• Sonuç bulunamadı

2.3. TERÖR/TERÖRİZMİN ÇEŞİTLERİ

2.3.1. Uygulama Alanına Göre Terör/Terörizm

2.3.1.1. Siyasal Terör/Terörizm

2.3.1.1.2. Devlete Karşı Terör/Terörizm

Devlete yönelik terörizm faaliyetleri, ulusal veya uluslararası terör örgütlerinin, mevcut devlet düzenini yıkmaya yada değiştirmeye yönelik şiddet ve zor kullanarak giriştikleri eylem türlerinden biridir. Bu örgütler kurulma yıllarında genelde kamu görevlilerine ve devletin kurumlarına karşı saldırılarda bulunmaktadırlar. Mevcut siyasi hayatı kendi görüşleriyle bağdaştıramayan ve bu yapıyı terör eylemleriyle yıkıp, yerine kendi ideolojik fikir ve hareketlerine göre yeni bir toplumsal ve siyasal düzen oluşturmayı amaçlayan terör çeşidir (Acar ve Urhal, 2007; 322). Bu terör tipi daha çok hükümete, hükümeti destekleyen kurumlara ve kesimlere, daha somut belirtmek gerekirse bu kesimlerden çıkan militan örgütlere yöneliktir (Ergil, 1980; 39). Devlete karşı terör, sisteme karşı ve devletin bütünlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik ortaya çıkması sebebiyle, Etnik ve Bölücü terör ve İdeolojik terör olarak iki başlık altında inceleyebiliriz.

2.3.1.1.2.1. Etnik ve Bölücü Terör/Terörizm

Etnik Terör, kendilerini aidiyet duygusu içerisinde hissettikleri etnik grubun devletten ayrılıp yeni bir devlet kurması için girişilen şiddet eylemleridir. Etnik farklılıkları nedeniyle kendilerinin dışlandığını haksızlığa uğradıklarını iddia eden ve militanlarını bu duygularla besleyerek, temsilcisi olduğunu iddia ettiği toplumun geleceğini yönlendirmek ya da gücün dağılımında pay sahibi olmak istemektedir. Etnik terörde sistemli ve örgütlü bir şiddetten bahsedilebilir. Amaçları doğrultusunda uyguladıkları şiddet vasıtasıyla toplumda korku salmak ve siyasi iktidara toplumsal baskı yoluyla istediklerini yaptırmak, etnik terörün en belirgin özelliğidir. Etnik terörü kullanan örgütler veya yapılar, kendi halklarının sömürgeleştirildiği iddiası üzerinden, ulusların kendi geleceğini tayin hakkından faydalanmak istediklerini ve bu yüzden terör eylemlerine giriştiklerini iddia ederler. Tabiki bulundukları toplum üzerinde uyguladıkları eylemlerin terör olduğunu kabul etmezler. Ve bu eylemler sırasında sivillerin ölmesinde bahane olarak ise merkezi hükümeti sorumlu tutarlar. Devamında ise uluslararası arenada kendilerine destek arayışı içerisine girerler (Gürses, 2007; 13- 14-15).

Etnik terör örgütlerinin uzun vadede amaçladıkları, toplum ve devlet tarafından dışlanıp, haksızlığa uğradıklarını ileri sürüp, kendilerine ait olduklarını ileri sürdükleri

topraklarda kendi ulus devletlerini kurmaktır. Kısa vade de ise bu isteklerin devlet tarafından zorla engellendiğini ileri sürüp, hitap ettiği topluluktan daha fazla destek almaktır. Bu yapılanların amacı ise, mensup oldukları etnik toplulukları kontrol etmek ve hayal edilen ulus devletin kurulması durumunda yönetimde söz sahibi olmaktır (İşeri, 2008; 56).

Bir ülkede etnik ayrımcılıktan bahsedebilmek için aşağıdaki faktörlerin açıkça ortaya çıkmış olması lazımdır ;

 İşe alımlarda etnik kimliklerin göz önünde bulundurulması ve sırf etnik kimliği yüzünden işe alım için gerekli şartları taşımasına rağmen geri çevrilmesi.  Siyasal sistemde söz hakkı verilmemesi ve kamu kurumlarında hizmet verilme

hususlarında sivil ayrımcılığın yapılması.

 Açıkça azınlıkların toplumsal hayatta rahatça hareket etmelerinin engellemeye çalışılması.

 Azınlıkların istedikleri yerde oturmasının engellenmesi ve evlerin kiraya verilmemesi yönünde yapılan ayrımcılıklar.

 Etnik kimliği farklı olduğu için evliliği sınırlayıcı hukuksal düzenlemeler ve sosyal gruplara katılmalarının engellenmesi,

 Mabetlerin ve mezarlıkların etnik gruplara göre ayrılması,  Ortak hiçbir işin yapılamaması (Yavuz ve Şahin, 2011; 42-43).

Yukarıda sayılan türden engellemeler resmi makamlar tarafından yapılmıyor ise, o ülkede etnik ayrımcılıktan bahsetmek mümkün değildir. Bazı grup ve kesimlerin siyasi hırsları ve hastalıklı düşünceleri sonucu girişilen, bağımsızlık mücadelesi olarak adlandırmaya çalıştıkları, şiddeti ve baskıyı araç olarak gören eylemler etnik terör eylemleridir. Etnik terör eylemlerini meşrulaştırmak adına bu tür eylemler bilinçli olarak kamuoyunda bağımsızlık mücadeleleriymiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır (Yavuz ve Şahin, 2011; 42-43).

