• Sonuç bulunamadı

1.4. MODERN İSTİHBARAT’TA KULLANILACAK TOPLAMA TEKNİKLERİ

1.4.2. Teknik İstihbarat (TECHINT)

1.4.2.1. Sinyal İstihbarat (SIGINT)

Sinyal istihbarat (SIGINT), elektromanyetik dalgaların ya da sinyallerin elde edilmesiyle sağlanan istihbarat toplama yöntemi olarak tanımlanabilir (Köseli, 2011: 82). “Sinyal istihbaratı, hedef devletin muhabere elektronik sistemleri tarafından yayımlanan elektromanyetik enerjinin alınması, kaydedilmesi, değerlendirilmesi ve yorumlanması ile elde edilen istihbarattır” (Özdağ, 2011: 135).

Hedef tarafından gönderilen sinyal şeklindeki mesajların tespit edilmesi olan sinyal istihbarat elektro-manyetik yayma vasıtaları ve sensörler vasıtasıyla toplanır (Yılmaz, 2007: 126).

Sinyal istihbarat devletlerin resmi dokümanlarını ele geçirmek isteyen düşman devletlere karşı koruması sonucunda şifreli yazıların ve şifre çözme tekniklerinin geliştirilmesi ile başlamış sayılır. “19. yüzyılda istihbarat servislerinin rakip hükümetlerin telgraf haberleşmelerini deşifre etmeleri ile başlayan modern sinyal istihbaratı, 20. yüzyılın en verimli istihbarat kaynağı olmuştur” (Özdağ, 2011: 135). Birinci Dünya Savaşı sırasında İskoçya kıyılarına sıkıştırılan İngiliz filosunu Alman donanmasının hareketleri hakkında önceden haberdar ederek yeniden hareket yeteneği kazandıran olay Almanların şifrelerinin kırılarak telsiz görüşmelerinin dinlenmesiydi. Etkin kullanıldığında savaşların kaderini değiştirebilecek olan sinyal istihbaratı sayesinde, İkinci Dünya Savaşında İngiliz ve Amerikan istihbaratının Alman kodlarını kırarak Alman haberleşmesini dinlemesi sonucunda savaşın seyri değişmiştir (Özdağ, 2011: 135).

Soğuk Savaş döneminde elektronik teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak sinyal istihbarat büyük ilerleme kaydetmiştir. Bu süreçte Doğu ve Batı blokları birbirlerine yönelik küresel boyutta sinyal istihbaratı başlatmışlardır. Uzun menzilli uçakların ve gemilerin yapılması ile bu istihbarat süreci desteklenmiştir.

Sinyal istihbaratı ile elde edilen bilgiler çok kapsamlı ve yönlü olabilir. Bunlar;

a) Silahlı kuvvetlerin kuruluş ve karargâh birliklerinin yerleri, b) Olanak ve yetenekleri,

c) Silahlarının nitelikleri, d) Destek güçleri, niyetleri,

e) Uçak ve gemilerinin cins ve miktarları,

f) Havaalanları ve deniz üslerinin miktar ve yerleri, g) Radarların cinsleri, yerleri ve kullanma araçları, h) Mermi güdüm sistemleri,

i) Muhabere elektronik sistemleri, j) Yeni teknolojik sistemleri, k) Hava durumu,

l) Personelin eğitim ve moral durumudur (Özdağ, 2011: 136).

Sinyal istihbaratı, iletişim istihbaratı ve elektronik istihbarat olmak üzere ikiye ayrılarak; “İletişim istihbaratı, yapılan iletişimi kod kurarak dinleme, elektronik istihbarat ise iletişimsel olmayan yayınları dinlemektir” ve muhabere istihbaratı da sinyal istihbaratının üçüncü bileşeni olarak karşımıza çıkmaktadır (Özdağ, 2011: 136). “Muhabere istihbaratı, hedef ülkenin muhabere sistemlerinden yayılan elektromanyetik enerjinin dinlenmesi, kaydedilmesi, değerlendirilmesi ve yorumlanması yoluyla istihbarat elde edilmesidir” (Özdağ, 2011: 136-137). Muhabere istihbaratının kaynaklarını ise Özdağ şu şekilde sıralamaktadır; a) Ses dinlemesi, b) Mors dinlemesi, c) Telem dinlemesi, ç) Faksimile cihazı, d) Parmak izi, e) Yön bulma, f) Taklidi muhabere aldatmasıdır (Özdağ, 2011: 137).

