• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM BİR VAROLUŞ SÜRECİ OLARAK SOSYALLEŞME

2.2. Sosyalleşme Sürecinde Etkili Olan Faktörler

Sosyalleşme sürecinde etkili olan faktörlerin sınırlandırılması zordur. Çünkü insanın kendisi dışındaki bütün sosyal çevresi, etkileşim ve iletişime dayalı ilişkileri sosyalleşme süreçleri üzerinde bir bütün olarak etkilidir. Ayrıca insanların bireysel yaşamlarının ve sosyal çevrelerinin birbirinden farklı oluşu bu zorluğu meydana getirmektedir. Macionis (2012: 125)’ e göre sosyalleşme süreci ‘‘çeşitli kaynaklardan alınan bilginin karmaşık dengelenmesi sürecidir.’’ Sosyalleşme sürecine kaynaklık eden faktörler kişilik gelişimini şekillendirirken birbirlerini destekleyici rollere sahip olabilecekleri gibi birbirlerinden bağımsız bilgi altyapıları da meydana getirebilirler. Sosyalleşme sürecinde etkili olan faktörler arasında aile, okul, etnisite, sosyal kimlik, sosyal sınıf, akran grupları, günümüzde yaygın kullanıma sahip iletişim araçları… vb. yer almaktadır.

Günümüzde toplumsal kurumlar daha çok iletişim teknolojisi araçlarının gelişimine bağlı olarak maddi kültür öğeleri içerisinde yer alan iletişim araçlarının yanında ve bazen onların üzerinden etkinlik alanlarını sürdürmektedir. Başka bir ifadeyle toplumsal kurumların sosyalleşme süreçleri üzerindeki etkinliği günümüzde internet ve sosyal medya başta olmak üzere iletişim araçlarından ve sanal sosyal ağ mecralarından tamamen ayrı bir mecrada gerçekleşmemektedir.

Aile, daha büyük birlikteliği oluşturan toplumun grup düzeyindeki en küçük bileşeni olarak kültürel aktarımın gerçekleştiği maddi yönü kadar manevi yönü de olan bir sosyal kurumdur. Bu kültürel ortam toplumsal yaşamı destekleyen çok yönlü yapısıyla toplumun bir üyesi haline gelerek sosyalleşen bireyin sosyal yaşamla ilk karşılaştığı yer olarak kendine özgü bir yapıya ve öneme sahiptir. Her ailenin kendine özgü yapısı o ailenin toplumsal katkısını da

kendine özgü kılmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde aile önemli bir toplumsal kurum olarak varlığını sürdürmekle birlikte yapısal olarak önemli değişimler yaşamıştır.

Aile sanayileşme ile birlikte çocuğun yetiştirilmesinde tek sorumlu sosyal kurum olmaktan çıkmıştır. Çocuğun yetiştirilmesinde diğer toplumsal kurumların da etki alanının söz konusu olması ailenin sosyalleşme süreçleri ve eğitim konularındaki etkisini diğer toplumsal kurumlarla paylaşmasına ve dolayısıyla bu konudaki etkisinin azalmasına neden olmuştur (Aslan, 2002: 28). Diğer taraftan günümüzde aileler giderek küçülmektedir. Geniş aile yerine çekirdek ailenin yaygınlaşması ve çekirdek ailenin kendi içerisinde az çocuklu yapısı bu küçülmenin sebepleridir (Temel ve Aksoy, 2001: 86).

Aile üyelerindeki azalma sosyalleşme süreçlerinde aile dışındaki insanların ve grupların birey açısından daha fazla önemsenmesinde etkili olmaktadır. Sayısal olarak çok kişiden meydana gelen ailelerde bile günümüzde aile sosyalleşme süreçlerini şekillendiren temel unsur olma özelliğini, özellikle internet tabanlı mobil iletişim araçlarının ve uygulamalarının kullanımına bağlı olarak, önemli ölçüde kaybetmiştir. Bu durum ailenin öneminde bir azalma olduğu iması taşımaz. Ailenin öneminden ziyade bireysel anlam dünyasını inşa etme açısından etkinlik alanı, internet tabanlı iletişim araçları ve uygulamalarının kullanımına bağlı olarak niteliksel ve niceliksel olarak daralmıştır. Ailenin kontrolünden tamamen bağımsız bir alandan bahsedilmesi gerekiyorsa bu alanın boş zaman değerlendirme aktiviteleri içerisinde önemli bir yere sahip olan internet tabanlı iletişim araçları ve uygulamalarının kullanımıdır. Günümüzde fiziksel olarak evin içinde ama zihinsel ve sosyal olarak evin dışında gerçekleşen bir sosyalleşme süreci vardır. İnternetin yaygın kullanımına bağlı olarak ekranların evin içinde aile üyeleri ile birey arasına girdiği bir mekân meydana gelmiştir. Buna bağlı olarak sosyalleşme süreçleri de büyük oranda ekranın ardındaki başkaları ile kurulan iletişim ve etkileşim süreçlerinin etkisinde işlerliğini sürdürmektedir.

