• Sonuç bulunamadı

Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı

A. Davanın Sonuçları

5. Sessiz Kalma Nedeniyle Hak Kaybı

Hak sahipleri, haklarını uzun süre kullanmayarak karşı tarafa bu haklarını kullanmayacakları yolunda bir güven uyandırmışlarsa, uyandırılan bu güven nedeniyle artık bu haklarını kullanamayacakları kabul edilmektedir248.

Fikri mülkiyet hukukumuzda düzenlenmeyen bu husus Yargıtay tarafından benimsenmektedir249. Sessiz kalma nedeniyle hak kaybı ilkesinin kaynağı MK m.2’deki dürüstlük kuralıdır250. Yargıtay tarafından benimsenen bu ilkenin patent ve faydalı model hukukunda da MK m. 2 hükmüne istinaden uygulanacağında şüphe yoktur.

248

KARAHAN/SULUK/SARAÇ/NAL s.16; YASAMAN, Hamdi, Marka Hukuku İle İlgili Makaleler Hukuki Mütalaalar Bilirkişi Raporları III, İstanbul 2008, s. 166, 167

249 “Örneğin, davacının, davalının ticaret unvanından haberdar olduğu halde uzun süre sessiz kalınması, aralarında ticari işlemlerin varlığını gösteren belgeler olmasına rağmen uzun süre sonra dava açılması vs. gibi hallerde davalının MK.2. madde hükmünden yararlanmasının mümkün olduğu kabul edilmektedir.”, Y. 11. HD. E. 2001-10860 / K. 2002-3275 T. 08.04.2002,

Corpus Cd Medya.

“Mahkemece, davanın MK.nun 2 nci maddesine aykırı olarak açıldığını davalının

kanıtlayamadığı sonucuna varılarak, dava kabul edilmiştir. Oysa, davacı vekilinin 25.2.2003 tarihli dilekçesinde, davalının 1982 yılından beri davacının uzun yıllar müşterisi olduğu ve davalının 1985 yılında aynı logo için tescil belgesi alarak, davacının ürünlerinin çok satıldığı Samsun-Çarşamba- Bafra yöresinde ticari faaliyet yürüttüğü belirtilmiştir. Bu durumda, davacının 18.6.2000 tarihinde açılan bu davaya kadar, uzun yıllar sessiz kaldığının kabulü gerekir. Davalının 8.11.1995 ile 22.12.2002 tarihleri arasında marka tescili yok ise de, ticari faaliyetini bu dönemde de devam ettiren davalıya karşı, davacı, bu dönemde de dava açmamıştır.Davalının logosu iltibas yaratmakla birlikte, MK.nun 2 nci maddesi uyarınca korunmaya değer görülmesi gerekecektir. Her iki tarafın tescilli olan markalarının tescilli olarak piyasada varlığını sürdürmesini engelleyen bir hüküm 556 sayılı KHK´de bulunmamakta idi. Ne var ki 22.6.2004 tarih ve 5194 sayılı Kanun ile bu KHK´nin 7 nci ve 42 nci madde hükümlerinde yapılan değişiklik ile bu husus engellenmiş ise de, bu değişikliğin bu davada uygulanmayacağı açıktır. Bu durumda, davanın MK.nun 2 madde hükmü uyarınca reddi gerekirken, yazılı gerekçeler ile kabulü doğru olmamıştır.”, Y. 11. HD. E. 2004-544 / K. 2004-

9548 T. 11.10.2004, Corpus Cd Medya

250

KARAHAN, Sami, Haksız Rekabet Davalarında Dava Zamanaşımları ve Sessiz Kalma Nedeniyle Hakkın Kaybı İlkesi, Prof. Dr. Hayri Domaniç’e 80. Yaş Günü Armağanı, Cilt:1,

İstanbul 2001, s. 293 vd. (Sessiz Kalma); TEKİNALP, s. 424;

Sessiz kalma yoluyla hak kaybı, Avrupa Topluluğu Anlaşması’nın 189 uncu maddesi uyarınca kabul edilen AT’nin 89/104 sayılı Yönergesinin 9. Maddesinde, markalar açısından, hükümsüzlük davasının açılması süreye bağlanmıştır. Kesintisiz beş yıl süre ile bir marka sahibinin kendi markasının başkası tarafından bilgisi dahilinde kullanılmasına ses çıkarmaması halinde marka sahibinin artık hükümsüzlük davası açamayacağı ve söz konusu kullanmayı önleyemeyeceği kabul edilmiştir251.

