• Sonuç bulunamadı

En Çok Kullanılan Sosyal Medya Araçları ve Görüşülen Kişilere İlişkin Bulgular Tablo 16: En Çok Kullanılan Sosyal Medya Araçları

Günde 20 Defa ve Üzeri 63 12,

4.3. En Çok Kullanılan Sosyal Medya Araçları ve Görüşülen Kişilere İlişkin Bulgular Tablo 16: En Çok Kullanılan Sosyal Medya Araçları

Facebook n % n %

Evet 167 31,8 Snapchat Evet 82 15,6

Hayır 358 68,2 Hayır 443 84,4

Toplam 525 100,0 Toplam 525 100,0

Instagram Evet 420 80,0 Wiki’ler Evet 17 3,2

Hayır 105 20,0 Hayır 508 96,8

Toplam 525 100,0 Toplam 525 100,0

Twitter Evet 107 20,4 Bloglar Evet 36 6,9

Hayır 418 79,6 Hayır 489 93,1

Toplam 525 100,0 Toplam 525 100,0

YouTube Evet 369 70,3 Hayır 156 29,7

Toplam 525 100,0

Sosyal medya, sosyal medya araçları aracılığıyla kullanılabilmektedir. Sosyal medya araçları özellikle aktardıkları içerikler bakımından birbirlerinden farklılaşmaktadır. Yazıya dayalı içerik özelinde öne çıkan sosyal medya araçları bulunduğu gibi tamamen fotoğraf ve video içeriğine dayanan, görselliğin merkezde tutulduğu sosyal medya araçları bulunmaktadır.

Yaptığımız alan araştırması sonuçları ile de desteklendiği üzere, sosyal medya araçlarından fotoğraf ve video paylaşımına imkan tanıyan araçlar daha çok kullanılmaktadır.

Yapılan alan araştırması sonucunda elde edilen verilerden yola çıkılarak kullanılan sosyal medya araçlarının dağılımına bakıldığında araştırmaya katılan lisans öğrencilerinin en çok %80 oranla Instagram adlı sosyal medya aracını kullandıkları görülmektedir. İkinci en çok kullanılan sosyal medya aracı %70,3 oranla YouTube’dir. Araştırma sonuçları neticesinde elde edilen dikkat çekici sonuç Facebook ile ilgilidir. Zira kullanım oranı %31,8 olarak belirlenmiştir ve bu oranla kullanım sıralamasında 3. sırada yer almaktadır. Twitter %20,4 oranında, Snapchat %15,6 oranında, Bloglar %6,9 oranında ve Wiki’ler %3,2 oranında kullanılmaktadırlar (Tablo 16). Sosyal medya araçlarının kullanım sıralamasına yönelik elde edilen bu sıralama konuyla ilgili daha önce yapılmış çalışmalardan farklıdır. Zira daha önce yapılan çalışmalarda Facebook en çok kullanılan sosyal medya aracı olarak bulunmuştur. Bu sonuç tezimizin sonuçlarının güncelliği ve özgünlüğü açısından önemlidir.

Sosyal medya araçlarının genel olarak kullanımına bakıldığında görselliğin ön planda olduğu araçların araştırmaya katılan lisans öğrencileri tarafından daha çok tercih edildiği görülmektedir. Zira Instagram kısa süreli video paylaşımları için uygun olmakla birlikte fotoğraf paylaşımının öne çıktığı bir sosyal medya aracıdır. YouTube da aynı şekilde bir video paylaşım sitesi olarak görsellik ve işitselliğin ön planda olduğu bir sosyal medya aracıdır. Facebook ve Snapchat de aynı özelliklere sahiptir. Paylaşılan fotoğrafta yer alan orijinal görüntü üzerinde oynama ve onu faklı şekillerde yeniden üretme imkânı veren Snapchat bu yönüyle sosyal medyanın içerik üretimi konusundaki özelliğini net olarak yansıtmakla birlikte paylaşımları belirli bir süreliğine paylaşma imkânı sunmasıyla kullanıcılarının sürekli olarak içerik üretmesini teşvik etmektedir. Twitter, Bloglar ve Wiki’lerin içeriği daha çok yazıya dayalı oluşturulmaktadır. Kullanım oranlarına dair sıralama, görsellik merkezli bir ilişki modelinin gençler tarafından benimsendiğini göstermektedir. Bu durum görülebilir olanın diğer bilme yolları üzerinde hâkimiyet oluşturduğu ve görsellik merkezli bir sosyalleşme biçiminin sosyal medya tarafından desteklendiği şeklinde yorumlanabilir. Fiziksel ilişki ve etkileşim süreçlerinde de görme, görünme ve görsellik elbette önemsenmektedir. Bununla birlikte sosyal medya aracılığıyla sosyalleşme süreçlerinde merkezi konuma yükselen görsellik ilişki kurabilmenin olmazsa olmaz koşulu haline gelmiştir.

