• Sonuç bulunamadı

Madde 3. Abraşiye meclisine girecek şahıslarda aranan vasıflar:

4. HOLLANDA SÜRYANİ TOPLUMUNDA DİN VE KİMLİK

4.4. İsimlendirme Tartışmaları

4.4.3. Süryaniler

İlk “misafir işçiler”le beraber Hollandalılar “Christen-Turken” (Hristiyan Türkler), “Turkse Christenen” (Türk Hristiyanlar), “Kerk-Turken” (Kilise Türkleri),

“Jacobieten” (Yakubiler) ve “Syrisch-Orthoxen” (Süryani Ortodokslar) isimlendirmeleriyle tanışırlar. Bunların peşi sıra “Arameeërs, Assyriërs, Syriërs”

(Arami, Asuri, Suriyeli) kavramları medyada gözükmeye başlar ama “Suryoyo” henüz bilinmemektedir.443 “Suryoyo” (çoğulu Suryoye) klasik Süryanicede “Suriyeli”

anlamına gelmektedir ve tam da Türkçede kullanılan “Süryani” kelimesinin karşılığıdır.

Suryoyo, ayrıca Süryanice dili için de kullanılmaktadır.444

Süryani diasporasındaki isimlendirme tartışmalarının Anthony Smith’in Etnisitenin kökenlerine dair maddelerden ilk üçüyle ilintili olduğu görülecektir; İsim, Mit ve Tarih. Gerek Asuri gerek Arami olsun, her iki taraf da ortak tarih inşasında hem

439 Aryo Makko, “The Historical Roots of Contemporary Controversies: National Revival and the Assyrian ‘Concept of Unity’, Journal of Assyrian Academic Studies, Vol. 24(1), 2010, p. 14.

440 Makko, “The Historical Roots of Contemporary Controversies”, p. 15.

441 Bkz. Şinasi Gündüz, “Sâbiîlik”, DİA, XXXV, ss. 341-344; Şinasi Gündüz, Son Gnostikler:

Sabiiler, İnanç Esasları ve İbadetleri, Ankara: Vadi Yayınları, 1995.

442 Nieper, “The Syrian Orthodox Church”, p. 58.

443 Messo, “Het Ontstaan en de Bloei van de 'Suryoye' Gemeenschap in Nederland”, p. 6.

444 Messo, “Het Ontstaan en de Bloei van de 'Suryoye' Gemeenschap in Nederland”, p. 1.

137

Hristiyanlık öncesini hem de Hristiyanlık dönemini kullanmaktadırlar. Kilise doğal olarak Hristiyanlık dönemine, Asuri veya Arami taraflar ise çoğunlukla ve özellikle Hristiyanlık öncesi döneme vurgu yapmaktadırlar. Bu noktada kendilerini “Asuri”

olarak tanımlayanlar, Süryani Ortodoks ve Nesturi Kilisesi mensuplarının her ikisini kapsadıklarını söylerken, “Arami” olduklarını söyleyenler Süryani Ortodoks kesimi ile yetinmektedirler.445

David Gaunt’a göre Asuri-Arami tartışması tarihsel nedenlerden çok güçle (power) ilgilidir. Ona göre Asuri ismi üzerine yapılan kavga bir açıdan Süryani diasporasındaki güç kavgasıdır ve şayet Asurculuk olmasa başka bir şekilde kendisini gösterebilirdi. Yine onun iddiasına göre Asuri-Arami tarafları arasındaki çekişme modernlikle geleneğin çekişmesidir.446 Oysa Asuri ve Arami isimlendirme tartışması zannedildiği gibi basit bir geleneksel-modern yahut kilise-laikler ayrımı ile açıklanamaz. Her iki tarafta da bazıları için etnik köken son derece önemlidir ve bunun tanınması için uğraş vermektedirler ama cemaatin çoğu da böyle tartışmalardan uzaktır veya uzak durmaya çalışmaktadır.447 Her iki tarafta da eski-yeni nesil sürtüşmesi vardır.

Aynı şekilde her iki tarafta da yeri geldiğinde kilise hiyerarşisi kıyasıya eleştirilmektedir. Bununla beraber her iki kesimin ortak noktası şudur: Araplarla veya Türklerle anılmak istemedikleri için etnik kimliklerine özellikle vurgu yapıyor ve bunu her ortamda dile getiriyorlar.448 Diasporanın anavatandaki etkisiyle doğrudan ilintili olarak, Mardin’deki Süryaniler arasında da, dini kimlikten ziyade etnik kimliğin ön plana çıkarıldığı söylenmektedir.449

Kiliseye göre Mezopotamya’da yaşayan ve Hristiyanlığı kabul eden ilk halklardan olan Süryaniler esasında “Arami”dirler. Hristiyan olduktan sonra bu dini kabul etmeyen putperestlerden kendilerini ayırt etmek için “Süryani” ismini almışlardır.

