• Sonuç bulunamadı

Sosyal yardım programlarının aktif politikalar doğrultusunda yeniden

2. DÜNYADA SOSYAL YARDIMLAR

2.2. Dünyada Sosyal Yardım Programları

2.2.3. Sosyal yardım programlarının aktif politikalar doğrultusunda yeniden

İnsanların yoksul olması, onların işgücüne ya da topluma başarılı bir şekilde katılamadıklarının bir işaretidir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, yoksulluğun en önemli nedenlerinden biri toplumda gelir dağılımındaki eşitsizliktir. Sosyal politikalar yoksullukla mücadele konusunda gelir eşitsizliğinin azaltılması amacıyla çeşitli araçlar öngörmektedir. Yakın zamana kadar vergiler ve kamu transferleri bu araçlar içerisinde en önemli olanları iken, artık yoksullukla çok yönlü mücadele edebilmek için başka yolların aranması gerektiği yönündeki görüş hakim hale gelmiştir.97

Yoksul kesimlerin sadece sıkıntılarının giderilmesi yoluyla yoksulluk çizgisinden yukarı çıkmalarını sağlamanın mümkün olmadığı görülmektedir. Bireylerin yoksulluk kıskacından kurtulabilmeleri, içinde bulundukları koşulların değiştirilmesi, bu ise sosyal ve ekonomik hayata aktif olarak katılmalarının sağlanmasıyla mümkün olacaktır. Yoksullukla mücadelenin bu yeni yorumu aktif sosyal politikalarda ifadesini bulmaktadır.98

Sosyal politikaların geçmişteki pasif nitelikli ve telafi edici yaklaşımı; mal veya hizmet alımını sağlamak üzere bir kesimden diğerine yapılan nakdi veya ayni transferleri içermektedir. Günümüzde önem kazanan aktif politikalar ise bireylerin toplum içinde kendi kendilerine yeterli olan bağımsız kişiler haline gelebilmeleri için insana yatırım konusuna ağırlık vermektedir. Aktif politikalar özellikle, yararlanıcı konumdaki kişilerin istihdamının artırılmasını teşvik edici harcamaları kapsamaktadır.99

Aktif sosyal politikalar sosyal koruma programlarında workfare (work for your welfare) adı verilen önemli bir anlayış değişikliğine yol açmıştır. Bu yeni

96 Barrientos ve Holmes, 2006; Rawlings, 2005. 97 OECD, 2005.

98 OECD, 2005. 99 Arjona ve ark., 2002.

52

anlayış, faydalanıcıların sosyal koruma programları kapsamında aldıkları ödemeler karşılığında çalışmalarını ifade etmektedir. Sosyal koruma sisteminin bir parçası olarak sosyal yardım sistemi kapsamındaki programlar da workfare anlayışı çerçevesinde yeniden şekillendirilmektedir.

Sosyal yardım programlarının sosyal koruma sistemi içerisinde çok küçük bir paya sahip olmasına karşılık, sosyal yardım alan kişi sayısı 1990’ların başından itibaren gittikçe artmıştır. Bu artışın en önemli nedeni işsizliktir. Bir taraftan işsizlik sosyal yardım alan kişi sayısının artmasına neden olurken, diğer taraftan kişilerin sosyal yardım almaya uzun süreler boyunca devam etmeleri onların istihdam edilebilirliklerine engel olmakta ve sosyal yardımlara bağımlı hale gelmelerine yol açmaktadır.100, 101 1990’larda işsizliğin artması ve sosyal yardım programlarından faydalanan kişilerin uzun süreler boyunca sosyal yardım sisteminde kalmaları (veya sistemden çıksalar da kısa süre içerisinde tekrar sisteme girmeleri) bu yardımlara bağımlı hale gelmeleri sosyal yardım alanında aktif politikaların önem kazanmasında etkili olmuştur.

