• Sonuç bulunamadı

Politika Değişikliği Yoluyla Hükümetin Tepkisi

2.2 Suç Korkusu

2.2.5 Suç Korkusuna Karşı Tepki

2.2.5.3 Politika Değişikliği Yoluyla Hükümetin Tepkisi

Suçlu cezalandırma sistemini sürdürecek öncelikli gerekçe suçun önlenmesidir, suçu önlemek amaçlı yasalar vardır ve amaç yasaklanmış davranışın oluşmasını önlemeyi yasalaştırmaktadır. Kanunların uygulanması ve suçlu ceza sistemi; caydırıcılık, güçsüz duruma getirme, iyileştirme ve dolaylı olarak sosyalleşme konusundaki etkileri yoluyla suçların önlenmesi olarak ortaya konmaktadır. Suçlu yasalarının çıkarılması, uygulanması; davranışları (caydırıcılık etkisi yoluyla) doğrudan (örneğin; sosyalleşme ve cezalandırmanın “ahlaki-eğitici” etkileri ile), dolaylı olarak etkilemektedir. Potansiyel suçluların ceza korkusuyla caydırılması düşünülmekte, daimi suçların sınırlandırılması ya da hareket ve davranışlarının kontrol edilmesiyle bazı suçların engellenebileceğine inanılmaktadır. Ancak, birçok ülkede kanunların uygulanmasının potansiyel etkilerinin sınırlı ve makul olduğu konusunda araştırmacılar ve devlet memurları arasında oluşan ortak bir anlayış vardır. Örneğin, İngiltere’de Home Office şunu gözlemler: “Caydırıcılık acil çekiciliği olan bir ilkedir.[…] fakat tepki olarak birçok suç işlenmektedir. […] ve bu gününü yaşayan suçlularca işlenmektedir.[…] Birçok suçlunun ihtimalleri önceden hesaplayacağı ve uygulamalarını mantıklı hesaplamalara dayandıracağı varsayımı üzerine mahkumiyet düzenlemeleri oluşturmak gerçekçi olmaz”7.Suç ve suçluların farklılaşması, kanunların uygulanması gerekliliğinin bir nedenidir ancak tek başına suçun önlenmesi için yeterli bir yol değildir, şeklinde bir yaklaşım bulunsada, Kanada’ da hükümet, sorumlu olduğu ve halk tarafından seçildiği için değişiklik gerektiğinde buna uygun politika geliştirmek zorunluluğu hissetmiştir. Hükümetin halkın suç ve suç korkusu ile ilgili endişelerine karşı tepkisi genellikle ceza yasalarında değişiklik yapmaktır. Nitekim cezalandırma politikasındaki değişiklikler olarak genç adalet stratejisi, şartlı salıvermeyi sınırlamada değişiklikler, tehlikeli suçlu yasası ve halkın ihbarı konuları ortaya konmaktadır (Ovenelen, 1998:78).

2.2.5.3.1 Genç Adalet Stratejisi

1998’den itibaren uygulamaya başlayan genç adalet stratejisi, genç suçlara karşı acımasız bir yaklaşım içine girerek, 14 yaş ve üstündeki suçlu gençlerin yetişkin mahkemelerine transfer edilmesine ve isimlerinin yayınlanmasına izin vermiştir. Genç suçlulara karşı sert önlemlerin alınması isteği halktan, hükümetten, adalet ve içişleri bakanlıklarından gelen yoğun baskı ile yapılandırılmıştır. Halkın büyük çoğunluğu genç suçlarının çok büyük bir problem olduğu kanısını medyanın oluşturduğu havadan etkilenerek ortaya koymaktadır. Medya genelde toplumda infial uyandıracak suçları bildirir, bu da halkta korku yaratıp kendi kendini sert kanunlar ve cezaların olması gereğine taşımaktadır. Hükümeti, genç suçlular kanununu daha sınırlayıcı yapmaya ikna etmek için birçok tartışma grupları oluşturularak, dilekçeler verilmiş ve mitingler yapılmıştır (Barret, 1994; Dolih, 1998). Hükümetin kanun teklifleri genç suçların artmakta olduğu kanısına sahip halkın güçlü tepkilerine cevap olarak değiştirilmiştir (Journal News Service, 1994; Ovenelen, 1998).

Kamunun isteği olan ağır cezalar (suçluların cesaretini kırmak için), genç adalet stratejisi ile ciddi isteklilikle kabul görmüştür (Faulder, 1998:13). 1992- 1993’ten, 1995 ve 1996 yıllarına kadar genç suçluların oranı % 6,5 düşürülmüştür (CCJS, July 1997:1).