Aileye göre ‘‘daha resmi ve örgütlü’’ bir sosyal kurum olan eğitim, formal biçimiyle okullarda gerçekleşmektedir. Okul ile birlikte insan yaşamına ailedeki homojen ilişkilerin yanında toplumsal yaşamda var olan heterojen ilişkiler de dahil olmaktadır. Kendisinden farklı insanlarla birlikte yaşamaya alışmanın temeli sistematik olarak okulda atılmaktadır. Eğitimin açık işlevleri olan akademik becerilerinin kazanılması sosyalleşme süreçlerini etkilediği gibi eğitimin örtük işlevleri olan toplumsal yapının anlaşılması ve toplumsal değerlerin benimsenmesi, içinde yaşanılan toplumla uyumlu bir bütünlük oluşturma anlamında, sosyalleşme süreçleri üzerinde etkili olmaktadır (Özkalp, 2004: 86, 87).

Toplumsal farklılığa dair bir örneklem grubu sayılabilecek okulun insanlarla iletişim kurma ve belirli etkileşimlerin sağlanması adına sistematik bir kültürleme aracı olduğu söylenebilir. Toplumsal yaşamın kurallarının benimsenmesinin yanında birlikte yaşayabilme becerisinin geliştirilmesi adına okul açık ve örtük işlevleriyle birlikte önemli bir rol oynamaktadır. Okullarda sosyalleşme süreçlerinin şekillenmesinde etkili olan fiziksel birliktelikler özellikle sosyal medyanın etkinlik düzeyine göre güçlenebildiği gibi daha kırılgan ve kısa ömürlü de olabilmektedir. Fiziksel dünyayı saran atmosfer gibi bireysel anlam dünyasını saran hayat alanı günümüzde internettir ve bu durumun etkisi okulun da içinde olduğu diğer bütün insani etkinlik alanlarının üzerinde genişleyerek büyümektedir.

Sosyalleşme süreçleri üzerinde etkili olan ve üyeleri arasında sosyal ilişki ağlarının olduğu toplumsal gruplar aynı zamanda fizyolojik ve psikolojik bireysel ihtiyaçların karşılandığı sosyal birlikteliklerdir (MEB, 2011: 5). Toplumsal gruplar yapılarına, büyüklüklerine, sürekliliklerine, üstlendikleri sosyal işlev ve rollere, paylaştıkları sosyal değerlere, örgütlenme düzeylerine ve üyeler arasındaki ilişkilerin niteliği gibi özelliklerine bağlı olarak birden fazla türde sınıflandırılmışlardır. Cooley tarafından yapılan birincil ve ikincil grup sınıflandırması gruplar arasında yapılan ayırımlara dair en bilinen sınıflamayı meydana getirmektedir. Birincil gruplar, belirli amaçlara sahip olan üyelerinin çok fazla değişkenlik göstermediği, üyelerinin ilişki altyapısının duygusal olduğu ve yüz yüze-samimi ilişkilerin söz konusu olduğu, köy-mahalle topluluklarını da içeren ‘resmi olmayan’ veya ‘yüz yüze grup’ adını da alan gruplardır. Sanayileşme ve kentleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan ‘‘biçimsel ya da resmi yapısı’’ olan ikincil gruplar ise iş grupları, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, sendikalar ve siyasi partiler gibi birliktelikleri ifade eder. Değişken üyelerinin arasında duygusal temelli ilişkilerden ziyade ‘‘resmi ve sınırlı ilişkiler’’ söz konusudur (Güven, 1999:154, 155).

