• Sonuç bulunamadı

Süleyman’ın Vefatından M.Ö. 586 Yılına Kadar Mabed

A. AÇILIŞINDAN BABİL SÜRGÜNÜNE KADAR MABED

1. Süleyman’ın Vefatından M.Ö. 586 Yılına Kadar Mabed

35 II. BÖLÜM

AÇILIŞINDAN GÜNÜMÜZE KADAR MABED

A. AÇILIŞINDAN BABİL SÜRGÜNÜNE KADAR MABED

36

bağlı halkın Kudüs’e gitmeleri konusunda hoş görülü davranmışlarsa da Süleyman Mabedi’nin sonraki yıllarda on iki kabile için merkezi konum olmayı sürdüremediği belirtilmiştir.291

Süleyman Mabedi, Yarovam’ın çalışmaları neticesinde manevi açıdan büyük oranda zarar gördüğü gibi zamanla maddi açıdan da önemli zararlar görmüştür.

Özellikle Süleyman’ın vefatından sonra, hem siyasi hem de ekonomik alanda sıkıntılar yaşayan Yahuda Krallığı, bu sıkıntıların üstesinden gelebilmek için süslemeleriyle ve altından yapılmış kaplarıyla zengin olan Süleyman Mabedi’ni para deposu olarak görmeye başlamıştır. Ayrıca, Süleyman Mabedi, zamanla düşman saldırılarına da maruz kalmış ve bunun neticesinde maddi, manevi ve yapısal olarak büyük zararlar görmüştür. Bu saldırılardan birisinin de Süleyman’ın oğlu Yahuda Kralı Revaham’ın (M.Ö. 928-917) zamanında, Mısır Kralı Şişak’ın Kudüs’e yönelik saldırısı olduğu bildirilmiştir. Mısır Kralı Şişak bu saldırısında, Süleyman Mabedi’nin ve sarayın bütün hazinelerini boşaltıp götürmüştür.292

Yahuda Krallığı’nın başına Revaham’dan sonra torunu Asa geçmiştir.

Süleyman Mabedi, Asa zamanında da zarar görmüştür. M.Ö. 915-875 yılları arasında idareyi yaklaşık 40 sene elinde bulunduran Asa,293 İsrail Krallığı’yla devam eden savaştan dolayı Aram Kralı’na bir teklif götürerek Aram Kralı’ndan İsrail Krallığı’yla yaptığı antlaşmayı feshetmesini istemiştir. Bunun karşılığında Asa, teklifi kabul eden Aram Kralı’na Süleyman Mabedi’ndeki bütün altın ve gümüşü vermiştir.294

Asa’dan sonra Yahuda Krallığı’nın başına oğlu Yeoşafat (M.Ö. 875-851), onun ölümünden sonra da oğlu Yehoram geçmiştir. Yehoram (M.Ö. 851-844), kral olduktan sonra putperest eğilimler göstermiş, Yahuda tepelerine putlara tapınmak için yerler yapmış, bununla da yetinmeyerek Kudüs’te yaşayan halkın putlara bağlanması için çalışmıştır. Yehoram’ın bu çalışmaları sonunda, Yahuda halkı günaha sürüklenmiş ve Süleyman Mabedi’nin değeri giderek azalmıştır.295

291 Besalel, “Bet Amikdaş”, I /110; Dinlerde Mabed ve İbadet adlı eserde Yerovam’ın bu çalışmalarına rağmen Süleyman Mabedi’nin İsrailoğulları için dini merkez olma özelliğini koruduğu ifade edilmektedir (Güç, Dinlerde..., 124.).

292 I. Krallar 14: 25-26; II. Tarihler 12: 9.

293 Asa, kendisinden önce gelen Yahuda krallarından farklı olarak putlara tapmamış, Tanrı’nın da takdirini kazanacak şekilde atası Davud’un yolundan gitmiştir (I. Krallar 15: 11-12; II. Tarihler 14:

2-5).

294 I. Krallar 15: 18-20; II. Tarihler 16: 2-4.

295 Bkz. II. Tarihler 21: 6-11.

37

Yehoram’ın ölümünden sonra ise sırasıyla Ahazya (M.Ö.844-843) ve Atalya (M.Ö.