Sinyal istihbaratındaki önemli iki örnek operasyona yer vermek gerekirse;

Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Berlin’de gerçekleşen CIA’nın Viyana da yaptığı “gümüş” kod adlı operasyondur. Her iki operasyonda da Batılı servisler Sovyet askeri birliklerinin altına tünel kazarak girmişler ve yaptıkları dinlemeler sayesinde stratejik istihbarat elde etmişlerdir.

Ancak bütün istihbarat tarihi boyunca sinyal istihbaratı hususundaki en başarılı operasyonlardan biriside “Crypto A.G.” operasyonudur. Crypto A.G. dünyanın en meşhur kripto makinelerini üreten bir İsveç firmasıdır ve 120’ye yakın ülkeye kripto makineleri vermektedir. 1992’de iran gizli servisinin kripto Crypto A.G.’nin bir elemanını tutuklaması ve 9 ay sorguya çekmesi NATO ile İsviçre arasında yapılan bir anlaşma çerçevesinde ABD’nin Crypto A.G.’nin ürünlerini kullanan 120 ülkenin şifreli bütün teleks, radyo, faks görüşmelerini izlediğini, Crypto A.G. ürünü ile çekilen bir mesajın derhal Washington’a gittiği öğrenilmiştir

(Özdağ, 2011: 137-138).

Bu olaylar sinyal istihbaratı açısından önemli örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak hiçbir sinyal istihbarat operasyonu “Echolon” operasyonu kadar başarılı ve bir o kadar da büyük değildir (Özdağ, 2011: 138).

Sistem aslında yeni bir şey değil. Uzun bir tarihi geçmişi olmasına rağmen, bloklararası savaş sebebiyle uzun süre görmezden gelinmişti. Skandal olarak patlamasına neden olan da, Sovyet emperyalizmine ve terör, kaçakçılık vb olaylara karşı kullanıldığı sanılan ECHELON’un, aynı zamanda sanayi casusluğu içinde yaygın olarak kullanıldığının anlaşılmış olmasıydı (Çimen, 2004: 249).

Bazılarının ‘Big Brother’ ya da ‘Koca Kulak’ olarak da isimlendirdiği ECHELON, 1948’de Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı(NSA), İngiltere Hükümet İletişim Başkanlığı (GCHQ) ve Common Welth ülkeleri olan Avustralya adına Savunma Bakanlığı (DSD), Kanada adına İletişim Güvenlik Teşkilatı (CSE) ve Yeni Zelanda adına Hükümet İletişim Güvenlik Teşkilatı (GCSB) arasında, UKUSA adıyla imzalanan bir anlaşmayla doğdu ve zamanla geliştirildi. İçeriği halen gizli olan UKUSA antlaşmasında NSA, ‘Öncelikli taraf’ olarak isimlendirilirken, diğer dört ülke ise ‘İkinci taraf’ olarak geçiyor. Bununla birlikte Almanya, Japonya, Norveç, Güney Kore ve Türkiye ise üçüncü taraf olarak yer alıyor (Çimen, 2004:

249).

İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda istihbarat servislerinin işbirliği halinde oldukları bu dev dinleme sistemi, esas olarak dünyadaki bütün sivil telefon, faks, teleks ve e-posta trafiğini dinlemektedir (Özdağ, 2011: 138). Kökleri Alman şifre makinesi Enigma’nın çözülmesine kadar uzanan Echolon’un temelleri, İkinci Dünya Savaşı bitiminden sonra NSA ve İngiliz Devlet İletişim Karargâhı GCQH’nun 1947 yılında UKUSA anlaşmasını imzalamalarıyla atılmıştır. Dünyanın çevresine yerleştirilen entegre dinleme sistemleri ile Echolon belirli hedeflere değil, dünyada gerçekleşen bütün iletişimi dinlemektedir. Bilgisayara da uyarlanabilen bu sistem daha önceden girilmiş olan şifre kelimelerin geçtiği konuşmaları kayda alarak çözmektedir (Aydın, 2010a: 242-243) Bir yığın halinde bütün haberleşme sistemleri elden geçmekte ve bilgisayar teknikleriyle bunlar arasından “işe yarayanlar” ayıklanmaktadır. Her gün üç milyar iletişimi denetleyebilen ve koca kulak olarak