445 Murre-van den Berg, “Religieuze en etnische identiteit van Syrisch-Orthodoxen uit Turkije en Syrië in Nederland”, p. 153.

446 David Gaunt, “Identity Conflicts among Oriental Christian in Sweden”, Sens [public] Revue International Webjournal, 2010, http://www.sens-public.org/article.php3?id_article=767, (07.06.2016) p. 18.

447 Murre-van den Berg, “Religieuze en etnische identiteit van Syrisch-Orthodoxen uit Turkije en Syrië in Nederland”, p. 154.

448 Murre-van den Berg, “Religieuze en etnische identiteit van Syrisch-Orthodoxen uit Turkije en Syrië in Nederland”, p. 155.

449 Güç Işık, “Süryani Cemaatinde Toplumsal Dönüşüm ve Siyasete Dâhil Olma” s. 747.

138

Bu anlamda Süryanilik etnik değil dinsel bir tanımlamadır. Nitekim Hindistan’da bulunan Süryani Kilisesi mensupları da Süryani üst kimliği ile tanımlanmaktadırlar.450

Süryani ismini savunanlara göre bu isim milattan öncesinden beri bilinmekte ve Babilliler, Keldaniler, Aramiler, Kenaniler, Asuriler, Süryani halkını oluşturan alt gruplardır. Süryani kilisesini başlıca iki gruba ayırırlar: Doğu Süryanileri ve Batı Süryanileri. Batı Süryanileri kısmına girenler Süryani Katolik, Süryani Ortodoks, Süryani Protestan, Süryani Maruni ve Süryani Melkitilerdir. Süryani-Nesturi ve Keldaniler de Doğu Süryanileri kısmına girmektedir. Yine onların iddialarına göre bütün bu cemaatlerin milliyetleri Süryani ama kiliseleri farklıdır. Birinci isim milliyeti, ikincisi de kiliseyi teşkil etmektedir. Tıpkı Rum Ortodoks, Arap-Ortodoks, Ermeni-Katolik vb. gibi.451

Dönemin Süryani Ortodoks patriği isim tartışmaları hakkındaki görüşlerini belirtmek için yayınladığı kitapçığın önsözü şöyle başlar:

“Adımızın belgelere dayalı ve doğru olduğunu kendi kendimize ispat etme gününün geleceğini asla düşünmemiştik. Yabancı memleketlerde bulunan ve kendi kiliseleri, toplumları, dilleri ve tarihleri hakkında yeterli bilgileri olmayan Süryani mensuplarımıza bu ispat bahtiyarlığı lüzumlu hale gelmiştir”452

Ardından öncelikle Kitabı Mukaddes’ten olmak üzere birçok eski eserden alıntılar yaparak kendileri için öteden beri kullanılan ismin “Arami” olduğunu belirterek şu sonuca ulaşılır:

“Şayet bir kimse, Amerika'da İngilizce kullanışındaki "Syrian” adından meydana gelen karışıklığı sorarsa; bu isim Fransızcada "Syrien" ve İngilizcede

"Syrian" hem memleket ve hem de din için kullanılır, böylece farklı dini anlamları kimse ayırt edemez. “Ortodoks" kelimesini Süryani adına ilave edersek Rum Ortodokslarla bir ortaklık oluyor. Bunlar son yıllarda, Suriye'den geliyormuş gibi kendilerini Süryani adlandırıyorlar.

Bu kelimenin Fransızca veya İngilizce kabul edilen kullanılışını değiştirmeğe imkân yoktur. Lakin Süryanice diline "Aramice" ve Süryani Kilisesine

"Aramiler"i ilâve edersek mevcut karışıklık yok olur.”453

1981’de Şam’da toplanan Süryani Ortodoks sinodunda isimlendirme tartışmaları özellikle masaya yatırılır ve bu konuda bir bildiri (manşur) yayınlanır.454 Hem Süryani

450 Özdemir, Süryanilerin Dünü Bugünü, s. 11.

451 Kolo Suryoyo, 1982-27, s. 10.

452 Mor Ignatius I. Efrem , Süryani Halkının Adı: Antakya Süryani Kilisesi, Orta Avrupa ve İsveç Süryani Kuruluşları, 1983, s. 6.

453 Mor Ignatius I. Efrem, Süryani Halkının Adı, s. 22.

139

cemaatine hem de ruhanilere yapılan çağrıda, Asuri veya Arami gibi isimlendirmeleri kabul etmediklerini özellikle belirterek, bunun yerine, “Süryani Kilisesi, Süryani Dili ve Süryani Milleti” söylemlerini tercih ettiklerini bildirmişlerdir.

Sinnedosumuz, özellikle Süryani kilisemizin gerçek ismi üzerinde önemle durdu.