Sosyal yardım alanındaki aktif nitelikli uygulamaların en önemlisi istihdam yanlı sosyal yardım programlarıdır. Ekonomik olarak faal olmayan yoksul kesimlere nakit transferi verilmesi yerine bu kişilerin ücretli işlere geçmelerine yardımcı olunması gerektiği 1990’lardan sonra sosyal yardım alanında gittikçe yaygınlaşan bir yaklaşımdır. İstihdam yanlı sosyal yardım programlarının amacı; sosyal yardımlardan yararlanan işsiz kişilerin çeşitli politikalar aracılığıyla işgücü piyasasına entegrasyonun sağlanması ve ekonomik ve sosyal katılımlarının artırılmasıdır.

İstihdam yanlı sosyal yardım programları işgücünün arz tarafına (sosyal yardımlardan yararlanıcı kesimler) yönelik olabileceği gibi talep tarafına (kamu ve özel kesim işverenleri ve sivil toplum kuruluşları) yönelik de olabilir. Bu programlar; mali yönden teşvik edici veya sosyal bütünleştirmeyi sağlayıcı nitelikte ya da yasal müdahale veya istihdama yönlendirme niteliğinde olabilir. İstihdam yanlı sosyal

100 Hanesch ve Balzter, 2001.

101 Sosyal yardımlara bağımlı olma durumu bedavacılık (free-rider) olarak da tanımlanmaktadır. Bkz. Akalın, 1981, sy. 273.

53

yardım programları; danışmanlık, yönlendirme, eğitim, istihdam eğitimi, işe yerleştirme, düşük ücretli işleri kabul eden kişiler için mali destekler (sübvansiyonlu işler - subsidised jobs) veya kamu istihdamı gibi uygulamaları içermektedir.

İstihdam yanlı sosyal yardım programları hakkında yapılan çeşitli çalışmalar bu programların dayandığı aktif politikaları, yumuşak ve sert uygulamaları içermelerine göre ikiye ayırmaktadır.102 Yumuşak politikalar; istihdam yanlı sosyal yardım programlarına erişim hakkının kolaylaştırılmasını, sosyal yardım alanların bu programlara katılmaları için mali teşvik edicileri ve mevcut programların kalitesinin artırılmasını içermektedir. Sert politikalar ise; bu tür programlar kapsamında sağlanan yardımların süresinin kısaltılması ve miktarlarının azaltılması veya yardımlara erişim için gereken şartların zorlaştırılması yoluyla mali baskı veya zorunlulukları içermektedir. Yumuşak politikalar işsiz olup sosyal yardım alma durumunun sorumluluğunu yapısal nedenlere dayandırmakta ve bu durumdaki kişiler için fırsatların genişletilmesini sağlamaya çalışmaktadır. Sert politikalar ise işsiz olup sosyal yardım alan kişileri, içinde bulundukları durumun sorumlusu olarak görmekte ve sosyal yardımlara erişim konusunda daha sınırlayıcı şartlar getirmektedir.

İstihdam yanlı sosyal yardım programlarının olumlu yönleri arasında sayılan başlıca hususlar şunlardır103:

• Sosyal yardım alanların çalışma motivasyonu ve kabiliyetini artırmaktadırlar.

• Çalışma fırsatı sağlamakta ve kişilerin kendilerine olan güven ve saygılarını artırmaktadır.

• Sosyal yardım alan kişi sayısını düşürme ve yardım alanların yardımlara olan bağımlılığını azaltma yönünde etkilidir.

• Mali etkinlikleri oldukça yüksektir. Kamu harcamalarını artırmadan, işsizlik yardımlarını ve sosyal yardımları talep eden kişi sayısını kısa dönemde azaltma konusunda başarılı olabilmektedir.

102 Hanesch ve Balzter, 2001. 103 Hanesch ve Balzter, 2001.

54

Bu programların olumsuz yönleri arasında sayılan başlıca hususlar ise şunlardır104:

• İkinci sınıf işyerlerinde, kötü çalışma koşullarında ve oldukça düşük ücretlerle çalışmak kişilerin kendine güvenini zedeleyebilmekte ve iş arama çabalarını olumsuz etkileyebilmektedir.

