• Sonuç bulunamadı

Suç Korkusu, Toplum Destekli Polislik ve Yaşam Kalitesi

2.2 Suç Korkusu

2.2.1 Suç Korkusu, Toplum Destekli Polislik ve Yaşam Kalitesi

Suç korkusu konusuna ilgi 1970’lerin sonlarına doğru toplum polisliği hareketi ile yükselmiştir. Geleneksel polislikte çatışma sonucunda tepkisel metotlar kullanılsa da, toplum polisliğinde önemli bir polis hareketi olarak korkuyu azaltma yönünde problem çözme teknikleri kullanılmaktadır. 1970 öncelerinde geleneksel polislikte etkili olan görüş suç korkusunu azaltmak değildi, geçmişteki suçları çözme, polis imdat telefonlarını arama, motorlu devriyelere odaklanarak suçları çözme ve suçluları ele geçirmeye dönük polisiye faaliyetlerdi (Moore ve Trojanowicz, 1998:36). Toplum destekli polislikte, yaya devriyenin yeniden keşfedilmesi olgusunun polislikle ilgisiz, pahalı ve modası geçmiş bir uygulama olduğu düşünülebilir. Bu konu ile ilgilide yaya polis devriyelerinin yeni göreve başlamış, düşük statüdeki polis memurları olması da ele alınabilecek bir diğer konudur (Police Foundation, 1981:12).

Kanunla güçlendirilen kamu hizmetleri ile desteklenme ve düzenin korunmasında odak polislere kayarken, geleneksel polis gerilim ve yasak düzeni yapısını güçlendirerek varlığını sürdürmektedir. Yeni anlayışta polisin rüşvet alması problemi; polis uyumu, profesyonel davranışlar ve halkla ilişkileri kullanma yolunda ilerleme kavramları ile karşılanmaktadır. Suç korkusu sadece polis stratejisinin bir parçası olmaktan çıkartılarak, azalan korku önemli bir amaç olarak düşünülmekte ve amacın başarılmasında; aramalara cevap verme, motorlu devriyeler vasıtası ile

polisin varlığı ve göreve hazır bulunduğu farz edilmektedir (Moore, Trojanowicz, 1988:4).

Toplum destekli polislik farklı bir şekilde yaklaşım geliştirerek, polislik yaklaşımında önemli bir amaç olan korkuyu azaltma kavramsalında daha sık tekrarlanan polis hareketlerinin değişmesi, vatandaş ile bağın daha fazla olması, işbirliği ve planlamaya katılma vardır. Aynı zamanda buna ek olarak polis çalışmalarında korkuyu azaltmanın yanında, güçlü sosyal kurumların kurulmasına yardım ve dönüşümü destekleme artmalıdır (Moore, Trojanowicz, 1988:6) .

Üstelik etkili suç kontrolü toplum destekli polislik iddialarını destekler şekilde kontrol ve sorumluluk duygusu ile insanların suç korkusunu engelleyebilir. Ek olarak; 1980 Figgie Raporunda (bu rapor Amerika’da suç korkusunun ilgi karşılaştırmalı çalışmadır), suç korkusu üzerine odaklanmıştır. Raporda odaklanılan korku kavramı; çok özel suçlardan korkma, suça bağlı olarak kendini güvende hissetmeme ve çevredeki düzensizliklerdir. Araştırma motorlu polis devriyelerinin suç korkusu üzerinde etkili olmadığını, ancak yaya devriyelerin halk ve polis memurları arasında yakın bağlantılara neden olduğu dolayısı ile suç korkusunu azalttığı ortaya konmuştur. Kansas City deneyinde motorlu polis devriyelerinin ne kaygıları ortadan kaldırdığı, nede azalttığı tespit edilmiştir. Polis devriyelerinin etkisi ortaya konduğuna göre, bu durum göz önüne alınarak örgütsel yapı içinde etki düzeylerinin farkında olarak düzenlemeler yapılması gerekmektedir (Pate ve diğerleri, 1987:47).

