ilgili geçmiş tecrübelerin insanın korku seviyesi üzerinde etkisinin olup, olmadığı birçok çalışmada incelenmiştir, ancak sonuçlar üzerinde ortak fikir oluşturulamamıştır. Bazı çalışmalar mağdur olan ve olmayanlar arasında fazla fark olmadığı, diğer bazı çalışmalarda ise fark olduğu bulunmuştur (Dull, Wint, 1997:78). Suçun kolej öğrencileri üzerindeki etkilerini incelerken suça maruz kalmayanlara göre suça maruz kalanların gelecek zarardan öte, mallarına gelecek zararlardan korktukları tespit edilmiştir. Angus Reid Raporu (1997), mağdur olmamış olanların %19’unun mağdur olma korkusu ile çok korktuklarını, mağdur olanların % 30’unun ise suç korkusuna sahip oldukları ortaya konmuştur.

Belirli suçlar diğerlerine göre mağdurlarında daha fazla korku üretir. Örneğin; soygun suçu ile mağdur olmak yüksek derecede korku üretir, çünkü mağdur olanda çok fazla korkmasını gerektirecek geçmiş tecrübeler bulunmaktadır. Soygunun içinde genellikle yabancılar, silahlar, fiziksel taarruz ve büyük miktarda para kaybetmek gibi uyaranlar bulunmaktadır (Skogan, Klecka, 1997:145). Evden yapılan soygun, özel hayata müdahale ve esaslı miktarda kayıp içerdiği için yüksek seviyede korkuya sebep olur. En fazla korkuya sahip olanlar ise; gece tek başına dışarıda yürürken cinsel taarruza maruz kalıp ardından soyguna maruz kalanlar, gasp, saldırı, barbarlık, motorlu soygun, evden soygunculuk ve yankesiciliğe maruz kalanlardır. Mağduriyet korkunun tesirine göre değişebilir ve buda suçun tipine bağlıdır. Sprott ve Doob aynı zamanda mağdur olanlar ve olmayanlarda yaptıkları araştırmada en yüksek korku seviyesinin mağdurları evde iken yapılan gasp suçunun ortaya çıkarttığını çalışmalarında ortaya koymuşlardır (Sprott, Doob, 1997:286). Aynı şekilde şunu ifade etmişlerdir; “Mağdurlara hatta tecavüz mağdurlarına bile homojen bir grupmuş gibi davranılmamalıdır” (Sprott, Doob, 1997:287). Bununla birlikte belirtilen çalışmada, mağdur olanlar ve olmayanların, ne kadar çok korkarlarsa suçlulara karşı o kadar çok cezalandırıcı olma eğilimini gösterdikleri ortaya çıkmıştır. İlave olarak

suç korkusu arttıkça, o kadar çok oranda polislerin ve mahkemelerin değersizleştiği ortaya çıkmıştır.

2.2.4.4 Coğrafya

Suç korkusu aynı zamanda kişinin nerede yaşadığına bağlı olarak da değişmektedir. Kentte yaşayan insanlarda daha fazla korkma eğilimi belirir, çünkü köylerdekine göre kentlerde suç oranı daha yüksektir. 1993’te evden hırsızlık mağdurları ele alındığında kentlerdeki oran köydekilerin iki katına denk gelmektedir (CCJS, 1996:175). Ek olarak büyük kentlerde yaşayanlar ile küçük kasabalarda yaşayanlar karşılaştırıldığında kenttekilerin geceleri tek başına dışarıda yürümekten iki kat daha fazla korktukları (% 60 ile % 30) tespit edilmiştir (Horton, 1988:26) .

2.2.4.5 Etnik Köken ve Kültür

Çalışmalar etnik kökene bağlı olarak korku seviyesinin değiştiğini göstermiştir. Beyaz katılımcılar en az korkuya sahip olduklarını gösterirken, kimin en çok korktuğu sorusu tam bir fikir birliği içinde kararlaştırılamamıştır. 1994’ te yapılan İngiliz Suç araştırması sonucunda taciz, soygun, ırza geçme ve gasp suçlarından en çok korkanların “asyalı” grup olduğu bulunmuştur. Onlardan sonra “siyah” grup korku emaresi göstermiş ve bu arada “beyaz” grup en az korku seviyesinde bulunmuştur. Bu araştırmada, ayrıca arabadan hırsızlık suçuna karşı siyah grubun asyalı gruba nazaran biraz daha fazla korktuklarını ve yine en düşük korku seviyesine beyaz grubun sahip olduğu bulunmuştur. Kendini güvende hissetmeme konusunda ise Asya’ lı grup en fazla, “beyaz” grup, “siyah” gruba nazaran biraz daha fazla güvende hissetmemiştir (Hough, 1995:243).

Walker 1994’te, en çok korkuya sahip olanların Asyalı gruplar, ardından siyah gruplar ve en son beyaz gruplar olduğunu bulmuştur. Diğer çalışmalar siyah katılımcıların en çok korkuya sahip olduklarını göstermiştir (Evans,1995; Silverman, Della-Giustina, 2001). Çalışmalar hangi grubun daha çok korktuğu hakkında fikir

birliğine varmamasına rağmen nerede ise bütün suç tiplerinden en az korkanların beyaz grup olduğunda anlaşmışlardır.

2.2.4.6 Diğer Değişkenler

Suç korkusu üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığı araştırılan birkaç tane daha değişken bulunmaktadır, her ne kadarda bunların etkileri öne çıkmasa da bunların etkileri hala düşünmeye değerdir. Bunlar düşük gelir düzeyi (Evans, 1995; Silvernan, Kenedy, 1983) ve düşük eğitim seviyesi olup korku seviyesini artırıcı eğilimdedirler.

Kim ve neden suçtan korkar? araştırmalarında sonuç olarak bütün çalışmalar en çok kadınların ve yaşlıların suç korkusunun olduğu kanısına varılsa da mağduriyet ile ilgili veriler araştırmacıları haklı çıkarmamıştır.