• Sonuç bulunamadı

Sigortacının Sorumluluğunun Sona Ermesi

Gemiler Üzerinde İpotek, İntifa, Kira ve Finansal Kira Hâllerinde Sigorta İlişkileri

B) Kurallar 1. İlke

6. Sigortacının Sorumluluğunun Sona Ermesi

a) BGB: Sigorta tazminatının ipotek alacaklısı için surrogat niteliğinde olduğunu öngö-ren ve temel hüküm niteliğindeki BGB m. 1127 f. 1’in ardından gelen ikinci (son) fıkraya göre, sigortalı eşya önceki durumuna getirilmiş veya yerine yenisi konulmuşsa, ipo-tekli alacaklının sigorta tazminatı üzerindeki hakkı sona erer144. Bu hükme ilişkin yasa-ma gerekçesinde, önceki hâline getirilen veya yerine konulan yeni eşyanın, başkaca bir işleme gerek olmaksızın, kendiliğinden ipoteğin kapsamına girdiği açıklanmıştır145. Dolayısıyla bu hükmün işletilmesinde, sigortacının herhangi bir ödeme yapması söz konusu olmaksızın, doğrudan sigortalı malik, zarar gören taşınmazı önceki hâline ge-tirdiği için, sigortacının ipotekli alacaklıya karşı sorumluluğu da ortadan kalkmaktadır.

b) SchRG: Bu kural gemi ipoteklerine uyarlanırken, eleştirilebilecek bir tercih doğrul-tusunda, SchRG m. 33’ün ikinci fıkrasının birinci cümlesine aktarılmıştır146. Yasama

141 BGB m. 1130 ve VVG (1908) m. 97 → SchRG m. 33 f. 1 = TTK m. 902 f. 1 = Y-TTK m. 1023 f. 1.

142 BGB m. 1128 f. 1 c. 1 = SchRG m. 32 f. 2 c. 2 = TTK m. 901 f. 2 c. 2 = Y-TTK m. 1022 f. 3 c. 2.

143 BGB m. 1130 ve VVG (1908) m. 97 → SchRG m. 33 f. 1 = TTK m. 902 f. 1 = Y-TTK m. 1023 f. 1.

144 BGB m. 1127 f. 1: “Die Haftung der Forderung gegen den Versicherer erlischt, wenn der versicherte Gegenstand wiederhergestellt oder Ersatz für ihn beschafft ist.”

145 Bkz. Staudinger/Wolfsteiner, BGB § 1127 Rn. 14; MünchKomm/Eickmann, BGB § 1127 Rn. 15. Her iki eserde, “Motive III, s. 665”e atıf yapılmaktadır.

146 SchRG m. 33 f. 2: “Die Haftung der Forderung gegen den Versicherer erlischt, soweit das Schiff wiederhergestellt oder für Zubehörstücke Ersatz beschafft worden ist. Das gleiche gilt, soweit Verp-flichtungen des Eigentümers erfüllt worden sind, die von der Versicherung umfaßt waren und für

gerekçesinde, bu kuralın BGB m. 1127 f. 2’den alındığı açıklanmıştır147. Ne var ki, mad-denin birinci fıkrasında BGB m. 1130’dan uyarlanan ve sigortacının sigortalı gemi ma-likine yapacağı ödemelerin hangi hâllerde ipotekli alacaklıya karşı da geçerli olacağını öngören hükme yer verildikten sonra, ikinci fıkraya BGB m. 1127 f. 2’den alınan kuralın eklenmesi, tereddütlere yol açabilmektedir. Nitekim ikinci fıkranın kaleme alınış tarzı ve içeriği dikkate alındığında, kaynak BGB hükümlerini gözetmeyen okuyucu, ikinci fıkradaki kuralın doğrudan birinci fıkra ile bağlantılı olduğunu, dolayısıyla sigortacının ancak birinci fıkra uyarınca yapılan ödemenin geminin önceki durumuna getirilmesi için kullanılması hâlinde ipotekli alacaklıya karşı sorumluluktan kurtulacağını sanabi-lecektir. Oysa iki fıkrada yer alan kurallar, BGB’deki kaynak hükümlere göre, birbirin-den tümüyle bağımsız ve ayrı iki düzenleme getirmektedir. İkinci fıkranın ilk cümlesi, doğrudan BGB m. 1127 f. 2’de yer alan kuralı tekrar etmektedir. Hükme eklenen ikinci cümle, aynı kuralı gemi alacaklıları bakımından tekrar etmektedir. Buna göre gemi maliki, sigorta güvencesine dâhil olan ve sıra cetvelinde gemi ipoteğinin önüne geçen bir gemi alacağını öderse, bu alacağa tekabül eden sigorta tazminatı üzerinde ipotekli alacaklının hakkı kendiliğinden sona erer (SchRG m. 33 f. 2 c. 2).