Faydalı modele ilişkin hükümsüzlük davasını, zarar gören üçüncü kişiler her hangi bir süreye tabi olmadan, koruma süresi boyunca açabilmektedir (PatKHK m. 165/3). Hükümsüzlük davasında sessiz kalma sebebiyle hak kaybının gerçekleşmesi ve belge sahibi davalının bunu ileri sürebilmesi için, üç şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Birincisi, davacının tescilden bir şekilde haberdar olması, ikincisi, belgenin kullanımına uzun süre ses çıkarmaması, üçüncüsü ise faydalı model tescil belgesi sahibi davalının iyiniyetli olması gerekmektedir.

Faydalı model tescil başvuruları değerlendirilirken, ilgili üçüncü kişilere ilana çıkan başvurulara üç ay içerisinde itiraz olanağı ile birlikte252sonradan faydalı model belgesinin tescilinin hükümsüz sayılması için dava açma olanağı da verilmiştir. Hükümsüzlük davası itiraz şartına da bağlı değildir. Sessiz kalma sebebiyle hak kaybı ilkesinin tam bu noktada uygulanabileceği kanaatindeyiz. Zira; üçüncü kişilerin faydalı model belgesine ilan süresi içerisinde itiraz ettikten sonra, itirazın neticesiz kalması ve faydalı model belgesinin tescil olması ile birlikte dava hakkının makul süre içerisinde kullanılması gerekmektedir. Bu süre öncelikle dürüstlük kuralı göz önüne alınarak, sektöre, ürüne, yöreye, piyasa durumuna, benzer alıcı kitlesine, reklam ve tanıtım faaliyetlerine, ticari teamüllere ve önce yapılan itirazın içeriği de dikkate alınarak hakim tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

251 TEKİNALP, s. 424; KARAHAN, (Hükümsüzlük), s. 145; SARAÇ, (Hakka Tecavüz), s. 143

İtirazdan sonra uzunca bir süre davanın açılmaması, belge sahibinde davanın açılmayacağına ilişkin bir güvenin oluşmasına sebebiyet verecektir. Bu güven belge sahibinin buluş konusu ürüne yatırım yapmasını ve ürüne ekonomik bir değer oluşturmasına sebep olacaktır.

Davacının uzun süre sessiz kaldıktan sonra dava açması, belge sahibinin buluş konusu ürünle oluşturduğu ekonomik değeri yok etmesinin yanında, bu ekonomik değerden de davacının yararlanması sonucunu doğuracaktır. Bu durum hakkaniyete aykırı olacağından açılan dava MK 2 hükmüne dayanılarak hakkın kötüye kullanılması teşkil edecektir.

Faydalı model belgesinin tesciline ilan süresi içerisinde itiraz etmeyenler açısından da konuyu değerlendirmek gerekecektir. Yargıtay, aynı meslekle ve işle uğraşanların birbirlerinin yaptığı ve ürettiği ürünlerden haberdar olunmayacağı iddiasını kabul etmemekte, bunu ticari yaşamın olağan akışı ile bağdaşmadığını belirtmektedir253.

Özellikle aynı sektörde, benzer alıcı çevresine hitap eden, aynı yörede ticari faaliyette bulunan, kimi zaman ürünlerinin dahi aynı reyonlarda satışa sunulduğu gerçek ve tüzel kişilerin bu davanın tarafı olduğuna sıkça rastlanmaktadır. Bu gibi

253

“ …öte yandan 20 yıldır aynı sektörde faaliyet gösteren tarafların birbirinden habersiz olduğu

iddiasının da ticari yaşamın olağan akışı ile bağdaşmayacağı..” Y. 11. HD. E. 2005-7492 / K.