Araştırmaya katılan öğrencilerin cinsiyetleri ile en çok kullandıkları sosyal medya araçlarından sadece Facebook (x2=17,734a sd=1 p=,000) ve YouTube (x2=6,568a sd=1 p=,010)

Facebook kullanırken, %40,9 oranında erkek öğrenci Facebook adlı sosyal medya aracını kullanmaktadır. Araştırma sonuçları erkek öğrencilerin Facebook sosyal medya aracını kadın öğrencilere göre daha çok kullandıklarını göstermektedir (Ek-2 Tablo 32). Facebook kullanımıyla ilgili kadın-erkek öğrenci farklılığı YouTube kullanımında da aynı yöndedir. Kadın öğrencilerin %65,5’i YouTube kullanırken, bu oran erkek öğrencilerde %75,7’dir (Ek-2 Tablo 33). Erkek öğrenciler genel olarak kadın öğrencilere göre YouTube adlı sosyal medya aracını daha çok kullanmaktadırlar. Burada dikkat çekici olan en çok kullanılan sosyal medya aracı olan Instagram kullanımı ile ilgili cinsiyetler açısından anlamlı bir farklılığın bulunmamasıdır (Ek-2 Tablo 34). Birebir mesajlaşma, paylaşımlara yorumda bulunma, fotoğraf ve bir dakikanın altında video paylaşımına imkân veren yapısıyla görselliği ile ön planda olan Instagram cinsiyetten bağımsız bir şekilde araştırmaya katılan öğrencilerin en çok tercih ettiği sosyal medya aracıdır.

Araştırmaya katılan öğrencilerin kullandıkları sosyal medya araçlarından Facebook (x2=33,221a sd=3 p=,000) ve Wikiler (x2=10,947a sd=3 p=,012) öğrencilerin sınıflarına göre anlamlı ölçüde farklılaşmaktadır. Hazırlık ve 1. sınıftaki öğrencilerin %20,6’sı, 2. sınıf öğrencilerinin %23’ü, 3. sınıf öğrencilerinin %43,2’si ve 4. sınıf ve üzeri öğrencilerin %48,7’si, Facebook adlı sosyal medya aracını kullanmaktadır (Ek-2 Tablo 35). Sınıf seviyesi yükseldikçe Facebook kullanım oranının da arttığı görülmektedir. Daha alt sınıflarda okuyan öğrenciler Facebook’a daha az ilgi göstermekte ve bu sosyal medya aracını kullanmaktadırlar. Öğrencilerin Wiki kullanımlarına bakıldığında Hazırlık ve 1. sınıftaki öğrencilerin %2,9’unun, 2. sınıf öğrencilerinin %0,7’sinin, 3. sınıf öğrencilerinin %3’ünün ve 4. sınıf ve üzeri öğrencilerin %9’unun Wikileri kullandıkları görülmektedir (Ek-2 Tablo 36). 2. sınıfta okuyan öğrenciler Wikilere en az düzeyde ilgi duymakta ve kullanmaktalarken, 4. sınıf ve üzerindeki sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin en fazla Wiki kullanıcısı öğrenciler olduğu görülmektedir.

