• Sonuç bulunamadı

2.3. SAĞLIK DAVRANIŞI ve SAĞLIK DAVRANIŞI MODELLERİ 73

2.5.5. SAĞLIK İLETİŞİM MODELLERİ 132

1990’larda sağlık bakım hizmetlerinin sunumunda yeni gelişmelerin yaşanması ve diğer endüstrilerden uyarlanan tekniklerin ışığında özel yaklaşımların gelişmesine sahne olmuştur. Sağlık iletişiminin henüz gelişmekte olan bir disiplin olması nedeniyle literatürde fikir birliği edilmiş yaklaşımlardan söz etmek oldukça güçtür. Genel olarak sosyal psikolojinin davranış modellerinin ve iletişim disiplinin bazı yaklaşımlarının sağlık iletişimine uyarlanmış olduğu ve bu uyarlamalara sağlık iletişimi yaklaşımları adı verildiği göze çarpmaktadır. Bu çalışmada önceki çalışmalardan farklı olarak sağlık davranış modelleri, iletişim bağlamından ayrı olarak ele alınmıştır. Bu bölümde sağlık iletişimi modelleri olarak yurt dışında ve özellikle Amerika’da bu alanda yapılmış çalışmalardan da yararlanılarak, Retorik Model, Semiyotik Model, Fenomenolojik Model, Sibernetik Model, Sosyo-psikolojik Model, Sosyo-kültürel Model, Eleştirel Yaklaşım sağlık iletişim modelleri olarak kısaca açıklanmaktadır.

2.5.5.1. RETORİK MODEL

Retorik iletişim, sözlü veya sözsüz mesajlar yoluyla alıcının zihninde kaynak tarafından hedeflenmiş anlamların oluşturulması süreci olarak tanımlanmaktadır (Tabak, 2003:42). Craig (1999), retorik yaklaşımı ikna edici söylemin, işlevsel bir sanat olarak iletişim sürecinde kullanılmasıdır şeklinde betimlemektedir. Retorik geleneğin, sağlık bakım politikalarının oluşturulmasında ve halk sağlığı düzeyinde büyük etkileri olduğu ileri sürülmektedir. Bilimsel teori ve ses bilimi üzerine dayanan yaklaşımı bilim adamları, söylemin ve metinlerin içeriklerinin, daha geniş biçimleri üzerinde analizler yapmışlar, sadece hastalık durumunda olan söylemle ilgilenmemişler; aynı zamanda sağlığa değer katan sembollere de yoğunlaşmışlardır (Akt. Ratzan, 2001:211). Sağlık iletişiminde Retorik Yaklaşım, özellikle karakteristik gerilimlerin azaltılması ve yatıştırılması üzerinde etkili olmaktadır. Retorik Model, duygu ve mantık arasındaki gerilimlerle ve olası yargıların oluşmasında söylemin rolü ile ilgilenmektedir. Bu nedenle retorik çalışmalar,

beklentilerle istekler arasındaki gerilimlerin, değerlerle kararsızlıkların yatıştırılmasının iletişimsel çerçevesiyle ilgilenmektedir. Bunun yanı sıra Retorik Model, simgesel ve fiziksel dünyanın birbirleriyle ortak yönlerinin anlaşılmasında, bireylerin insani ve bilimsel yönlerinin arasındaki gerilimlerin yatıştırılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Retorik Model sağlık iletişiminde bireylerle toplum arasındaki gerilimlerin anlaşılmasına ve aşılmasına da katkıda bulunur (Babrow ve Mattson, 2003:48). Retorik Model, sağlık iletişiminde başlı başına bir model olarak ele alınıp uygulanabileceği gibi, diğer sağlık iletişimi modellerine de katkı sağlayan bir yardımcı unsur olarak kullanılabilir (Tabak, 2003:44).