Karşıt olarak Newyork, New Jersey ve Flint Michigan da yaya devriye deneyleri ile, yaya devriyelerin halkın suç korkusunu azalttığı bulunmuştur. Flint deneyinde halkın %70’i ile görüşmüş ve sonuç olarak özellikle yaya devriyeler iyi bilindiğinde, tanındığında ve yüksek oranda göründüğünde halkın kendini daha güvenli hissettiği ortaya konmuştur (Trojanowicz, 1994; Moore, Trojanowicz, 1988). Flint’in çalışması polis deneylerinden biridir ve bir faktör olarak suç korkusunu kapsar, bu toplum destekli polisliğinin genel felsefesine yakın olan insanlardan alınmış geri dönütleri ele alan bir çalışma olarak değerlendirilebilir (akt. Moore,

Trojanowicz, 1988:113). Flint yaya devriye deneyi ile bu devriyenin sadece suç korkusunu azaltmadığı, halkın kanunlara olan güvenini arttırdığı ve toplum destekli polislik ilkesinin de güçlenmesini sağladığını ortaya koymuştur. Ek olarak Huston, Teksas, Newyork ve New Jersey karmaşık korkunun azaltıldığı deneylerde, suç korkusunun başarı olarak azaltılmasında toplum destekli polislik merkezleri iletişim düzenlemeleri ve halkla etkileşimi kapsayan bazı programların etkisi belirlenmiştir (Moore, Trojanowicz, 1988:42). New York’ ta yaşayan yerleşik vatandaşlar, yaya devriyeler arttığında suçun azaldığı ve insanlar arasında komşuluk ilişkilerinin güçlendiğini belirtmişlerdir (Police Foundation, 1981:11). Korkunun azaltılması ile ilgili medya desteğinin önemi ortaya konsada televizyon programlarının korkuyu azaltıcı haber bültenleri, mağdurla ilişkili programlar veya düzen kurucu ve komşuluk ilişkilerini yenileyici programları üretemeye pek yanaşmadıkları belirlenmiştir. Bütün bu programların problemi, işlevsel problemlerle ilişkili olma yerine mağdurun mağduriyetinden çok sonradan olayın magazin yönüne dönüktür. Haber bültenlerindeki suçlar ile ilgili bilgiler toplumdaki durumu ifade etmekten uzaktır, bunun nedeni ise toplum girdilerinin düzen kurmaktan yana olmayışı ve komşuluk yenileme programlarının olmamasıdır (Moore, Trojanowicz, 1988:87).

Diğer korku azaltma programı 1981 de Baltimore Country Marylant’ta halk yönelimli çalışan polis birimi ve yerleşik bireylerin bağlarının niteliği ve niceliği kurulu suç korkusu üzerine yapılmıştır. Polis birimi altı aylık dönem boyunca ortalama %10 nispetinde ikamet eden sakinlerin suç korkularını azaltmışlardır (Trojanowicz, 1994:36). Wycoff’a göre (1988:104) diğer şartlarda bir değişiklik olmadığında halkın korkusu polis ile kurulan bağlantı ile azaltılır.

Hollanda örneğinde olduğu gibi vatandaşların geleneksel polis merkezi yapılanması içinde suç korkusunu yoğun hissettikleri bunun yanında deneysel bir grup polis memurunun komşularının suç ve suç olmayan problemler hakkındaki soruları yanıtlattığı katılımcılardan oluşan grubun polisin vatandaşlara dönük yaptığı bu yöndeki çalışmaların suç korkusunu azalttığı, ayrıca polis halk ilişkileri hakkında daha olumlu sonuçlar doğurduğu gözlenmiştir (Winkel, Universiteit, 1986:381).

Polis gözlem araştırmalarının çoğunluğu suç korkusu ve düzensizliğe katılmama arasındaki bağlantısı üzerinde yapılmıştır. Wilson ve Kelling, 1982’deki makalelerinde, özellikle kent ortamında komşular arasında çıkan problemler, korkuyu azaltma ve suç arasındaki bağlantı konularına değinmiştirler. Bu yazarlar fazla etkin olmayan şekilde sosyal düzensizliği önleme stratejilerini (camları kırma ve duvarları boyama döngüsünün kontrol dışında olması gibi) ortaya koymuşlardır (Wilson, Kelling, 1982:32). Kent sakinleri sık sık günlük kişiler arası ortaya çıkan saygısızlıklardan şikayet ederler (sokak gürültüleri, fahişelerle komşuluk etmekten ve diğer toplumsal bozulma işaretleri gibi). Bütün bu günlük istenmeyen olayların suçları teşvik ettiği belirtilir ve işte bu noktada önleyici polislik terimi ortaya çıkmaktadır.