Kanunlar ile ciddi uygulamalar güncellik kazansa da insanlar genç suçlulardan korkmaya devam etmektedirler. Özellikle genç suçlulara karşı 1992’de yürürlüğe giren 36 sayılı kanun hüküm verilene kadar tutuklama garantisi içeriyordu. Halk bazı suçluların halkın içine salıverilmesinden korkar, Kanada Genel Müşavir avukatı (1991) “Kamu güvenliği Kanadalılar için önemli bir konudur, Hükümeti etkileyebilecek çoğunluktaki Kanadalıların belli bazı çeşit suçlarla mücadelede endişeleri olduğunu” bildirmiştir. Nitekim kamunun bu endişesine cevap olarak 36 sayılı kanun geliştirilmiştir. Sanıkların iki üç gün içinde salıverilmeleri yerine belli suçluların haklarında hüküm verilene kadar tutuklu kalmalarına karar verilmiştir. Bu sistem, suçluları daha uzun süre hapsetmek yoluyla suçluların tekrar toplumla bütünleşmesine yardım etme fikrinin etkisi ile yapılandırılmıştır. Normalde hükümlü serbest bırakıldığında, görevliye her gün tekmil verebileceği yakın bir otel ya da evde

kalması emredilirdi. Ne zamanki suçsuzluğu ispat edilirse, hükümlü kolaylıkla herhangi bir yardım almadan halkının içine karışırdı. Böyle bir uygulama ile halkın hükümlüyü topluma adapte etme işiyle uğraşmasına gerek duyulmaz ve halkta zaten suçlu korkusu yüzünden böyle bir görevle uğraşmayı istemez bir tavır ve uygulama bulunmaktaidi. Bu suçluların herhangi bir kontrol ya da yardımda bulunmadan salıverilmesi, belki halkta daha büyük korkuya sebep olacaktı (Pemberton, 1995:12) .

2.2.5.3.2 Şartlı Salıverme Değişiklikleri ve Riskli Suçlu Yasası

1994’te 45 sayılı kanun kamunun yüksek riskli suçlulardan kaynaklanan endişelere karşı çıkarılmış başka bir denemedir. Kamunun güvenini tekrar kazanmak ve kamu güvenliğini arttırmayı amaçlayarak, Kanada Hükümeti kamunun o zamanda yüksek riskli suçlulara karşı artan korkusunu düşürebilmek için bu yasayı çıkartmıştır. Yasa ile risk taşıyan suçluların halkın arasına karışmasını daha fazla güçleştiren bazı hükümler getirilmiştir, yüksek risk taşıyan suçluların salıverilmeleri geciktirilmiş ve topluma tekrar katılacak olan yüksek riskli suçlulardan korkan halkta bir miktar korku azalmasını sağlanmıştır. Tabiî ki kanuna rağmen bu suçluların salıverilmeleri geciktirildi ancak önlenemedi, kanunun etkisi daha fazla suçlunun yardımsız ve kontrolsüz olarak salıverilmesine neden olmuş ve kamunun sistemin yetersizliği ve suçluların salıverilmesinden sonraki kontrolsüzlüğü sebebiyle paniğe kapılmasına neden olunmuştur. Halkın bu suçlulardan korkusu yok edilememiş, sadece geciktirilmiş ve birçok insan toplumun içinde bulunan yüksek riskli suçlu korkusuyla baş başa kalmıştır. Bu durum daha sonradan yüksek riskli suçlular ile ilgili yasa değişikliklerine ihtiyaç duyulmasına neden olunmuştur. 55 sayılı kanun ile yüksek riskli suçlular ile ilgili düzenlemelerin yanında bu suçlulara karşı daha ağır cezalar düzenlemiştir. Bu yasa ile suçlular kolayca sınıflandırılabilecek (tehlikeli ya da uzun süreli) bir yapıya kavuşturulmuştur. Daha fazla suçlu için yüksek riskli olarak sınıflandırılmaya izin vermesiyle daha fazla suçlu uzun hapis alacaktır, daha az salıverilme olacaktır ve daha fazla toplum güveni sağlanabilecektir. Bütün bu değişikliklerin hedefi özellikle cinsel suçluların azaltılması ve belli suçluların uzun süre kontrol altında tutulmasıdır. Bu yasa güçlü bir kontrol mekanizması ile cinsel içerikli suç işleyenlerin tekrar suç işlemesini önlemek üzere yoğunlaşmış ancak bu yaklaşım doğru temel üzerine oturtulmamıştır. Hükümet bu suçluları kolaylıkla idare

etmemeli, ancak onları toplum içerisinde ve müesseselerde tedavi ile desteklemelidir, kolaylıkla kişileri hapiste tutmak ya da yoğun bir kontrol altında tutmak kişilerin tekrar suç işlememesini sağlamadığı gibi bu suçluların tedaviye ihtiyacı olduğu bulunmuştur (Dolih, 1998:47).

2.2.5.3.3 Toplumun İhbarı

Toplumun ihbarı kamuyu korumak ve bilgilendirmek için çıkarılan bir kavramdır. Tehlikeli suçluların özellikle cinsel içerikli suçluların nerelerde yaşadıkları konusunda bilgi akışını sağlar. Toplumun ihbarı “Kamu güvenliği için büyük gelişme” olarak adlandırılmıştır (Canadian Press, December 1996).