Resul Petrus’un, Hristiyanlığın başlangıcında kürsüsünü Antakya (Suriye)’da kuruluşundan bugüne kadar kilisemiz SÜRYANİ KİLİSESİ, dilimiz SÜRYANİ DİLİ ve milletimiz SÜRYANİ MİLLETİ olarak biliniyor. Tarihimizden, resuli imanımızdan ve değerli kültürümüzden doğan bu hakiki isimle kilisemiz, dilimiz ve halkımız, her alanda –dinsel ve toplumsal- SÜRYANİ olarak tanınıyoruz.

Bundan başka bir isim kabul etmiyoruz. Zaman zaman Süryani isminin dışına çıkanlar yabancıdırlar, tarihi ve dini gerçekleri inkar ediyorlar. Resuli yetkimizle size bildiriyoruz ki, kilisemize ve milletimize verilmek istenen Asuri ve Arami gibi iki bin yıl önceki isimleri kabul etmeyip kesinlikle ret ediyoruz.

Bazıları bu isimlerle kilisenin varlığını sarsmağa ve müminleri kiliseden uzaklaştırmağa çalışıyorlar. Aynı zamanda kilisenin şanını yıkmak, aydınlığına gölge düşürmek, sivil ve ruhani tarihini parçalamak ve kutsal mirasını tamamıyla yok etmek istiyorlar. Fakat Mesih efendimiz kilisesiyle beraberdir ve kilise sarsılmayacaktır. Çobanları uyanıktır. “Ölüler diyarının kapıları onu (kiliseyi) yermeyecektir.455

Esere göre “Asuri” adı yüzyılın başında İngiliz Misyonerlerinden kalma bir buluştur ve Musul bölgesindeki Nesturilere politik sebeplerle bu isim verilmiştir ve neticede Süryanilerin bu yabancı ismi kendilerine kullanmaya hiçbir surette ilgileri yoktur.456

Kimi Batılı bilim adamlarının Süryanilere karşı tutumları onları rahatsız etmiştir:

“Süryani edebiyatı ve bilimleri üzerine çalışmalar yürüten, Süryanice eserleri yayına hazırlayan veya bunlar çeviren oryantalistlerin çaba ve hünerlerin takdir etmekle birlikte, bazı oryantalistlerin tutarsızlıklarını, aydınlarımız veya vatanımızla ilgili yanlış ithamlarını zikretmeden geçemeyeceğiz. Sahip oldukları bilgi ve hünerini getirdiği gururla veya bağlı oldukları modem ilkelerin barındırdığı aşırılıklarla motive olan bu oryantalistlerin, antik zaman aydınlarını modem kriterlere itaate zorlaması adil bir davranış değildir.

Araştırmalar sırasında yapılan ihmaller ve Ortodoks Süryanilere karşı günümüzde bile beslenen müthiş önyargı da bu tür gayri adil davranışların başka örnekleridir.”457

İsimlendirme tartışmalarına Hollanda’daki Abraşiye Meclisi de dahil olmuş ve Kolo Suryoyo dergisinde “Orta Avrupa Süryani Abraşiyesi Meclisi İdare Heyeti”

imzasıyla bir yazı yayınmıştır. Asuri isminin özellikle Nesturi kilisesi müntesiplerince

454 29.11.1981 tarihinde Süryanice olarak çıkan bildiri (Manşur), Hollanda Abraşiye merkezi tarafından Türkçeye tercüme edilerek dergilerinde yayınlanmıştır, Kolo Suryoyo, 1982/24-25, s. 4-6.

455 Kolo Suryoyo, 1982/24-25, s. 5.

456 Mor IgnatiusIIgnatius I. Efrem, Süryani Halkının Adı, s. 23.

457 Barsavm, Saçılmış İnciler, Süryanilerin Yazınsal Tarihi, s. 478.

140

kullanıldığına vurgu yapan yazıda, kendilerini Asuri olarak tanımlayan Süryaniler, cemaati bölmekle suçlanmış ve bu tutumlarından vazgeçilmeye davet edilmiş, ayrıca kilisenin gazabına uğramakla tehdit edilmişlerdir:

“… Biz kendilerini kardeşçe ve sevgiyle tekrar saflarımıza davet ediyoruz.

Zararın neresinden dönülürse kardır. Boş hayallerden vazgeçsinler ve başkalarının düşman suyunda dönmeğe son versinler. Bu onlara son çağrımızdır. Tutumlarında inat ederlerse, hepimizin iki bin senelik şefkatli annesi olan kilisemizin gazabına uğramaktan ve çarpılmaktan korksunlar. Allah saklasın, böyle bir sonuç acı olacaktır.” 458

Kilise, son yıllarda isimlendirme tartışmalarından özellikle uzak durmaya çalışmış, etnik ve kültürel milliyet tanımlamalarıyla uzlaşma içinde hareket etmenin diasporadaki pozisyonlarını güçlendireceğini fark etmiştir. Bu uzlaşmaya diğer bir neden de kilise örgütlenmesinin ekonomik olarak diaspora Süryanilerinin katkılarına ihtiyaç duyması gösterilebilir.459