• Sonuç bulunamadı

3. Fetih Öncesinde Azerbaycan’2n Dinî, Siyasî ve Sosyal ktisadî Durumu

3.3. Sosyal ktisadî Durum

Atropatena (Güney Azerbaycan) topraklar tamamen Sâsânî mparatorlu unun idaresi alt nda olmas nedeni ile onun tüm sosyal ve iktisadî ili+kileri merkezi idareye ba l idi. Albanya (Kuzey Azerbaycan) ise +ah idaresine ba l olmasa da onun buraya tayin etmi+ oldu u Merzüban, bu topraklardan al nacak vergilerin zaman nda toplanmas na nezaret etmekteydi. Kaynaklar bazen Hazar ve Bizans’ n hücumlar

zaman Merzüban’ n kaçt n ve vergileri yeni i+galcilerin toplad n

göstermektedir.123

Sâsânî imparatorlu u ele geçirdi i arazilerde olan ahalinin siyasî ba ms zl klar n k rmak nedeni ile oraya cani+inler tayin ederdi. Bu cani+inler burada inzibati, adlî ve harbi i+lere rehberlik etmekte idi. Azerbaycan Sâsânî imparatorlu unun bir parças oldu u için toprak, ondan istifade ve vergi kanunlar di er arazilerle ayn idi. Burada ya+amakta olan ahalinin hem Sâsânî, hem de Bizans’a a r vergiler vermelerine ra men, Albanya’n n k smen de olsa özerk ve topraklar n n çok verimlili i tar m ve medeniyetin kalk nmas na olumlu etkisini göstermi+ti. Arran topraklar nda sulama sisteminin olmas ve Kür nehrinin k y lar ndaki topraklar n çok verimlili i burada tah l ve sebze mahsullerinin bol olmas na neden olmu+tu.

Arran topraklar ile alakal Movses Kalankatl +u bilgiyi vermektedir:124

“Uca Kafkas da@lar aras nda bulunan Albanya ülkesi tabii servetleri ile seçilmektedir. Ülkenin merkezinden akarak Hazar denizine dökülen Kür nehri insanlara yiyecek getirmekle, onlar n topraklar n suvarmalar na da erait yaratmaktad r. Da@larda alt n, gümü ve mis madenlerinin varl @ ndan haber verilen kaynakta, onun ba kentinin Partav (Berde) oldu@u gösterilmektedir”.

122 Eremyan, S.T., Borba Armyanskovo Naroda Protiv Arabskovo Halifata III-IX vv, Moskova, 1958, s.

323; Trever, K.V., Oçerki po storii i Kulture Kavkazskoy Albanii, Moskova, 1959, s. 236

123 Bünyadov, Ziya, Azerbaycan VII-IX, s. 60 124 Patkanov K., storiya, s. 5–6

Bu topraklarda ayn zamanda pamu un da ekildi i bildirilmektedir. VII. as r Ermeni tarihçileri Tirvan, Mil ve Mu an topraklar n n çok sulu ve yararl olmas , buralardan bol miktarda pamuk topland n bildirir. Pamuk, hal , giyim, dokuma vs’nin geli+mesine sebep olmu+ ve bununla ilgili iktisadi yön geli+mi+tir.125

Orta as rlar Arran’da feodaller hâkim rol oynuyordu. Feodal kanunlar na göre onlar n sahip olduklar , onlar n mülkü kabul ediliyordu. Bu araziler, köylülerin icma topraklar ve sava+lar sonucunda büyümekteydi. Bu sahiplik ebedi olmamas nedeni ile ondan istedikleri gibi kullanmalar na neden oluyordu. Feodaller bu arazilerde kendilerine mahsus saray ve orduya da sahiptiler. htiyaç anlar nda ise toprak sahibi orada ya+amakta olan ahaliyi de orduya ça ra bilirdi.