2.5.5.2. SEMİYOTİK MODEL

Semiyotik Model, işaretler ve işaret sistemlerinin kullanılarak özneler arası bir kavram aracılığıyla iletişimi kuramlaştırır. İletişimin eleştirel ve yenilikçi görünümü üzerine vurgu yapan model, ilişki sistemleri ve ilişkilerdeki öncelikler üzerine vurgularda bulunmaktadır. Semiyotik Model, odak noktasını nesnelerden ilişkilere doğru kaydırmaktadır. Bu nedenle yaklaşım, bireysel işaretler ve anlamların doğası yerine işaretler, diğerleriyle ilişkilerde işaretler ve işaretlerin anlamları gibi konuları sorunsallaştırmaktadır. Özneler arası yaklaşımla iletişimcilerin paylaştığı ilişkiler ağının genişletilmesi ile uğraşan Semiyotik Yaklaşım, işaretler aracığıyla sağlık iletişiminde sunulan içeriklerin dikkat uyandıracak şekilde yapılandırılmasına aracılık eder özelliktedir. Diyet yaparak vücudun inceleceğine yönelik bir reklamda dönüşümün gösterilmesi sağlık iletişiminde bu modelin kullanımına örnek olarak verilebilir (Babrow ve Mattson, 2003:49, Berry, 2007:27). Semiyotik Model, sağlık iletişiminde simgelerin doğru ve yerinde kullanılması suretiyle sağlığa katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Sağlık geliştirme amaçlı olarak yapılan bir kampanyada doğru ikonların kullanılması durumunda amaçlanan davranış ortaya çıkacaktır. Aksi halde hatalı semboller sağlık davranışı üzerinde negatif etkiye neden olacaktır. Sağlık ürünlerine yönelik reklamların yanlış sembollerle kodlanması durumunda sağlıklı olan ürünlerin tüketimi yerine sağlıksız ürünlerin tüketimine yol açması negatif etkiye örnek olarak verilebilir.

söylemde bazı diğer söylem ötesi kavramlara meydan okuyan, günlük bazı varsayımların anlamlarını doğrulayan kelimeler, düşünce durumlarının kodlanması gibi yollar açısından Semiyotik yaklaşımın cazip hale geldiğini belirtmiştir. Ona göre bu yolla iletişimsizlik tehlikesi gibi olumsuzlukların önüne geçilmiş olunacaktır. Sağlık iletişimi için yeni medya materyallerinin kabul edilmesi (bazen gönülsüzde olsa), iletinin daha da yaygınlaşmasına yol açacaktır. Tıbbi otoritelerin uygun gördüğü web siteleri yalnızca doğru içeriği taşımaz aynı zamanda, hastalığın bireyin kendince teşhisi ve kendilerini tedavi etmeleri olanağı da sunmaktadır. Bir doktorun danışmanlığında web sitesi, ziyaretçilerine önerilerde bulunulabilmesine rağmen, hastanın veya web ziyaretçisinin sağlık durumuna ilişkin başlangıç yargısının bilinmesine olanak yoktur ve ancak insanların bazı sağlığı riske eden davranışlardan uzak durmasını öğütlemesi bağlamında katkı sağlayabilir (Akt. Babrow ve Mattson, 2003:49). Kısaca sağlık iletişiminde Semiyotik gelenek, önemli sağlık sorunları hakkında sağlık bilgisi kullanıcılarına ve sağlık kaynaklarına bilgi verilmesinin bir zorunluluk olduğunu ileri sürmektedir. Sağlık iletişiminde Semiyotik Model, sağlığa ilişkin olarak ortaya çıkan veya çıkması muhtemel davranışsal riskleri, iletişimin simgesel unsurlarını ustaca kullanmak suretiyle açıklamak, bireysel ve toplumsal farkındalık yaratmak, tutum geliştirmek ve sonrasında istenen davranışı ortaya çıkarmak amaçlı bir yaklaşımdır. Doğal veya yapay işaretlerin kullanılması suretiyle bireyin üzerinde iz bırakmak temel hedeftir.

