• Sonuç bulunamadı

5. EL-HÂ’İFÛN ROMANINDA YAPI, TEMA VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

5.3. Romanın İçsel Unsurları

5.3.1. El-Hâ’ifûn Romanında Yapı

5.3.1.2. Roman Kişileri

Romandaki kişiler, yazarların yarattığı, bazen onları tanımlayan ve yargılayan hayali insanlardır. Kurgusal kişiler, hayallerin sahip olduğu gerçekliğe, hayal edilmek için daha az yoğun olmayan bir gerçekliğe veya kendimizle özdeş olmasa da eşdeğer bir gerçekliğe sahiptir. “Kişi kadrosunu genellikle insanlar oluşturmaktadır. Ancak bunun yanında az da olsa hayvan, eşya, harf, sayı, işaret ya da daha başka bir şeyin roman kişisi olarak yer aldığı da görülmektedir” (Çetin, 2015: 114). Romanın kişileri insan tarafından karakterize edilir, ancak, konuya bağlı somut veya soyut, canlı veya cansız, bazen hayvan veya diğer canlılar da hatta bazen bir simge ya da bir sembol de onu karakterize eder.

el-Hâ’ifûn isimli romanda şahıs kadrosu oldukça azdır. Ancak anlatıcı çocukluğundan bahsedince geçmişten, bir sürü kişinin adını zikreder bu da olay örgüsünü güçlendirir. Roman otuz yaşlarındaki ressam Suleyma ile başlamaktadır.

Suleyma on dört yaşından beri bir psikiyatri kliniğinde tedavi görmektedir. Orada Dr.

Kemîl ve sekreteri, Leyla ile sohbet etmektedir. Bir randevuda Nesim ile tanışır ve aralarında bir aşk ilişkisi olur. Nesim, Suriye’yi terk etmeden önce ressam sevgilisi Suleyma’ya bir roman taslağı bırakır. O romandaki kahraman tam olarak Suleyma’ya benzemektedir. İsmi Selma olan bu kahraman tam olarak Suleyma’nın kopyasıdır ancak az da olsa aralarında farklar vardır. Bu kişilerin arasındaki bağ psikolojik bozukluk ve korkudur, Dr. Kemîl; Selma, Suleyma ve Nesim ile tedavi için görüşmektedir.

Suleyma: Otuzlu yaşlarında genç ressam bir kızdır. Babası Alevi, annesi Sünni’dir ve Suriye’de, Hama Katliamından sonra annesi bütün ailesini Hama’da kaybetmiştir. O olaydan sonra Suleyma’nın ailesi Şam’a taşınmıştır. Babası doktor, kardeşi Fuat tiyatro sanatları dalında öğretmenlik yapmaktadır. 2011 yılındaki savaştan sonra kardeşi protestolara katılmış ve kaybolmuş ve sonrasında kendisinden herhangi bir haber alınamamıştır. Suleyma da on dört yaşındayken babasını kanser hastalığından

kaybetmiştir ve psikolojik rahatsızlığa maruz kalmıştır. O yaştan beri psikiyatr Kemîl’in kliniğine tedavi için gitmektedir. Orada Nesim ile tanışmış ve aralarında bir aşk ilişkisi başlamıştır. Suleyma, toplumda ayakta kalmak için uğraş veren ancak psikolojik sıkıntılardan; çevreye duyarsızlık, korku ve endişeden dolayı istemediği bir kaçış yaşayan, kendinden kolaylıkla vazgeçebilen ancak anında fark edip dönen, kişilik bölünmesine maruz kalan Suriye’deki gençleri sembolize etmektedir. Suleyma, adı gibi barış ve adalet için çabalayan bir kızdır. Suleyma ismi Selma’nın ismi-tasgîridir.

Romanda bu iki isim taşıyan karakterler aslında aynı kişidir. Bunu ortaya çıkması romanın sonunda okuyucuya büyük bir sürpriz olur. Ancak yazar mesajını seçtiği isimlerle (ki bu isimler aynı kökten gelen ve birbirlerinden sadece yapı olarak farklı olan iki kelimedir) her iki karakter üzerinden vermektedir.