Ahalinin mülki ile ayn zamanda onun can da feodalin tam yetkisinde idi. O, belirli faaliyetler kar+ l nda köylüye mükâfat olarak toprak hediye verirdi. Bu toprak pay “len” adlan rd . Len toprak sahibi feodale sadece vergi verirdi ki, o da bunu orada ya+amakta olan ahaliden toplard . Movses Kalankatl bu devirde en büyük feodalin Albanya’da Girdiman hâkimi Cavan+ir’in oldu unu bildirmektedir. Hatta di er devlet ba+kanlar sözle+me ve yaz +malar yapt klar nda onun ismini kullan rlard . Bu da Cavan+ir’in di er feodaller üzerinde etkiye sahip oldu unu göstermektedir.126

Bu devirde feodal ve k nyazdan127 sonra en büyük toprak sahibi Arran kilisesi idi. Buraya kiliselere verilmi+ ve ruhanilerin sahip olduklar +ahsi topraklar dâhildir. Bu topraklara “mukaddes kilisenin irsi” ismini vermi+lerdi. Dini topraklar padi+ah, k nyaz, feodal, zengin insanlar n ba +lar , icra topraklar n n sat n al nmas ve tutulmas yolu ile art r lmaktayd . Araplar n Arran’a hücumlar ndan önce zenginle+en ve imkân sahibi olan ruhaniler kilise ad na yeni toprak sahalar kazanmak nedeni ile feodal ve k nyazlarla bile kavgalara girmekteydiler.128

125 Patkanov, K., Armyanskaya Geografiya VII v, Sang-Petersburg, 1877, s. 50–51 126 Patkanov K., storiya, s. 145

127 Bizans’ n tayin etti i idareciye (yani bey) verilen isimdir

Ruhanilerin güçlenmesine sebep V. as rda olan padi+ah Vaçe’nin devrinden meyve, tah l ürünlerinin, hatta ambarda olan ve y lm + mahsullerin onda birinin kiliselere verilmesi ile ba+lanm +t r. Bu kanunlar “Kilise kurallar ” ismi ile Aquen dini kurumu taraf ndan kabul edilip hayata geçirilmi+tir.129 mkânl lar 4 müdd bu day, 6 müdd arpa ve 16 küp +irin +arap vermeli idiler. Yoksul olanlardan pi+mi+ ekmek ve imkân kadar +arap, toprak ve i+i olmayanlardan ise hiçbir +ey al nmazd . Zengin olan insanlar, talep olunandan da fazlas n vermekle kendi ruhlar n mutlu etmi+ olduklar n dü+ünmekteydiler. Ayn zamanda vefat etmi+ +ahs n kimsesi yoksa mal ve mülkü kiliseye ba +lanacakt . Ruhaniler özellikle atlar n sat n al nmas nda daha istekli idiler. Bu H ristiyanl ktan önce Arran’da olan ate+perestlikten kalan bir örftür.130

Kiliseyi tüm haklara sahip katalikos idare etmekteydi. Sadece katalikos k nyaz n verdi i bir kanunu de i+tirebilir, hatta onun ismi k nyaz n isminden de önde zikredilirdi. O, ayn zamanda idarecileri her hangi bir kurala tabi olmaya mecbur ederdi. Ona tâbi olmayanlar lanetlenir ve helak edilirdi.131

Aquen dinî toplant s dinle ilgili kanunlar kabul etmekle, ruhanilerin toplumdaki mevkisini de belirlemekteydi. Töyle ki, onlar n baz lar toplumun yönetilmesiyle ilgili olup, sadece dinî i+lerle de il, tüm i+lerle me+gul olup halk nezaret alt nda saklamalar talep edilmekteydi.132 Hatta kilise toprak ve mal n n feodaller ve askerler taraf ndan al nmas n önlemek maksad ile din adamlar n n haricinde birisinin bu mala göz dikmemesi ve el uzatmamas için yönetim taraf ndan kabul olunan kanunlarla lanetlenmi+ti.133

