• Sonuç bulunamadı

Sendikaların Kurulması İçin Gereken Şartlar

Belgede Sendikal tazminat (sayfa 57-62)

A. KURULUŞU

3. Sendikaların Kurulması İçin Gereken Şartlar

a. Sendika Kavramında İnsan Unsuru - Kurucular

Sendika kelimesinin kökeni Yunancada yer alan “syndic” kelimesinden türemekte olup anlamı ise eski çağlarda şehir devletlerinin idaresinde temsili sağlayan kişileri ifade etmektedir. Söz konusu kelimenin kökenine baktığımızda bir insan topluluğunu belirttiğini görmekteyiz. Sendika kelimesinin kökeninden yola çıkarak sendikanın işçi veya işverenden oluşan bir örgüt olduğu söylenebilir168.

Toplu İş Hukukuna göre kamu çalışanları, işçi sayılanlar ve işçi sayılanların işverenleri sendika kurabilmektedir. Bunun dışındakilerin sendika kurması mümkün değildir.

4857 sayılı İş Kanuna göre işçi; bir iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan gerçek kişiyi ifade etmektedir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre işçi kavramı İş Kanunu’nda belirtilenden daha geniş bir kapsamı ele almaktadır. 166Akyiğit, İş Hukuku, s. 516; Sur, Toplu İlişkiler, s. 44; Demir, Sendikaların Kuruluşu, s. 23 vd. 167Eyrenci, s. 43; Akyiğit, İş Hukuku, s. 516; Esener/Bozkurt Gümrükçüoğlu, s. 41; Sur, Toplu

İlişkiler, s. 44.

168Demir, Sendikaların Kuruluşu, s. 19; Sur, Toplu İlişkiler, s. 23; Küçük, s. 3. 43

Buna göre Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan işçilerin yanı sıra iş akdinden farklı olarak diğer iş yasalarına göre çalışan bazı kimseleri de sendikalar hukuku bakımından işçi kavramına dahil etmiştir169.

İş sözleşmesinin yanı sıra ücret mukabilinde iş sözleşmesi ile bağlı olmaksızın çalışanlar da STİSK kapsamındadır. Yani “taşıma, eser, vekalet, yayın

komisyon ve adi şirket” sözleşmesi gibi İK dışında yer alan sözleşmelerle çalışanlar

da sendika kurma hakkından yararlanabilecektir170.

İşveren sendikaları ise işverenler tarafından kurulabilmektedir. İş Kanunu’na göre “işçi çalıştıran gerçek, tüzel kişiler veya tüzel kişiliği olmayan

kurum ve kuruluşlar” olarak tanımlanabilir.

2821 sayılı SK m. 2/4. fıkrasında işveren “işçi çalıştıran gerçek, tüzel kişiler

veya tüzel kişiliği olmayan kamu kuruluşları” olarak tanımlanmaktaydı. Her iki

kanunda yer alan işveren tanımına bakıldığında Sendikalar Kanunu’nda var olan tanımım İş Kanunu’na göre daha dar olduğunu görmekteyiz. Nitekim kamu kuruluşları dışındaki tüzel kişiliğe sahip olmayan kurum ve kuruluşlar Sendikalar Kanunu kapsamına işveren olarak dahil edilmemişti171.

İşveren vekilleri de STİSK’ nun 2. maddesi gereğince işveren sayıldığından işveren sendikası kurabilecek ve üye olabileceklerdir. Burada dikkat edilmesi gereken husus işveren vekilinin işyerinin bütününü yönetmek konusunda yetkili olmasıdır. İşyerinin bir kısmını idare etme yetkisine sahip olan işveren vekili bu bağlamda işçi sıfatı daha baskın olduğundan işveren sendikasına kurucu veya üye olamaz. Buna örnek olarak bir işletmenin genel müdürü ile şube müdürü arasındaki fark gösterilebilir172.

Adi şirket sözleşmesinde de sendika kurucusu veya üyesi olunması önemli bir husus olup özellikte belirtilmelidir. Adi şirket üyelerinin hangi sendikaya kurucu veya üye olabileceği tartışma konusu olabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken 169Akyiğit, İş Hukuku, s. 522; Sümer, İş Hukuku, s. 15; Sur, Toplu İlişkiler, s. 23.

170Sur, Toplu İlişkiler, s. 24; Ayrıca bakınız: Sur, Toplu İlişkiler, s. 25: “Böylece yapılan genişleme sonucu, örneğin serbest çalışan avukatlar, komisyoncular gibi meslek grupları da sendika üyesi olabilmekte …”

171Tuncay/Savaş Kutsal, s. 50; Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, s. 818; Sümer, İş Hukuku, s. 196-197;

Sur, Toplu İlişkiler, s. 24.

