• Sonuç bulunamadı

5. EL-HÂ’İFÛN ROMANINDA YAPI, TEMA VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

5.3. Romanın İçsel Unsurları

5.3.1. El-Hâ’ifûn Romanında Yapı

5.3.1.5. Kişilerin Gerçekliği

Romandaki kişilerin gerçekliğini belirlemek için kişilerin kökenini sorgulamak gerekir. Sıradan yaşadığımız hayattaki kişiler mi, yoksa olağanüstü, garip ve tuhaf kişiler mi? Normalde yazar, kişileri yaşadığı ortamdan, hayatlarında, hatta psikiyatri kliniklerinde, bazen de rüyasında yaratmaktadır. Kişiler, romandaki gelişmelere dayanarak yuvarlak ve düz kişilere ayrılabilir;

1) Düz (Basit) kişi; bir insan kişiliğinin tek bir özelliği (tutum ya da takıntı) temsil eder. Bu tür kişiler iki boyuttan oluşur; kötü ya da iyi, hikâye boyanca değişmez o yüzden ona düz karakter veya tip denir.

2) Yuvarlak (Karmaşık) kişi; açıkça basit olandan daha gerçekçidir ve doğaldır çünkü her iki tarafını da (iyi ve kötü) görebiliriz. Gerçek hayatta, insanın hem iyi hem de kötü özellikleri vardır ve iki taraf bir araya geldiğinde, bu karakter doğal olarak daha karmaşık görünebilir. Her iki tarafı aynı zamanda gördüğümüzde bizi şaşırtabilir, belki de bu nedenle ona yuvarlak kişi denir (Forster, 2016: 107-108).

el-Hâ’ifûn romanında karşılaştığımız kişiler hem gerçek hayattan hem de yazarın kendi hayalinde yaratığı kişilerden oluşmaktadır. Yazar kişilik bölünmesinden dolayı kişileri yazarın hayatından bir rüya gibi, bazıları uçan kâğıt gibi geçen insanlar, bazılarının da gerçekten var olan ama onların olduğundan bir şüphe oluşturan kişilerdir.

Olaylar ve kişilikler birbirine karışmış durumda ve okuyucu kimin Nesim roman karakterine sahip olduğunu sormaktadır! Suleyma ve Selma bir veya iki karakter mi?

Romandaki diğer karakterler Suleyma’nın hayalinden mi yoksa gerçekliğinden mi?

Yazar bizi doğuş, duygular, korkular ve kırılgan duygusal yapı açısından belirsizlik derecesine benzer iki ilginç kadın karakterin önüne koymaktadır. Ancak ayrıntıları, anlatım dilini ve ifade gizliliğini yakalama biçimlerine göre farklılık göstermektedirler. Onlar iki kadın mı, yoksa bir kez içsel duyusal deneyiminde ve daha sonra akılcı deneyiminde etkilenen bir kadın mı? Yoksa bir ruhun doğum yerinden ve acı anıdan ayrılmayı reddetmesi şizofreni midir? Roman okuyucuya cevap belirtmemektedir. Aksine, bölümleri iki farklı örnekleme tarzı ve anlatı söylemi örüntüsü ile desteklenmektedir. Aynı zamanda roman, ilişkilendirme tekniğine, zaman ve yerlerin iç içe geçmesine dayanarak ve anlatı bilgilerinin doğru yerde ve doğru zamanda sunulmasını sağlamaktadır. Bu da romanın ilk bölümlerde Selma ve Suleyma iki kişi olarak gösterir ancak son bölümde okuyucu bu iki karakter gerçekliğini Suleyma’nın konuşmasında ulaşmaktadır.

؟لاعف يدوجوب ينرعشأ ام رخآ يه ،يتياكح ،كتياكح تسيلأ

“ .

” ايقتلتل مويلا اهب تلصتا يتلا كلت يننأ .يه يننأ

“ .

“Senin hikâyen benim hikâyem değil mi? Ve gerçekten varoluşumu hissettiren son şey buydu işte.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 168)

“Ben o’yum, onunla bulaşmak için onu arayan bendim.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 170)

Psikiyatr Kemîl, Suleyma’ya kendi hayatında ve hayalinde fark etmesi sağlamak için onun gerçeğini ve Nesim’in gerçeğini ortaya koymaktadır;

için kendi kendini izleme görevini üstleniyorsun.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 172-173)

” ميسنب هيتلدبتسا ،يكوبلأ ةقاتشم

“ .

“Babanı özledin değil mi? Onu Nesim ile değiştirdin.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 144)

“Kemîl beni diğer kıyıya götürdü ve benim aslında Nesim’e değil de başka birine âşık olduğumu hatırlattı, kendi hayal ürünüm yani. Bir adam çizdim ve vücuduna ruh üfledim. Sonra da Nesim’e girdirdim onu.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 154)

Suleyma, Dr. Kemîl’in cümleleri duyduktan sonra kafasında bir fırtına oluşur ve Nesim’in gerçeğine ulaşmak için kendini sorgulamaya başlar;

yaratığım gibi kendimi de mi yaratım, belki seni de yaratım?” (el-Hâ’ifûn, 2017: 167)var