129 Aquen dini kurumu Alban pad +ah Vaçaqan (484–488) zaman nda 484–488. y llarda faaliyete

ba+lam +t r. lk toplant 26 Ocak 486 y l nda olmu+tur. Bunun nedeni ruhaniler, zenginler ve köylüler aras nda olan anla+ lmazl k olmu+tu. Geni+ bilgi için bkz., Bünyadov, Ziya, Azerbaycan VII-IX, s. 63

130 Piqulevskaya, N. B., K Voprosu o Feodalnoy Sobstvennosti na Zemlyu v rane, Leningrad, 1956, s.

82–83

131 Mahmudov, Ferman, Azerbaycan Tarihi Üzere Kaynaklar, Bakü, 1989, s. 105 132 Patkanov K., storiya, s. 21

Katalikos Simeon’un bu kararlar kabul etmekle esas maksad , kilisenin dinî i+lerini tamamen ay rmak, bu konularda sadece ruhanî +ah slar n söz sahibi olmas n saklamak idi. Bu nedenle A van kilisesi o kadar güçlenmi+ ve otoriteye sahip olmu+tur ki, hükümdar veya yerel feodal karar verdi i zaman onlar n da fikirlerini ö renirdi. Hatta i+ o kadar vahim hale gelmi+tir ki, toprak satacak veya bah+i+ edecek birisi kilisenin onay n almal , onun dinî toprak olup olmamas n onaylatmal idi.134

Bu devirde Arran ve Albanya’da olan di er tabaka ise “harbi insan” ve “atl ” adland r lan bir s n ft . Onlar sava+lar zaman yerel feodallerin askerleri gibi hükümdar n ordusunda sava+maktayd lar. Bu dövü+çüler özel e itim görmekle beraber, ordunun esas n olu+turur ve ücretli asker statüsünü ta+ rlard . Sava+lar n olmad zamanlarda onlar maa+ almaz, ganimet veya soygunculuk yaparak geçinirlerdi.

Görüldü ü kadar ile bu s n f daha önceki dindar s n fla tamamen birçok hallerde kar+ kar+ ya gelebilirlerdi. Bu nedenle A van kilisesi onlarla problem ya+amamak için bu s n ftan uzak olmaya çal + yordu. Hatta “harbi insanlar” ve “atl ” lar n kiliseye mahsus mallar talan etmemesi ve onlar üzerinde hegemonluk yapmaya kalk +mamalar için katalikos Simeon hükümdar n da r zas olan ferman imzalatm +t . Aksi takdirde ülkenin Allah’ n gazab na gelece ini savunan karar “harbi insan” ve “atl ” lar n çok titiz davranmalar na neden olmu+tu.135

Bu nedenle “harbi insan” ve “atl ” grubu kilisede olan nezaret bo+lu undan istifade ederek ruhaniler s ras na dâhil olur ve bu yolla sava+lar n olmad zamanlarda kendi geçimlerini sa l yorlard . Bundan haber alan Simeon “Bana gelen malumata göre baz arazilerde Allah’ n kilisesinde “harbi insan” ve “atl ”lar ruhaniler s ras ndad rlar. Simeon’un tabirince “liyakatsiz” adland rd @ bu insanlar n de@il, ruhanilerin bu görevde olmas n önemle zikretmi ti”.136

134 Piqulevskaya, N. V., K Voprosu o Feodalnoy, s. 85 135 Bünyadov, Ziya, Azerbaycan VII-IX, s. 68

Bu devirde “asilzade olmayan” yan yerli halk n olu+turdu u bir s n fta vard . Yönetim onlar n hangi halde olmalar yla hiç ilgilenmiyor ve itiraz edememeleri için de daima zulüm ediyorlard . Bunun tam z dd na ise onlar n gelirlerini, vergileri vermelerini ve çal +malar n kontrol alt na alm +lard . Bu nedenle fetihler öncesi Azerbaycan halk hem sava+lardan hem de onlara kar+ olan bu ilgisizlikten kurtulmaya çal + yorlard .

