• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM BİR VAROLUŞ SÜRECİ OLARAK SOSYALLEŞME

2.5. Bir Kültürlenme Süreci Olarak Sosyalleşme ve İletişim Araçları

2.5.2. İnternet Bağlantılı İletişim Araçları ve Sosyalleşme Süreçler

2.5.2.1. Sanal Cemaatler

Sanayi Devrimi ile bireysel ve toplumsal yaşamda meydana gelen değişim, Sanayi Devrimi öncesi ve sonrası ile karşılaştırılarak anlaşılmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışmaların genelide modern dönemin geleneksel döneme göre ön plana çıkarıldığı ve geleneksel dönemden uzaklaşarak modernleşmenin ‘‘iyi ve doğru’’ olarak sunulduğu evrimsel-dikotomik bir sınıflama söz konusudur. Bu anlama çabalarının ve sınıflandırmaların içerisinde Tönnies'in cemaat (gemeinschaft)- cemiyet (gesellschaft) dikotomisi Sosyoloji literatüründe önemli bir yere sahiptir. İnternete bağlı iletişim araçları ve mecralarına bağlı olarak yeni sosyalleşme mekanlarının ve imkanlarının oluşması modern öncesi/ sonrası döneme ait teorilerden birisi olan bu dikotomik yaklaşımın bir kez daha gündeme gelmesine neden olmuştur. Tönnies tarafından ortaya konulan cemaat kavramı, başına sanal kelimesi de eklenerek internete dayalı bir ortamı paylaşan özel ilişki kurma biçimlerine sahip sanal ortam gruplarının ifade edilmesinde kullanılır olmuştur. Sanal cemaatlerden önce cemaat/ cemiyet dikotomisi üzerinde kısaca durulacaktır.

Tönnies, toplumsal ilişki biçimlerinin birbirinin karşıtı iki toplumsal örgütlenme biçiminden kaynaklandığını savunur. Bunlardan birincisi cemaattir (gemeinschaft). Cemaat bireysel iradenin karşısında toplumsal iradenin egemen olduğu, grup çıkarının bireysel çıkardan daha çok önemsendiği, gelenek- göreneklerin ve dini inançların toplumsal birlikteliğin bağını oluşturduğu bir toplumsal ilişki biçimidir. Doğal bir dayanışmanın var olduğu cemaatte bireylerin iradelerinde ''aynılık'' vardır. Buna karşılık tarihsel süreçte cemaatin çözülmesiyle cemaatten sonra ortaya çıkan ilişki biçimlerine temel olan cemiyette (gesellschaft) ise belli amaçlar etrafında bir araya gelen bireylerin iradeleri söz konusudur. Ayrıca cemiyette bireysel çıkarlar toplumsal çıkarlardan daha çok önemsenir. Bu toplumsal örgütlenme modelinde toplumsal ilişki biçimleri değişim ve farklılık özelinde şekillenir. Doğal bir dayanışma modelinden ziyade iradi bir dayanışma mevcuttur (Kösemihal, 2010: 203, 204). Yakın ilişkilerin hâkim olduğu cemaatte bir grup veya topluluğa bağlılık önemlidir. Sosyal

farklılaşmanın az olduğu cemaat üzerindeki sosyal kontrolün kaynağı din ve gelenektir. Diğer taraftan cemiyette bireysellik ön plandadır ve gayri-şahsi ilişkiler temel ilişki biçimidir. Sosyal farklılaşmanın yüksek düzeyde olduğu cemiyette ‘‘toplumsal sözleşmenin’’ bir sonucu olan kanun, sosyal kontrolün en önemli aracıdır (Kıvısto, 2008: 124).

Zaman içinde cemaatin cemiyetten bağımsız olarak dönüştüğü veya yeni formlar kazandığı görülmüştür. Yelken (1999: 17- 22), cemaat kavramının toplumsal ilişki biçimlerinin anlaşılmasında anahtar kavramlardan birisi olma özelliğini korumakla birlikte Tönnies tarafından ilk ortaya konulduğu şekliyle kalmayarak dönüştüğünü savunur. Cemaat kavramının tarihsel-sosyal süreçte sahip olduğu farklı görünümleri Weber'e ait ''ideal tip'' kavramını kullanarak analiz eder. Buna göre cemaat kavramı 3 farklı ideal tiple görünürlük kazanmıştır. 3 farklı cemaat ideal tipi- bunlardan herhangi birisi ''başat'' konumda olmak şartıyla- aynı zaman diliminde birlikte bulunabilirler. Bu görünümlerden hangisinin ön plana çıkacağını belirleyen temel dinamik 'yaygın iletişim biçimidir'. Cemaat kavramına ait 3 farklı ideal tip şu şekilde ifade edilmiştir:

 Tönnies'in tarafından kavramsallaştırılan ve temel iletişim biçimi sözlü kültüre dayanan 'Gemeinschaft',

 Benedict Anderson tarafından kavramsallaştırılan ve temel iletişim biçimi yazılı kitle kültürüne dayanan 'Hayali Cemaat',

 M. Janowitz, S. Greer, vd. tarafından kavramsallaştırılan ve kültürün yazılı-görüntülü (ikincil sözlü) iletişime dayandığı 'Sınırlı Sorumluluk Cemaati'.

