• Sonuç bulunamadı

Sosyal Medya Üzerinden Hazcı Doyum: Gastronomi Örneği

4. BÖLÜM: TÜKETİM KÜLTÜRÜ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİ

4.1. Tüketim Toplumu ve Enstrümanları

4.1.8. Sosyal Medya Üzerinden Hazcı Doyum: Gastronomi Örneği

Dijital teknolojilerin cebimize kadar girdiği 21. Yüzyılda insanlar; günlük yaşantılarını, zevklerini, giyimlerini, gezip gördükleri yerleri, işyeri aktivitelerini paylaşırken yedikleri içtikleri yemeklerin de fotoğraflarını paylaşır olmuşlardır. Bu içeriklerde kimi zaman minimal ve yöresel ürünlerin ve yemeklerin fotoğrafları paylaşılırken, çoğunlukla uzun masaların üzerindeki çeşit çeşit yemeklerin olduğu, ışıltılı salonlar içindeki sofralar paylaşılır olmuştur. Dünyanın hiçbir öz kültüründe insanlara açlık üzerinden bir acı çektirilmez. Yenilenin ya da içilenin sözü edilemez. Hatta öyledir ki okul beslenme saatlerinde her bütçeden insanın alıp tüketebileceği gıdaların olduğu menüler belirlenir. Ancak önceki başlıklar altında tekrar tekrar sözünü ettiğimiz “ İnsanların olmadıkları gibi görünme, dijital bir kişilik yaratma” istediğinden dolayı bahsi geçen dijital platformlar üzerinde yemek temalı içerikler oluşturulur. İnsanların hayatlarını idame ettirmek adına; beslenmek, barınmak, üremek gibi temel ihtiyaçları söz konusudur. Yemek yeme ve bunların fotoğraflarının paylaşımı ile bireyler kendilerini yedikleri yemeklerin ve bunların üretildiği mekanların reklamını yaparak kendilerine yapay bir kişilik ve profil oluştururlar. Yoğunlaşan iş yaşamı ve zamana yetişememe gibi sorunlardan mütevellit insanların dışarıda yemek yeme alışkanlıkları zirve noktaya ulaşmıştır. Dışarıda yemek yeme amaçları ve boyutları şu şekilde değerlendirilir:

 Açlığı giderme - Fizyolojik

 Yenilik arayışı - Psikoloji

 Eğlence - Psikolojik/sosyal

 Mutluluk - Psikolojik

 Ruh halinde iyileşme - Psikolojik

 Kolaylık (evde yemek hazırlamaktan kaçınma) - Ekonomik

 Zaman tasarrufu - Ekonomik

 Sosyal etkileşim (yeni insanlarla tanışma) - Sosyal

 Aile/arkadaşlarla birlikte olma - Sosyal

 Statü, Prestij –Sosyal111.

Tüm kültürlerde yemek yeme vakitleri ailenin bir arada olduğu ve kimi zamanlarda hassas ritüellere bağlı olan bir aktivitedir. İnsanlar yemek yerken birbirlerini görür, gün içindeki faaliyetlerini birbirleriyle paylaşırlar. Ancak tüketim çağında yemek bir tanıtım organizasyonu ve haz unsuruna dönüşmüştür. İnsanlar yemek yiyecekleri mekanları seçerken, o mekan hakkında sosyal medyada yapılan yorumları araştırır ve mekanın tanınırlığının kendi oluşturacağı içerik içinde ne derece bir kimlik oluşturacağına dikkat eder. Yani diğer bir deyişle kapitalizmin ana olgularında biri olan, malın ne kadar fayda sağlayacağı değil, ne boyutta bir kimlik yaratacağı ve tüketim sürecini ne kadar hızlandıracağıdır.