Yapılan alan araştırması sonuçlarına göre sosyal medya araçlarının kullanım durumlarının alanlar açısından nasıl farklılaştığına bakıldığında sadece Snapchat (x2=22,242a

sd=3 p=,000) adlı sosyal medya aracının kullanımının alanlar açısından anlamlı ölçüde farklılaştığı görülmektedir. Sayısal alan öğrencileri %11,3; sözel alan öğrencileri %12,3; eşit ağırlık alanı öğrencileri %12,4 ve özel yetenek alanı öğrencileri %31 oranında Sanpchat’i kullanmaktadırlar (Ek-2 Tablo 37). Elde edilen sonuçlar özel yetenek alanındaki bölümlerde okuyan öğrencilerin araştırmaya katılan diğer alanlar içinde en fazla oranda Snapchat

kullanıcısı olduklarını, buna karşın sayısal alandaki bölümlerde okuyan öğrencilerin ise en az oranda Snapchat kullanıcısı olduklarını göstermektedir.

Araştırmaya katılan öğrencilerin hangi sosyal medya araçlarını daha çok kullandıkları ile öğrenim gördükleri fakülte arasında sadece Facebook (x2=44,202a sd=10 p=,000), YouTube

(x2=22,081a sd=10 p=,015) ve Snapchat (x2=34,417a sd=10 p=,000) açısından anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Facebook adlı sosyal medya aracı en çok %57,8 oranla İslami İlimler Fakültesi öğrencileri tarafından kullanılmaktayken en az %12 oranla Tıp Fakültesi öğrencileri tarafından kullanılmaktadır (Ek-2 Tablo 38). YouTube adlı sosyal medya aracı en çok %83,8 oranla Turizm Fakültesi öğrencileri tarafından kullanılmaktayken en az %54,3 oranla Hukuk Fakültesi öğrencileri tarafından kullanılmaktadır (Ek-2 Tablo 39). Snapchat adlı sosyal medya aracı en çok %36 oranla BESYO öğrencileri tarafından kullanılmaktadır. Snapchat’i en az kullanan öğrenciler %2 oranla Veterinerlik Fakültesi öğrencileridir (Ek-2 Tablo 40).

En çok kullanılan sosyal medya araçları öğrencilerin demografik özelliklerine ve akademik kriterlere göre anlamlı ölçüde farklılıklar göstermektedir. Elde edilen sonuçlar genel olarak söz konusu farklılıkların cinsiyet, sınıf, alan ve fakülte düzeyinde oldukça çeşitli olmakla birlikte sosyal medya araçlarının bütün öğrenciler tarafından yoğun ilgi gördüğünü ve kullanıldığını göstermektedir. Bu kullanım yoğunluğu ve sosyal medya araçlarındaki çeşitlilik sosyalleşme süreçlerinin sanal bölümünün oldukça zengin içerikli ve dinamik bir yapıda gerçekleştiğini göstermektedir. Görselliğin ve anlık paylaşımların ön planda olduğu bu sanal sosyalleşme süreçleri, fiziksel sosyalleşme süreçleri üzerinde de belirgin etkilere sahip olmaktadır. Daha çok fiziksel arkadaşlıklara ait ilişki ve etkileşim süreçlerinin sanal sosyalleşme süreçlerinde de devam ettirilmesi söz konusu olsa da sanalın görsellik ve sürekli güncellenmeye dayalı yapısı gündelik ilişkilerin de bu merkezler etrafında şekillenmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak fiziksel ve sanal iletişim ve etkileşim süreçlerinin bir bütününden meydana gelen sosyalleşme süreçleri, sürekli yenilenmeye muhtaç ilişkilerin ve görmenin/ görülmenin en önemli ihtiyaç olduğu bir varoluş modelinin yaygınlaşmasına hizmet etmektedir.

