• Sonuç bulunamadı

5. EL-HÂ’İFÛN ROMANINDA YAPI, TEMA VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

5.3. Romanın İçsel Unsurları

5.3.1. El-Hâ’ifûn Romanında Yapı

5.3.1.9. Kişilerin Sınıflandırılması

5.3.1.9.3. Karakter

Karakter, anlatmaya bağlı metinlerde toplumsal bir tabakayı değil de sadece kendini temsil eden kahramandır. Karakter, anlatı metinlerinde kendi iç dünyası, şahsiyeti, başkalarına benzemeyen yüzü ile görülür. Karakter başka kahramanlarla benzer/ ortak davranışlar gösterse de bunları dışa vuran duyguları, tepkileri, sözleri ile diğer kahramanlardan ayrılır.55

el-Hâ’ifûn adlı romanda bir karakter olarak Selma, Nesim’in romanındaki kahramanı. Selma babasını kanser hastalığından kaybettikten sonra en sevdiği insanları ve vatanını kaybeder. Selma etraftaki insanların nefretini izlerken kendine hâkim olmayı başarmaktadır. Selma annesi Sünni olduğu için en yakın akrabalarından çok eleştiriye ve hakarette uğramaktadır, ancak Selma bu konunun en sivrilmiş halini Devrim’den sonra olduğunu fark etmektedir ve dehşet içinde kalmaktadır. Selma kimseye cevap vermeden Beyrut’a göç etmeye karar verir çünkü insanlar büyük bir değişime maruz kalınca kendini öz vatanında yabancı bir kişi olarak hissetmektedir. Selma için vatana dönüş arttık bir hayalden ibaret olur. Selma içine kapanır ve hayatına Lübnan’da devam ederken arada sınıra gelip umutsuz bir bakışla ülkesini uzaktan izlemektedir. Nesim, Selma’nın hayatı, yaşadığı dramatik sahneler için bir karakter olarak en ayrıntılı bir şekilde belirtilmektedir.

Suleyma, Selma’nın aynasıdır ancak yaşadığı durum daha ağır olabilir.

Suleyma’nın babası Alevi olduğu için annesinin tarafından hep eleştiriye maruz kalmaktadır ve ihanetle suçlanmaktadır. Hama Katliamından sora Suleyma’nın ailesi Şam’a göç eder ancak annesi tüm ailesini Hama’da kaybettiği için doktor eşine

55https://www.turkedebiyati.org

suçlamada bulunur. Selma bu durumu izlerken babasının niçin kaçtığını anlar. Suleyma aynı korkuyu hep rüyasında yaşar. Babası kardeşi ve annesi hep rejim tarafından işkenceye maruz kalıp onların bağırma sesleri ile uyanır. Her baba gibi ailesini kurtarmaya çalışır ancak annesi onu bir türlü affedemez. Suleyma annesinin gözündeki intikam ve nefreti izlerken babasına çok yakınlaşır, babası kanser hastası olduktan sonra, annesi babası iyileşsin diye çok çabalar ama yine de intikamdan vazgeçmez ve oğlunu rejime karşı doldurur. Suleyma babasını kaybettikten sonra travma geçirir ve o yaştan beri Dr. Kemîl’de tedavi görmeye başlar. Hayal ve gerçek arası hayatına devam eden Suleyma hayalinde bir adama âşık olur, o adam Nesim’dir. Suleyma o adamı tam babasının fotoğrafında çizer ve yıllarca onu gerçek bir adam gibi görür. Ancak, devrim başladıktan sonra Nesim Almanya’ya göç eder ve Suleyma için bir romanın taslağını bırakır. Suleyma o romandaki kahramanın ona çok benzettiğini fark ettikten sonra onunla görüşmeye karar verir ve işte o zaman on dört yaşındaki kız büyür ve kendinin otuz dört yaşında gerçek hayatta genç bir kız olduğuna inanır. Suleyma vakaya ilk dramatik hamleyi veren, iç dünyası ve hayatı karmaşık bir şekilde, hikâyenin akışı içinde çatışmalar ve değişim süreçleri yaşayan dramatik bir karakter olarak göstermektedir.

Tüm ailesini Hama Katliamında kaybettikten sonra eşi ile Şam’a göç eden Suleyma’nın annesi yufka yürekli, merhametli bir kadından, nefret dolu, çevreye duyarsız, gözü hep intikam peşinde olan bir kadına dönüştürmüştür. Kadın eşinde gerçekleştiremediği hakikati oğlunda gerçekleştirmeye çalıştı. Fuat okuma konusunda annesini dinlemedi ve doktor olmak istemedi ancak intikam konusunda, belki de intikam değil yaşadığı gerçeklerden dolayı rejime karşı idi. Fuat protestolara katıldıktan sonra kayboldu ve Suleyma annesinin tepkisi şu şekilde açıkladı:

işkence altında yaşadığını öğrendiği halde nasıl yüreği sakinleşecek, nasıl serinleyecekti? Kendi kendime ‘anne yüreği hisseder” diyorum ve Fuat’ın dünyadan ayrıldığını hissettiği için huzurla yatıyor. Kesin biliyor, aksi halde bu kadar zaman nasıl dayanabilirdi?” (el-Hâ’ifûn, 2017: 56)

