• Sonuç bulunamadı

İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı Konusunda Türkiye’de Yapılmış Alan Araştırmaları

İKİNCİ BÖLÜM BİR VAROLUŞ SÜRECİ OLARAK SOSYALLEŞME

8. İnterneti problemlerden kaçma veya huzursuzluktan kurtulma adına kullandınız mı?’’

2.5.5. İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı Konusunda Türkiye’de Yapılmış Alan Araştırmaları

21. yüzyılda gençlerin daha önceki dönemlerden farklı olarak boş zaman etkinliklerini fiziksel dünyanın yanında sanal dünyaya da kaydırdıkları görülmektedir. Aslında tam olarak bu yüzden sosyalleşme süreçleri artık bilinen ve alışılagelen yüz yüze iletişim ve etkileşim süreçlerinden farklı özelliklere sahip olmaya başlamıştır. Sosyalleşme süreçlerini etkileyen maddi kültürel evren, bir kültürlenme bütünü olarak kabul edilen sosyalleşme süreçlerinin sanal dünyanın kendine özgü özellikleri ile bezeli bir nitelik kazanmasını sağlamaktadır. Bu durum internet ve teknolojinin gelişimi, hızı ve özelliklerinde meydana gelen ilerlemelere bağlı olarak gündelik hayat içerisinde her geçen gün normalleşmektedir. Yakın bir zamanda fiziksel-sanal ayırımının yapılması bile yadırganacak bir ayırım olacaktır. Zira bir elmanın iki yarısı gibi birbiriyle bütünleştirilmiş sanal ve gerçek olmak üzere ikili dünya algısı günümüz insanının temel zihinsel algı altyapısında rutin bir bakış açısı olarak kendine yer edinmektedir.

Tezimizin bu bölümünde Türkiye’de internet ve sosyal medya kullanımıyla ilgili daha önceden yapılmış alan araştırmasına dayalı akademik çalışmalar üzerinde durulacaktır. Tezimizin alan araştırması lisans düzeyindeki öğrenciler olduğundan 18 yaşında olan öğrencileri de kapsamaktadır. Bu yönüyle araştırma evrenimiz tamamını olmasa da ergenlik dönemindeki gençlerin bir kısmını da kapsamaktadır. Bu bakımdan ilk olarak 2013 yılında yapılan, amacı Türkiye’deki genç nüfusun sorunlarını tespit ederek çözüm adına politika

üretmek (TEPA, 2014: 5) olarak açıklanan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Türkiye’de Ergen Profili isimli araştırma olacaktır.

2013 yılında yapılan Türkiye Ergen Profili Araştırması’na göre ergenlik döneminde bulunan gençlerin %65’inin evinde bilgisayar bulunmaktadır. Sosyo-ekonomik düzey ve kentte yaşamaya bağlı olarak bilgisayara sahip olma oranı artmaktadır. Ayrıca parçalanmış ve çekirdek aile tipine dahil olan katılımcıların bilgisayara sahip olma oranı geniş aile ve tek ebeveynli ailede yaşayan katılımcılara oranla daha yüksektir. Katılımcıların yaş ve cinsiyet farklılıklarına bağlı bilgisayara sahip olma oranlarında ciddi bir farklılık yoktur. Diğer taraftan evlerinde bilgisayar olan katılımcıların %82’sinin internet bağlantısına sahip olduğu, sosyo- ekonomik düzey ile internet bağlantısına sahip olma arasında doğru orantı olduğu, yerleşim birimine göre internet bağlantısına sahip olma ile ilgili anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür. İnternet kullanımında dikkat çeken bir özellik katılımcıların %47’sinin internet erişiminde herhangi bir sınırlama (filtreleme) olmaksızın interneti kullanıyor olmalarıdır. İnternet sınırlaması uygulamaları olan aile profili %20, çocuk profili %8 düzeyindedir. Araştırmaya katılan evinde internet bağlantısı bulunan ergenlerin %48’inin sanal dünyada sürekli iletişim halinde olduğu bir arkadaş grubu bulunmaktadır. İnternet üzerinden arkadaş grubu sosyo-ekonomik seviye ile doğru orantılı artmakta ve parçalanmış ailelerde bulunan ergenlerde en yüksek seviyede (%54) bulunmaktadır. Ergenlerin %68’i internetteki arkadaşlığını fiziksel dünyaya taşımadığını ifade ederken %29’u sanal arkadaşlıklarını fiziksel dünyaya taşıdığını ifade etmiştir. İnternette geçirilen ortalama süre 2,2 saattir. Sosyo-ekonomik düzey ile internette kalma süresi arasında doğru orantı bulunmaktadır. İnternette en çok ziyaret edilen siteler %76,5 ile sosyal paylaşım siteleri, %51 ile oyun siteleri, %29 müzik/radyo ve %23 arama siteleridir. Yaşa bağlı olarak sosyal paylaşım ağlarına duyulan ilgi artmaktadır. Araştırmaya katılan ergenlerin %59’unun cep telefonu bulunmakta ve cep telefonlarının %51’i akıllı cep telefonu olarak adlandırılan özelliklere sahiptir. Sosyo-ekonomik düzey arttıkça cep telefonuna sahip olma oranı artmakta ve en az telefona sahip olma oranı geleneksel ailelere sahip ergenler arasında görülmektedir (TEPA 2014: 172-177).

