• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM BİR VAROLUŞ SÜRECİ OLARAK SOSYALLEŞME

2.5. Bir Kültürlenme Süreci Olarak Sosyalleşme ve İletişim Araçları

2.5.1. Kültür ve İletişim Araçları

Kültürün içinde yaşanılan dünya ve içindekilere dair anlam üretme potansiyeli ve pratiği oldukça önemlidir. Aynı gibi görünen olay ve durumlara karşı verilen tepkilerdeki çeşitlilik kültürel altyapı ile yakından ilgilidir. Sosyalleşme açısından ideal kültürel alt yapıya duyulan ihtiyaç kültürün bireye aktarımında işlevsel olan araçların önemini gündeme getirmektedir. Bireysel ve toplumsal yaşam adına çok önemli olan kültür, genel olarak teknolojinin gelişiminden nasıl etkilenmiştir?

Castells (2008: 494-497), iletişim alanındaki yeni teknolojik araçların geleneksel kültürden uzaklaşmak yerine ''onları hazmettiğini'' savunur. İnsanlık tarihi boyunca insanlar kültürlerini belirli semboller üzerinden kurgulamış olsalar bile teknolojik araçların özgün yönü

''sanal gerçekliği başlatması değil, gerçek sanallığı inşa etmesidir.'' Yeni iletişim araçlarının kültürel alana etkisi 4 maddede özetlenebilir:

a. Yeni iletişim teknolojisi araçları kullanıcıları arasında ayrışma ölçüsünde bir farklılık meydana getiren ''yaygın bir sosyal, kültürel farklılaşma'' vardır. Mesajın üretilme amacı ve karşılıklı etkileşimin bir sonucu olarak ilgi alanları temelinde farklılaşmalar başlamıştır ki, sanal cemaatler olarak adlandırılan topluluklar bu farklılaşmanın bir yansımasıdır.

b. İletişim araçlarını üreterek nitelik ve niceliğini belirleme gücüne sahip olanlarla

sadece bu araçları kullananlar arasında artan bir toplumsal tabakalaşma söz konusudur.

c. Yeni iletişim teknolojisi araçlarının karşılıklı etkileşime verdiği imkân fazla olsa

da ''mesajların ortak bir bilişsel şablon çerçevesinde bütünleşmesi'' söz konusudur.

d. ‘‘Kültürel ifadelerin büyük bölümünü bütün farklılıklarını koruyarak kendi

alanında hapsetme’’ özelliği yeni iletişim teknolojisi araçlarının en önemli özelliğidir. Sanallığın gerçeklik haline geldiği sembolik bir ortamda görsel-işitsel medya ile yazılı basın, öğrenilen kültür ile popüler kültür, bilgi edinme ile eğlenme, eğitim ile kanaat arasında bir farklılık kalmamıştır.

Sosyal medya başta olmak üzere internet tabanlı iletişim araçlarının ‘‘gerçek sanallığı inşa ettiği'' ve ortak bir zihniyet meydana getirdiği iddiası dikkat çekicidir. Sosyalleşme süreçleri söz konusu durumun dışında kalamamaktadır. Sanallığın gerçeklikten ayrı bir yerde konumlanmadığı zihinsel bir algı bu sosyalleşme süreçlerine yön vermektedir. Söz konusu sosyalleşme süreçlerine yön veren zihniyet internetin yapısal özelliklerine sahiptir ve ürettiği sosyalleşme biçimi bakımından sadece fiziksel ilişki ve etkileşim süreçlerine dayanan sosyalleşme süreçlerinden farklı sonuçlar üretmektedir.

İçinde yaşadığımız dönemde bilgi teknolojilerine bağlı olarak yeni bir kültür inşa edilmekte olduğu fikrine katılan Turkle, (2004: 1, 4), bu yeni kültürün sosyo-teknik kültür olduğunu ve bu kültürde gerçek dünyaya ilişkin varsayımlarda kesinliğin daha az olduğunu savunur. İyi ve kötü arasında gri alanlar meydana gelmiştir. Bu kültürde dünya hiç olmadığı kadar karmaşık, melez ve küreseldir. İnsanlar da hiç olmadığı kadar karmaşık duygu ve düşüncelere sahiptir. Kullanılan iletişim araçları düşünme biçimlerini değiştirmiştir. Son 20 yıldır bilgisayar ve türevi araçlar zihinleri ve duyguları şekillendirmektedir. Ayrıca gelecek on yıl içinde bu etki daha da artacaktır. Makineler insan hayatına olan etkileri bakımından öyle

tasarlanmaktadırlar ki, adeta birer arkadaş, evcil hayvan veya öğretmen gibidirler. Daha ilkokul seviyesindeyken öğrenciler bilgi teknolojisi araçları ile öğrenme ve anlamaya yönelik yeni düşünme biçimleri öğrenmektedirler.