843-837) Yahuda Krallığı’nın başına geçmiştir.

Atalya’dan sonra kral olan Yoaş (M.Ö. 837-798) kahinlere, Süleyman Mabedi’nin tamiri için getirilen ve vergiden elde edilen paraların Mabed’in yıkılan taraflarının onarılmasında ve orada çalışan işçilerin ücretlerinin ödenmesinde kullanılmasını emretmiştir.296 Ancak Kral Yoaş, krallığının başlarında Süleyman Mabedi için özel çalışmalarda bulunmasına rağmen sonradan putlara tapmaya başlamıştır. Yoaş’ın bu tavrı, Tanrı’yı oldukça öfkelendirmiştir. İleriki yıllarda Aram Krallığı’nın Yahuda üzerine saldırıp onları yenmesi Tanrı’nın Yoaş’a öfkelenmesi ve onu cezalandırması şeklinde yorumlanmıştır. Bu saldırı neticesinde Aram Krallığı, Kudüs’ü yağmalayarak değerli bütün eşyaları alıp götürmüştür.297 Bu olay, II. Krallar Kitabı’nda ise farklı olarak şu şekilde anlatılmıştır; Yahuda Krallığı ile Aram Krallığı arasında herhangi bir savaş olmamıştır. Sadece Aram Krallığı’nın kendisine saldıracağını anlayan Yoaş, Aram Kralını bu düşüncesinden caydırmak için Süleyman Mabedi’nde bulunan bütün altınları ona göndermiştir.298

İsrail Krallığı’yla, o dönemde başlarında Amatsya’nın (M.Ö.798-780) bulunduğu Yahuda Krallığı arasında vuku bulan savaşta Yahuda Krallığı’nın yenilmesi üzerine İsrail Krallığı Kudüs’e gelmiş, kraliyet sarayında ve Süleyman Mabedi’nde çeşitli vesilelerle elde edilen bütün hazineleri ve eşyaları alıp götürmüştür.299 Amatsya’dan sonra oğlu Uzziya (M.Ö. 780-740) Yahuda kralı olmuştur. Filistin ve Araplarla savaşan Uzziya Kudüs’de bir çok mimari eser meydana getirmiştir. Uzziya’nın ölümünden sonra kral olan Yotam (M.Ö. 740-736), Süleyman Mabedi’nin giderek kötüleşen durumuna kısmen de olsa dur demek için Mabed’in bazı yerlerini restore ettirmiş ve zamanla tahrip olan kapılarını tamir ettirmiştir.300

Yahuda Kralı Ahaz’ın (M.Ö. 736-720), Asur Kralı’nı memnun etmek için, Süleyman Mabedi’nde zaman içinde biriken altın ve gümüşleri hediye olarak vermesi301 ve Mabed’deki ayaklıkları, yan aynalıkları söktürüp kazanları kaldırtması, dökme havuzu tunç boğaların üzerinden indirtip taş bir döşeme üzerine

296 Bkz. II. Tarihler 24. bab; II. Krallar 12: 4 vd.

297 Bkz. II. Tarihler 24: 17-24.

298 II. Krallar 12: 17-18.

299 Bkz. II. Krallar 14: 1-14; II: Tarihler 25: 17-24.

300 Bkz. II. Krallar 15: 35; II. Tarihler 27: 3.

301 II. Krallar 16: 8; II. Tarihler 28: 21.

38

yerleştirtmesi,302 ve belki de en önemlisi Mabed’in kapılarını kapattrıp Kudüs’ün çeşitli yerlerine sunaklar yaptırtmasının yanında başka tanrılar adına tapınaklar inşa ettirtmesi303 düşünüldüğünde Süleyman Mabedi’nin, onu inşa eden Süleyman’ın ölümünden sonra, çok farklı bir mahiyet kazandığı net bir şekilde görülebilir.

Ahaz’ın ölmesinden sonra kral olan oğlu Hizkiya’nın (M.Ö. 720-692) seleflerinden farklı olarak Süleyman Mabedi’ne çok büyük faydaları olmuştur.

