• Sonuç bulunamadı

5. EL-HÂ’İFÛN ROMANINDA YAPI, TEMA VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

5.3. Romanın İçsel Unsurları

5.3.1. El-Hâ’ifûn Romanında Yapı

5.3.1.1. Olay Örgüsü

Olay örgüsü bir kurgu çalışmasını oluşturan unsurlardan biridir. Aslında, olay örgüsü, bir hikâyede yer alan karakterler tarafından sunulan bir hikâye oluşturmak için olayların geçişlerinden oluşan bir bağlantıdır. Olay örgüsü bizi sadece geçici bir serideki öğeler olarak değil, aynı zamanda karmaşık bir sebep ve sonuç örüntüsü olarak da olaylardan haberdar eder. Kenney (1966: 15); dizideki her hangi bir olayın kendisinden önceki olayların bir etkisi olduğunu ve o olayın başka bir olayı ima eden veya o olayın sebebi olan bir olay olduğunu belirtmektedir.

Olay örgüsünün anlamı neden-sonuç üzerinde inşa edilir. Bazen de bir olay, diğeriyle iletişim olmadan kendi başına etkilenmekte ve yaratılmaktadır. Olay örgüsü tematik yapının zamansal izdüşümüdür ve bir temanın oluşturulmasına yardımcı olmaktadır. Bir dizi olay, zaman içindeki bir hareket, birlik ve önem sergileyen ya da karakter için sorun yaratan bir dizi iç içe olaydan oluşur. İdeal olarak, tüm olaylar birbiriyle mantıklı bir şekilde izlenmeli ve hikâyenin sürekliliği için kabul edilebilir olmalıdır. Başlangıç, orta ve bitiş gibi üç mantıksal seviye vardır.

a) Başlangıç, yazarın karakterleri ve olayların zamanını ve yerini okuyuculara tanıtmaya çalışmasıdır.

b) Orta: bir eylemin ortasında, yeni bir istikrar arayışı sürecinde güçlerin yeniden ayarlanması, ya da bir çatışma ortaya çıkabilir.

c) Bitiş (sonuç): Olaylar istikrar noktasına ulaşır, romana konulan güçler çözülür veya çatışma çözülür veya çözülebilir hale gelir.

Adı geçen romanda, zincirleme olay örgüsünü tercih etmeme sebebi kişilerin ruh tahliline odaklanılması ve iki romanın iç içe olmasıdır. Eserdeki olay, bazen ikiden fazla olay zincirinden meydana gelebilir. Fakat bu olaylar da çoğu noktalarda kesişmektedir.

Bir olay belirli bir noktaya kadar nakledilip sonra bir rüya ya da geçmişten bir olaya geçilmektedir.

William Kenney (1966: 14), bir yazarın baştan diğerine geçerken zamansal diziye bağlı hissetmemesi gerektiğini belirtir. Giriş, gelişme ve sonuç örüntüsü, bu nedenle, anlamlı bir seçim örüntüsüdür. Ona göre, olay örgüsü iyi bir yapı oluşturması için beş unsuru içermelidir:

1) Açıklama: Bu süreç okuyuculara karakterler ve olayların meydana geldiği zaman ve yer hakkında bilgi verir. Ayrıca, edebî eseri anlamak için gerekli diğer gerçekleri, ton, üslup vb. gibi sağlayan tanıtıcı malzemedir.

2) Komplikasyon: Gerginliği artıran ve hikâyede verilen orijinal durumdan bir sorun geliştiren karakter ve olaylar arasındaki ilişkidir.

3) Çatışma: iki uyumsuz fikir, uyumsuz arzu veya iki karşıt gücün etkileşiminden doğan mücadeledir. İç çatışma ve dış çatışma gibi iki çatışma vardır. Buna ek olarak, çatışma sadece kahramanın birisine ya da bir şeye karşı mücadelesini değil, aynı zamanda çatışma için bir motivasyonu ya da bir hedefe ulaşmak için bir çatışmanın varlığını da ima eder. Çatışma, olay örgüsünün inşa edildiği ham maddedir, çünkü olay örgüsü çatışma olmadan neredeyse yoktur.

4) Düğüm noktası: Çatışmaların en keskin hali veya yükselen bir olay serisinin en yüksek noktasıdır ve hikâyenin bir çözüme dönüştüğü andır.