Elde etti imiz bilgiler sonucunda slâmî fetihler öncesinde Arran ve Albanya’da “asilzadeler”, “ruhaniler”, “harbi insanlar”,“atl lar” ve “asilzade olmayanlar” olmak üzere dört s n f n varl bilinmektedir. Bunlardan ilk üç s n f bölgelerde hükümdar hâkimiyetinin temeli olup, bu görevleri kar+ l nda merkeze ba l olarak toprak elde etmekle kendi geçimlerini sa lam +lard r. Toprak sahibi olan bu insanlar orada ya+ayan köylünün de a as haline gelirdi. Geçici olarak a a olan bu insanlar f rsat daha iyi de erlendirmek için köylüyü çok çal +t r r, ona zulüm edip daha fazla vergi toplamaya çal + rd .

Azerbaycan ahalisinin ananevi me+guliyet sahalar tar m, hayvanc l k ve sanatkârl k olmu+tur. Buna co rafî nedenler sebep olmaktayd . Topraklar n çok verimli olmas , arazilerin da l k ve ormanlarla çevrilmesi, Hazar denizi, Kür ve Aras nehirleri insanlar için birçok imkânlar sunmaktayd . Arran özellikle tah l ürünlerinin ekilmesiyle tan n yordu. Onlar tah l özel yap lm + küplerde uzun müddet muhafaza edebiliyorlard . Azerbaycan’da sanatkârl n özellikle dokuma sahas daha da geli+mi+ti. Hayvanc l ktan elde edilen yün, pamuktan elde edilen keten ve özellikle ipek böce i yeti+tiriliyor. pekten dokunan kuma+ ve hal lar bölge d + nda da özel ra betle kar+ lan l yordu. Bizans tüccarlar bu bölgenin ipek ürünlerini Karadeniz yoluyla Hindistan ve Çin pazarlar na götürüyorlard .137

Bölgede ba ms z bir devletin olmamas ve yerli tüccarlar n bölge d + na ç kamamalar ticarî hayatta olan geli+menin önünü almaktayd . Di er taraftan ne Bizans, ne de Sâsânî devletleri bölgenin iktisadi olarak kalk nmas için hiçbir ad m atmam +lard r. Daha önce de kaydetti imiz gibi Hazarlar n da s k s k da t c

hücumlar n n olmas bu geli+menin önünü alan bir di er nedendir. Yani buradaki ticarî hayat bölge insan n n kendi ihtiyaçlar n kar+ layacak +ekilde yöresel olarak inki+af etmi+tir.

Dikkatimizi çeken en ilginç husus bu devirde ne Arran’da, ne de Albanya’da toplanan vergilerin miktar yla ilgili kaynaklarda hiçbir malumata rastlamamam zd r. Görüldü ü kadar yla slâmiyet’ten önce Azerbaycan’da sosyal durum çok vahim bir halde olmu+tur. darî belirsizli in ve karga+an n hâkim olmas buna bir delildir. Sâsânî ve Bizans hâkimiyeti topraklar n nas l idare olunmas n hiç dikkate almadan vergilerin toplanmas na önem vermi+tir. Siyasî hâkimiyeti sa lama ve kendi hegemonyas n kurmaya önem vermi+ halk ise tamam yla ihmal etmi+tir.

Baz sahalarda saym + oldu umuz geli+melerden elde olunan tüm gelirler yönetim taraf ndan merkeze götürülür ve bunun halka hiçbir faydas olmazd . Sâsânî devleti, arazilerde yerli ahalinin nas l çal +t r ld n , hangi +artlarda ya+ad n ve vergi vermeleriyle hiç ilgilenmemi+tir. Onlar n, özellikle esas gayeleri otoriteyi sa layan s n flar aras nda problemlerin ç kmamas olmu+tur. Hiçbir nezaretin olmad bir ortamda idareciler kendi isteklerine göre i+ yapm +lard r. Bu nedenle çok zulüm ve i+kence gören Azerbaycan ahalisinin en az ndan onu da dü+ünecek ve ya+ama +ans verecek bir yönetime ihtiyac vard .