• Sonuç bulunamadı

11. yüzyılın sonu ve 12. yüzyılın başlarında Roma hukukuna yeniden büyük ilgi duyulmasının görünür nedeni, İtalya'nın Pisa şehri kitaplığında 6. yüzyıla ait bir elyazması Digesta metninin bulunmasıdır. Genellikle bu metnin inceleme konusu yapılması, Roma hukuku biliminin çağımıza kadar süren gelişmesinin başlangıcı olarak görülür. Ancak, gerçek neden, bu çağda batı Avrupa'da beliren genel hareketlenmedir. 11. yüzyılın sonlarına doğru, bu zamana kadar içlerine kapanık yaşayan batı AvrupalIlar yeni yaşama olanakları, ticaret alanları bulabilmek için Hindistan yolunun aranması, Haçlı Seferleri gibi büyük teşebbüslere girişmişlerdir. Bu durum, çeşitli etnik grupların birbirleriyle temasını artırmış, bu da toplumsal ilişkiler alanında, bu arada hukuk alanında yeni gereksinmeler doğurmuştur. Böyle bir ortamda yeniden ortaya çıkan Digesta metninin, büyük ilgi çekmesi ve bilim adamları için inceleme konusu haline gelmesi olağandı.

1. Glossator'lar

Digesta metninin bulunması dolayısıyla Roma hukuku bilimi alanındaki araştırmalara ilk önce kuzey İtalya'da Bologna şehrinde başlandı. Bu çabaların öncüsü, 1125 yılından sonra öldüğü bilinen Irnerius adlı büyük bir hukukçudur,

51 lrnerius'un yönettiği 'Bologna Hukuk Mektebi'nde izlenen inceleme ve araştırma yöntemi ve öğretim sistemi, bir buçuk yüzyıldan uzun bir süre Roma hukuku bilimine yön verdi.

Irnerius'un dört öğrencisi (dört doktor diye anılırlar), Bıılgarius, Martiııus, lacobus ve Hugo, onun araştırmalarını sürdürdüler. 1260 yılında ölen Accursius, bu yoldaki çalışmaların son temsilcisi olarak görülür. Araştırma ve incelemeler, lustinianııs'un C.l.C.

adlı derlemesinin tümünü kapsamakla birlikte, Digesta'ya özel bir yer veriliyordu.

İnceleme ve araştırma yöntemleri dolayısıyla bu mektebin temsilcilerine 'Glossator'lar adı verilir. Glossa'lar, daha önce de değinildiği gibi, bir çeşit 'haşiye', yani üzerinde çalışılan, incelenen metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak satır arasına, sayfa kenarına ya da altına yazılan açıklama, not demektir. Bologna hukuk mektebinde, C.l.C. ve özellikle Digesta üzerinde yapılan bilimsel araştırma ve inceleme sonuçları, üzerlerinde çalışılan metinlerin satırları arasına ya da sayfa kenarlarına açıklayıcı not (glossa)'lar şeklinde konduğundan, bu yöntemle çalışan hukuk bilginlerine 'Glossator'lar denmiştir. Büyük güçlükler gösteren bu eski metinlerin açıklanması ve yorumlanması alanında bu bilginler çok büyük başarı göstermişlerdir; her cümleyi, hattâ her kelimeyi inceleyerek anlamlarını saptamışlar, birbirine benzeyen kavramları açıklığa kavuşturmuşlardır.

Glossator'ların bir buçuk yüzyılı aşan bu çalışmaları sonucunda artık bu araştırma yönteminin konusu tükenmişti. Özellikle Digesta'da birkaç kez derinlemesine incelenmemiş tek cümle kalmamıştı. Glossator'la- rın sonuncusu olan Accursius, kendisinden önce yapılmış sayısız glossa yığını içinden en iyi bulduklarını, kendi glossa'larım da ekleyerek

’Glossaordinaria' adı altında bir derleme halinde topladı.