5) Çözüm; (düğümün çözülmesi): Olay örgüsünün çözünürlüğü veya birleştirmesidir. Bu sadece ana durumun tatmin edici bir sonucu değil, aynı zamanda olay örgüsünün karmaşıklığı ile ilgili tüm sırların ve yanlış anlamaların bir açıklamasıdır.

el-Hâ’ifûn romanında olaylar bir psikiyatri kliniğinde başlamaktadır. Suleyma psikiyatrist Kemîl ve sekreteri Leyla ile tedavi sürecinde iletişimdedir. Romanda olay örgüsü Suleyma’nın hayalindeki Nesim ve geçmişinde yaşayan kişilerin karşılaşmaları ve çatışmaları üzerine şekillenmektedir. Eserin olay örgüsünü oluşturan ve karmaşık bir ilerleyiş ile devam eden metin parçalarından ilki, kişilik bölünmesi, endişe, panik bozukluklarından rahatsız olan ve xzanx ilacını kullanan Suriye’deki yaşamı simgeleyen Suleyma karakteridir. Genç, eğitimli ve bekâr, özgür bir ailede yetişen Suleyma on dört yaşında babasını kaybeder. Suleyma otuzlu yaşlara gelmesine rağmen hâlâ on dört yaşında bir kızın zihniyetiyle yaşamaktadır.

Suleyma, Hama Katliamından sonra hep korku ve endişe içinde büyümüştür.

Vatandaki siyasi ve sosyal sıkıntılar Suleyma’nın ailesini parçalamış, üst üste kayıplar yaşamıştır. Genç yaşındayken 2011 devriminde kardeşi Fuat’ı kaybetmiş, ondan herhangi bir haber alamayınca çevreye duyarsızlaşmıştır. Gerçekler, hayalleri ve rüyaları birbirine karışmıştır. En yakın dostu, annesinin Sünni olmasından dolayı ona düşman olmuştur. Suleyma kendi vatanında gurbet yaşamış, kendini hep yalnız ve güvensiz hissetmiştir.

Romanda Suleyma babasının gölgesi olmuştur ancak onu kaybettikten yıllar sonra kendi hayalinde babasına benzeyen Nesim’i yaratmış ve ona âşık olmuştur.

Nesim’in kaderi Suleyma’nınkinden daha beterdir. Nesim, rejim tarafından işkence gördükten sonra korku ve endişe içinde yaşamış bir kişidir. Suleyma, Nesim’i psikiyatri kliniğinde tanımış ve ona aşık olmuştur. Nesim, 2011 Suriye Devriminde ailesi ile beraber bombalı bir saldırıya maruz kalıp ailesini kaybedince, ailenin hayatta kalan tek üyesi olan felçli babasıyla Almanya’ya göç etmiştir. Ancak gitmeden önce sevgilisi Suleyma’ya kendi yazdığı bir romanın taslağını bırakmıştır.

Nesim’in romanının da Suleyma’nın romanı gibi ve Suriye’nin kaderi gibi sonu belli değildir. Fakat Suleyma, romanın içinde kendi gerçeğini bulmuştur. Suleyma,

Nesim’in romanındaki genç kahramanın ismini sekreter Leyla’dan öğrenir ve onun isminin, hayatının ve kaderinin ona ne kadar yakın olduğunu fark eder. Nesim’in kahramanı Selma adeta Suleyma’nın aynasıdır. Babası Alevi, annesi Sünni, o da Nesim’in sevgilisidir. 2011 devriminden sonra rejim ve babasının ailesi tarafından tacize maruz kaldıktan sonra (Sünni annesinden dolayı) Beyrut’a göç etmiştir. Suleyma Beyrut’a gidip onunla görüşmeye karar verir. Ancak görüşmede kendini, kendi kendiyle görüşmede bulur ve o anda on dört yaşındaki Suleyma, otuz dört yaşındaki Selma’ya dönüşür. Romanda Suleyma, Suriye’deki Hama olayını, Selma ise 2011’de yaşanan olayları sembolize etmektedir.

Brooks ve Warren'ın (1959: 81) ifadelerine dayanarak: düğümü çözmek bize çatışmanın sonucunu, sorunun çözümünü verir. Olay örgüsü ile yazar, deneyimin ham maddesini hikâyenin ruhu olarak düzenler. Bu nedenle, iyi bir hikâye yazarken, yazarların olay örgüsü yasası ile ilgilenmeleri gerekir:

a) Akla yatkınlık: hikâye okuyucular için mantıklı veya kabul edilebilir olmalıdır.

Karakter, ortam (zaman ve mekân), çatışma ve çözümler anlamlı olmalıdır.

b) Gerilim: Çatışmanın daha ilginç olması için zor olmalıdır.

c) Sürpriz: Hikâyenin sonu okuyucular için sürpriz olmalıdır.

el-Hâ’ifûn romanında yazar Dima Vennûs, Brooks ve Warren'ın olay örgüsünün planını izlemektedir. Roman ilk başta karmaşık ve sıkıcı görünse de okurun ilgisini çeker. İki hikâye iç içe girince roman karmaşıklaşır ve anlaşılması zor bir hale gelir;

ancak ilginç bir şekilde yazar; zaman, mekân ve kişilerin yoluyla olaylar çözülür.

Roman olaylara son vermemektedir ancak romanın sonunda Nesim’in hayali bir kişi olması, Selma ve Suleyma’nın da aynı kişi olması okuyucu için gerçek bir sürpriz etkisi yaratmaktadır.