• Sonuç bulunamadı

1. SOSYAL YARDIMLARIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

1.3. Sosyal Güvenlik Kavramı

Sosyal koruma sisteminin önemli bir bölümünü oluşturan sosyal güvenlik sistemi, toplumun tüm kesimlerini kapsayarak, her bir bireyin sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamayı ve bu sayede bireylerin bugünkü durumlarının ve geleceklerinin güvence altına alınmasını hedeflemektedir. Sosyal güvenlik, ihtiyaç

21 Sözer, 1994, sy. 3. 22 Sözer, 1994, sy. 4. 23 Talas, 1997, sy. 53. 24 EUROSTAT, 1996, sy.12.

19

halindeki kişilere yaptığı yardımlarda onlara insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyini sağlamayı amaçlamaktadır.25

Sosyal güvenlik olarak adlandırılan sistemler, sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan modern topluma özgü bir uygulama olarak görülmekle birlikte, sosyal güvence sağlama amacını taşıyan uygulamaların geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Sosyal güvenlik uygulamaları genel olarak bireysel ve kollektif teknikler olmak üzere iki başlık altında ele alınmaktadır.26 Bireysel teknikler; bireysel tasarrufları, kollektif teknikler ise; yardım, hukuki sorumluluk27, yardım sandıkları, özel sigortalar, sosyal sigortalar ve sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler olarak belirtilmektedir.

Diğer taraftan sosyal güvenlik sistemindeki programların belirleyici özelliklerinden biri bunların kamu kurumları ya da yarı kamusal kurumlar tarafından yürütülmeleridir. Sosyal güvenlik sisteminin başlıca araçları, sosyal sigorta programları ile sosyal yardım ve sosyal hizmet programlarıdır. Sosyal sigorta programları, çalışanları (kayıtlı olarak çalışmaları durumunda) ya da çalışmasa da isteğe bağlı olarak sosyal sigorta sistemine girebilecek imkânlara sahip olan kişileri ve sigortalıların bakmakla mükellef oldukları kişileri bazı belirli sosyal risklere karşı korumaktadır (Bkz. Kutu 1.2.). Çalışmayan, herhangi bir kayıtlı çalışanın bakmakla mükellef olmadığı ve sosyal sigorta sistemine girebilecek imkânlara sahip olmayan nüfus kesimi de sosyal risklerle baş edebilme konusunda sosyal yardım programları aracılığıyla kendisine destek verilmesine ihtiyaç duymaktadır. Sosyal hizmetler ise toplumdaki herkesin, ülkenin genel şartları çerçevesinde, insana yaraşır bir biçimde varlıklarını sürdürebilecekleri bir ortam yaratmaya yönelik yürütülen tüm hizmetleri ifade etmektedir.28

Sosyal sigorta programları prim esasına dayalıdır. Sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler ise genellikle vergilerle finanse edilmekte olup, sosyal yardımlardan yararlanan kişilerin herhangi bir mali katkısı söz konusu değildir. Ancak sosyal hizmet programları içerisindeki bazı uygulamalar özel gönüllü kuruluşların

25 Tuncay, 1986, sy. 6.

26 Tuncay, 1986, ss 9-16; Güzel ve Okur, 1996, ss. 8-13.

27 Hukuki sorumluluk, bir kişinin başka bir kişiye zarar vermesi durumunda, yasanın aradığı koşulların gerçekleşmesiyle bu zararı tazmin etmekle yükümlü olması anlamına gelmektedir (Güzel ve Okur, 1996, sy.13).

20

yardımıyla yürütülebilmekte veya bazı sosyal hizmet programlarından yararlanan maddi sıkıntı içinde olmayan kişilerden katkı talep edilebilmektedir.

Sosyal yardım ile sosyal hizmet alanlarını birbirinden ayıran temel farklılık; sosyal yardımların muhtaçlık esasına dayanması, sosyal hizmetlerde ise muhtaçlığın değil toplumsal uyum sorunlarının çözülmesine yardımcı olacak hizmete duyulan ihtiyacın esas olmasıdır. Sosyal yardıma ihtiyaç duyan kesimlerin tamamının sosyal hizmete de ihtiyacı olduğu söylenebilecek iken, sosyal hizmete ihtiyaç duyan herkesin sosyal yardıma da ihtiyaç duyduğu söylenemez. Örneğin, zengin bir kişiye özrü veya yaşlılık durumu dolayısıyla sosyal hizmet sunulurken, aynı kişiye sosyal yardım yapılması gerekmeyecektir. Ancak yoksulluk nedeniyle sosyal yardım alan bir kişi, yoksulluğun kendi yaşamında yarattığı olumsuzlukların ya da oluşabilecek toplumsal uyumsuzluğun giderilmesi için sosyal hizmete de ihtiyaç duyacaktır. Yine de sosyal hizmetler ile sosyal yardımlar arasında kesin bir çizgi bulunmamakta, bazı durumlarda sosyal hizmet uygulamaları ile sosyal yardım uygulamaları iç içe geçmektedir.29