Birincil ve ikincil gruplar olarak Cooley tarafından yapılan sınıflandırma günümüzde sosyal medya başta olmak üzere internet tabanlı iletişim araçları ve uygulamalarının yaygın kullanımına bağlı olarak hiç olmadığı kadar iç içe geçmiştir. Zira ikincil gruptaki bir ilişkinin günün herhangi bir saatinde birincil gruptaki ilişkileri etkileme ve şekillendirme imkânı özellikle sosyal medya üzerinden mümkün hale gelmiştir. Aynı zamanda birincil grupta yer alan ilişkilerin ve etkileşim süreçlerinin benzer etkisinden bahsedilebilir. Bu gruplar arasındaki iletişim ve etkileşim süreçlerinin bu ölçüde artması, bir anlamda, gruplar arasındaki sınırların belirsizleşmesine neden olmuştur. İnternet tabanlı sosyal medya mecralarının fiziksel gruplar ölçüsünde sosyal grupların kolayca ve çok hızlı oluşturulabilmesine imkân sunması günümüzde

sosyalleşme süreçleri açısından toplumsal grupları daha önemli hale getirmektedir. Özellikle genel olarak internetin ve sosyal medyanın kullanıcısı olmak bakımından öne çıkan gençler sanal olarak örgütlenen sosyal gruplarla ilişkilerini fiziksel yaşamda hobilerin birlikte yapıldığı sosyal birlikteliklere dönüştürebilmektedir. Konserler, geziler, sosyal veya siyasal etkinlikler, doğum günleri ve düğünler gibi fiziksel birliktelikler sanal ortamlarda organize edilebilmektedir.

İnternetin araç olarak kullanıldığı günümüz iletişim teknolojisi araçlarının sahip olduğu bu önem kitle iletişim araçlarının tarihsel süreçte sosyalleşme süreçleri üzerinde oynadıkları rolün devamı niteliğinde yorumlanabilmektedir. Bununla birlikte sosyal medya başta olmak üzere internet tabanlı iletişim araçları ve mecralarına klasik anlamıyla kitle iletişim araçları denilip denilemeyeceği de tartışmalıdır. Zira artık kitle iletişim araçlarında çoğu zaman eleştiri konusu olan tek yönlü bir etkiden bahsetmek güçtür. İçeriğin ortaklaşa üretildiği ve anlık geri bildirimlerin mümkün olduğu iletişim ortamları sanal olmakla birlikte gerçek yaşamın bütünü üzerinde eş zamanlı etkide bulunabilmektedir. Bu bakımdan internet ve sosyal medya klasik anlamıyla kitle iletişim araçlarının ürettiği sosyal ilişki ve etkileşim süreçlerinden farklı bir sosyal ilişki ve etkileşim süreci üretmiştir. Dolaysıyla kitle iletişim araçları ile internet ve sosyal medyan gelişimine katkıda bulunduğu sosyalleşme biçimi birbirinden farklıdır.

Günümüzde ailelerin sahip oldukları ortak zamanlarda bir arada iken bile her bir aile üyesinin elinde olan herhangi bir iletişim aracıyla baş başa kalabildikleri gözlemlenebilmektedir. Bu araçların ekranından kaynaklanan fiziksel ve psikolojik etki yüz yüze etkileşimlerini şekillendirebilmekte, bazen onu engelleyebilmekte veya yüz yüze ilişkilerin temel konusu olabilmektedir. İnsanların sosyal etkileşiminin en fazla olması beklenen kamusal alanlarda, kafelerde yüz yüze iletişimle birlikte, hatta bazen daha çok ekrana bağlı iletişim ve etkileşime sahip olmaları geleneksel sosyalleşme süreçlerinden farklı bir sosyalleşme yöneliminin mevcudiyetini göstermektedir. Fiziksel birliktelik sosyal yakınlığın ve iletişim derecesinin kalitesini garantilememektedir. İnsanlar sosyalleşme süreçlerinde fiziksel birliktelik halindeyken bile birbirlerine karşı kayıtsız kalabilmektedirler. Sanal iletişim ve etkileşimi mümkün kılan internet ve özellikle sosyal medya dünyanın genelinde daha çok gençler tarafından kullanılmaktadır. Sosyalleşme süreçleri açısından kritik bir evre olan gençlik döneminde sanalın sosyalleşme süreçlerindeki yeri ve ağırlığının artması, sosyalleşmenin günümüzdeki biçiminin geleneksel sosyalleşme süreçlerinden farklılaşmasına neden olmaktadır.