Hizkiya, Yahuda Kralı olur olmaz Süleyman Mabedi’nde geniş çapta bir çalışma başlatmıştır. Bu çalışmalar neticesinde önceden kapatılan ve atıl durumda olan Mabed’in kapıları yeniden açılmış, Süleyman Mabedi’nde bulunup Yahudilik açısından kirli sayılan her şey dışarı atılmıştır. Böylece, Süleyman Mabedi yıllar sonra dinsel açıdan tamamen temizlenmiştir. Kahinlerin, Mabed’i ve orada kullanılan eşyaları kutsamasından sonra Yahuda Kralı Hizkiya, ailesi, Yahuda halkı ve Süleyman Mabedi için günah sunusu olarak yedi boğa, yedi kuzu ve yedi tekeyi kahinlere teslim ederek bunların kurban edilmesini istemiştir. Bunların yanında Hizkiya, Levilileri ve kahinleri, Davud zamanında olduğu gibi yeniden görevlendirmiştir. Neticede, Süleyman’ın vefatından sonra hızlı bir şekilde bozulmaya başlayan Mabed işleri yeniden düzene girmiş304 ve Süleyman Mabedi, Yahudilerin yegane ibadet olma vasfını tekrar kazanmıştır.305

Hizkiya’nın üstün gayretleri neticesinde ortaya çıkan bu durum, fazla uzun sürmemiştir. Zira, düşman saldırılarına maruz kalan Hizkiya, bu felaketten kurtulabilmek için Süleyman Mabedi’ndeki ve sarayın hazinelerindeki gümüşleri ve önceden yaptırmış olduğu Süleyman Mabedi’nin kapılarıyla kapı pervazlarının üzerindeki altın kaplamaları çıkarttırıp Asur kralına vermiş, böylece Süleyman Mabedi’ne istemeyerek de olsa yapısal zarar vermiştir.306

Hizkiya’nın vefatından sonra tahta, oğlu Manaşşe geçmiştir. M.Ö. 692-639 yılları arasında görev yapan Manaşşe, Süleyman Mabedi’ne fiziksel olarak zarar

302 II. Krallar 16: 17.

303 II. Tarihler 28: 24-24.

304 Bkz. II. Tarihler 29, 30 ve 31. bablar.

305 Yehoshua M. Grintz, “Temple”, EJD, Ed. Celil Roth vd., Keter Publishing House Jerusalem Ltd., Jerusalem 1978, XV/ 945.

306 II. Krallar 18: 15-16; Hizkiya, aslında Tanrı’nın takdirini kazanan bir kral olmuştur. Çünkü Hizkiya, kendisinden önceki kralların Süleyman Mabedi’nde yaptıkları Yahudiliğe aykırı durumları ortadan kaldırmıştır. Hizkiya, Yahudiliğe aykırı olan alışıla gelmiş tapınma yerlerini, dikili taşları ve bazı putları parçalatmıştır. Bunun yanında, Yahudilerin kendisi için buhur yaktıkları ve Musa tarafından yapılan, Nehuştan adındaki tunç yılanı da yok etmiştir. Ancak krallığına yapılan saldırıları önleyebilmek için zamanla Süleyman Mabedi’nin değerli eşyalarını almak zorunda kalmıştır (II. Krallar 18: 4; ayrıca bkz. II. Tarihler 29. bab).