2013 yılında yapılan yukarıdaki araştırma bilgisayarın çoğunlukla internetle anlam kazandığını göstermektedir. Çünkü evlerde bulunan bilgisayarın %82’ sinde internet bağlantısı bulunmaktadır. Sosyalleşme süreçlerine internet ve sosyal medya kullanımının etkisi açısından internet kullanan gençlerin yarıya yakının sürekli iletişim halinde olduğu sanal ilişki ağları veya grupları bulunduğunun tespit edilmesi önemlidir. Gençlerin internette en çok ziyaret ettikleri siteler sosyal paylaşım siteleridir. Sanal olarak kurulan ilişkilerin dörtte birinden fazlası fiziksel

dünyaya taşınmaktadır. Bu aktarım sosyal sermaye açısından bir zenginlik fırsatı olarak değerlendirilebileceği gibi önemli risk alanları olarak da yorumlanabilir. İnternet üzerinden arkadaş grubuna parçalanmış ailelerde bulunan ergenlerde en yüksek seviyede sahip olunması, internetin arkadaş ve sosyal çevre ihtiyacına yönelik kullanımının fiziksel çevrede tam olarak karşılanamamasına bağlı olarak arttığını göstermektedir. Bütün bunlar her geçen gün sanal ilişki ve etkileşimlerin sosyalleşme açısından daha önemli etkilere sahip bir mekân haline geldiğini göstermektedir.

2011 yılı TÜİK verileri ışığında Türkiye’de en çok internet ve sosyal medya kullandığı tespit edilen yaş aralığında bulunan üniversite gençliği üzerinde sosyal sermayenin sosyal medya kullanımına bağlı gelişip gelişmediğine dair bir araştırma 2012 yılında yapılmıştır. Araştırma 62 farklı vakıf ve devlet üniversitesinde öğrenim gören 1272 öğrencinin dahil olduğu bir örneklem üzerinden gerçekleştirilmiştir (Babacan, 2015: 131). Anket ve derinlemesine mülakat yönteminin kullanıldığı araştırma sonuçlarına göre fiziksel ve sanal dünyada kurulan ilişkiler birbirlerinin alternatifi değil, tamamlayıcılarıdır. Fiziksel dünyada var olan sosyal ağlar sanal ortama da taşınarak sosyalleşme süreçleri sürdürülmektedir. Araştırmaya katılan öğrenciler sosyal medyayı yaşamlarında vazgeçilemez olarak değerlendirmekle birlikte sosyal medya aracılığıyla sosyalleşme becerilerinin artması konusunda kesin yargılarda bulunmamışlardır. Sosyalleşme düzeyinin artması ile sosyal medya kullanımı arasında bireysel farklılıklara dayalı değişimler söz konusudur. Araştırma sonuçlarına göre sosyal medya ‘‘yeni tip bir sosyalleşmeyi’’ üretmektedir. Aslında sosyalleşmeye dair bazı davranışlara imkân tanıması açısından sosyal medyanın tamamen sanal bir ortam olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Sosyal medya fiziksel dünyadan zaman ve mekân olarak farklılaşan ‘‘sosyalleşmenin yeni bir mekânı ve aracı olarak işlev’’ görmektedir. Bu açıdan fiziksel dünya ile sanal dünya arasındaki mesafe büyük ölçekli bir daralma halindedir. Üniversitede öğrenim gören gençler sosyal medya aracılığıyla ‘‘yeni ve aslında gerçekçi bir dünya inşa’’ etmişlerdir (Babacan, 2015:194, 195).

