• Sonuç bulunamadı

5. BÖLÜM: 21 YÜZYILDA TÜKETİMİN SOSYAL BOYUTU

5.1 Kent Kültürü ve Postmodernizm

Kent; toplumsal, siyasal, yönetsel ve ekonomik alanların bütün vatandaşlar

için var olduğu yaşam alanıdır197. Marshall (1998) kent yaşamının kitle iletişim

araçlarının etkin bir şekilde kullanıldığı bu yapılarda akrabalık ilişkilerinin zayıf

olduğu ve toplumsal çatışmaların yoğun olduğu alanlar olarak tanımlamıştır198.

Maddi, manevi tüketim ve sosyal homojenlik belirtileri göstermesine karşın, kent kültürleri ağırlıklı olarak heterojen yapılar arz etmektedir. Özellikle büyük kentlerdeki sosyal tabakalar, her ne kadar aynı toplu ulaşım araçları, aynı resmi kurumları kullanıp, aynı sosyal haklara sahip gibi görünüyorsa da ekonomik ve kültürel pencereden bakıldığında aynı hayat standardına sahip değillerdir. Örneğin, büyük bir şehre gelen dünya çapında ün yapmış bir orkestranın klasik müzik konseri hem ekonomik hem de yüksek kültür açısından gecekondu mahallesinde yaşayan bireyler için olumlu bir kent avantajı olarak görülemez. Bireyin bu faaliyete bir izleyici olarak katılması dahi mensubu olduğu sosyal çevre açısından mizah konusu haline getirilebilir. Elbette ki yasalar önünde bu faaliyete katılma ölçütleri her birey için eşittir. Lâkin ekonomik-sosyal etkenleri göz önünde bulundurduğumuzda aynı eşitlikten söz edemeyiz. Bir diğer taraftan bakıldığında ekonomik olarak açlık seviyesi Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin TÜİK’in 2017

197 Kıvılcım Akkoyunlu, “Sürdürülebilir Kent”, Kent ve Politika: Antik Kentten Dünya Kentine, Der:

Ayşegül Mengi, Ankara, İmge Yayınevi, 2007, s.11-26.

198

Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, Çev: Osman AKINBAY, Derya KÖMÜRCÜ, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara 1999, s.400.

hesaplamalarına göre Türkiye’ de bir kişinin yoksulluk sınırının 2 bin 587 TL olduğu

görülmektedir199.

Bu sebepten bireylerin yüksek kültür aktiviteleri olarak adlandıracağımız da faaliyetlere katılım oranı gelir seviyelerinden dolayı azdır. Bununla beraber toplum zihninde sanat olarak adlandırılan aktivitelerin belli bir elit zümrenin katılımıyla gerçekleşen aktiviteler olduğu algısı da kent kültürü içindeki homojen yapının oluşmasına engel teşkil etmektedir. Ekonomik yetersizliklerin baskısındaki toplum psikolojisi, bir de sanatsal aktiviteler, sosyal eğlencelerin bölünmüşlüğü içinde tam anlamıyla ortak bir kültür paydasında buluşamamaktadır. Büyük kentlerde yapılan sosyal tesisler her zümreden bireylerin katılım sağlaması açısından ortak kültüre hizmet etmektedir.

Kentleşme dünyanın her yerinde endüstriyle doğru orantılı olarak

gelişmektedir200. Postmodernist bakış açısının toplum genelinde hâkim olmasıyla,

tüm hayatsal faaliyetlerde kendini göstermiştir. Postmodernizm bir bakıma var olan modern yaşamın psikolojik kıskacından kurtulma süreci olarak da yorumlanabilir. Sosyal açıdan bakacak olursak postmodernist dönemle beraber bireyler daha sade ve yalnız bir hayatı seçer olmuşlar, yoğun katılımlı sosyal aktivitelerden kaçar olmuşlardır. Bunda, daha önceki başlıklarda ayrıntılı olarak incelediğimiz mobil teknolojilerin her türden sosyal faaliyeti cebimize kadar getirmiş olmasının aldanmışlığı da etkindir. İnan’a göre (2004) Postmodernizm, “modernizm ötesi”

olarak düşünülebilir201.