2.5.5.3. FENOMENOLOJİK MODEL

Doğrudan iletişim veya diyalog, diğerleriyle yüz yüze ilişki kurmak yoluyla ortaya çıkar ve aracısızdır. İletişimsel anlayış, yaşadığımız dünyanın paylaşılmasında bizim fiziksel varlığımızla elde ettiğimiz deneyimlerimizin bir dönüşümü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden Fenomenolojik Model, Semiyotik Yaklaşıma meydan okumakta ve işaretlerin özneler arası anlamlandırılmasına onların sadece aracılık ettiğini ileri sürmektedir. Retorik söylem kadar, stratejik işaretlerin ve iletişimin ustaca ve amaçlı yapılandırılmasının zorunlu olduğunu savunmakta, iletişimi bilinç aramayı amaçlayan bir aydınlanma çabası olarak tanımlamaktadır (Babrow ve Mattson, 2003:49). Fenomenolojik Yaklaşıma göre bireyin edindiği tecrübe kendisinin çevresiyle olan etkileşiminin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Olayların temel özelliklerinin sübjektif deneyimlerle gözlenmesi ve betimlenmesini amaçlayan bir yaklaşımdır.

Fenomenolojik Model, sağlık bakım uygulamaları ve sağlık iletişiminde etkinlik sağlamada en etkili yollardan biri olduğu sıklıkla ileri sürülmektedir. Craig (1999), özellikle gündelik söylemde, geleneksel yaygın olan duygunun (insanlarla bağlantı kurmak, farklılıklara saygı duymak ve ortak bir zemin arayışı gibi ihtiyaçlar), diğer yaygın inanışların (iletişim beceridir, kelimeler hiç bir şeydir; gerçekler nesnel ve değerler özneldir) ortaya çıkmasında farklı yollar tanımlamaktadır (Akt.Babrow ve Mattson, 2003:50). Buna göre fenomenoloji, sağlık bakımı sunucuları ve hastalar arasında etkileşime ve oluşması muhtemel güven ağına engeller oluşturduğuna inandığı yaygın pratik uygulamalara meydan okuyan bir yaklaşımın adıdır. Sağlık hizmetini sunanlar ve alanlar arasında ön yargıların dayatmacılığının yerine açıklığın, duyarlılığın özendirilmesi ve artırılmasının gerekliliği üzerinde durmaktadır. Fenomenoloji, sağlık iletişimde gürültünün en aza indirilmesi ya da tümden ortadan kaldırılması üzerinde yoğunlaşmaktadır.

2.5.5.4. SİBERNETİK MODEL

Sibernetik Modele göre davranışın kaynağını, işlevsel olarak yürütülen gündelik yakın ilişkiler ve var olan durumlardan ortaya çıkması muhtemel beklentiler oluşturmaktadır (Edwards, 1992:239). Craig’e göre (1999) Sibernetik gelenek, iletişim sürecinde ve bilginin işlenmesi aşamasında, işlevsel sistemlere (sıklıkla onların işlevsel bozukluklara neden olduğu söylense de) olanak sağlayan bilgiyi kuramlaştırmaktadır (Akt. Babrow ve Mattson, 2003:50). İletişim, kodlamayı, aktarmayı ve kod çözmeyi içermektedir. Dahası, bu teorinin karmaşıklığı ve odaklandığı alana bağlı olarak, iletişim, karmaşık olan sistemlerin düzenlenmesi, çevresel dış faktörlerin etkilerinin uysallaştırılması veya aksine artırılması yanında çevresel geri bildirimleri de kapsayabilir. Doğal olarak; bir sistem ve onun var olduğu çevresi birlikte bir süper sistemi oluşturur ve bu yüzden “çevresel etki” bilginin işlenmesi sürecinin önemli unsurlarındandır. Sibernetik gelenek üzerine kurulmuş teoriler, sağlık iletişiminde gerilimlerin azaltılmasına yönelik çalışmalar için tereddütsüz en uygun olanlarıdır. Bu geleneğin üzerine kurulmuş olan teoriler

oldukları çevre arasındaki gerilimlerin azaltılması ve bu gerilimlerin farkına varılması noktasında pek çok şey söyleyebilirler. Bunun yanında Sibernetik aile sistem teorileri, toplumsallık ve toplumsallığa aykırılık arasındaki gerilimlere de etkili bir şekilde uygulanabilirler.

