• Sonuç bulunamadı

1.3. Sosyal Medya

1.3.1. Sosyal Medya Kavramı

Sosyal medya günümüzde internet kullanım alanlarının başında gelmektedir. O kadar ki, internet denilince birçok insanın aklına Facebook, Instagram, Twitter ve YouTube gibi popüler sosyal medya araçları gelmektedir. Daha çok sanal sosyal ağlar ve bloglar ile ilgili çağrışımlara sahip olsa da sosyal medya daha geniş bir anlamsal karşılığa sahiptir. Sosyal medya, medya başlığı altında değerlendirilebilecek özelliklerinin yanında dijital veri sisteminin kullanıldığı, ses, metin ve görüntünün aynı anda iletilip alınabildiği ve içeriğini üyelerinin ortaklaşa ürettikleri internet uygulamaları bütünüdür.

Sosyal medya kavramı, içeriği profesyonel yazılımcıların, gazetecilerin, endüstriyel veya kitle iletişim araçları tarafından değil de bizzat kullanıcıları tarafından üretilen; Web 2.0 yazılımı üzerine kurulu ağa dayalı materyallerle ilgilidir. Sosyal medya kapsamında gelişen ve sosyal medya denilince akla gelen birden fazla online sosyal alan bulunmaktadır: İletişimi merkeze alan bloglar, iş birliği ile içerik üretimini merkeze alan wikiler, sosyal mekân olma özelliğini merkeze alan Facebook gibi sosyal ağlar, düşünce ve eleştirilerin dile getirilmesini

merkeze alan Amazon gibi okuyucu platformları ile iletişimde medyanın birden fazla kanalını kullanan YouTube gibi mültimedya bunlardan bazılarını oluşturmaktadır (Bozarth, 2010: 10).

Sosyal medyanın kullanıcı, medya ve teknoloji açısından diğer medya araçlarından ayırt edici özellikleri bulunmaktadır. Büyükaslan ve Kırık (2015: 10)’a göre sosyal medyanın geleneksel medyadan ayrıldığı en önemli nokta ‘‘sürekli canlı kalan bir yapıya sahip olmasıdır.’’ Etkileşim ve karşılıklı bilgi alışverişi en az iki yönlü bir iletişimi mümkün kılmaktadır. Sosyal medya birey odaklıdır ve bu yapısı ile herkesin söz sahibi olma şansına sahip olduğu bir alandır. Sosyal medyanın içeriğinin kullanıcıları tarafından üretilmesi birbirinden farklı görüşlerin sosyal medyada aynı anda bulunabilmesini sağlamaktadır. Bu durum çoğulculuk adına önemli fırsatlar sunmaktadır.

Sosyal medya; medya, kullanıcı ve teknoloji boyutlarını içeren bir bütündür ve bu üç boyutun birlikte ele alınmasıyla anlaşılabilir. Sosyal medyanın medya boyutu, yeni medya olarak adlandırılan gazete, dergi, radyo, televizyon ve telefondan sonra geliştirilen iletişim araçlarının kullanıldığı dijital içerikli ve ‘‘gerçek zamanlı değişime’’ imkân tanıyan medya tarafından oluşmaktadır. Teknoloji boyutu Web 2.0 ile ilgilidir (İşlek, 2012: 5,6). Sosyal medyanın kullanıcı boyutu ise kullanıcı tabanlı içerikle ilgilidir. İnternet kullanıcılarının bilgi ve kültürleriyle ortak emeğin ürünü olarak kendi aralarında etkileşimli olarak oluşturdukları bir içerik söz konusudur. Kullanıcı tabanlı içerik, oluşturulan her türlü ürünün ürünü oluşturan grup üyelerinin tamamının erişimine açık olması özelliğine sahiptir. Kullanıcı tabanlı içerik, ticari bir kaygı taşımaksızın ve profesyonel olarak satış yapma amacının dışında oluşturulmuş; akranlarla iletişim kurma, tanınma ve kendini ifade etmenin sağlanmasının temel motivasyon kaynağı olduğu bir alandır (OECD, 2007: 8). Kullanıcı tabanlı içeriğe sahip sosyal medya, bireysel düşüncelerin ifade edilmesinde uygun ortamların oluşturulmasına imkân oluşturması nedeniyle ‘‘modern kimlik yönetiminin bir parçasıdır.’’ (Yazıcı ve Karlı, 2016: 88).