• Kısa dönemli olmaları dolayısıyla, sosyal yardım alan kişiler açısından kalıcı bir sonuç getirmemektedir.

• İşgücü piyasasına entegrasyonu artırarak yoksulluğu ve sosyal yardımlardan yararlanma ihtiyacını azaltma konusunda kısıtlı bir başarı sağlamaktadır.

Arjantin’de istihdam yanlı sosyal yardım uygulaması olarak yürütülen “Jefes de Hogar” programının yoksulluk ve işgücü üzerindeki etkileri konusunda yapılan bir çalışmaya göre, bu programın yürütülmemesi durumunda yararlanıcıların üçte birinin işgücü piyasasının dışında ya da işsiz durumda olacağı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra programın, katılımcıların işgücüne katılma eğilimlerini ve kayıtlı sektörde iş bulabilme oranlarını yükselttiği ve programın, katılımcıların tamamının olmasa da bir kısmının beşeri sermayesini geliştirdiği belirtilmektedir. Diğer taraftan programa katılımın 6 ay ile sınırlanmasına karşılık yararlanıcıların beşte birinin en az 19 ay programda kaldığı görülmüştür. Dolayısıyla programın katılımcılarda bağımlılığa yol açabildiği belirtilmektedir. Kişilerin sosyal yardım programlarından ayrılamamaları durumu sosyal kalkınma açısından da olumsuz bir durumdur. Nüfusun önemli bir bölümünün ancak bu tür programlar sayesinde istihdam olanağına sahip olması, önemli bir nüfus kesiminin düşük verimle çalışacağı; katılımcılar açısından programlara bağımlılığın gelişmesi ise, düşük verimle çalışma halinin uzun süre devam edeceği anlamına gelmektedir.105

İstihdam edilebilirliğin sağlanması, Avrupa Birliği’nde sosyal dışlanma ile mücadele konusunda en iyi araç olarak görülmekte, sosyal koruma sisteminin modernizasyonunun da istihdama erişebilirliğin artırılması üzerinde odaklanması

104 Hanesch ve Balzter, 2001. 105Franceschelli and Ronconi, 2005.

55

gerektiği düşünülmektedir. Dolayısıyla sosyal yardımlar, çalışabilir durumdaki herkese düzenli ve kaliteli istihdam için gerekli desteğin verilmesini sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.106 Avrupa Birliği Konseyi de 24 Temmuz 1992 tarihli tavsiye kararında çalışabilir nüfus için güvenceli asgari gelirin iş bulabilme, mesleki eğitim veya diğer ekonomik ve sosyal entegrasyon tedbirlerine dayandırılmasını ve bunun cezalandırma şeklinde değil bu kişilerin işgücü piyasasındaki konumlarını iyileştirecek bir fırsat şeklinde olmasını ifade etmiştir.

Aktif politikalar kapsamında sadece ekonomik faaliyetleri değil sosyal faaliyetleri de dikkate almak doğru olacaktır. Kişinin, yürütmekte olduğu ekonomik faaliyetlerde devamlılık sağlayabilmesi açısından, içinde bulunduğu sosyal yapıdan kopuk olmaması da önem taşımaktadır. Fransa ve Belçika’da asgari gelir desteği uygulamalarının, istihdama teşvik etmenin yanı sıra konut yardımları ile birlikte kurgulanması, aktif sosyal politikalarda hakim olan bireyin içinde geliştiği koşulları değiştirmeye çalışma anlayışını yansıtmaktadır.

Aktif politikalar sert yaklaşımdan yumuşak yaklaşıma doğru kaymaktadır. Bu çerçevede istihdam yanlı sosyal yardım programlarının, kişilerin sorumluluk ve yükümlülüklerinin artırılması amacını taşıyan uygulamalar olarak değil, öncelikli hedefi yoksullukla mücadele olan uygulamalar şeklinde anlaşılması gerekli görülmektedir. Dolayısıyla istihdam yanlı sosyal yardımlar, yararlanıcılara sunulan hakların ve fırsatların artırılması yönünde geliştirilmektedir.107