Sibernetik Model, toplumsal veya grupsal paydaşlığın yaratılmasında etkilidir. Örneğin bu tür, aile içi sistemler kapsamındaki bir aile üyesinin hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan veya eşdeyişle hastalığa bağlı gelişen gerilimler, aile üyelerinin arasında ortak bir bağın oluşmasına neden olmaktadır. Bireyler kendileri de içinde yaşadıkları toplumun birer açık sistemleridir ve ailenin yanı sıra pek çok sistemin içerisinde yer alan farklı nitelikteki ögelerdir. Yukarıda açıklananlar ışığında tüm aileyi rahatsız eden bireysel eksendeki hastalıkların çoğunun anlamı ve toplumsallığa aykırı olarak yaşanılan deneyimlerin tümü esasen tüm bireylerin toplumsal manadaki diğer sitemlerle etkileşimlerinin eşsiz bir görünümüdür. İlave olarak sağlık iletişimine özgü gerilimlere yönelik çalışmalar için Sibernetik gelenek uygun kaynaklar ve imkanlar sunmaktadır. Craig(1999), bu geleneğin günlük söylemlerin ve sağ duyunun/yaygın (akıl ve beyin aynıdır;bilgi ve mantık değerlidir; karmaşık sistemler öngörülemez) söylemlerin ve diğer kavramlara meydan okuyan kavramların (insanlar ve makineler farklıdır; duygular mantıksızdır; etkiler nedenseldir) anlaşılmasında farklı yolların olduğunu ileri sürmüştür (Akt.Babrow ve Mattson, 2003:51). Sibernetik Model bağlamında sistem teorisi, hastanın karakteristik özelliklerinin (cehalet veya sorumsuzluk) veya doktorun bazı karakteristiklerinin (yetersiz inandırıcılık) bir fonksiyonu olarak, hastanın itaatsizliğinin, doğrusal zararlı etkilerinin ve hasta sağlığının var olan esnekliğine karşılık gelmektedir. Düşünce sistemleri, ortak şartlardaki geleneksel hiyerarşik ilişkilerin denetlenmesi durumunda, bir toplumsal direnişin olacağını ileri sürmektedir(Edwards, 1992:240). Sağlığın gelişimi veya davranışın değişimi noktasında, hekim tarafından hastaya verilen ilk talimatların bir başarı şansı yakalamasına ve bazı alt derecelerdeki davranışlarda bir değişim yaşanmasına rağmen, daha az baskıcı doktor (mülayim doktor) ve/veya daha çok talimatlara uyan hasta (uyumlu hasta), yalnızca emirleri uygulamakla kalmaz aynı zamanda kendi iç dinamiklerini harekete geçirir ve öznesel ilişkilerinin (bireysel düzlemde davranışsal) doğasını da değiştirebilir (Akt.Babrow ve Mattson, 2003:52). Bakıldığı

zaman Sibernetik Yaklaşım çoklukla aile ve toplumsal gruplar bağlamında sağlık davranışını ele almakta ve davranışın şekillendirilmesi sürecinde çevresel unsurlara ilaveten, toplumsal ilişkilerinde sağlık davranışını değiştirdiğine dikkati çekmektedir. Yukarıda sağlık iletişiminin grupsal boyutu anlatılırken değinilmiş olan aile ve grup içi öğrenme davranışına bakıldığında Sibernetik Model daha iyi anlaşılacaktır. Zira Sibernetik Model, sağlık ve sağlık davranışını açıklamakta alt sistem, sistem ve süper sistem gibi kavramlara yer vermektedir. Sibernetik Model, sağlık davranışını, bireyin içinde yaşadığı toplumsal gruplar bazında ele almakta, onu geliştirmeye yönelik kampanyaların, bireyin iç dinamiklerini harekete geçirici nitelikteki iletileri kapsaması gerektiğinin ve bireyin içinde bulunduğu sisteme dahil olan bir alt sistem olduğu varsayımından hareketle mesajların kodlanmasını şart koşmaktadır.