Sanal sosyalleşme süreçlerinde iletişim ve etkileşimi mümkün kılan verinin bilgi olabilme özelliğine sahip olup olmadığı da tartışmalıdır. Sosyal medya, yeni medyanın günümüzde en çok bilinen biçimi olarak bilgiye değil enformasyona dayalı ilişki ve etkileşimlerin yaşanmasına uygundur. Medya, insanlara bilgi yerine enformasyon aktarmaktadır. Bireyler kendilerine aktarılanla bir şeylerden sadece ''haberdar olur,

enformasyon alır'' ancak o şeyle ilgili bilgilenmiş sayılmazlar. Bilgi edinmeden ziyade yoğun enformasyon alımı ''eksik, yanlış ya da yönlendirilmiş bilgi ile kasıtlı olarak insanları istenen amaç doğrultusunda yönlendirme anlamına gelen'' manipülasyona insanların açık hale gelmelerine neden olmaktadır (Çakır Berzah, 2006: 29, 30).

Sosyal ilişki ve etkileşim süreçlerinde görselliğin ön planda olmasına McLuhan ve Powers (2001: 160-162) eleştirel yaklaşır ve yoğun enformasyona bağlı sesli ve görüntülü mesajlara sürekli açık olmanın tehlike oluşturacak ölçüde ‘‘şişirici ya da şizofrenik’’ etkilere sahip olabileceğini savunur. Bu türden bir insan yaşamında beden-zihin birlikteliği ortadan kalkacak; beden fiziksel olarak bir yerde olmasına rağmen zihnin ‘‘elektronik boşluk içinde yüzecektir.’’ Beden ve zihin arasındaki bu ayrışmayı yaşayan ve algıları çoklu ortamlardan beslenen birey ‘‘özel kimlik duygusunu kaybetmiştir.’’ Elektroniğin hâkim olduğu toplumlarda iletişim araçlarının kullanımına dair sınırların ortadan kalkma derecesine bağlı olarak somut amaçlar, hedefler ve özel kimlikler oluşturulamamaktadır. Bireyselliğin kaybedildiği ve buna karşılık ‘‘kabilesel sadakatlerin’’ davet edildiği bir süreç söz konusudur.

Sosyal medya sanal bir sosyallik üretmektedir. Ürettiği bu sosyalliğin enformasyona dayalı ve görsellik merkezli ilişki ve etkileşim süreçlerini kapsamasına yönelik yukarıdaki eleştiriler önemlidir. Sanal sosyalleşme süreçlerinin yapısal özellikleri bu sosyalleşme süreçlerini yaşayan insanların yapısal özelliklerini üretecektir.

Tablo 17: Sosyal Medyada En Çok Görüşülen Kişiler Çok Yakın

Arkadaşlarım

n % n %

Evet 433 82,5 Aile Üyelerim ve

Akrabalarım Evet 210 40,0 Hayır 92 17,5 Hayır 314 59,8 Toplam 525 100,0 Toplam 1 ,2 Sınıf Arkadaşlarım

Evet 216 41,1 Sadece Sosyal

Medyada Tanıdığım Kişiler Evet 87 16,6 Hayır 309 58,9 Hayır 438 83,4 Toplam 525 100,0 Toplam 525 100,0 Eski Arkadaşlarım Evet 199 37,9 Hayır 326 62,1 Toplam 525 100,0

Sosyal medya bir iletişim ve etkileşim mekânı olarak sosyal ilişkilerin fizikselin yanında sanal şekilde oluşması açısından oldukça önemlidir. Sosyal medyada en çok kimlerle iletişim kurulduğu konusu kurulan iletişimin niteliği ve sonuçları açısından fikir vermektedir. Lisans

öğrencilerinin sosyal medyada en çok kimlerle iletişim kurduklarına dair dağılıma ilişkin elde edilen sonuçlar yaklaşık %83 ile en çok çok yakın arkadaşlarla iletişim kurulduğunu göstermektedir. Daha sonra sırasıyla %41,1 sınıf arkadaşları, %40 aile üyeleri ve akrabalar, %37,9 eski arkadaşlar ve %16,6 ile sadece sosyal medyada tanınan kişiler gelmektedir (Tablo 17).