adlandırılan Echolon, telefon konuşmalarından e-maillere, internetten yapılan indirmelerden uydu yayınları dâhil bütün iletişim araçları üzerinde büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkmıştır. Bütün konuşmaları dinlemek gibi bir özelliğe sahip olan bu sisteme, tehdit oluşturacak ya da işe yarayacak kelimeler kaydedilerek bu kelimelerin duyulması halinde kayıt edilmeye başlanması sağlanmaktadır. “Patlayıcılar, silahlar, suikastlar, uzi, teflon mermiler, mayınlar, nükleer silahlar, uranyum, napalm, nükleer, el bombası, gizli servis, terör, özgürlük, ETA, IRA, PKK, enformasyon terörizmi, gerilla, patlama, endüstriyel casusluk…” gibi kelimeler koca kulağın ilgi alanına girmekte ve kullananın tespit edilmektedir. İletişim önce sesli ya da yazılı olarak kaydedilmekte ve sonradan uzmanlar tarafından analiz edilmektedir. Kimi kaynaklar da Echolon’un, dünyada, internet yoluyla yapılan bütün iletişim hareketinin %90’ınını kontrol edebildiğini belirtmektedirler (Tılısbık ve Akbal, 2006: 115-116).

Echolon sisteminin teknik gelişmeler neticesinde etkinliğini yitirmekte olduğu ileri sürülmektedir. Echolon sistemi çerçevesinde yapılan tespitlerde, üzerinden aynı anda binlerce görüşmenin aktarıldığı fiber optik hatların dinlenmesinde başarı gösteremediği gözlemlenmiştir. Çünkü fiber optik hattan bilgi alınabilmesi için hat ile fiziksel temasın olması şarttır. Bir diğer iddia ise cep telefonları ile yapılan çok kısa konuşmalarda da Echolon’un verimli olmadığıdır (Özdağ, 2011: 138).

Sinyal istihbaratının başarılı ve artı tarafları yanısıra başarısız ve eksi yanları da mevcuttur. Pahalı, ileri teknoloji ve uzman personele gerek duyması, sistemin kurulmasının uzun zaman almasına ve planlama ve arşivlemesinin de zorlaşmasına sebep olmaktadır. Rakip ülkedeki askeri haberleşme sisteminin çökmesi durumunda bu istihbarattan faydalanılamaz. Terör örgütleri özellikle lider kadroları telefon, telsiz vb. görüşmelerinin de sinyal istihbaratına yakalanması için bu istihbarat alanının erişebileceği araçları kullanması gerekmektedir. Aksi takdirde yerlerinin tespit edilmesi zor olur (Özdağ, 2011: 139).

Echolon sisteminin en önemli görevlerinden biri Telekom trafiğinden terör eylemlerine, uyuşturucu kaçakçılığından, siyasal gerginliklere kadar sistemde yer alan, devletler için tehlike oluşturan konular hakkında zamanında bilgi toplamaktır. Bilgisayarlar narkotik, terör veya terörizm gibi tehdit edebilecek ilgili kelimelere

rastladıklarında görüşmelerin incelenmesi için yetkilileri alarma geçirirler (Tılısbık ve Akbal, 2006: 117).

Echolon sistemine bağlı olarak Türkiye’de de iki yer istasyonu bulunmaktadır. Bu istasyonlardan birisi Amerikalılar ve İngilizlerin denetiminde ve kontrolündedir. Karamürsel’de bulunan bu istasyonlardan bir tanesi 1964 yılında kurulmuştur. Diğer istasyon ise Diyarbakır’da kurulmuştur (Aydın, 2010a: 248).