2.5.5.5. SOSYO-PSİKOLOJİK MODEL

Sosyo-psikolojik geleneğe göre iletişim, psikolojik mekanizmaların, diğer karmaşık yapıdaki organizmalarca durumların, özelliklerin, diğer bireylerle olan benzer durumdaki etkileşimlerin ifade edilmesi, bilişsel durumlara ilişkin, duyuşsal ve davranışsal etkilerin bir süreç şeklinde açıklanması olarak tanımlanmaktadır. Sağlık iletişiminde bu model, pek çok farklı gerilimin çözümüne ilişkin unsurları içermesine rağmen, değerler ve var olan gerçekler arasındaki gerilimin en iyi şekilde ifade edilmesinin önemli bir yoludur. Sosyo-psikolojik Teorilerin büyük çoğunluğu, teorilerin yayıldığı geniş alanı ve teorilerin odak noktalarını göstermeyi amaçlamaktadır. Örneğin, sağlık inanç teorileri gibi Sosyo-psikolojik Davranış Temelli Teorilerde herkes korku, uyum, sosyal destek, kriz yönetimi, sorunsal bütünleşme gibi çeşitli belirsizliklerle uğraşmaktadır. Bu türden teorilerin her biri aslında beklentiler ve belirsizlikler arasındaki günümüze özgü gerilimleri azaltıcı nitelik taşımaktadır. Sosyo-psikolojik gelenek, yaygın olan duyguların yanında görünmeyen yönleri de sağlık iletişimi uygulamaları bağlamında irdelemektedir. Sosyo-psikolojik Yaklaşım kapsamındaki çalışmalar yaygın olarak kabul edilmiş fikirler bağlamında, ortaya çıkan görüşlere de dikkati çekmektedir. Bu modele göre iletişim, bireysel inançların, duyguların, yargıların ve grup kapsamındaki her bir bireyin birbirlerini etkilediği bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Babrow ve Mattson,

açıklanması ve/veya sağlık davranışının yönlendirilmesi, bireyin öznel değerlendirmesi, öz-değerleri, toplumsal statüsü ve sağlık profesyonelleriyle etkileşim yeteneğine bağlıdır.

2.5.5.6. SOSYO-KÜLTÜREL MODEL

Sosyo-kültürel bağlamda iletişim kavramı, bireyin içinde yaşadığı toplumu, grubu veya kendi herediter-kültürel unsurlarını da içine alan ilişkilerini ve etkileşimini ifade etmektedir. İnsan yaşamsal süreçte içerisinde bulunduğu gruplarla etkileşmesinin bir sonucu olarak o topluluğun niteliklerini benimsemek durumundadır. Her ne kadar bu durum, toplumsallaşma sürecinin bir sonucu gibi görünmekteyse de, sağlık iletişiminin bakış açısından durum bazı farklılıklar arz etmektedir. Birey, seçme olanağı bulunmaksızın doğumuyla birlikte kendisini içerisinde bulduğu toplumsal katmanların, sağlık ve hastalık tanımlarının veya yorumlarının içinde bulmaktadır. Özellikle gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerin eğitim seviyeleriyle paralel olarak, kültürel etkenlerin sağlık üzerindeki etkisi, inanışların ve değerlerin de katkısıyla bir artış (olumlu veya olumsuz yönde) gösterebilmektedir.

Sosyo-kültürel gelenek, sağlık iletişiminde bilimsel ve hümanist varsayımların ve değerlerin, isteklerin ve gerilimlerin tümüyle yakından ilişkilidir (Babrow ve Mattson, 2003:51). Kültür, toplumun üyesi olarak bireyin, içinde yaşadığı gruplardan öğrendiği inanç, tutum ve kazanımlar bütünüdür. Toplumun sağlık konusundaki değerleri bireyin sağlık davranışını öğrenmesinde ve şekillendirmesinde etkin rol oynamaktadır. Pek çok hastalığın ortaya çıkışı ve yayılımı da toplumsal-kültürel etmenlerle yakından ilişkilidir. Farklı toplumların değişik yaşam biçimleri ve alışkanlıkları hastalık ve sağlık kavramlarının anlaşılmasında ve bunlara ilişkin iletişim sürecinde doğrudan etkilidir. Buna göre bireyin içinde bulunduğu toplumun kalıpları içerisinde sağlık davranışının şekillendiği ileri sürülmekte, sağlık iletişiminin yaygın olarak kabul edilen yöntemleriyle değil de, toplumsal değerlerle uyumlu olan unsurlar çerçevesinde yapılandırılan iletilerin istenilen sağlık davranışının ortaya çıkmasını sağlayacağı öne sürülmektedir. İletinin toplumsal- kültürel bağlamla ilişkilendirildiğinde etkili olacağı varsayımı, yaklaşımın en önemli unsurudur.