İngiltere de önleyici polislik kavramı John Alderson tarafından ele alınarak desteklenmiştir. Kendisi zengin, çeşitli ve tartışmalı bir 36 yıllık polis geçmişine sahiptir. İngiltere’nin farklı polis okullarında ve yönetici yetiştiren okullarında çalışmıştır. 1979’da Emniyet Müdürü olarak hizmet verirken polis özgürlüğü eserini yazmıştır. Bu çalışmada polis hizmetlerine atfedilen rolün dönüşümü ve demokratik devletlerin halkla birlikte sosyal etkileşim çatısı altında polisliğin amaçlarını özetlenmiştir. Alderson’un çalışmasında ele alınan pek çok düşünce günümüz toplum destekli polislik hareketinin entelektüel temelini yansıtmaktadır. Onun mücadelesi geleneksel ve klasik akıla geniş ölçüde direnmektir. Takipçileri olan Emniyet Müdürleri hem Alderson’un hemde kendi fikirlerini karıştırırlar. Robert Rainer isimli emniyet müdürü bir çalışmasında, Alderson’un vatandaşlara sağlanan kamu desteğinin arttırılmasını savunan görüşlerin giderek arttığını belirtmiştir. Alderson’ un görüşlerinin önemi büyüktür, sadece toplum destekli polislik değil diğer kamu alanında faaliyet gösteren birimler, halk ve polis arasındaki işbirliğine vurgu yapmaktadır. Alderson’un pek çok takipçisi de onun fikirlerini savunur ve uygularlar. New York şehrinde 1990’ların ortalarında Mayar Grulini’nin polis çalışmalarında kavga suçunu önlemek için farklı araçlar ortaya konmuştur. Pek çok devriye görevi yapan polis memuru ile yapılan çalışma sonucunda, kabahatler (düşük düzeyde düzensizlik) ve yağma suçu arasında bir bağlantı bulunmuştur. Polisler sarhoşluğun, kumar ve fahişeliğin sıklıkla kavgaya, soygunlara, ateş etmeye ve

korkuya neden olduğunu belirtmiştirler. 1980’ lerde New York kenti para fonu Times meydanında cadde durumu ve polis devriyesi çalışmasını yürütmüştüler. Bu çalışmadan bir yıl sonra hazırlanan Wilson Kelling’in “Kırık Camlar (Broken Windows)” makalesinde Times Meydanını çalışmasını referans alan suç korkusuna gönderme yapılır. Polis ve diğer kollukla ilgili memurlar caddelerde bulunan vatandaşların belirli tipler olduğunu belirtirler. Örneğin; bir adres veya yeri soran insanların sıklığı, kapı önlerinde yaya yürüyen kişi sayısı, dükkan önünü kullananlar ve bir iş veya işlem saatlerinde yardımcı işçiler ciddi seviyede suça yardımcı potansiyele sahiptir. Çirkin, düzensiz cadde görüntüleri kamu tarafından kötü ve korku verici olarak algılanmaktadır. Times meydanın olumsuz imajına tüm bu etkenler yardım etmektedir. Benzer fikirler Newyork’un Batı 42. cadde çalışmasında ortaya çıkmıştır, nitekim aynı yerde ikamet eden pek çok kişi ve turist bu düşüncededir ve bir döngü olarak benzer şeyler günlük yaşamda yaşanmaktadır (Fund for the city of Newyork, 1981:7).

1990’ ların ortalarında Newyork şehrinde suç korkusunun kent alanında ilk ve en belirgin görünümünün ortaya çıktığı iddia edilir. Gerçekte Newyork Kentinde suç korkusuna polisin dikkati 1991 yılı Ocak ayında Emniyet Müdürü Lee Brown tarafından çekilmiştir. Alderson’dan alınan bölümde Brown’ nun Newyork polis teşkilatı yönetiminde açık bir değişim projesi anlatılırken, raporda suç korkusu ve suç nedenlerini artıran veya azaltan durumların stratejik olarak planlaması önerilmekte, yönetimsel ve örgütsel bölümler tarihi olarak gözden geçirilmektedir. Bu yeni toplum destekli polislik stratejisi şunlara uyar; memurlar suç problemi, uyuşturucu, düzensizlik, karmaşa, korku ve diğer konularla ilgili insanlar ve mahalleli ile işbirliği içinde çalışırlar ayrıca problemlerin kentte yaşam niteliğini olumsuz etkilediğini belirtirler (Brown, 1991:1). Toplum destekli polisliğin yeni felsefesinde, bu alanda yeni çalışan toplum destekli polis memurları görev alabilir fakat bu görevliler kanunlarla güçlendirilen teknikler aracılığı ile hizmet görmezler ve çoklu yeteneklerini problem çözmede kullanılmazlarsa başarılı olmaları mümkün değildir. Bu şartlarda öngörülen polisler suçluların peşine düşmeli ve yakalamalı, hızlı ve etkili şekilde problemleri önleme sistemlerini hazırlamalıdır, fakat hali hazırda bu problemlerin çözümü için bir stratejiye sahip bulunulmamaktadır, ayrıca

suç korkusu ve suç nedeni olan durumları artırmak ve azaltma faaliyeti örgütlenemez (Brown, 1992:2). Korkuyu azaltmada polis literatürüne yeni kavramlar eklemek, polisin problem çözme eğitiminde gecikmiş bir uygulamadır. Tanılama tekniği, analizi, suçla uğraşma ve yaşam olaylarının niteliği gibi genellemeler için compstat2 olarak bilinen polis toplantılarının düzenlemesi 1993’ün sonlarında başlamıştır.