Analiz sonuçlarına bakıldığında genel olarak sosyal medyanın lisans öğrencileri tarafından arkadaşlarından oluşan sosyal çevreleri ile iletişim kurmak amacıyla kullanıldığı görülmektedir. Araştırmaya katılan öğrencilerin sosyal medyada çok yakın arkadaşlarıyla en çok iletişim kurmaları bu arkadaşların fiziksel olarak uzakta veya yakında olmasıyla ilgili değildir. Öğrencilerin sahip olduğu yakın arkadaşları her gün görüşebilecekleri bir mekânda dahi olsa arkadaşlıkların devamlılığını sağlayacak paylaşımların gerçekleşmesi adına fiziksel iletişim ve etkileşim tek başına yeterli olmamaktadır. Paylaşıma imkân sunan bir mekân olarak sosyal medya fiziksel iletişim ve etkileşimlerin tamamlayıcısı olacak şekilde yoğun olarak kullanılmaktadır. Analiz sonuçlarında dikkat çeken bir sonuç en çok iletişim kurulan kişiler sıralamasında %41,1 oranında sınıf arkadaşlarının yer almasıdır. Bu durum yüz yüze ilişki kurma ihtimali aile ve eski arkadaşlara göre yüksek olan insanlarla yüz yüze kurulan ilişkilerin sosyalleşme açısından yeterli olmadığını göstermektedir. Öğrencilerin genel olarak arkadaşları ile kurdukları ilişkiler fiziksel ve sanal olmak üzere iki mekânda gerçekleşmektedir ve bu iki mekândan beslenmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre sadece sosyal medyada tanınan kişilerle yaklaşık %17 gibi bir oranla da olsa sosyal medya aracılığıyla en çok oranda iletişim ve etkileşim yaşanmaktadır. Elde edilen bu sonuç bu tercihte bulunan öğrencilerin sosyal medyanın yalana dayalı olarak da şekillendirilen yapısını kabullenip bunu tolere edebildiklerini göstermektedir. Ayrıca bu sonuç öğrencilerin sosyal medyayı güvenli bulmalarının yanında bireysel güvenlik açısından risk alabildikleri veya riskleri göz ardı edebilecek kadar kendilerini sosyal medyaya kaptırdıkları şeklinde de yorumlanabilir. Araştırmaya katılan öğrencilerin yaklaşık %17 gibi önemsenecek bir bölümünün sosyal medyada tanımadıkları insanlarla en çok iletişim kurmaları gençlerin genel yönelimlerinin kimlik konusunda dürüstlüğe dayalı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte söz konusu durum sanal dünyada oluşturulan ‘‘avatarlar’’ aracılığıyla gerçek yaşamdan bağımsız bir kimlikle var olabilme imkânının da tümden reddedilmediğini de göstermektedir. Fiziksel sosyal yaşam içerisinde de tanınmayan insanlarla belirli paylaşımlara bağlı olarak ilişki ve etkileşimler geliştirilebilir. Bununla birlikte bu ilişki ve etkileşimler için gerekli şartlar sanal birlikteliklere göre daha zor sağlanabilmektedir. İnsan yaşamına doğrudan ve hızlı bir şekilde

nüfuz etme şansı veren sosyal medya, insanların birbirleriyle ilgili kolayca bilgi edinmelerini sağlamakta ve bu yolla çok hızlı ilişki geliştirmelerinin önünü açmaktadır.