Selma: Otuzlu yaşlarında genç, esmer ve çok zayıf bir kızdır. Babası Alevi bir yazar ve annesi Sünni bir ev hanımıdır. Selma babasına çok düşkündür, ancak on dört yaşındayken babasını kanser hastalığından dolayı kaybetmiştir, O yaştan beri psikiyatr Kemîl ile tedavi için irtibatta kalmaktadır. Bir randevuda, klinikte tesadüfen Nesim ile tanışır ve aralarında bir ilişki başlar, ancak 2011 yılında savaş başladıktan sonra Beyrut’a gitmek zorunda kalır ve ara sıra tedavi için Şam’a dönmektedir, Selma ve Nesim’in arasındaki ilişki bütün Suriye’deki bağlar gibi savaşın enkazı altında kalmaktadır. Selma adı gibi barış ve özgürlük için uğraşan bir kızdır ancak Suriye’de korku, endişe ve bıkkınlık içinde yaşamaktadır. Kendisi Selma gibi Suriye’den komşu ülkelere giden gençler kendini bağımsız bir hayat içinde hissetmektedir.

Nesim: Otuzlu yaşlarında bir doktor ve yazar, uzun boylu, geniş omuzlu, kaslı ve güçlü, çehresi bariz, yüz hatları apaçık ortada, saçı sık ve kömür gibi kapkara, döşü (göğüs)öne doğru ve belirgindir. Nesim’in ailesi 2011 savaşında evdeyken rejim tarafından bir bombalı saldırıya maruz kalır, ailesini kaybeder ve felçli babası ile yalnız kalır. Nesim rejim tarafından bir ay boyunca işkence gördüğü için hep korku ve kaygı içinde

yaşamaktadır, bu yüzden psikiyatrist Kemîl’e gidip tedavi görmektedir. Nesim korkusundan felçli babası ile Suriye’den Almanya’ya göç etmiştir. Şiddete maruz kalmaktan hep korkmakta; kendini rejim tarafından sürekli takipte sanmaktadır. Nesim, ölümden değil, korkudan endişe eden ve korkunun anlamını deneyimleyen, rejimin korku şemsiyesinin altında büyüyen, Batıdaki modern Suriye’nin okumuş genç neslini temsil etmektedir. Nesim, Suleyma’nın yaratığı babasına benzeyn kişidir dolayısıyla ismi (hoşa giden, giden hafif ve lâtif esen rüzgâr) kişiliği değil, rolünü de yansıtmaktadır.

Kemîl: Romanda pek sesi duyulmayan genç bir psikiyatristtir. Suriye’deki durumu anlamış vaziyette, hem halk hem de rejim tarafından gelen hastaları tedavi etmektedir.

Hastaları hep yumuşak bir tebessüm ile karşılar. O kişilerin aslı, mezhebi ve nereden geldiğine bakmaksızın sadece insanlık vazifesini yapar. Kemîl’in adı tam onun kişiliğini yansıtmaktadır. Ağırbaşlı, mükemmel, sosyal çevresi çok geniş ve hep başarılıdır.

Kemîl toplumun iyimser kesimini temsil etmektedir.

Leyla: Leyla çok genç bir kızdır, hem üniversitede okumakta hem de psikiyatrist Kemîl’in kliniğinde sekreter olarak çalışmaktadır. Babası vefat etmiş ve annesi birtakım hastalıklarla mücadele etmektedir. Ablası boşandıktan sonra iki yaşındaki kızı ile onlarla beraber yaşamaktadır. Tek erkek kardeşi uzun yıllar önce, yirmi bir yaşındayken rejim tarafından ağır işkenceye maruz kalınca aklını kaybetmiştir. Leyla ailesinin geçimini sağlamak için çalışmakta o evde hem baba, hem anne, hem kardeş ve koca rolü üstlenmektedir. Ailede çalışan sadece Leyladır. O acı ortamda yaşamasına rağmen olağanüstü bir güzellik ve çekiciliğe sahiptir, bütün insanları gülümseme ile karşılamaktadır. Leyla o cehennemin içindeyken bile, toplumun kalburüstü kesimini temsil etmektedir.

5.3.1.2.1. Yan Kişiler

Suleyma’nın babası: Doktor olmasına rağmen vazifesini yerine getirmeyen, Hama’daki insanları ölüme bırakan bir kişidir. Şam’a taşıdıktan sonra kendi kliniğinde Hafız Esed’in fotoğrafını asmasından dolayı eşinin gözünde tam bir hain ve gaddar bir doktorun sembolüdür.