Üniversite öğrenimine devam eden öğrencilerin yeni medya kullanımlarının genel olarak medya kullanımları üzerindeki etkilerine yönelik vakıf ve devlet üniversitelerinde ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde bir araştırma Dumanlı Kürkçü (2016: 259) tarafından yapılmıştır. Alan araştırmasına dayalı yapılan çalışma sonuçlarına göre araştırmaya katılan öğrencilerin %97,7’si sosyal medya kullanmaktadır ve 16-20 yaş aralığında bulunan öğrenciler en fazla oranda sosyal medya kullanmaktadır. En çok tercih edilen sosyal medya aracı Facebook’tur. Araştırma sonuçlarına göre gençler internete en çok cep telefonları

aracılığıyla bağlanmaktadır. Cep telefonundan sonra diz üstü bilgisayarlar, masa üstü bilgisayarlar ve tabletler internete bağlanmada en çok kullanılan araçlardır. Araştırmaya katılan gençlerin yarıdan fazlası sosyal medya içeriklerine yorum yaparak içerik üreticisi konumunda aktif olarak sosyal medyayı kullanmaktadırlar ve %87,8 oranında büyük bir öğrenci grubu internette gazete okumaktadır.

Doktora tezinin alan araştırması olarak yapılan yukarıdaki araştırma üniversitede öğrenim gören gençlerin sosyal medyayı yoğun olarak kullanmakta olduklarına dair diğer araştırma sonuçlarıyla uyumludur. Aslında bu yoğun kullanım oranı tezimiz kapsamında yapılan alan araştırması da içinde olmak üzere yapılan hemen hemen bütün çalışmalar tarafından desteklenmektedir. Araştırma sonuçları sosyal medyanın Web 2. 0 altyapısına bağlı olarak gençlerin aktif olarak katılabildikleri bir sosyal alanın varlığını göstermektedir. Bu yönüyle sosyal medya geleneksel medyada ayrı bir yerde yeni medya içerisinde bir yerde yer almaktadır. Etkileşime açık yapısı itibariyle de gençler tarafından bireysel tercihler kapsamında seçilerek yoğun olarak kullanılmaktadır.

2011 yılında Atatürk Üniversite’sinde Turan ve Göktaş (2011: 191) üniversite öğrencilerinin Facebook adlı sosyal medya aracını neden kullanmadıklarına ilişkin nitel bir araştırma yapmışlardır. Öğrenciler Facebook kullanmama gerekçelerini ‘‘vakit kaybı, asosyalleşme ve bağımlılık oluşturması, gizlilik ve güvenirlik konusundaki endişeleri’’ olarak sıralamışlardır. Bu sonuçlar üniversite öğrencilerinin sosyal medya kullanımı konusunda tamamen bilinçsiz olmadıklarını, yaşadıkları sanal süreçler üzerinde düşündükleri ve ona göre davrandıklarını göstermektedir.

Vural ve Bat (2010: 3370, 3373) tarafından Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin ‘‘üniversite gençlerinin yeni iletişim ortamlarından birisi olan sosyal medyayı bilme düzeyleri ve sosyal medya alışkanlıklarının saptanmasına yönelik’’ alan araştırmasına dayalı bir çalışma yapılmıştır. Araştırma sonucunda araştırmaya katılan öğrencilerin tamamının internet kullanıcısı oldukları, internet için ayrılan vaktin çoğunun sosyal medya kullanımıyla ilgili olduğu, video paylaşım sitelerini takip etme oranının yüksek olduğu, video paylaşımı konusunda çekimser olan katılımcıların sosyal medyada yorum yapma konusunda rahat oldukları tespit edilmiştir. Armağan (2013: 83-91) tarafından Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yapılan diğer bir alan araştırması ‘‘üniversite öğrencisi dijital yerlilerin, akademik amaçla zaten kullanmak zorunda oldukları dijital ortamı, gündelik yaşam pratikleri içinde hangi amaçla ve hangi biçimde kullandıkları, ayrıca kullanım sürecinde kendilerini

sunarken hangi iletişimsel taktiklerden yararlandıkları’’ amacıyla yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre 1-5 saat arasında sosyal ağları kullanan gençler gündelik ihtiyaçlarını internet üzerinden karşılamanın yanında ‘‘kendilerine yönelik izlenimleri yönetmektedirler.’’ Romantik ilişki geliştirme, yeni arkadaş edinme, sosyal medyada tanıştığı birisiyle fiziksel olarak da görüşme konularında erkek öğrencilerin sosyal medyayı daha fazla kullandıkları; kadın öğrencilerin ise video-fotoğraf paylaşımı konusunda sosyal medyayı daha fazla kullandıkları belirlenmiştir. Özellikle kadın öğrencilerin sanal dünyada geleneksel kültürel özelliklerini daha fazla yansıttıkları da araştırma sonucunda ulaşılan diğer önemli bir bulgudur.