c) Türk Hukuku: SchRG m. 33’ün iki fıkrasının uyandırdığı tereddüdün boyutları, Türkiye’deki yasama süreciyle belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Hirsch bu mad-deyi tercüme edip TTK m. 902’ye aktarırken, başlık olarak “Sigortacının yapacağı ödemeler” ibaresini tercih etmiştir148. Dolayısıyla Hirsch, ikinci fıkra uyarınca da sigor-tacının bir ödeme yapacağı varsayımından hareket etmiştir. Oysa, önceki paragrafta görüldüğü gibi, BGB m. 1127 f. 2 = SchRG m. 33 f. 2 uyarınca sigortacı, herhangi bir ödeme yapmadan sorumluluktan kurtulmaktadır. Adliye Encümeni bu başlıkta bir de-ğişiklik yapmamış ve madde bu başlıkla kanunlaşmıştır. Y-TTK m. 1023 hazırlanırken, TTK m. 902’de öngörülen iki fıkrada farklı varsayımların düzenlendiği dikkate alın-madan, yine aynı madde başlığı tercih edilmiştir. Üstelik bu kez, ikinci fıkranın yanlış anlaşıldığını gösteren bir de değişiklik yapılmıştır. TTK m. 902 f. 2 c. 2’de, kaynak SchRG m. 33 f. 2 c. 2 doğru bir tercüme ile şöyle karşılanmıştır: “Malikin, sigortanın şümulüne giren ve ipoteğe takaddüm eden bir gemi alacaklısı hakkına esas teşkil eden borçlarının ödenmesi halinde de hüküm aynıdır.” Buna karşılık Y-TTK m. 1023 f.

2 c. 2’de bu kez şu hüküm yer almaktadır: “Malikin bir gemi alacaklısı hakkına temel oluşturan borçlarının ödenmesi hâlinde, sigortacının malike yapacağı ödeme, ancak gemi alacaklısı hakkının teminatını oluşturan unsurların rizikonun gerçekleşmesinden hemen sonra taşıdıkları değer oranında sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumlu-luktan kurtarır.” Maddenin gerekçesinde yalnızca, “gemi alacaklısı hakkının teminatını oluşturan unsurların rizikonun gerçekleşmesinden hemen sonra taşıdıkları değer ora-nında” ibaresinin eklendiği bildirilmiş149, bu eklemenin sebebi ve yapılan diğer değişik-likler hakkında bir açıklama yapılmamıştır. Oysa hükümde öncelikle yapılan değişiklik,

“sigortacının malike yapacağı ödeme” ibaresinin eklenmesidir. Bu ibare ise, kaynak

die ein der Schiffshypothek im Rang vorgehendes Schiffsgläubigerrecht bestand.”

147 Krieger, SchRG, s. 101 (sol sütun sonları).

148 TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, İçtima: 2, Cilt: 12 (1-29/6/1956), S. Sayısı: 198, s. 236 sonu (Madde 902).