Glossator'lar, Digesta'yı anlamak ve yorumlamak yolundaki bu çalışmaları sırasında Roma hukukuna bir sistem kazandırmak da istemişlerdi. İncelemeleri sırasında birbirine benzeyen kavramları, anlamlarını açıklayıp karşılaştırdıktan sonra, aralarındaki farklara dayanarak bu kavranılan, temel kavramlar ve ikinci derece kavramlar şeklinde sınıflandır-mışlardır. Çok önemli gördükleri hukuki müesseseleri (kurumları) ise, ayrıca özet (sunıma)'ler halinde açıklamışlardır. Gene birbiriyle benzerlik gösteren sorunları incelerken, bunlar arasındaki bağlantıları saptamışlar ve birçok hukuk kuralım bellekte kolay kacak bir takım kısa ve özlü cümleler (broccarda = vecize) şeklinde ifade etmişlerdir. Böylece, ken-dilerinden sonraki yüzyıllarda bu yöntemle çalışacak bilginlere temel hazırlamışlardır.

Glossator'ların en büyük özellikleri, çalışmalarının tek amacının kuramsal (teorik) olmasıdır.

Başka bir deyişle, Digesta'yı ve dolayısıyla Roma hukukunu, yaşadıkları zamanın ve toplumun pratik gereksinmelerini karşılaması açısından değil, sadece bilimsel kuşkularını gidermek amacıyla incelemişlerdir.

Bu çağda Roma adı, Batıda büyük önem taşıyordu. Alman imparatorları kendilerini Roma imparatorlarının varisi sayarak, 'Kutsal Roıııa- Germen İmparatoru' unvanını kullanıyorlardı. Bu nedenle, Roma hukuku da, 'imparatorluk hukuku' olarak yeniden önem kazanmıştı. Böylece, Roma hukukunun yeniden tanınıp öğrenilmesini sağlayan Glossator'lar mektebinin ünü, önce bütün İtalya'ya, sonra diğer batı Avrupa ülkelerine yayıldı. Bu nedenle, birçok batı ülkesinden Roma hukukunu öğrenmek için çok sayıda öğrenci Bologna'ya geldi.

Ancak, Kutsal Roma-Germen imparatorlarının amacı, Roma hukukunu, 'imparatorluk

52 hukuku' olarak imparatorluğa bağlı bütün ülkelerde geçerli kılmaktı. Gerçi, glossator’ların bir buçuk yüzyıllık çalışmaları sonucunda C.Î.C. aracılığıyla Roma hukuku inceden inceye öğrenilmiş, anlaşılmıştı. Ancak, lustinianus'tan bu yana geçen yedi yüzyıla yakın süre içinde toplumsal ve ekonomik koşullar çok değişmişti. Öte yandan, bu arada çeşitli bölgesel ve kavim- sel hukuklar oluşmuştu. (Örneğin Germen kaynaklı hukuklar, İtalyan şehir hukukları gibi). Bu nedenlerle, Roma hukukunun yeniden geçerli kılınabilmesi için önce, artık değişen koşullara uymayan kuralların bir yana bırakılması, öte yandan, yürürlükte olan bölgesel ve kavimsel hukuklarla bağdaştırılması gerekiyordu. Bu yüzden, Glossator'ların tamamen kuramsal olarak Roma hukukunu tanıyıp Öğrenmek yolundaki çalışmalarının yukarıda sözü edilen amaçlan sağlayacak yönde tamamlanması gerekiyordu. Nitekim, 13. yüzyılın ikinci yarısında gene Bologna hukuk mektebinde ve İtalya'nın diğer şehirleri ile (Perugia, Pisa, Siena gibi) Avrupa'nın önemli başka şehirlerindeki üniversitelerde sürdürülen Roma hukuku araştırmaları yeni bir nitelik kazandı.

Romanist bilim alanında aşağı yukarı 15. yüzyıl sonuna kadar süren bu ikinci araştırma ve inceleme döneminin hukukçularına glossator'lardan sonra geldikleri için

’Postglossator'lar, ya da çalışma yöntemleri göz önünde bulundurularak ’Commentator'lar (şarîhler = şerh yapanlar, yorumlayarak açıklayanlar) denilmiştir.