172Akyiğit, İş Hukuku, s. 514; Sur, Toplu İlişkiler, s. 25-26; Bkz: Sümer, İş Hukuku, s. 196-197. 44

adi şirket ortağı olan kimsenin şirkete ortaklık adına getirdiği sermayeye bakmak gerekir. Sermaye olarak fiziki veya fikri emeğini getiren ortağın işçi sendikasına, bunun dışındaki ortakların işveren sendikasına kurucu veya üye olabileceği öğretide kabul edilmektedir173.

6356 sayılı STİSK’ nun 26/6. maddesi “İşçiler ve işçi kuruluşları işveren

kuruluşlarına, işveren kuruluşları da işçi kuruluşlarına üye olamaz; gerek doğrudan doğruya, gerek temsilcileri veya mensupları veya araya koyacakları diğer kimseler aracılığıyla biri diğerinin kurulmasına, yönetim ve faaliyetine müdahalede bulunamaz.”hükmüne amirdir. Hükümde de belirtildiği üzere işveren sendikalarında

işçilerin, işçi sendikalarında işverenlerin bulunmaları mümkün değildir. Bu durum sendikacılığın doğal bir sonucudur. İşverenler ile işçilerin (daha geniş bir ifade ile çalışanların) menfaatleri çatıştığından bu iki grubu çatışan menfaatlerini korumak için sendikacılık kurumu ortaya çıkmıştır, bu nedenle sendikalar oluşturulurken “sınıf esası” benimsenmiştir. Sınıf esasını benimseyen ve çalışan sendikalarında işverenlerin, işveren sendikalarında işçilerin bulunamaması esasına ise “saflık ilkesi” denir174.

b. Kurucu olabilecek belli sayıda üyenin bir araya gelmesi

Sendika kurulurken, kurucu olabilecek kişilerde aranacak şartlar 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 6. maddesinde belirtilmiştir.

Buna göre kurucu üyelerin fiil ehliyetine olması, işçi sendikaları açısından fiilen çalışan gerçek kişi olması gerekir. Bir diğer anlatımla işçi sendikası kuracak kişilerin 6356 sayılı Kanun anlamında işçi olması ve sendika kurulurken halen çalışıyor olması gerekmektedir. İşçi sendikaları kurulurken kurucuların işçi olması şartı arandığından bunun doğal bir sonucu olarak kurucuların gerçek kişi olması gerekmektedir175.

173Okur, Sendika Özgürlüğü, s. 135; Sümer, İş Hukuku, s. 196-197; Akyiğit, İş Hukuku, s. 514;

Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, s. 820-822.

174Okur, s. 73; Sur, Toplu İlişkiler, s. 26; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 150; Aktay/Arıcı/Senyen-

Kaplan, s. 373 vd.

175Akyiğit, İş Hukuku, s. 522; Aktay/Arıcı/Senyen-Kaplan, s. 349; Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, s. 814 vd.

45

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; “zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye

kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama ve kaçakçılık” suçlarından birinden

mahkûmiyeti bulunanların sendika kurucusu olamayacağı yine aynı maddede belirtilmiştir. Sendika kurucusu olacak kişilerde olması veya olmaması gereken şartlar emredici niteliktedir.

Sendika kurulurken sendika kurmak maksadıyla bir araya gelmiş en az yedi kişinin olması şartı da yine 6356 sayılı Kanun tarafından açıkça öngörülmüştür.

2821 sayılı Sendikalar Kanunu’na göre işçi sendikasına üye olmak için Türk Vatandaşı olmak gerekmiyordu. Fakat sendika kurucusu, yöneticisi ve temsilcisi olmak için Türk Vatandaşı olmak gerekmekteydi. 6356 sayılı Kanuna göre ise işçi sendikası kurucusu olabilmek için de Türk Vatandaşı olma koşulu aranmamaktadır.176 Bir başka deyişle işçi sendikası kurucusu olmak için artık Türk Vatandaşı olmak gerekli değildir. 2821 sayılı Kanun’da okur-yazar olma şartı sendika kuruculuğu, yöneticiliği ve temsilciliği için aranmakta iken 6356 sayılı Kanun ile bu şart aranmadığından artık sendika kuruculuğu için okur-yazar olmak da gerekmemektedir177.

Sendika kurucusunun sendikanın kurulacağı işkolunda fiilen çalışıyor olması şartı tartışmalıdır. Şöyle ki; işçinin fiilen çalışıyor olması şartı 6356 sayılı Kanunda açıkça öngörüldüğünde tartışmalı olmayıp açık olmayan kısım sendikanın kurulacağı işkolunda çalışması gerekip gerekmediğidir. Öğretideki bir görüşe göre 6356 sayılı Kanuna göre sendikaların belli bir işkolunda faaliyet göstermek üzere kurulmaları sebebiyle kurucuların da sendika kurulurken aynı işkolunda çalışıyor olması gerektiğini savunmaktadır178.

