• Sonuç bulunamadı

5. EL-HÂ’İFÛN ROMANINDA YAPI, TEMA VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

5.3. Romanın İçsel Unsurları

5.3.1. El-Hâ’ifûn Romanında Yapı

5.3.1.3. Kişi Kadrosunun Sayısı

Tarigan (1985: 76), romanda da kişilerin işlevlerine ve konumlarına göre ana, ikinci ve destekleyici kişilere bölünebileceğini belirtir. Bu bağlantılar ve diğer kişilerle temas yoluyla kişi kadrosu belirlenebilir.

Kişi kadrosu, romanın türünü ortaya çıkarmak için önemli bir vesiledir. Kişilerin nitelikleri ve özelikleri, diğer yapı unsurlarıyla kıyaslayarak, romanın özelikleri dolaysıyla romanın türünü de belirleyebilmektedir. Yazarın çevresindeki olayları, yorulmadan, en titiz detayları ile takip etmesi ve kişilerin yüzlerindeki ve hareketlerindeki en küçük değişiklikleri kayıt ve tahlil etmesi ile “tahlîl roman” kişilerin ruh çözümlenmesi, insan benliğinin kişi ve toplum çatışmalarını konu etmesi ile de

“psikolojik romanın sınıflandırılması mümkündür.52

Yazar, bir ülke hayatında geçen, farklı sosyal sınıflardan, farklı eğitim düzeylerinden, çeşitli karakterler, savaş etkisindeyken, başlarına gelen olayları anlatmaktadır. Bu olaylar Şam’da bulunan herhangi bir ailede ya da kişiler arasında olsa da geniş bir perspektiften bakıldığında Suriye’nin içinden geçtiği sosyal ve siyasi değişimi gözler önüne sermektedir. Yazar olayları bir ham madde olarak ele alıp tahlil ederek kişilerin ruhu üzerindeki etkisini sunmaktadır. Yazar, roman kişilerinin gerisinde toplum panoramasını vermek istemektedir. Kişi kadrosu da bu nedenle merkez kişi olarak az ancak geçmişten ve hayal dünyasından gelen kişilerin kadrosu geniş tutulmuştur. Yazar, romanda, iç savaş zamanında, toplumun hemen her kesimini yansıtmak istemiştir. Bu şekilde az bir kişi kadrosu ve yazarın bu az kişi kadrosu hayalindeki ve geçmişindeki kişiler ile desteklemesi toplumun pek çok kesimini

52https://tahlili-roman.nedir.org/

yansıtma çabası, el-Hâ’ifûn için de belirleyici bir rol oynayarak romanın doğalcı romanlar arasında değerlendirilmesine imkân sağlamaktadır. el-Hâ’ifûn adlı romanda yazar, sıradan realist romanlarda olduğu gibi sadece yaşanan olaylarla yetinmeyip bu olayları ortaya çıkaran nedenleri ve bu olayların ruh yapısında yol açtıklarını da açıklamaya girişmektedir.

Genellikle yazarlar kaleme aldığı romanlarda psikolojik tahliller yapabilir.

Yazarlar, doğalcı, gerçekçi, romantik, tarihî ve edebî roman türlerinde de yaratığı kişilerin ruhi durumlarını ve kahramanların psikolojilerinin çözümlemelerini bazı bölümlerde değerlendirebilir. Ancak, bir eserde psikolojik analizleri olan bölümlerin varlığı, onu bir “psikolojik roman” olarak nitelemek için yeterli bir neden değildir.

Edebiyatta, psikolojik roman türünü diğer türlerden ayırt eden özellik, olay örgüsünden ziyade kişilerin yapısı ve sayısıdır.

Romanda yer alan kişilerin sayısının az veya çok olması mümkündür. Bazı yazarlar bir toplumun dış dünyasındaki sıkıntıları tüm gerçekleriyle ortaya çıkarmak için farklı kesimlerden birden fazla kişiye yer verebilmesi mümkündür. Diğerleri de kişilerin iç dünyasını konu alıp, iç gerçeklerini çözümlemesine odaklanarak romanlarında daha az kişiye yer vermektedirler.

Romanda, kişilerin gerçekliğini toplumsal yönüyle değil; psikolojik yönüyle değerlendirmelerin yapılması niyetine uygun düşecek biçimde şahıs kadrosu oldukça azdır. Ancak yazar hayalinde ve geçmişinden bahsederek çoğu kişilerin adını ve onlarla ilgili bir olayı zikretmektedir. Ana karakter olarak sınıflandırılabilecek üç kişi bulunmaktadır. Bunlar: Suleyma, Selma ve Nesim’dir. Ayrıca bu karakterler ile ilişkileri bulunan iki farklı isim de mevcuttur. Dr. Kemîl ve sekreteri Leyla bunların yanı sıra Suleyma’nın geçmişinden ve hayalinden gelen bir sürü isim vardır, ancak onlar romanda herhangi bir eylem yapmadan, yaptıkları ve nitelikleri ile Suleyma’nın dilinden anlatılmaktadır. Suleyma’nın babası, annesi, Dibo, Umm Malik vb. pek çok

kişinin isimleriyle romanda karşılaşabiliriz. Suleyma, özgeçmişinden ve hayatındaki kişileri hayalindeki kişiler ile ortaya koyup iç çözümlemeleri ile yaşadığı gerçekleri kıyaslayıp okuru, kişilerin psikolojisinin en bilinmez, karanlık köşelerine kadar götürmüştür.