Yukarıda sonuçları verilen çalışma sanal dünyanın yaşadığımız fiziksel dünyadan tamamen ayrı ve özerk olmadığını göstermektedir. Zira sanal dünya gerçek dünyada yaşanan kültürlenme süreçlerinin aktarıldığı yeni bir mekân olma özelliğine sahiptir. Bununla birlikte sanallığın genel özelliklerinin gerçek yaşamdaki sosyal ilişkiler açısından belirleyici bir çerçeve oluşturmadığı da iddia edilemez. Gerçek ve sanal sosyal mekanlar birbirleri üzerinde etkili olmaktadırlar. Aslında söz konusu etkinin düzeyi ve yoğunluğu, kullanıcıların özelliklerine ve kullanım yoğunluğuna göre değişmektedir.

Toruk (2008: 475) tarafından Selçuk Üniversitesi’nde öğrencilerin o dönemde en çok kullandıkları gazete, TV ve interneti kullanma biçimlerinin ‘‘kullanımlar ve doyumlar perspektifi’’ açısından ele aldığı alan araştırmasına dayalı bir çalışma yapmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin eğlence ve bilgi edinme amaçlı interneti günlük 1-2 saat kullandıkları, tamamına yakınının mail adresine sahip olduğu, internetin en çok haber sitelerine girme amaçlı kullanıldığı, erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha fazla forumları takip ettiği, chat yaptıkları ve film izlediklerine dair sonuçlar elde edilmiştir.

2008 yılı gibi sosyal medyanın yeni kabul edilebilecek bir evresinde internet kullanımında sosyal medyanın kapladığı alanın değerlendirilebilmesi ve günümüzle karşılaştırmalar yapılabilmesi açısından yukarıdaki araştırma sonuçları önemlidir. Zira araştırmanın yapıldığı tarihten günümüze gelindiğinde internet kullanım süresi ve genel internet kullanımı içerisinde sosyal medya kullanımının kapladığı alan sürekli olarak artmıştır. Aslında sosyal medyanın çok kullanılır olmasında, internetin farklı uygulamalarının kullanılmasıyla elde edilebilecek birçok hizmeti kendi bünyesinde toplayabilme özelliği yer almaktadır.

Solmaz ve Tekin (2013: 25) tarafından Selçuk Üniversitesi’nde yapılan daha yakın tarihli bir alan araştırması ‘‘sosyal medya kullanım oranı, en çok kullanılan sosyal medya aracı, sosyal medya kullanım sıklığı ve sosyal medya kullanım amacının ölçülmesi’’ amacıyla

yapılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %97,6’ının sosyal medyayı kullandığı, en çok kullanılan sosyal paylaşım ağının Facebook olduğu ve ikinci sırada Twitter kullanımının söz konusu olduğu, öğrencilerin ortalama 1-3 saat arasında sosyal medya kullanımı için vakit ayırdıkları, alışveriş alışkanlıkları üzerinde sosyal medyanın %55 gibi büyük bir oranda etkili olduğu ve yeni arkadaş edinmekten ziyade sosyal medyanın mevcut arkadaşlık ilişkilerinin sürdürülmesi amacıyla kullanıldığı sonuçları elde edilmiştir. Aynı üniversitede 5 yıl arayla yapılan araştırma sonuçları sosyal medyanın gelişimine bağlı olarak internette ayrılan zamanın haber sitelerinden daha çok sosyal medya kullanımına yöneldiği görülmektedir. Söz konusu sonuç internet kullanımının neredeyse tamamen sosyal medya kullanımına dönüşme sürecini anlama açısından anlamlıdır.

Ada, Çiçek ve Kaynakyeşil (2013: 633) tarafından Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencileri üzerinde ‘‘çevrimiçi sosyal ağ sitesi kullanımını etkileyen motive edici faktörlerin incelenmesi ve bazı demografik özellikler açısından fark gösterip göstermediklerinin tespit edilmesi’’ amacıyla alan araştırmasına dayalı bir çalışma yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre kadın öğrencilerde iletişim kurmak, bilgi ihtiyacını karşılamak ve bilgi paylaşımında bulunmak ve sosyal ilişkilerini sürdürmek amaçları erkek öğrencilerden daha fazla oranda sosyal ağ sitelerini kullanmada motive edici faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca son sınıf öğrencilerinin lisans öğrenimine yeni başlayan öğrencilere göre ‘‘internette bilgi arama, problem çözme, içerik yönetimi ve bağlanabilirlik gibi faktörler’’ ile sosyal ağ sitesi kullanımı konusunda daha çok motive oldukları görülmüştür.