2. Postglossator’lar (Commentator’lar)

Glossator'ların kısa açıklayıcı notlarına karşılık, lustinianus derlemesinin bütün bölümlerini ayrıntılı olarak açıklayıcı nitelikte büyük sistematik eserler yazan commentator'lar mektebinin en önemli iki temsilcisi Bartolus ve Baidus'tur. Böylece, commentator'lar, sistematik bir Roma hukuku biliminin kurucusu oldular.

Ancak, daha önce de belirtildiği gibi, commentator'ların Roma hukukuna pratik alandaki hizmetleri çok daha büyük olmuştur. Çünkü, bu mektep mensupları, glossator'lardaıı farklı olarak çalışmalarında pratik amaçlara daha çok ağırlık vermişler, Roma hukukunun uygulamada yeniden geçerli kılınmasını sağlama yolunda çaba harcamışlardır. Roma hukuku kurallarını, içinde yaşadıkları ortamın ve çağın hukukî sorunlarına uygulanabilme açısından inceleyen ve değerlendiren Commentator'lar, bu hukuku, çağlarının toplumsal yaşamını düzenleyebilecek bir sistem haline getirmeye çalışmışlardır.

Böylece, imparatorluğa bağlı bütün Avrupa ülkelerinde 'Ortak Hukuk' (lus Commune) olarak geçerli kılınmak istenen Roma hukuku ile bölgesel ve kavimsel hukuklar arasında da bağlantı kuruldu ve Roma hukuku çağın koşullarına uydurulmuş biçimiyle, bölgesel ve kavimsel hukukların yanında geçerlik kazandı. Başka bir deyişle, Roma hukuku, imparatorluğa bağlı bütün ülkelerde ikinci derecede yürürlükteydi; yani bölgesel ve kavimsel hukuklara aykırı olmadığı, onları tamamladığı, ya da bu hukuklarda boşluklar olduğu oranda uygulanıyordu. Özetle, commentator'ların çalışmaları, Roma hukukunun bugünkü batı Avrupa devletlerince az ya da çok benimsenmesinin ve uygulanmasının temelini atmış oldu.

Glossator'lar ve postglossator'lar ilkçağ uygarlığının belli başlı hukuk eserlerinden biri olan C.I.C.’e ilişkin çalışmaları dolayısıyla, Antik Çağ uygarlıklarına yönelen Rönesans akımının temsilcilerine benzetilebilirler. Ancak, araştırma ve inceleme yöntemleri dolayısıyla

53 skolastik doktrinin uygulayıcıları olmuşlardır. Çünkü, skolastik doktrinin en belirgin özelliğini, yani bazı otoritelere değişmez bir biçimde ve sürekli olarak bağlı kalmmamasmı, glossator'ların ve postglossator’ların, C.I.C.’e karşı tutumlarında görmek mümkündür. Her iki mektep temsilcileri de lustinianus derlemesini, Roma hukuku araştı rinalarında sarsılmaz bir otorite kabul ederek, çalışmalarını bu otoriteye dayandırmışlardır. Bu derlemede rastladıkları kuralları, bu kuralların hangi nedenlerle konduğunu, nasıl geçtiklerini incelemeksizin, içinde oluştukları toplumun ve çağın koşullarını dikkate almaksızın, tamamen soyut dogma (inak)'lar gibi açıklamaya, gördükleri çelişkileri bağdaştırarak bir sistem kurmaya çalışmışlardır. Postglossator'larm çalışmalarının, C.I.C'te derlenmiş olan Roma hukukunu çağlarının koşullarına uydurarak yeniden geçerli kılmak gibi pratik amaçlara yönelik olması onları lustinianus'un bu derlemesini mutlak otorite saymaktan alıkoymamıştır.

Outline

Benzer Belgeler