5.3.1.4.Kişilerin Genel Nitelikleri

Romandaki kişileri yazarlar yaratır, bu nedenle herhangi bir hikâyedeki kişilerin doğası ve kullanımı yazarın amacına göre belirlenir. Bu özellik yazarın karakterleri şekillendirmede önemli bir rolü olduğu anlamına gelir. Bakış açısının geniş ve gerçeğe yakın olması için, iyi kişiler, yazar tarafından doğru değerlere ve ilkelere sahip ve olumlu olarak kabul gören değerlerle donatılmış kişiler olmalıdır (Çetin, 2015: 146).

Ancak, Brooks ve Warren, karakterin inandırıcı, mantıklı ve inançlarımızı yönetebilmesi gerektiğini söylemektedirler. Bu nedenle, söz konusu karakter tuhaf, suçlu, sapık hatta deli veya çılgın olabilir (Brooks & Warren, 1959: 173). Karakterin düşüncesi ve eylemleri nihayetinde tutarlı olmalıdır. Eğer hikâyedeki karakter basitse ve mantıklı değilse, o hikâyenin edebî ortamda ve okurlar arasında pek ses getirmesi mümkün değildir.

Karakterlerden Suleyma tanıtılırken yazar, Suleyma’nın kişilik bölünmesinden söz ederek onu şöyle anlatmaktadır:

“Araba kullanıyordum, yolun nereye çıkacağını bilmiyorum. Ben kendim de o arabayı sürüyordum. Ama ben kendi nefsimin bir an bile olsa şoförün sağ tarafında oturduğunu

görmedim. Ben kendimi hep şoförün oturduğu koltukta görüyordum. Nefsim ise hemen yanımda oturuyordu. Ara sıra ona göz atıyordum Hemen yanımda oturan nefsim hiç kaygılı değildi.

Arabayı süren ben ise kaygı ve korkudan ölüyordun az kalsın.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 19)

Selma ise diğer kişilerden bahsettiğinde sanki o korkmuyormuş gibi onların korku hislerinden kendini mükemmel hissetmektedir:

“Yerleştirilmiş küçük bir kamerayı bulmak için salondaki kütüphaneyi kaç kere bozup yeniden tertiplediğini hatırlıyor musun? O zamanlar. O kameranın kitaplar arasında değil de aklının kuytu bir yerine yerleştirilmiş olduğunu sana söyledim, konuyu kapatmak için kamerayı bulmamızı ne kadar temenni ettiğimi sana söylemedim. Bir kamera satın alıp kitapların arasında ya da perdeye yerleştirmeyi bile düşündüm, sonra bilmiyormuş gibi o kamerayı bulup oradan yok etmekle birlikte senin korkularını da yok etmiş olurdum işte.” (el-Hâ’ifûn, 2017:

“Psikiyatr Kemîl’e bakıyorum, çok yorgun görünüyor, yüzünün kırışıklıklarında kazılı görünüyor yorgunluk, içimden kendi kendime; “ilk defa hayatını bizimle birlikte yaşıyor, bizim gibi birisi olmuştu!” dedim, çektiğimiz acıları çekiyor, barikatlardan ve hakarete uğramaktan, roket ve bombalardan, ölümden korkuyor.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 143)

el-Hâ’ifûn adlı romanında tüm kahramanlar arasında ortak bir payda tanımlanmaktadır; korku, romanın her sayfasında güçlü bir şekilde mevcut olan bir hayalet gibi. Selma, Suleyma, Nesim, hatta Kemîl korku dairesinin içinde yaşayan kahramanlardır. Ancak bu kahramanların kötü veya iyi tarafları pek zikredilmemiştir, Yazar kahramanların ruhundaki derin köşelere inip de çok psikolojik yönlerinden bahsetmektedir. Kurguladığı diğer şahıslar doğrudan iyi veya kötü olarak nitelenmemiştir. Yaşadıkları durumlar ve şartlar, yaşamın zorlukları, sosyal ve politik gerçekler göz önünde bulundurularak, kişiler de, bu durumlara karşı doğal olarak tepki vererek, yazarın tanımladığı tüm karakterlerde hem iyi yönleri hem de kötü yönleri ile aktarılmıştır.