Lisans eğitimi düzeyinde yapılan alan araştırmalarının sonuçları tezimizle ortak örneklem grubu üzerinden yapılması ve konuların birçok ortak noktası olması bakımından önemlidir. Zira sosyalleşme becerisinin sosyal medya aracılığıyla köreldiği veya daha da geliştiği iddialarının göreceli olduğu yapılan çalışmalardan çıkarılabilecek önemli bir sonuçtur. Sanal dünyanın inşa edilebilen yapısıyla kişisel anlam dünyaları açısından gerçekçi olarak değerlendirilmesi önemlidir. Zira inşa edilen bu gerçekliğe bağlı olarak sanal ve fiziksel dünyanın birbirinin üzerinde belirleyici etkilerinin olduğu söylenebilir. Ayrıca sosyal medya kullanımının fiziksel sosyal çevrenin özelliklerinin yanında olgunlaşma düzeyine ve konuyla ilgili bilinç seviyesine bağlı olarak sosyalleşme üzerinde olumlu veya olumsuz etkilerinin olabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından sosyal medya-gençlik ilişkisini incelemek amacıyla 15-29 yaş aralığını kapsayan ve internet üzerinden çevrimiçi olarak 2013 yılında

yapılan bir araştırma bulunmaktadır. Araştırma sonuçları sosyal medyada uzun süre zaman geçirilmesinin yüz yüze ilişki kurma ve etkileşim becerilerini olumsuz etkilediğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte yapılan araştırmayla elde edilen sonuçlar şunlardır:

 İnternet kullanan neredeyse bütün gençler sosyal medyayı da kullanmaktadırlar.

 Sosyal medya mecralarında var olan çeşitlilik sosyal medyanın farklı özelliklere sahip gençler tarafından kullanılmalarında etkilidir.

 Sosyal medyaya bağlanma aracı %62 oranında diz üstü bilgisayarlar, %50’si de akıllı telefonlardır. Bu araçların mobil özelliği sosyal medyanın ulaşılabilirliğini ve dolayısıyla kullanım oranını artırmaktadır.

 Gençler bir günde birden fazla sayıda sosyal medyaya bağlanmaktadır ve gençlerin 1/3’ü günde en az 3 saatini sosyal medyada geçirmektedir.

 Sosyal medyada içerik oluşturmalarından dolayı Türkiye’deki gençler aktif internet kullanıcısı grubuna dâhildir.

 Facebook en çok kullanılan sosyal medya mecrasıdır. Türkiye’de araştırmaya katılan gençlerin %89 gibi büyük bir bölümü bu sosyal medya mecrasını kullanmaktadır. YouTube, Instagram, sözlükler, Wiki’ler, Bloglar, interaktif online oyunlar, lokasyon paylaşımları, profesyonel iş ağları ve sanal yaşam alanları da yaygın kullanım oranına sahiptir.

 Twitter, %45 ile sosyal medya mecraları arasında en çok kullanılan 3. sosyal medya aracıdır. Twitter kullanan gençlerin telefon ve bilgisayarlarını daha fazla kullandıkları, internete daha sık bağlanarak uzun süre geçirdikleri ve sosyal paylaşımlarının daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Twitter kullanıcılarının özgürlük konusunu daha çok önemsedikleri belirlenmiştir.

 Sosyal medyada gençler tarafından en çok yorumlanan konular %60 günlük olaylar, %55 müzik-film-dizi-TV yorumları ve %43 toplumsal konulardır.

 Sosyal medyada en çok özgürlük konusu önemsenmektedir. Gençler özgürlük kavramıyla eğlence, bilgi edinme, gündemi takip etme, sesini duyurma, sosyalleşme, sınırlandırmalardan uzak kalma ve alternatif medya kanalını kullanmayı kastetmektedir.

 Gençlerin sosyal medyaya yaklaşımları ve onu benimseme ölçüleri tek boyutlu ve aynı değildir. Kişisel farklılıklara göre sosyal medyaya bağımlı olanlar olduğu gibi, onu verimli kullananlar veya ona şüpheli yaklaşanlar (sınırlı kullanıma sahip olanlar) da bulunmaktadır (Gençlik ve Sosyal Medya Araştırma Raporu, 2013: 134-137).