149 TBMM Dönem: 23, Yasama Yılı: 2, S. Sayısı: 96, s. 331 (Madde 1023).

hükümlerin150, yukarıda öngörülen şekilde yanlış anlaşıldığını göstermektedir. Nitekim birinci fıkradan farklı olarak, bu fıkrada düzenlenen hâllerde, sigortacının herhangi bir ödeme yapması söz konusu değildir. Gerçekten de, yeni düzenlemede Kalpsüz’ün yorumları151 aynen benimsenmişse de, Kalpsüz’ün bu maddeye ilişkin açıklamaların-da, ikinci fıkranın birinci fıkrayı tamamladığı ve iki fıkranın aynı hususu düzenlediği açıkça bildirilmiştir152. Dolayısıyla TTK’nın yasa koyucusundan sonra Y-TTK’nın yasa koyucusu da, SchRG m. 33’ten alınan iki fıkranın bir arada uygulanacağı varsayımın-dan hareket etmiştir; ne var ki bu varsayım, kaynak Alman Hukuku’na ve hükümlerin yasama amacına aykırıdır.

Bu sebeple Y-TTK m. 1023 f. 2 c. 2 bakımından ortaya şöyle bir garip yorum sorunu çıkmaktadır: Hüküm, sözü bakımından, birinci fıkranın ikinci cümlesine aittir. Dolayı-sıyla şu anlama geldiği kabul edilebilecektir: gemi alacağının doğmasına yol açan ve sigorta sözleşmesinin kapsamına giren riziko doğduğunda geminin ve sigortalı diğer unsurların değeri ne ise, sigortacının gemi alacaklısına verilmek üzere ödeyeceği taz-minat en çok bu miktarda olabilecektir. Yukarıda verilen “çatma” örneğine dönülecek olursa; sigorta değeri ve bedeli 80 milyon TL olan bir geminin değeri, başka bir gemiy-le çarpıştıktan sonra 45 milyon TL’ye düşmüşse, çatma sebebiygemiy-le zarar gören gemi alacaklılarına yapılacak toplam ödeme 45 milyon TL olabilecektir; buna karşılık sigor-tacı, gemi alacaklılarına ödenmek üzere sigorta bedeli olan 80 milyon TL’ye kadar bir parayı elden çıkartırsa, 45 milyon TL’yi aşan kısım için ipotekli alacaklıya karşı sorum-lu kalmaya devam edecektir. Bu hüküm kendi içinde hukuka uygun bir değer yargısı barındırmaktadır: eğer gemi alacaklısı, sigortalı geminin cebrî icra yoluyla satışından en çok 45 milyon TL elde edebilecekse, sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumlu-luktan kurtarabilecek ödeme de en çok bu miktarda olmalıdır; aksi hâlde, sigortacının yapacağı ödeme, ipotek alacaklısının yararına yapılmış sayılmaz. Bu amaç dikkate alındığında, aslında sigortalı gemi malikinin sorumluluğunu sınırlandırma haklarının da gözetilmiş olması gerekirdi. Nitekim gemi maliki 1976/1996 tarihli LLMC uyarınca sorumluluğunu sınırlandırma hakkına sahipse, sigortacının ödemek zorunda kalabi-leceği tazminat da aynı sınıra tabi olacaktır. Dolayısıyla LLMC’nin öngördüğü sınırları aşan bir ödeme, ipotekli alacaklının yararına olmayacağından, sigortacıyı ipotekli ala-caklıya karşı sorumluluktan kurtarmamalıdır. Bu itibarla, hükmün şöyle anlaşılması uygun olacaktır: “Malikin bir gemi alacaklısı hakkına temel oluşturan borçlarının öden-mesi için sigortacının malike yapacağı ödeme, malikin ödemek zorunda kalabileceği en yüksek tazminat miktarına kadar sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumluluktan kurtarır.” Ancak, bu yorum, başlangıçta ortaya atılan sorunu henüz çözmemektedir.

Nitekim Y-TTK m. 1023 f. 2 c. 2 hükmü bu şekilde yorumlanacak olursa, birinci fıkra-nın ikinci cümlesi olarak düzenlendiği ve o fıkrada öngörülen hâl ile bağlantılı olduğu varsayılacaktır. Böyle olunca, SchRG m. 33 f. 2 c. 2 = TTK m. 902 f. 2 c. 2 hükmüne karşılık gelen bir düzenlemenin Y-TTK’da yer almadığı sonucuna varmak gerekecektir.