Bir diğer görüşe göre ise 6356 sayılı Kanunda kurucular için eski yasadaki sendikanın kurulacağı işkolunda fiilen çalışır olma koşulu kaldırılmış, fiil ehliyetine

176Demir, Sendikaların Kuruluşu, s. 27; Akyiğit, İş Hukuku, s. 524; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 50. 177Demir, Sendikaların Kuruluşu s. 27 ve 44; Kutal, Yeni Düzenleme, s. 161; Tuğ, Adnan, Sendikalar

Hukuku, Ankara 1992, s. 57.

178Akyiğit, İş Hukuku, s. 523; Sümer, İş Hukuku, s. 197; Demir, Sendikaların Kuruluşu, s. 27. 46

sahip gerçek ve tüzel kişilerin kurucu olabileceği belirtilmiştir179. İlk görüşte belirtilen gerekçeler dikkate alındığında her ne kadar 6356 sayılı Kanun sadece fiilen çalışıyor olma şartını belirtmişse de işin ruhuna ve Kanunun bütününe bakıldığında sendika kurucusunun, kurulan sendika ile aynı işkolunda çalışıyor olması gerektiği kanaatindeyiz.

c. Kuruluş İşlemleri ve Sendikanın Kurulduğu An

Sendikalar ve konfederasyonlar üyelerinden ayrı olarak hak ve borca sahip olabilen mevcudiyeti üyelerinden bağımsız olarak var olan tüzel kişiliğe haiz topluluklardır. Sendika ve konfederasyonların tüzel kişiliği her ne kadar kamusal görevleri bünyelerinde barındırsalar bile kamu gücünü kullanmadıklarından özel hukuk tüzel kişiliğidir. Nitekim yasal düzenleme olarak da 6356 s. Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Medeni Kanun180 ve Dernekler Kanununa tabidirler.181

Diğer özel hukuk tüzel kişileri gibi sendikaların da “tüzel kişilik” meydana getirmenin ön koşulu, tüzel kişiliği oluşturan kişilerin sendika kurma konusunda ortak bir iradeye sahip olmaları gerekir182.

Ortak iradenin üçüncü kişiler bakımından bağlayıcı olması için ise sendika ve konfederasyonların anayasası olarak kabul edilen ve tüzük adı verilen bir belgeye ihtiyaç duyulmaktadır183.

Hukukumuzda, işçi ve işverenlerin sendika kurma iradelerini ortaya koydukları tüzüğün hazırlanması, tüzel kişiliğin meydana gelmesi için yeterli değildir. STİSK’ nun 2. maddesinde işçi ve işveren kuruluşlarının tüzel kişiliğe sahip oldukları belirtilmiş ve 7. maddesinde de sendika ve konfederasyonun merkezinin bulunacağı ilin valiliğine tüzüğünün verilmesi ile tüzel kişilik kazanacağı hükme bağlanmıştır184. 179Dereli, s. 44; Sur, Toplu İlişkiler, s. 92.

18008.12.2001 t. ve 24607 sy. RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu.

181Tuğ, s. 19-20; Sur, Toplu İlişkiler, s. 27-28; Tuncay/Savaş Kutsal, s. 3-4; Aktay/Arıcı/Senyen-

Kaplan, s. 279.

182Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, s. 820-824; Demir, Sendikaların Kuruluşu, s. 30; Tuncay/Savaş

Kutsal, s.19-26.

183Akyiğit, İş Hukuku, s. 524; Demir, Sendikaların Kuruluşu, s. 30; Sümer, İş Hukuku, s. 198-199. 184Sümer, İş Hukuku Uygulamaları, Konya 2010, s. 378; Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, s. 820 vd. ;

Tuncay/Savaş Kutsal, s. 55.

47

Tüzüğün yanı sıra sendikalar için kurucuların kurucu olabilme şartlarına sahip olduklarını ifade eden yazılı beyanları ve üst kuruluşlar için ilgili kuruluşların genel kurul kararları dilekçeye eklenir. Görüldüğü üzere tüzel kişiliğin kazanılması tüzüğün valiliğe verilmesi anıdır. Herhangi bir tescile veya karara gerek bulunmamaktadır.

Sendika tüzüğünün merkezinin bulunacağı ilin valiliğine verilmesi gerekliliği tüzüğün yazılı olması gerektiği sonucunu göstermektedir. Öğretide185 Kanunun tüzüğün şekline dair herhangi bir hüküm içermemesi nedeniyle adi yazılı şeklin yeterli olacağı belirtilmektedir186.

Belgede Sendikal tazminat (sayfa 57-62)