21

KUTU 1.1. Dünyada Modern Sosyal Güvenlik Uygulamalarının Gelişimi

Bugün dünyanın birçok ülkesinde yasal düzenlemelerle kurulmuş olan sosyal güvenlik sistemlerinin gelişimi 150 yıla yakın bir süre içerisinde olmuştur. Sosyal güvenlik uygulamalarının bu kadar kısa bir süre içerisinde, farklı biçimlerde de olsa, tüm dünyaya yayılmasının en önemli nedenlerinden biri, sanayileşmenin tüm toplumlarda benzer sosyal sorunlara yol açması ve kişilerin bu sorunlara karşı tek başlarına çözüm bulmakta zorlanmalarıdır. Önemli nedenlerden bir diğeri, dünya ticaretinin rekabetçi yapısı dolayısıyla bir ülkede sosyal güvenlik alanında bir uygulama yürürlüğe girdiğinde, bu ülke ile rekabet halinde olan diğer ülkelerin de bu uygulamayı kendi ülkesinde yürürlüğe sokmasının çeşitli baskı ve yaptırımlarla sağlanmasıdır. Önemli bir başka neden, kişilerin yabancı ülkelerde çalışmasından kaynaklanmaktadır. Kendi vatandaşı başka bir ülkeye çalışmaya giden ülke, bu vatandaşın kendi ülkesinde sahip olduğu sosyal güvenlik haklarına çalıştığı ülkede de sahip olmasını talep etmekte ve bu yönde uluslararası andlaşmalar yapılmaktadır.

Modern sosyal güvenlik alanındaki ilk adımlar iş kazası riskine karşı güvence sağlayan düzenlemeler ile atılmıştır. İtalya (1883), Almanya (1884), Norveç (1894), İngiltere (1897), Fransa ve Danimarka (1898), Belçika ve Hollanda’da (1903) çıkarılan düzenlemeler sosyal güvenlik alanındaki ilk düzenlemeler arasında yer almaktadır.

Sosyal güvenlik alanındaki ilk kapsamlı düzenleme ise Almanya’da 1881 yılında Başbakan Bismarck tarafından hazırlanan imparatorluk fermanı sonrasında yapılmıştır. O dönemde olası bir karışıklığa engel olmak amacıyla işçi kesimine bazı sosyal hakların tanınması uygun görülmüş ve bir imparatorluk fermanı hazırlanarak, sosyal güvenlik kanunları çıkarılacağı duyurulmuştur.30 Ferman sonrasında; hastalık, iş kazaları, yaşlılık ve maluliyet sigortalarıyla ilgili kanunlar çıkarılmıştır.

Modern sosyal güvenlik sistemlerinin oluşmasında ikinci önemli gelişme Beveridge Raporudur. II. Dünya Savaşından sonra yoksulluğun önemli bir sorun olarak algılanmaya başlanması, bu raporun şekillenmesinde en önemli etkendir. Sir W. Beveridge tarafından hazırlanan raporun sosyal güvenlik alanına getirdiği en büyük yenilik sosyal güvenlik sisteminin sadece çalışan kesimleri değil toplumun tüm kesimlerini kapsaması gerektiği anlayışıdır. 31

Türkiye’de de modern sosyal güvenlik alanındaki ilk adım, 1869 tarihli Maadin Nizamnamesi ile iş kazası riskine karşı güvence getirilerek atılmıştır. Maadin Nizamnamesi, iş sırasında kazaya uğrayan işçilere veya bunların ölümü halinde ailelerine, mahkemece kararlaştırılacak bir tazminat ve yardım parası ödeme zorunluluğu getirmekle, iş kazası durumunda işçiye ve ailesine güvence sağlamıştır.

30 Tuncay, 1986, sy. 17 31 Tuncay, 1986, sy. 19

22