Oysa böyle bir sonuç da amaçlanmış değildir. Bu sebeplerle savunulabilecek diğer bir

150 BGB m. 1127 f. 2 = SchRG m. 33 f. 2 = TTK m. 902 f. 2.

151 Kalpsüz, Gemi Rehni, s. 118 (dördüncü paragraf), s. 120 (ikinci paragraf); aynı şekilde Sözer, DTH,

§ 9 IV 6 c cc ii ve iii (s. 299’da dn. 66, s. 300’de dn. 68).

152 Bkz. Kalpsüz, Gemi Rehni, s. 117 (1 sayılı başlıktan sonra gelen paragraf), s. 118 (2 sayılı başlıktan sonra gelen paragraf), s. 119 (birinci paragrafın ikinci cümlesi).

yorum, Y-TTK m. 1023 f. 2 c. 2’de yer alan kuralın, sanki bir değişiklik yapılmamış gibi, SchRG m. 33 f. 2 c. 2 = TTK m. 902 f. 2 c. 2 ile aynı içerikte olduğunu varsaymaktır.

Ne var ki, bu seçenekte de bu kez Kanun’un açık sözü ve Y-TTK m. 1023 f. 2 c. 2’de yer alan yeni kural gözardı edilmiş olacaktır. Bu çözüm de sakıncalıdır. O hâlde en sağlıklı çözüm şu olacaktır: bir yandan Y-TTK m. 1023 f. 2 c. 2’de yer alan yeni kural, aynı maddenin birinci fıkrasına ikinci cümle olarak eklenmiş sayılmalı, diğer yandan da SchRG m. 33 f. 2 c. 2 = TTK m. 902 f. 2 c. 2’de yer alan kuralın bir yanlışlık sonu-cu Y-TTK’ya geçmediği, dolayısıyla önceden olduğu gibi aynen uygulanmaya devam edileceği kabul edilmelidir.

ç) Doğru metin: Tüm bu açıklamalar ve gerekçeler çerçevesinde, Y-TTK m. 1023’ün kaynaklara ve yasama amaçlarına uygun metni şöyle olmalıdır:

“bb) Sigortacının sorumluluğunun sona ermesi

MADDE 1023 - (1) [1] Sigortacı, geminin önceki durumuna getirilmesi veya ipo-tekle temin edilmiş alacaktan önce gelen gemi alacaklılarına verilmesi amacıy-la malike tazminat bedeline sayılmak üzere ödemede bulunmuş ve bu amaçamacıy-lara erişilmesi teminat altına alınmış ise, ödeme, ipotekli alacaklıya karşı da geçerli olur. [2] İpotekle temin edilmiş alacaktan önce gelen gemi alacaklılarına verilmesi amacıyla sigortacının malike yapacağı ödeme, geminin cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi hâlinde malikin kanunen ödemek zorunda kalabileceği en yüksek taz-minat miktarına kadar sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumluluktan kurtarır.

(2) [1] Gemi önceki durumuna getirildiği veya eklenti olan yeni parçalar yerleri-ne konulduğu takdirde, sigortacının ipotek alacaklılarına karşı olan sorumluluğu sona erer. [2] Malikin, sigortanın kapsamına giren ve ipotekten önce gelen bir gemi alacaklısı hakkına temel oluşturan borçlarının ödenmesi hâlinde de aynı kural geçerlidir.”

d) Bilimsel sistematik: Bu açıdan bakıldığında, SchRG m. 33 f. 2 = TTK m. 902 f. 2

= Y-TTK m. 1023 f. 2’de öngörülen kurallar, kaynak BGB m. 1127’de olduğu gibi, gemi ipoteğinin sigorta tazminatını da kapsadığına ilişkin genel kuralın bir istisnası veya bu genel kuralı tamamlayan bir hüküm niteliğindedir. Nitekim bu kuralların işletilmesi ba-kımından, ipotekli alacaklıya bildirim yapılarak153 veya yapılmayarak154 gemi malikine tazminat ödenmesine ilişkin hükümlerin hiç bir önemi veya etkisi bulunmamaktadır.

Dolayısıyla sistematik bir incelemede, sigorta tazminatı üzerindeki alacak rehninin kendiliğinden sona ermesine ilişkin kuralın155, genel kural156 açıklandıktan hemen son-ra ele alınması daha isabetlidir.