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yapılan araştırmanın sonuçları Türkiye’de gençlerin sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve buna bağlı olarak anlaşılmaları açısından önemlidir. İnternetin neredeyse sadece sosyal medya anlamına gelmesi konunun gençler açısından önemi hakkında fikir vermektedir. 2013 yılı itibariyle uyku, okul veya iş gibi saatleri çıkarıldığında kalan günlük sürenin neredeyse yarısının sosyal medyada geçtiği görülmektedir. Bireysel farklılıklara göre sosyal medya kullanım alışkanlıkları ve tutumları söz konusu olsa da fazla kullanımın gündelik ilişkiler ve etkileşim süreçleri üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu kesindir. Bununla birlikte gündelik yaşamın yüz yüze ilişkilerinde ihtiyaç olduğu halde karşılanamayan hangi özelliklerin sosyal medyada karşılandığı konusuna değinilmesi gerekmektedir. Sosyal medyanın en çekici yönünün özgürlük ve mutluluk kavramlarıyla ifade edilmesi gündelik yaşamdan sanal yaşama kayan dikkatin açıklayıcısı olabilir. Türkiye’de kendilerini ifade etme adına içerik üretiminin oldukça fazla olması aktif internet kullanıcısı olan gençlerin gündelik fiziksel etkileşimlerde kendilerini ifade etme yollarının ne kadar sağlanabildiği konusunun da sorgulanmasını gerektirmektedir.

2017 Haziran ayı sonu itibariyle Türkiye’de TÜİK verilerine göre 76 milyon 616 bin cep telefonu aboneliği, 66 milyon 436 bin de internet aboneliği bulunmaktadır. Türkiye’de cinsiyetlere göre internet kullanım oranlarına bakıldığında 2016 yılında erkeklerin %70,5’i, kadınların ise %51,9’u internet kullanmaktadır. 2017’de ise erkeklerin %75,1’inin, kadınların ise %58,7’sinin internet kullandığı görülmektedir. Bir yıllık artış oranları internetin her geçen yıl daha fazla kullanılmakta olduğunu göstermektedir. 2017 yılı itibariyle internet kullanan erkeklerin %94,4’ü ve kadınların %93’ü interneti düzenli kullandıklarını ifade etmişlerdir. Eğitim seviyesi arttıkça internet kullanım oranının arttığı görülmektedir (%60,1 üniversite / master / doktora, %29,8 lise veya mesleki lise, %17,6 ilköğretim / ortaokul veya mesleki ortaokul, %1,3 ilkokul ve %0,7 herhangi bir okul bitirmeyenler). TÜİK verilerine göre internet Türkiye’de en çok 16-24 yaş aralığında bulunanlar (%87,2) tarafından kullanılmaktadır. İkinci sırada %85,7 oranla 25-34 yaş aralığı ve daha sonrada sırasıyla %73,9 oranıyla 35-39 yaş, %51,7 oranıyla 45-54 yaş, %27,2 oranıyla 55-64 yaş ve %11,3 oranıyla 65-74 yaş aralığı bulunmaktadır. 2017 yılının ilk 3 ayında internetin kullanım amaçları içerisinde birinci sırada %83,7 oranla ‘‘Sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf vb.

içerik paylaşma.’’ yer almaktadır. İnternet kullanıcılarının %61 gibi büyük bir çoğunluğu interneti ‘‘Kendi oluşturduğunuz metin, görüntü, fotoğraf, video, müzik vb. içerikleri herhangi bir web sitesine paylaşmak üzere yükleme.’’ amacı çerçevesinde kullandığını ifade etmiştir (TÜİK, 2017). TÜİK verilerine bakıldığında Türkiye’de internet kullanıcılarının daha çok gençler ve eğitim seviyesi yüksek olanlar olduğu görülmektedir. Ve bu istatistiksel sonuçlara göre internet kullanımı her geçen yıl daha da artmakta ve internette en çok sosyal medya kullanımının yaygın olduğu görülmektedir.

Türkiye’de gençlerin internet ve sosyal medya kullanımıyla ilgili yapılan çalışmalar gün geçtikçe internet ve özellikle sosyal medya kullanımının arttığını göstermektedir. Daha çok fiziksel yaşamdaki sosyal çevrede var olan insanların olduğu bir sanal sosyal evren söz konusu olsa da sanal dünyada yeni geliştirilen ilişkilerin fiziksel yaşama aktarılabildiği de