‘‘Sosyo-teknik kültür’’ olarak kavramsallaştırılan ve insan yaşamı açısından sakıncaları sıralanan yeni kültüre dair eleştiriler içerisinde iletişim teknolojisi araçlarına bağlı olarak düşünme biçimlerinde meydana gelen değişiklik iddiası önemlidir. Yeni bir düşünme biçiminden bahsedilebilir; çünkü yepyeni bir dünya söz konusudur. Bununla birlikte bu yeni düşünme biçimi iddiası insanın iletişim araçları karşısında arasallaştığı iddiasını içkindir. İnsanın iletişim teknolojisi araçlarının yoğun kullanımına bağlı olarak araçsal bir değer seviyesine indiğinin savunulması, insan odaklı değil, teknoloji odaklı düşünüldüğünü gösterir. Ve bu düşünme biçimi hatalı değerlendirmelerin yapılmasına neden olacaktır. İnsanın teknoloji karşısında bir özne olabilmesinin önünde engel olan aile, eğitim, toplum ve genel olarak kültür kaynaklı sorun alanlarının tartışılmaksızın teknolojilerin eleştirilmesi sonuçsuz tartışmaların yapılması demektir.

Herhangi bir teknoloji kültürel olarak tarafsız değildir ve içinde bulunduğu kültüre her zaman olumlu katkılarda bulunmaz. Aslında ‘‘kendine göre bir toplumsal değişim programıyla donanmış’’ olan teknolojiler arasında ideoloji birikimi iletişim teknolojisi araçlarında daha fazladır. Tarihsel süreçte alfabe ve matbaa toplumsal yapıda önemli değişimlere neden olmuşlardır. Görüntünün çok hızlı bir şekilde iletimine imkân veren iletişim teknolojisi araçları ile söz konusu olan ise bir kültür devrimidir. Bu kültür devrimi, ilerlemeye duyulan temel inanç nedeniyle sorgulanmaya bile tabi tutulmadan gerçekleşme imkânı elde etmiştir (Postman, 2004: 175). Teknolojinin belirli bir ideolojiyi içkin olarak kullanıma sokulduğu iddiası da doğru olmakla birlikte söz konusu eleştiriler insanları bu etkiler karşısında edilgen bir konuma indirgemiştir. Burada önemli olan bazı insanların teknolojinin üreticisi olması, bazılarının söz konusu etkilere karşı bütüncül bakış açısını koruyarak yaklaşabilmesi ve bazı insanların da bu iletişim araçlarının bağımlısı olması arasındaki farklılığın aynı kültürel atmosferde nasıl oluştuğu konusudur.

Kültür, kültürlenme yoluyla ürettiği insan tipi açısından önemlidir. İnternete bağlı iletişim araçlarının oluşturduğu anında iletişim ve etkileşim, yersizlik ve zamansızlık algısının oluşmasında etkili olmaktadır. Bu algının özellikle gençler açısından acelecilik, sabırsızlık ve isteklerinin hemen karşılanması gerektiğine dair bir beklenti ve yaşam algısı meydana getirebildiği gözlemlenmektedir. Ayrıca yerelliğin sadece fiziksel olarak sanal var oluşu kültür

endüstrisinin bir metaı olması sürecini de desteklemektedir. Derinliğini ve anlamını kaybetmiş yerel imajların görünürlüğünün artmasında söz konusu sürecin etkili olduğu düşünülmektedir. İletişim teknolojisi araçlarının, günümüzde özellikle internetin, sosyal iletişim ve etkileşim süreçlerinde merkezi bir konuma sahip olması kültürel bir dönüşümü ifade etmektedir. Kültürlenme süreçlerini ekranın arkasından deneyimleyen birey ile yüz yüze ilişkilerin hâkim olduğu kültürel süreçleri yaşayan bireylerin kendilerine, topluma ve genel olarak gerçekliği algılamalarına dair fenemolojik yaklaşımları birbirinden oldukça farklı şekillenebilmektedir.