39

vermemesine karşın Mabed’in manevi değerini ayaklar altına almıştır. Manaşşe, babası Hizkiya’nın ortadan kaldırdığı puta tapılan yerleri yeniden yaptırmıştır. O, İsrail Kralı Ahav gibi Baal için sunaklar kurdurmuş, Aşera putunu yaptırmış ve gök cisimlerine taparak onlara kulluk etmiştir. Ayrıca, Süleyman Mabedi’nde, Yahudi itikadına tamamen aykırı olan sunaklar yaptırmıştır. Bunların yanında, Tanrı tarafından yasaklanan büyücülük işine karışmış, medyumlardan ve ruh çağırıcılarından akıl almıştır. Manaşşe’nin işlediği en büyük günah ise daha önce yaptığı Aşera putunu Süleyman Mabedi’ne yerleştirmesi olmuştur.307 Bundan dolayı Tanrı Manaşşe’yi ağır bir şekilde cezalandırmıştır. Manaşşe ise bu sıkıntılı anlarında Tanrı’nın büyüklüğünü ve kudretini anlamış, yaptıklarından pişman olduğunu dile getirerek Tanrı’dan af dilemiştir. Bunun akabinde Manaşşe, Süleyman Mabedi’ne yerleştirdiği ilahları ve diktiği putları çıkartmış, çeşitli yerlerde yaptırdığı sunakları kaldırtıp şehrin dışına attırmıştır.308

Manaşşe’den sonra Yahuda Krallığı’nın başına oğlu Amon geçmiştir.

Yahuda’nın yeni kralı Amon, babası Manaşşe’nin başına gelenlerden hiç ders almamışçasına Yahudilik inancından uzaklaşmış ve babasının yaptırdığı putlara kurbanlar sunmuştur. Ancak, babası Manaşşe’nin sonradan hatasının farkına varmasına karşın Amon, kendisini giderek daha büyük görmüş ve günahlarını artırmıştır.309

Amon’dan sonra Yahuda Krallığı’nın tahtına oturan kişi Yoşiya (M.Ö. 638-609) olmuştur. Yahuda Krallığı Yoşiya zamanında son parlak dönemini yaşamıştır.

Nitekim, Tevrat da Yoşiya’nın ölümünü büyük bir kayıp olarak nitelendirmiştir.

Yahuda ve Kudüs halkının Yoşiya’ya olan sevgisinden dolayı yas tuttuğu ve Yeremya’nın da onun için ağıt yazdığı bildirilmiştir.310 Yahudi tarihinde özel bir yeri olan Yoşiya311 hayatını kendisinden önceki Yoşa, Yotam ve Hizkiya kralları gibi Süleyman Mabedi’nin tamir edilmesi ve dinsel açıdan temizlenmesi için çalışarak geçirmiştir. Buna göre, Yoşiya, Süeyman Mabedi’nde çalışan işçilerin haklarına riayet etmiş, Mabed için toplanan paraların, Mabed’in çatlaklarını onarmak için

307 Bkz. II. Krallar 21: 3-9; II. Tarihler 33: 2-9.

308 Bkz. II. Tarihler 33: 12-17.

309 II. Tarihler 33: 21-25.

310 II. Tarihler 35: 24-25.

311 Süleyman Mabedi’ni yaptığı çalışmalarla eski saf haline getirmeye çalışan Yoşiya, Tanrı’nın takdirini ve beğenisini kazanmış bir kral olarak nitelendirilmektedir. Tevrat’ta kendisi için “Ne ondan önce ne de ondan sonra onun gibi candan ve yürekten var gücüyle RAB’be yönelen ve Musa’nın yasasına uyan bir kral çıkı.” denilmektedir (II. Krallar 23: 25).

40

çalışan işçilere, marangozlara ve duvarcılara ödenmesini istemiştir.312 Ayrıca, Süleyman Mabedi’nin dinsel açıdan temizlenmesi için Mabed’de bulunan ve Baal, Aşera ve gök cisimleri için yapılmış olan bütün eşyaları oradan çıkartmış ve bunları yok ettirmiştir. Yahuda kralları tarafından Baal’a, güneşe, aya, takım yıldızlarına, kısacası gök cisimlerine buhur yakmaları için görevlendirilen putperest kahinlerin görevlerine son vermiştir. Fuhuş yapan kadın ve erkeklerin Süleyman Mabedi’nin alanında bulunan odalarını yıktırmıştır. Bunların yanında Yoşiya, başka tanrılara buhur yakmak için Yahuda’nın muhtelif yerlerine inşa edilen tapınakları da ortadan kaldırtmıştır. Tanrı’nın hiçbir zaman emretmediği ve hatta aklından bile geçirmediği belirtilen bir uygulama olan Yahudilerin oğullarını ya da kızlarını başka tanrılar için ateşte kurban etme ritüelini313 ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri almıştır.