2.5.5.7. ELEŞTİREL YAKLAŞIM

Eleştirel geleneğe göre iletişim, söylemsel bir sürecin yansıması şeklinde ortaya çıkmaktadır. İdeolojik uygulamalar ve materyaller çoğunlukla toplumsal söylemin bozulmasına, çarpıtılmasına ve gerçek iletişimin engellenmesine neden olmaktadır. Toplum, kimliklerin tanımlanması ve bireysel rollerin sınırları konusunda genel olarak kabul edilebilir davranışların sınırlarını çizmiş durumdadır. Bireyler arası iletişim ve kitle iletişimi başta olmak üzere iletişimin diğer biçimleri, uygulandıkça gelenekselleşen bu kurallar çerçevesinde gerçekleşmektedir. Eleştirel gelenek tüm bu geleneksel çerçeveye tepki olarak ortaya çıkmıştır ve bir nevi egemen ideolojilere başkaldırı niteliği taşımaktadır.

Eleştirel teorisyenler ve araştırmacılar, iletişimi saptıran, egemen ideolojileri ve materyalist uygulamaları açığa çıkarmak uğraşındadırlar. Craig(1999) sağlık iletişiminin farklı türden gerilimler ve Eleştirel Yaklaşımla yüksek düzeyde ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Eleştirel Yaklaşım, sağlık iletişiminin hitap ettiği uygulamalarda önemli olanaklar sunmaktadır (Akt.Babrow ve Mattson, 2003:53). Eleştirel gelenek sağduyunun yaygınlaştırılması (güç ve zenginliklerin sürdürülmesi, özgürlük, eşitlik, ve akıl gibi değerlerin tartışılması, haberdar edilmesi ve anlaşılması) ve çoklu ortak söylemlere karşı çıkılması (geleneksel sosyal düzen hem doğal ve hem de mantıklıdır; bilim ve teknoloji objektiftir gibi söylemler) noktasında oldukça önemlidir. Bu muhalif söylem, sağlık uygulamaları ve sağlık bakım kuruluşları ile olan ilişkilerde de etkindir. Lupton (1994) bu alandaki çalışmalarında aşağıdaki sonuçları ortaya koymuştur (Akt.Babrow ve Mattson, 2003:53):

1. Sağlık geliştirme yaklaşımının bakış açısından, Biyomedikal Model ağır şekilde yaygın olarak eleştirilmesine rağmen, aynı bakış açısındaki yaklaşımlar, bireyin sağlık bakımındaki sorumluluklarını ve haklarını göz ardı eden egemen ideolojik yaklaşımları eleştirmekte ve onlara karşı çıkmakta başarısız olmuştur. Diğer taraftan kültürün hastalık ve sağlık tanımlarında, sağlık tercihleri ve yaşam tarzı üzerindeki rolüne yapılan vurgular azalmıştır, kültürel etki halen sosyal sonuçların ortaya konulmasından ziyade vücudun dışa vurumu olarak göz önünde tutulmaktadır.

2. Eleştirel Yaklaşım, klasik anlamda Frankfurt okulunun genel toplumsal anlayışını açıklamaya yönelik, geleneksel kuramları değiştirmek amacıyla ortaya çıkmasının üzerine vurgu yapılarak sağlık iletişimi alanına uyarlanmıştır.

Sağlık iletişiminde Eleştirel Teorinin muhalif olduğu noktalar; yukarıda da görüldüğü üzere sağlık ve hastalığa yönelik olarak geleneksel düzlemde ortaya konulan yaklaşımlara yöneliktir ve çoğunlukla tanımlamaların sosyal sonuçları ve bireysel/toplumsal, kültürel sonuçların göz ardı edilmesinedir. Eleştirel Teori sağlık amaçlı uygulamaların baskın ideoloji ve baskın materyallerle bozulması değiştirilmesine karşı çıkarken bireylerin sağlık bakım hizmeti veren organizasyonlarla ilişkilerinde onların insani boyutlarının ve toplumsal özelliklerinin göz önünde bulundurulmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Eleştirel Yaklaşım baskıcı unsurların egemenliğine bir tür meydan okuma özelliği taşımaktadır.