Sosyal medya, içeriğinin sosyalleşme imkanlarını fiziksel sınırlılıkların ötesine taşıyabilme özelliğine ve zamandan bağımsız iletişim kurulabilmesine imkân sağlayabilmesine bağlı olarak vazgeçilmez olmuştur. Aslında bu durum sosyal medya araçlarından ziyade sosyalleşme ihtiyacının vazgeçilemez olduğunu göstermektedir. Burada dikkate değer olan sosyalleşme açısından araçsal öneme sahip olmasına rağmen sosyal medyanın, sosyalleşmeye olan ihtiyaçtan doğan bireysel ilgi ve alakayı kendi üzerinde toplamış olmasıdır. Diğer bir ifadeyle sosyal medya ikincil pekiştireç konumunda olmasına rağmen birincil pekiştireç olan sosyalleşme kadar önemsenir olmuştur.

Modern dönemde insanlar bireyselleşmenin sunduğu özgürlükler, imkânlar ve fırsatlar kadar yalnızlaşma ve yabancılaşma sorununu da oldukça fazla yaşamışlardır; halen de

yaşamaktadırlar. Sosyal medyanın insan yaşamına dâhil olmasıyla vazgeçilemez olmasının söz konusu yalnızlık sorununa tamamen çare olduğu elbette savunulamaz. Bununla birlikte sunduğu anlık iletişim ve etkileşim süreçleri, uzaktaki sevilen insanlarla ses ve görüntüye bağlı sunduğu iletişim kurma imkânı ve günümüz yaşamının bireysel ve toplumsal sorunları sosyal medyanın yoğun kullanım sebepleri içerisinde yer almaktadır. Dikkat edildiğinde sosyal medyanın medya ve dijital boyutu teknik altyapısını oluştururken içerik üretim boyutu insanların sosyalleşme süreçleriyle ilgilidir. Bu imkânların teknik altyapısını verilerin dijital olarak işlenebilmesi, aktarılabilmesi ve depolanabilmesi oluşturmuştur.

Telefon konuşması, radyo yayını ve televizyon görüntüsünün ikili kodlamalar ile veri haline getirilebilmesi neticesinde iletişim araçlarının dijitalleşmesi bilginin işlenmesi- iletimi arasında, ‘‘hatta insanlar ve makineler arasında daha önce yapılmış ayırımları bulanıklaştırmaya başlamıştır.’’ Dijitalleşme insanlardan araçlara yönelen, araçların kendi arasında gerçekleşen ve araçlardan insanlara yönelen iletişimin normal iletişim ölçüsünde kolaylaşmasına neden olmuştur. Dünya tarihinde ortak para birimlerinin kullanılmaya başlanmasının küreselleşmenin ekonomik boyutunun yaşanmasına etkisine benzer şekilde dijitalleşme ‘‘birbirinden ayrı enformasyon biçimlerini toplumsal sisteme ait genel bir işleme ve mübadele aracına dönüştürme vaadinde’’ bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle makroekonomide paranın oluşturduğu etki ölçüsünde mikrososyolojik alanda dijitalleşme derin sonuçlar üretebilirme potansiyeline sahiptir (Beniger, 2010: 453, 454).

Sadece bilginin değil kültürün maddi olarak üretilmiş diğer bileşenlerinin de dijital veriler haline getirilebilmesinin insan yaşamında büyük değişimler meydana getirme potansiyeli vardır. Paranın bir mübadele aracı olarak sadece ekonomik bir değer ve sonuç üretmemesi gibi insan yaşamında paylaşım değeri olan birçok şeyin dijital veri haline getirilmesinin de farklı alanlarda sonuçlarının olacağı açıktır. Özellikle gençler açısından internet bağlantısına sahip iletişim araçlarının adeta yapay bir uzuv haline gelmesi dijital altyapının bireysel ve sosyal sonuçlarına ilişkin çarpıcı bir örnek olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda internetin insan yaşamındaki diğer bütün teknolojik aletlerin adeta ruhu haline geleceği yakın bir gelecek de söz konusudur. Akıllı cep telefonlarındaki insan- makina bütünleşmesi diğer teknolojik makinalara de genellenerek insan yaşamının bir açıdan teknolojik aletlerle kuşatılacağı savunulabilir. Diğer taraftan insanın bu süreçte özne veya nesne konumlarından hangisinde yer alacağı önemli bir tartışma konusudur. Sosyal medya da dâhil olmak üzere insan yaşamında merkezi bir konuma sahip olan internetin söz konusu konumu her geçen gün daha da güçlenmektedir. Konuyla ilgili bütüncül bir yaklaşımla internetin günümüz

insanının yaşamındaki konumu ve değeri ele alınmalıdır. Bu bakımdan internet ve sosyal medyanın daha yakından tanınması gerekmektedir. Tezin bu bölümünde sosyal medyanın gelişim süreci üzerinde durulacaktır.