2006-10884 T. 31.10.2006, Corpus Cd Medya

“davalı şirketler ve sorumlu müdürleri olan diğer davalılar tarafından bulundurulup satışa sunulan ve ECA markası taşıyan vanaların tamamının sahte olduğu, ürünler üzerindeki ECA markasının gömme ve gövde döküm imalat şeklinde olması nedeniyle silinmesinin mümkün olmadığı, yazıların kazınması halinde vana gövdelerinin zarar göreceği, davalılar ürünlerin sahte olduklarını bilmediklerini savunmuşlarsa da, aynı sektörde çalışan ve dahası şirketler kurmak suretiyle kurumsallaşan tüzel kişiler ve bu şirketleri yöneten davalıların çok miktarda mal satın alırken malların kaynağı ve teknik özellikleri konusunda gereken özeni göstermeleri gerektiği, inceleme yapsalardı ürünlerin sahte olduklarını anlayabilecekleri, davalıların böyle bir araştırma ve inceleme yapmayarak kendilerinden beklenen özeni göstermedikleri yada yapıp gerçeği öğrendikleri halde ürünleri ticaret alanına sundukları, her iki halde de sorumlu tutulmaları gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir”. Y. 11. HD. E. 2005-9437 / K. 2006-10414 T. 16.10.2006, Corpus Cd Medya

durumlarda da belirtilen hususlar dikkate alınarak basiretli bir tacir gibi davranmayan, belge sahibine zımni bir icazet254 veren davacıların açtığı hükümsüzlük davalarının hakkın kötüye kullanılması teşkil edip etmeyeceği, her olaya göre hakim tarafından MK m. 4 hükmü255 dahilinde hassas bir şekilde değerlendirilmelidir.

İlkenin temeli dürüstlük kuralına dayandığından, dava hakkı sahibinin gecikmede haklı bir nedeni bulunuyorsa hak kaybından söz edilemeyeceği doktrinde belirtilmektedir256.

Patentin hükümsüzlüğü koruma süresinin devamınca veya hakkın sona ermesini izleyen beş yıl içinde dava edilebilir (PatKHK m. 130/2). Saraç; kanaatimizce de isabetli olarak, incelemeli patentlerin koruma süresinin bitiminden sonra açılan hükümsüzlük davalarında, davacıya karşı sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin etkili bir savunma olarak kullanılabileceğini dile getirmektedir257. Çünkü 20 yıl gibi uzun bir süreden sonra dava açılması hakkın kötüye kullanılması olacaktır.

254

ARSLAN, s. 344, Yazar markanın hükümsüzlüğünde hak sahibinin sessiz kalmasını genel görünüm itibariyle zımni icazet olarak değerlendirmektedir.

255 MK. m. 4 ““Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”

256 KARAHAN/SULUK/SARAÇ/NAL s. 17

257 “Verilen patentler patent bülteninde yayınlanmaktadır. Bu sayede gerçek buluşçu patentin gasp edildiğini öğrenme imkanına sahip olduğu gibi, kendi adına yaptığı başvurunun daha önce başvurusu yapılmış bir buluşla aynı olduğu (yani yeni olmadığı) gerekçesiyle reddedilmiş olması halinde ya da başvuru yapmadan buluşu kullanmaya başlaması üzerine başvuru sahibi tarafından başvuruya dayanılarak kullanımı engellenmeye çalışıldığında patentinin gasp edilmiş olduğunu öğrenmiş olacaktır. Bu durumda derhal harekete geçip koruma süresi içinde hükümsüzlük davası açma hakkını kullanmamış bir gerçek buluşçunun, hakkın sona ermesini bekleyip ondan sonra beş yıllık süre içinde dava açması halinde, adına patent tescil edilmiş kimse tarafından sessiz kalınarak hakkın kaybedildiği yönünde bir savunma yapılabilir.”,