Suleyma’nın annesi aynı zamanda eşi hasta olduktan sonra o nefret ile bile onun bakımından vazgeçmedi ve bu durum Suleyma’yı şaşırtıyordu. Kadın yaşamda aradığını bulamamış, bunalım, üzüntü ve hayal kırığı içinde yaşadığı için çevreye duyarsızlaşmış bir karakter olarak romanda yer almaktadır.

el-Hâ’ifûn isimli kitapta karakter olarak nitelendirilebilecek bir diğer kişi de psikiyatr Kemîl’dir. Suleyma, Dr. Kemîl’i kusursuz bir insan olarak tasvir etmektedir ancak onu şaşırtan şey Kemîl’in rejim tarafındaki hastalara da yardım etmesi. Kemîl Suleyma’yı duygusal ve düşünsel olarak hayata hazırlayan kişidir çünkü onun algı dünyası ve tecrübesi oldukça zengindir.

Kemîl, barışın ancak iki tarafın anlaşması ile gerçekleşeceğine inanır ve bundan dolayı tedavi ettiği kişilerin iç dünyasına girer ve içlerindeki düğümleri çözemeye çalışır. Kendisi ne kadar tehlikeli bir pozisyonda olduğunun farkındadır ancak iki tarafın, muhalifler ve rejim, beraber olmasına ve arasındaki problemlerin çözülmesinin barış için en doğru yol olduğunu anlar. Çünkü, onun için ya iki taraf beraber anlaşıp yaşar ya da birbirini öldürüp sonunda ikisi de yok olur. Kemîl için insanların ya da toplumların ruhsal dengesi, barışı ve geleceği, aralarındaki husumete bakmaksızın, her ne kadar zor olsa da, sağlıklı iletişimlerine bağlıdır. Bu hususla Kemîl gibi bir kişi gücün kendisini zorladığı mesleksel ve kişisel nedenler ile kendisinden sosyal düzeyde bir üst seviyede bulunan iyi niyeti ile okuyucu karşısına bir karakter olarak çıkmaktadır.

Aynı zamanda vicdanı, anlayışı ve vatanı ve milliyeti ile bağları hassasiyeti göz önüne alındığında, bir karakter olarak karakterize edilebilmektedir.

Romanlardaki kişilerin değerlendirilmesinde karakter olarak tanımlanan kişiler romandaki olay örgüsünün nitelikleri sergileyenlerdir. Tip, kalıplaşmış klişeleşmiş bir kişi olarak açıklanabilir. Karakterler hikâye boyunca farklı açılardan görülebilmesine rağmen, tipler sadece bir özelliği taşır ve hikâye boyunca ayni görevi üstlenir. Ancak karakter tipik bir duruma da düşebilir, bazen karakter, bir düşünce ya da olay karşısında tipin özelliklerini de gösterebilmektedir.

el-Hâ’ifûn romanında Suleyma’nın dedesi cimri bir tip olarak karışımızda çıkmaktadır, ancak Suleyma ile karşılığında çok merhametli ve cömert bir adama dönüşür. Suleyma da bu davranışı, kendisi onun en sevdiği oğlunun tek kızı olduğuna ile bağlar. Dede cimri günlük yaşamındaki klişeden özgün bir kişi olarak ortaya çıkmaktadır. Yani dede’nin “karakteri” aslında “tipik” bir örnek olarak nitelendirebiliriz.

Nesim hikâye boyunca korkak bir kişi olarak nitelendirmektedir. Nesim, rejim tarafından işkenceye maruz kaldığından ve devrim zamanında Humus’daki ailesinin evi patlamada darma duman olunca annesi ve kardeşini kaybetmesi ile beraber çevreye duyarsızlaşmış ve korkudan dolayı her şeyden vazgeçip Almanya’ya göç etmiştir ancak denizden korkmasına rağmen, patlamadan kalan tek ailesinin parçası, felç babasını sırtında taşıyarak o zor şartlarda deniz yolu ile göç etmiştir. Nesim’in, bu fedakârca niteliklerinden dolayı karakter özelliği taşıdığı söylenebilir.

Genç yaşında kendi hayatından vazgeçip ailesi için yaşayan hem hasta annesi hem deli kardeşi hem de boşanmış ablası ile iki yaşındaki çocuğuna bakan sekreter Leyla o güzelliğini o kötü şartlarda kaybetmemesiyle, aldığı sorumluluklar ve hayat karşısında takındığı mücadeleci tavır nedeniyle karakter olarak nitelendirilebilir.

Dima Vennûs, roman kişilerini kimi zaman tip kimi zaman ise karakter özellikleri yüklemektedir. Dima olaylara dayanarak ve kişilerin tavırlarını onlara göre biçimlendirerek bazen bir tipin özelliklerini sergilerken onun karakteristik özelliklerini de açığa vurmaktadır.