“Yeme, biyolojik olarak insanların temel faaliyetlerindendir. Ancak, yemenin asıl önemi biyolojik gerekliliğinden değil sembolik özelliğinden kaynaklanmaktadır. Cinsellik kadar yiyeceğin ve yemenin de psikolojik, sosyal ve politik olarak önemi bulunmaktadır. Yiyerek bireyler, en özel alanları olan bedenlerine yabancı maddeler almaktadırlar; bu nedenle yeme psikolojik olarak benliğin yapılandırılmasında önemli görülmektedir. Yiyecek, sevgi ve arzunun ifade edildiği ve iletildiği bir araçtır112.”

111 Bahattin Özdemir, Dışarıda Yemek Yeme Olgusu: Kuramsal Bir Model Önerisi, Anatolia: Turizm

Araştırmaları Dergisi, Cilt 21, Sayı 2, Güz: 218-232, 2010, s.221.

112 Ayla Özhan Dedeoğlu, İpek Savaşçı, Tüketim Kültüründe Beden Güzelliği ve Yemek Yeme

Arzuları: Kadınların Tüketim Pratiklerine Yansıması, http://www. onlinedergi.com/Makale

Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda yemekler yaşamsal bir ihtiyaç değil, bir arzu nesnesi haline getirilmiş durumda (Bkz. Görsel 73). O paylaşımları yapan sayfa sahipleri de genelde bu yemeklerin hazırlayıcısı konumundadır. Bastırılmış cinsel duygular ve şiddet duygusunun hâkim olduğu bir tiyatro havasında yapılan sunumlar dikkat çekmektedir. Bu kişiler genelde deri kıyafetler giymiş, siyah eldivenler takmış, ellerinde devasa bıçaklar ile bir şov halindeler. Bu yemeklerin sunumlarında popüler olan bir diğer unsurda yüksek alevlerde ve bol yağ ile pişirilen etlerdir. Bu paylaşım örneklerini izlerken insanlar sadist bir canavarı anlatan filmleri izler gibi olur. Gastronomik ahlağın tersine tıraşsız sakallı ve bıyıklı ustaların savaş alanındaki şövalyeler gibi hareketler yaptığı enteresan ve bir o kadar yapmacık tavırlar. Bu videolarda bir de etleri tokatlamak, oradan oraya vurmak gibi hastalıklı bir davranış türemiş durumda. Bu davranışların kökeninde ise daima cinsel temelli bir şiddet arzusu yatmaktadır. Kadın bedenini bir et parçası olarak değerlendiren eril zihniyet, diğer canlılara da aynı mantıkta yaklaşmaktadır ve bulduğu her et parçasına kuvvet uygulayarak eril egosunu tatmin etmektedir.

Şiddet toplumsal bir sorun ve bir hak ve özgürlük ihlalidir113.Şiddet, Dünya

Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, “fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumu olarak tanımlanmaktadır114.

Yemeklerin fotoğrafları yakın planda çekilmektedir. Yemeğin içinde ne olduğu görülmektedir ve bu fotoğraflara uygulanan hazır efektler ile yeme arzusu harekete geçirilmektedir. Bu fotoğraf paylaşımlarının altına “food porn” etiketi eklenerek esas amaç açıkça dile getirilmektedir. Görüldüğü üzere tüketim endüstrisi insan bedeninden hareketle uyguladığı cinsel arzu politikasının başka bir versiyonunu hayvanların bedenleri üzerinden gerçekleştirmektedir. Devasa büyüklükteki etler sanki cinsel bir obje misali şiddete maruz bırakılmaktadır. Bu tüketimin bir diğer sakıncalı yönü ise dünya ekolojik dengesine zarar veriyor

113http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvJUM1

JTlFaWRkZXQ, ( 25.01.2018)

olmasıdır. Sağlıksız koşullarda yetiştirilen hayvanlar yemeğin pornografik bir unsur haline getirildiği günümüzde, görsel şovların yapılması adına katledilmektedirler.

Görsel 73 Çeşitli Yemek, Tatlı ve Kahve Sunumları115