Cemaat-cemiyet ayırımına, dönüşüm odaklı getirilen yukarıdaki açıklama önemlidir. Bu yaklaşımda cemaatin ideal tipleriyle tarihsel görünümlerine dair sınıflandırılmasında dönemin temel iletişim biçimlerini kriter olarak alması iletişimin sağlandığı araçları da önemli hale getirmektedir. İletişim insanla var olan bir kavram olmakla birlikte iletişimin kurulmasında etkileşim süreçlerini doğrudan belirleyen içerik kadar araçlar da önemli olmuştur. Günümüzde temel iletişim biçimleri yüz yüze ve genel bir ifadeyle ekran aracılı olarak iki temel yolla gerçekleşmektedir. Ekran aracılı iletişimin temelini de internet meydana getirmektedir. İnternet diğer iletişim araçlarını kendisinde bütünleştirebilmiş bir araç olarak cemaat kavramının yeni bir ideal tipinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Günümüzde cemaatin ideal tip olarak görünümü, sanal cemaat kavramıyla ifade edilebilir.

Sanal cemaat kavramı ilk defa Rheingold (1987: 3, 5) tarafından kullanılmıştır. Sanal cemaat, birbirlerini yüz yüze görme ihtimali az olan veya hiç olmayan, internet aracılığıyla birbirleriyle düşünce ve görüşlerini paylaşan insanlardan oluşan bir gruptur. Diğer sosyal gruplar gibi isteğe bağlı, sıkı kuralları olmayan ve ortak ilgiler çerçevesinde oluşturulan bir topluluktur. Coğrafi olarak daha çok birbirine yakın yerel merkezler etrafına bir araya gelinen topluluklar olsa da daha geniş coğrafi ölçekli bir araya gelmeler de az değildir. Sanal cemaatlerde yer alan milyonlarca insan için bir tür zenginlik ve hayata bağlanma imkânı sunan sanal ortam kültürü bağımlılık meydana getirecek ölçüde cezbedici bir hal almıştır.

Benzer ilgilerin, amaçların veya değerlerin bir araya getirdiği sanal cemaatler, ortak bir ilgi alanı olmayan milyonlarca insanın haber, bilgi, video gibi içerikler oluşturarak paylaşabildikleri sosyal medyadan farklıdır. Sosyal medya daha geniş bir sanal dünyayı temsil eder. Sosyal medya, ortak ilgi, amaç ve değerlere sahip insanların sanal cemaat özelliğine sahip birliktelikler oluşturması için gerekli altyapıya sahiptir. Diğer taraftan sanal cemaatler geleneksel birliktelikleri tehdit eden sanal mekanlar olmak bir tarafa, postmodern dönemde yalnızlaşan bireylerin fiziksel dünyada var olan birlikteliklerinin sanal ortamda devam ettirebildikleri alanlardır. Gerçek yaşamda var olan ilişkilerle sanal ilişkiler arasındaki ilişkinin güçlenmesine neden olan sanal cemaatler bireyler arasındaki ilişkilerin canlı kalmasında etkili olmaktadır. Sosyal bir iletişim alanı olarak sanal cemaatler, milyonlarca insanın ortak değer, inanç ve fikirleri paylaşabilmelerinin önünü açmıştır (Haberli, 2012: 119-131).

Sanal cemaatler, fiziksel sosyal birlikteliklerin yerini alabilir mi? Yoksa fiziksel birlikteliklerin bir uzantısı mıdır, yoksa yepyeni bir sosyal birliktelik formu mudur? van Dijk (1997: 59, 60)’e göre organik topluluklara varlığı bağlı olan sanal cemaatlerin organik toplulukların yerini alma potansiyeli yoktur. Sanal cemaatler gerçek yaşamın sosyal, kültürel ve bireysel altyapısı üzerine kurulur. Sanal cemaatler modern ağ toplumunda bireysellik ile sosyalleşme arasında çok iyi bir uzlaşma olarak görülmektedir. Bilgi ve iletişime dair birçok imkân sunması ve geniş ölçekli kamusal alan oluşturması söz konusudur. Organik yaşama alternatif oluşturmak bir tarafa organik yaşamdan doğan, ona bağlı olan ve sosyalleşme imkanlarına sunan sanal cemaatler gerçek yaşamı güçlendirecektir. Ağ toplumunun ayırt edici yanı, organik topluluklarla sanal cemaatlerin bir kombinasyonu olacak olmasıdır.

Sanal cemaatlerin ortak ilgiler özelinde bir araya gelen gruplar olduğu göz önüne alınırsa grup içi iletişim ve etkileşim süreçlerinin yoğunlaşmasına sebep olduğu söylenebilir. Bununla birlikte genel toplumsal ilişkilerin bu gruplar arası ilişki sınırlılığına bağlı olarak

azalabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Zira kuvvetli ilişki ve etkileşim süreçlerinin çok canlı olduğu toplumsal birlikteliklerin kendileri dışındaki toplulukları ötekileştirmeleri mümkündür.