199“Türkiye ve AB'de yoksulluk: Avrupa Birliği'nin yüzde 17'si yoksul” ,

https://tr.euronews.com/2018/11/19/turkiye-ve-ab-de-yoksulluk-avrupa-birligi-nin-yuzde-17-si- yoksul, (19.01. 2019)

200 Serap Soyer, Endüstri sosyolojisine Giriş, Saray Kitapevleri, İzmir 1996, s.113-115.

201 Ruhi İnan Gök kubbede söylenmemiş hiçbir söz yokturgillerden bir roman Ya Da Oğuz Atay'ın

Tutunamayanlar'ında Postmodern İzdüşümler, Millî Eğitim Dergisi, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları,

“Postmodernizmin, modernizmden bir kopma olduğunu savunanlar olduğu gibi modernizmin kendi içindeki bir eleştiri olduğunu iddia edenler de vardır202.”

Postmodern kent anlayışı ve onun içinde yaşayan bireylerin zaman içinde modernin ötesine geçme ve bir bakıma onu eleştirme gibi düşünceler doğmuştur.

Bundaki en büyük etkense, modernitenin insan hayatındaki varlığıyla beraber, onu becerilerinden koparması, köreltmesi olarak görülebileceği gibi, duygusal yönünün de fiziksel ve maddi unsurların gerisinde kalmasıdır. Kent sosyal kültürünü; aşırı binalaşma, mahalle kültürünün azalması, güvensizlik ortamı, teknoloji temelli yaşam, yoğun iş yaşamı ve konforsuz toplu taşıma gibi etkenler olumsuz yönde etkilemektedir. Featherstone (1996): “Postmodernizm ve Tüketim Kültürü” adlı eserinde, kentlerin bir sanat eseri olarak görülebileceği ancak bunun yanında bir eğlence merkezi, tüketim dünyası olarak yorumlanabileceğini vurgulamıştır. Tüm sektörlerin bir arada davranarak mevcut tüketim endüstrisine hizmet ettiğinden dem

vurmuştur203. Ona göre tüketimin kentlerdeki bu yapılar tüketimin bir alışkanlık

haline gelmesi için tasarlanmıştır. Kentli birey sürekli olarak bir arzuya maruz

bırakılarak, tüketimin döngüsü sağlanmalıdır204. Buna rağmen insanların topluca

alışveriş yaptığı, yemek yediği, sanatsal aktivitelere katıldığı bu kent yapıları görünüşündeki kolektivitenin aksine bireysel bir seyir arz eder. Büyük kentlerdeki kapitalist vitrin sunumları insanların ürün ya da hizmet satan tarafla olan ilişkisine gem vurur. Büyük sunum vitrinlerindeki fiyat gösterimleri ise, bireyi henüz mağazaya girmeden, iletişim kurmadan ötekileştirir. Genel kanı itibariyle çok kültürlüğü desteklediği ve ortaya çıkardığı düşünülen postmodern kentler, konunun olumsuz penceresinde yalnızlaşan insanın küçük bir paragrafını bizlere sunmaktadır. Sınırsız bir ürün ve hizmet yelpazesinin sunulduğu çağımızda gelecek nesillerin

yaşayacağı dünyanın doğal kaynakları tüketilmektedir205.

202 Andreas Huyssen ,“Postmodernin Haritasını Yapmak”, Çev: Mehmet Küçük, Vadi Yayınları,

Ankara 1994, s.108.

203 Mike Featherstone, Postmodernizm ve Tüketim Kültürü, çev: Mehmet Küçük, Ayrıntı Yayınları,

İstanbul 1996, s.161.

204Mike Featherstone, a.g.e. , s.181

205 Mustafa Hatipler, Postmodernizm, Tüketim, Popüler Kültür ve Medya, Bilgi Sosyal Bilimler