Nesim’in kâğıtlarında karşımıza çıkan şahıs kadrosu yaşanan gerçek hayatta karşımıza çıkabilecek kişilerden oluşmaktadır. Anlatıcı hem akrabaların hem de ülke insanının bunalımlarını psikolojik sıkıntılarını farklı perspektiflerden yansıtmak istemektedir. Öyle ki, kişisel psikolojinin derinlerine inerken gerçekçi bir toplumsal

görüntüyü savaş zamanında okuyucuya sunmaktadır. Selma’nın kendi akrabaları ve annesini savaş zamanında nasıl değiştirdiğini ve üzerindeki maskeyi atıp gerçeklerini ortaya koymak durumunu şu şekilde anlatmaktadır:

ziyaret ederdi, geceyi bizde geçirirdi, sohbet eder eğlenirdik. Karısı Lazkiye’den, karısının ailesi Şebbiha’dır53 (Baltacılar yani). Evlilikleri iyi gitmiyordu, karısından ayrılmak istedi ama yapamadı çünkü onu öldürmekle tehdit ettiler, dolaysıyla vazgeçti bu fikrinden, zorunlu olarak yaşamaya devam etti onunla, bir muhalif idi. Mühendis Bey devrimden iki sene sonra tam dokuz kişi öldürdüğünü bana söyledi ve ona göre onuncu leş olmamın hiçbir sakıncası yok idi.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 65-66)

“Büyük halamın kızının bana gönderdiği mektubunda: Anneni öldürmelerini temenni etmiyorum. Yok, hayır, annenin gözleri önünde sana tecavüz edip sonra da seni boğazlamalarını temenni ediyorum ki annenin içi yana yana, paramparça bir hayat sürsün diye.

İşte bu sözleri ifade etmişti. Evet, büyük halamın kızı işte bu cümleleri yazmıştı mektubunda.

Halamın kızı, üç çocuğun arasında ailenin üniversite mezun olan tek çocuk, İngiliz dili ve edebiyatı mezunuydu.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 66)

53 Şebbiha, Arapça’da ‘Hayalet’ ve ‘Hortlak’ sözcüklerine karşılık gelmekte olup, çokça suç işleyen anlamında kullanılmaktadır.

Suriye’de halk arasında eski kullanıma sahip olan bu kelime ile ‘hukuksuz işler yapan ama güvenlik güçleri ve devlet içerisindeki güçlü bağlantıları nedeniyle yaptıklarının hesabını vermeyen kişiler’ kastedilmektedir.

Selma, savaş sonrası siyasi ve sosyal hayat bir birine girince, farklı mezheplerden gelen en yakın akrabalar arasında bile düşmanlık olabileceğine anlatmaktadır. kadar kültürlü, sevecen ve iddia ettiği gibi yufka yürekli bir kadının vücudunda gizliyor muydu yoksa? Ve pahasına ne olursa olsun ortaya çıkmaya mı karar verdi o canavar?” (el-Hâ’ifûn, 2017: 66)

Suriye Devrimi başladığından beri tarafsız kalmak Aleviler için zordu. Rejimle olan bağları yıllar içerisinde gittikçe güçlenmişti ve içlerinden bazıları için artık buradan geriye dönüş mümkün değildi. Selma için bu durum çok zordu çünkü etrafındaki en sevdiği kişiler nasıl canavara dönüştüğünü görünce aklı bir türlü bu durumu kabullenmedi.

Suleyma ise annesinin kişiliğini, psikiyatri hastası olduğunu, fark etmeden şu şekilde anlatmaktadır:

“Annem Fuat’ın -tek oğlunun- protestolara katıldığını biliyordu zaten ve bundan da çok mutluydu. Fuat’ın protestolara katılması anneme babamın ondan çaldığı hakkını iade ediyordu sanki. Ben annemin Fuat’ı ayaklanmaya ve protestolara katılması için teşvik edişine şaşırıyordum. Başına bir şey gelmesinden korkmuyor mu? … Annem Fuat’ın doktor olmasını istemişti, tıpkı Nesim’in annesinin dileği gibi. Ama iki anne arasında bayağı fark var, apayrı

sebepleri var bu dileğin. Annem (hain) kocasının yerini oğluyla doldurmak istemişti. İkinci katliamın olacağını mı tahmin etmiştir acaba? İkinci bir katliam! Hamalıları kurtarmak, tedavi etmek için oraya gönderecekti oğlunu, yani annem ikinci bir katliam olacağından emindi sanki.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 69-70)

Selma, mezhep ve iktidar otoritesine karşı farklı tutumun bir sonucu olarak kabul etmektedir; sosyal dışlama ilişkisinden bilinçli bir alanı aydınlatırken, hayatındaki kişilerin boyutlarını ortaya koymaktadır. Suleyma ise, içinde öfkelenen bir kargaşa haritası çizer ve genel durumun, babasının ve erkek kardeşinin hayatından yoksunluğuna, bir sonucu olarak, korku ve panik ataklara yaşamaktadır. Suleyma’nın romanındaki kişiler, hayalî yaratan, Suriye’de savaş zamanında hayatta rastlayabileceğimiz karakterler olarak betimlenmiştir. Bu bağlamda yazar, kendisiyle ve aynı alanı paylaştığı kişilerle yuvarlak ve karmaşık yaratmıştır. Ancak onlar ile çelişen ve onlara korku yaşatan kişiler çoğu düz bir tip olarak tanıtmıştır.