Suleyma’nın annesi: Sünni bir kadındır. Hama Katliamından sonra eşi ile Şam’a göç etmiştir. Bütün ailesini Hama da kaybetmiş ve ömrü boyunca eşini korkaklık ve kaçmakla suçlamıştır. Eşi doktor olduğu için ona hep: “Hama’dan kaçmamalıydın ve insanlara yardım etmeliydin!” diyerek hayatına devam etmiştir. Eşi öldükten sonra 2011 devriminde oğlunu da kaybetmiş ve tamamen çevreye duyarsızlaşmıştır.

Selma’nın Dedesi: İki evlilik yapan ve ilk ailesinden vazgeçen çok cimri bir dede tipini temsil etmektedir. Dede, din konusunda muhafazakârdır ancak hep Alevi mezhebini üstün tutmaktadır. Yüz yaşlarındayken vefat etmiştir.

Selma’nın annesi: Çok bakımlı, Şam kentinden Sünni bir hanımefendidir. Selma’nın annesi modern özgür bir ailenin kızıdır ancak hep Alevi eşinin ailesi tarafından eleştirilir. Selma’nın annesi eşi kanser hastalığından öldükten sonra bir gecede yaşlanır ve o güzel kadın yaşlı bir kadına dönüşür.

Selma’nın babası: Tartus şehrinden lise yaşlarındayken Şam’a yerleşen fakir bir Alevi ailenin çocuğuydu. Sakin, etraftaki kişilerin saygısını kazanan, zamanını okuma ve yazma ile geçiren çalışkan bir yazardı. Altmış yaşındayken kanser hastalığından vefat etti.

Selma’nın kuzeni (Büyük amcasının oğlu) : Çok efendi bir genç mühendisti ancak rejime çalışan bir ailenin kızı ile evlendikten sonra, o genç yufka yürekli adam bir canavara dönüştü ve onun için bir insanı öldürmek yapılacak en basit şey oldu.

Selma’nın kuzeni (halasının büyük kızı) : Kültürlü, okumayı seven, sevgi dolu genç bir kızdı. Selma ile çok iyi arkadaştı ancak devrim olduktan sonra herhangi bir problem olmaksızın Selma’ya düşman oldu ve onu hep annesinin Sünni olması ile suçladı.

Yasemin: Şam’da Selma’nın karşı komşusunun kızıydı, çok nazik bir kızdı, en ufak bir şey için ağlardı. Hostes olarak çalışırdı ve rejim ile çalışan bir adama âşık olmuştu ancak o aşkın sonu belli değildi.

Selma’nın eniştesi (halasının eşi): Orta boylu, azıcık şişman, hazin bir karakter idi.

Alçak bir sesle konuşur ve evde belli ve çizili bir alan içinde yavaşça hareket eder dururdu. Ailesinin iplerini eline almaktan acizdi. Köyde ortaokulda bir öğretmendi. Eşi ve kızları hariç herkesin saygısını kazanmıştı. Erken yaşta vefat etti.

Selma’nın ninesi (Hadice) : Temiz, yufka yürekli mükemmel bir nine rolünü temsil etmektedir.

Ferid (Selma’nın kuzeni): Felsefe bölümünden mezun olan Ferid genç bir Aleviydi.

Ferid üniversite okumasına rağmen devlette iş bulamadı. Kendisi mezhep gücünü kullanmaktansa bir çimento fabrikasında çalışmayı tercih etti. Üç kızın babası idi ve zor yaşam şartlarına rağmen rejime boyun eğmedi. Günlük sade, temiz bir yaşamı tercih etti.

Dibo: Selma’nın kuzeninin eşi, Halep’ten Sünni bir mühendistir. Selma’nın kuzeni ile evlendikten sora Aleviler ile takılır. Yüksek mertebelere ulaşmak için kendi adından bile vazgeçmektedir, kendini “Ali” olarak adlandırmaktadır. Dibo, kendinden kolayca vazgeçebilen, maddi amaçlarının peşinde koşan, dinî, ulusal ve siyasi yolsuzluklar ile yozlaşmayı sembolize etmektedir.

Umm Malik: Umm Malik Suriye’den göç eden eşi vefat etmiş bir kadın, kimsesiz kalan dört çocuğun annesidir. Kendi acısını ve derdini soğuktan kuruyan dudaklarının tebessümü arkasında saklar. Umm Malik, eşi rejim tarafında öldürüldükten sonra

Lübnan’a göç eder ve orada Selma ile tanışır, günlük geçimini kazanmak için günlük temizlik işleri yapar. Umm Malik Suriye dışındaki kimsesiz küçük çocuklar ile kalan kadınları temsil eder.