Araştırmaya katılan öğrencilerin sosyal medyada en çok görüştükleri kişiler sınıflamasında yer alan sadece sosyal medya aracılığıyla tanışılan kişilerle öğrencilerin sınıfları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (x2=16,878a sd=3 p=,001). Hazırlık ve 1. sınıftaki

öğrencilerin %18,2’si, 2. sınıf öğrencilerinin %11,5’i, 3. sınıf öğrencilerinin %11,4’ü ve 4. sınıf ve üzeri öğrencilerin %30,8’i sadece sosyal medya aracında tanıdığı kişilerle sosyal medyada görüşmektedir (Ek-2 Tablo 41). Elde edilen sonuçlar 2. ve 3. sınıfta okuyan öğrencilerin birbirleriyle neredeyse aynı ve diğer sınıf öğrencilerine göre görece düşük oranda sadece sosyal medyada tanıştıkları insanlarla sosyal medyada en az oranda iletişim kurduklarını; buna karşın hazırlık ve 1. sınıf ile 4. sınıf ve üzeri sınıfta okuyan öğrencilerin sadece sosyal medyada tanıştıkları insanlarla daha fazla iletişim kurduklarını göstermektedir. 4. sınıf ve üzerindeki öğrenciler bu konuda birinci sırada yer alırlarken 3. sınıf öğrencileri son sırada yer almaktadırlar.

Yapılan alan araştırması sonuçlarına göre öğrencilerin sosyal medyada en çok sınıf arkadaşları ile görüşmeleri ile alanları (x2=14,529a sd=3 p=,002) arasında anlamlı bir ilişki

bulunmaktadır. Sayısal alan öğrencileri %49,6; sözel alan öğrencileri %35,8; eşit ağırlık alanı öğrencileri %30,5 ve özel yetenek alanı öğrencileri %50 oranında en çok sınıf arkadaşları ile sosyal medyada görüşmektedirler (Ek-2 Tablo 42). Elde edilen sonuçlar özel yetenek alanındaki bölümlerde okuyan öğrencilerin araştırmaya katılan diğer alanlar içinde en fazla düzeyde sosyal medyada sınıf arkadaşları ile görüştüklerini, eşit ağırlık alandaki bölümlerde okuyan öğrencilerin ise en az düzeyde sosyal medyada sınıf arkadaşları ile görüşmeyi tercih ettiklerini göstermektedir.

Yapılan alan araştırması sonuçlarına göre sosyal medyada en çok görüşülen kişiler içinde yer alan sınıf arkadaşları (x2=32,678a sd=10 p=,000) ve aile üyeleri/ akrabalar

(x2=40,732a sd=20 p=,004) ile görüşme öğrencilerin fakülteleri açısından anlamlı ölçüde farklılaşmaktadır. Sosyal medyada sınıf arkadaşları ile en çok %60 oranla BESYO öğrencileri görüşmekteyken sınıf arkadaşları ile en az görüşen öğrenciler ise %22 oranla İİBF öğrencileridir (Ek-2 Tablo 43). Sosyal medyada aile üyeleri/ akrabaları ile en çok %57,8 oranla İslami İlimler Fakültesi öğrencileri görüşmekteyken en az görüşen öğrenciler ise %18,6 oranla İİBF öğrencileridir (Ek-2 Tablo 44).

Sosyal medyada en çok kimlerle görüşüldüğü ile ilgili elde edilen sonuçlar sosyal medyanın fiziksel ilişki ve etkileşim süreçlerinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olduğunu göstermektedir. Araştırmaya katılan lisans düzeyindeki öğrencilerin sosyal medyada aileleri ve akrabalarından ziyade arkadaşları ile daha çok görüşmeleri içinde bulundukları gelişim dönemi ile uyumludur. Başka bir ifadeyle söz konusu durum araştırmaya katılan öğrencilerin sosyalleşme süreçlerinde dönemsel olarak en etkili grubun arkadaşlar olduğunu göstermektedir. Sosyal medyada, sadece sosyal medya aracılığıyla tanışılan insanlarla da yaklaşık %17 gibi bir oranla görüşülüyor olması da ayrıca önemlidir. Sosyal medya sunduğu kişisel verilere bağlı olarak sosyal ilişki ve etkileşim süreçleri için gerekli olan güveni oluşturabilmektedir. Bununla birlikte söz konusu güvenin derecesinin kullanıcılar açısından önemli farklılıklara sahip olduğu da açıktır.

4.4. Sosyal Medyanım Kullanım Amaçlarına ve Karşılanan İhtiyaçlarına İlişkin Bulgular