Newyork 'ta polis Rudolph Giuliani yönetimi altında compstat toplantılarında yaşam kalitesi ve suç korkusuna yönelmiş belirli stratejileri arka arkaya kurmuştur. Newyork kamu alanlarına yeniden sahip çıkmak’ başlıklı yazıda (New York City Police Department, 1994:7), bu strateji ‘Kentte suç ve korkuyu azaltmak için Newyork Polis Birimi tarafından bunların üzerine yüklenme çabaları olarak’ belirtilir. Bu stratejide yöneticiler suç korkusunu bilmeselerde Wilson-Kelling kırık cam teorisine gönderme yapmıştır. Daha ciddi suçların ve düzensizliğin önlenememesi ve polisin bu durumlarda toplumu koruyamaması düzensizliğin bir işaretidir (New York City Police Department, 1994:6). Bu strateji Newyork’ta yaşam kalitesinin düşmesi ve düzensizlikle ilgili vatandaşlarla yapılan anketlerdeki sonuçları ortaya koyarak, kamu alanlarında duvarları boyama, dikkatsiz bisiklet sürücüleri, sarhoşluk, sokak fahişeliği ve saldırgan dilencileri sınırlayan çözümleri ortaya koyduğu iddia edilir. Kamuya yönelik suçlarda, bu stratejiyi ile kamu çevresinde tehlikeli bir alan duygusu yaratılarak bir koruma alanının oluşturulduğu belirtilir (New York City Police Department, 1994:5). Bu strateji, kapsadığı pek çok taktikle insanların korkuları ile ilgilenir; araba kundaklanması, saldırgan dilenciler,

2

CompStat - yada COMPSTAT - (Bilgisayar istatistiği (COMPuter STATistics) yada karşılaştırmalı

istatisliğin (COMParative STATistics) kelimelerinin kısaltılmış şeklidir) bu isim New York kenti polis birimi tarafından hesap verilebilirlik süreci açısından isimlendirilmiştir ve bugüne kadar birçok birim tarafından kullanılmaktadır. Bilgisayar istatistiği polis birimi için yönetim felsefesi yada örgütsel yönetim aracıdır, bu herhangi bir bilgisayar sistemi yada programı değil toplam kalite yönetim sistemidir.

CompStat suçu önleme amacı ile çoklu katmanlı dinamik bir yapı ile yaklaşım sunar bu yaklaşımı ile hayat kalitesinin yükseltilmesi amacı ile personel ve araç yönetimini ortaya koyar. CompStat coğrafik bilgi sistemlerini kullanır ve suç haritaları yolu ile suçları belirlemeye çalışır. Bu çalışmalar haftalık toplantılar yolu ile polis birimi müdürleri, ilçe müdürleri ve karakol amirleri ile yaptıkları toplantılarda problemlerin tartışılması yolu ile sağlanmıştır. Toplantılarda strateji ve taktikler ortaya konan problemleri çözmeye dönük, suçun azaltılaması ve kendi görev alanlarında hayat kalitesinin artırılmasına dönük çalışmaktadırlar. Bu sistem ayrıca Amerika’nın büyük kentlerinde kullanılmaktadır. Kaynak: Compstat, http://en.wikipedia.org/wiki/CompStat, (20.06.2006).

uygunsuz araç parkı, yüksek müzik yayını yapan kulüp ve diskolara, alkollü kişilere diğer anti sosyal davranışlara daha etkili polis yaklaşımları sağlar.

Sonuçta kentte ikamet edenler bu stratejileri destekleyen yönde kamu düşüncesi oluşturmuşlardır. Bu stratejilerin kullanılmaya başlaması ile mahkemeler ve kanun yapıcılar yasal yolların yardımı ile polisi desteklemeye başlarken, çetelerin hareketleride azalmıştır ve kamu alanları dilencilik, uyuşturucu ticareti, alkolden arınmış bölgeler haline gelmiştir (Livingston, 1997:23).