Yahuda krallarının güneşe adamış olduğu atları Süleyman Mabedi’nin girişinden kaldırtmış ve yine güneşe adanmış olan savaş arabalarını da ateşe vermiştir.

Kanaatimizce, Yoşiya’nın yaptığı en büyük iş, Yahudilerin Yahuda ve İsrail olmak üzere ikiye ayrılmasından sonra İsrail Krallığı’nın başına geçen Yarovam’ın Beytel’de yaptırdığı tapınağı ve sunağı yıktırması olmuştur.314 Yoşiya, bu saydıklarımız dışında, Yahudi dini inancına aykırı olan ve Tanrı’nın yasakladığı cincileri, ruhçuları, aile putlarını, Yahuda ve Kudüs’de görülen bütün pislikleri ortadan kaldırtmış, bunları yaparken de Tanrı’nın rızasını kazanmayı amaçlamıştır.315

Kral Yoşiya tarafından Tanrı’ya yeniden adanan316 Süleyman Mabedi eski saflığını yeniden kazanmıştır. Ancak Yoşiya’dan sonra gelen Yahuda kralları, Yoşiya’nın büyük çabalar neticesinde ulaştığı dinsel temizliği, atalarının yaptıkları gibi, yok etmişlerdir. Yoşiya’dan sonra gelen Yahuda Kralları Yeoahaz (M.Ö. 609) ve daha sonra kardeşi Yehoyakim317 (M.Ö. 609-598), Yehoyakin318 (M.Ö. 598) ve Mabed’in Babilliler tarafından yıkılması esnasında kral olan Sidkiya (M.Ö.597-586)

312 Bkz. II. Krallar 22: 3 vd; II. Tarihler 34: 8 vd.

313 Yeremya 7: 31; 19: 5.

314 Bkz. II. Krallar 23: 4-15.

315 II. Krallar 23: 24.

316 Jacob A. Agus, “Judaism”, Historical Atlas of the Religions of the World, Ed. Isma’il Râgî Fârûqî, Macmillan Publishing Co., New York 1974, 141.

317 Aşırı derecede kazanma hırsı olan Yehoyakim, idaresini baskı ve zorbalık ile yürütmüştür. Bu nedenle Tanrı’nın kesinlikle merhamet etmediği bir insan olmuştur (Yeremya 22: 13-19); Kral Yehoyakim, aynı zamanda Tanrı’dan aldığı vahyi kendisine bildirmek isteyen Uriya peygamberi öldürerek ne kadar zalim bir insan olduğunu göstermiştir (Yeremya 26: 20-23).

318 Yehoyakin de babası Yehoyakim gibi Tanrı’nın nefretini ve kızgınlığını kazanmış bir kral olarak belirtilmektedir. Tanrı, gözünde hiçbir değer ifade etmeyen Yehoyakin için, sağ elimdeki mühür yüzüğü olsa da düşünmeden atabileceğim bir insan demektedir (Yeremya 22: 24-30).

41

Süleyman Mabedi’ne gereken özeni göstermedikleri gibi onun manevi havasını bozmuşlar ve dinsel açıdan onu kirletmişlerdir.

Neticede, Süleyman’ın saltanatının en görkemli anında ortaya çıkan putperest eğilimler, ondan sonra gelen krallar tarafından devam ettirilmiştir. Her ne kadar bu krallar arasında Süleyman Mabedi’ni dinsel açıdan temizlemek için çaba gösteren, Mabed’in yıkılan taraflarını onaran ve ona maddi değer kazandırmak için çalışan krallar olduysa da bunların sayısı çok az olmuştur. Süleyman’ın oğlu Revaham ile başlayan Süleyman Mabedi’ndeki maddi bozulma ise M.Ö. 586 yılında Mabed’in yıkılışına kadar devam etmiştir. Bu zaman zarfında Süleyman Mabedi’nin süslemeleri ve eşyaları ya düşmanlara haraç verilerek ya da düşmanların eline ganimet olarak geçerek neredeyse yok olmuştur.