Bölücü terörden kasıt aslında etnik terördür. Etnik terörün amacı, bölücü terör gibi her zaman devletin bölünmesini hedeflemez, bazen taviz koparma aracı olarakta kullanılır. Fakat bölücü terörün amacı, bulunduğu ülkenin siyasi ve toprak bütünlüğünün parçalanması ve iddia ettiği kendi bölgesini mevcut devletten ayırıp, bağımsızlık kazandırmaktır (Alkan, 2002; 22).

Bölücü terör örgütlerinin, bulundukları ülkelerde ve ilk başta birbirine komşu ülkelerde bağımsız devletler kurma, daha sonra bu kurdukları devletleri bir çatı altında toplayarak bağımsız tek bir devlet kurma idealleri vardır (YÖK Konferansı, 1985; 129). Son olarak Etnik ve Bölücü terörün amacı temsil ettiğini ileri sürdüğü topluluğun, kendi liderliğinde ayrı bir devlet kurmasıdır. Bu amaç uğruna terör eylemlerine girişen etnik temelli örgütler, bulundukları devlette toplumsal hayatın işleyemez hale gelmesine, insanları şiddet vasıtasıyla sindirerek, kamuoyunun dikkatini kendi üzerlerine çekip, merkezi hükümete dayatmalarda bulunmaktadırlar. Terör örgütlerinin silahlı mücadelesinin diğer bir amacı ise devletin askeri harcamalarını artırarak ekonomiye zarar verilmesidir. Bölücü terör örgütü mensuplarının psikolojik çöküntüleri, çocukluk yıllarından başlamaktadır. Kendine olan güvensizlik ve yalnızlık duyguları ile kendi başına savaşamayan birey, kendisini değerli hissettirecek, işe yaradığını gösterebileceğini düşündüğü terör örgütlerine katılmaktadırlar. Kendi düşündüklerini her zaman doğru ve bu doğrunun topluma kabul ettirilmesinin zorunluluğu çerçevesinde, şiddet kullanım yoluyla gerçekleşeceğine inanırlar. Bölücü terör örgütleri, temsil ettiklerini iddia ettikleri etnik yapıların kendilerine destek vermeleri için şiddete başvurmaktan çekinmezler (Yavuz ve Şahin, 2011; 36-48-49).

2.3.1.1.2.2. İdeolojik Terör/Terörizm

Hangi nedene ve fikre dayanırsa dayansın, bütün terör örgütleri hastalıklı bireyleri içerisinde barındırmakta ve kendi düşündüklerinin doğru olduğuna inanmaktadır. İstedikleri şeyler genelde, devletten alınacak ekonomik ve siyasi tavizler olarak karşımıza çıkmaktadır. İdeolojik terör diye adlandırılan bu terör çeşitlemesi bir fikir hareketi üzerine birleşip, hareketin hedeflediği zeminin oluşturulması için uygulanan terör eylemeleridir. Bu eylemler hedef seçmemekle birlikte, kullanacağı araçlar bakımından da sınırsızdır. Hedefleri uğruna terör eylemlerinde, intihar saldırıları, bombalama, uçak kaçırma, banka soygunları vb. terörün tüm çeşitlemelerine ait uygulamalara yer verilir. Soğuk savaş döneminde en yoğun şekilde yaşanan terör tiplemesidir. NATO ve S.S.C.B’nin birbirlerine karşı yürütmüş oldukları örtülü operasyonlarda, karşılıklı ideolojik terör desteklenmiş, terör örgütlerine ekonomik, lojistik ve siyasi olarak destek verilmiş ve önlerinde bulunan engellerin kaldırılması için

destek olmuşlardır. Türkiye’de ise ideolojik terör örgütlerine, İBDA/C, Hizbullah, PKK, TİKKO, DHKP/C, MLKP ve TKP/ML örgütleri örnek verilebilir. İdeolojik terörün amaçladığı, kimi zaman dini istismar ederek, kimi zaman Marksist felsefe ve uzantılarının kullanıldığı, kimi zamanda diğer fikir akımlarının etkisinde kalarak uygulamaya koydukları terör eylemleri ile devlet düzenini ortadan kaldırmaktır (Alkan, 2002; 21-22). Dünyada terör örgütleri ideoloji açısından daha çok Marksizm’den etkilenmektedirler. Marksizm’in temellerini 1840’lı yıllarda Marx ve Engels’in felsefi, ekonomik ve sosyo-politik görüş yöntemini içeren doktrin bütünü oluşturur. Marksist- Leninist terör, silahlı halk mücadelesi sonucunda, mevcut istikrarın ve sistemin yıkılıp Marksist-Leninist ilkelere uygun bir şekilde sınıfsız ve sömürüsüz bir yapı oluşturmayı hedefler. Bu amaç uğruna terör eylemlerini haklı görür ve sınır tanımaz. Önemli olan ülkeyi zayıflatmak veya bölmek değildir, mevcut düzenin değiştirilmesidir. Marksist ideolojinin terörle birlikte anılmasında büyük pay, 1917 Ekim Devrimi sırasında ve sonrasında iktidara gelirken ve geldikten sonra uygulanan şiddet eylemleridir (Acar ve Urhal, 2007; 322-323).