• Sonuç bulunamadı

5. EL-HÂ’İFÛN ROMANINDA YAPI, TEMA VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

5.3. Romanın İçsel Unsurları

5.3.4. Dil ve Üslup

5.3.4.1. Dil Unsurları

“Edebî dil; tıp dili, hukuk dili, matematik dili gibi hususi bir dildir. Bunları anlamak için her bir ihtisasa ait hususi bir kültüre ihtiyaç vardır. Yazı dili (mesela alelade bir mektubun dili) müşterek dildir ve bir ihtisasın ifadesi değildir.”(Safa, 2012:

78)

Edebî dil terimi, edebî eserlerde görülen dildir. Edebî dil duygu yoğunluğundan oluşur. Günlük dil ise edebî dile deyimler, atasözleri ve kurgusal bir yorum gibi örüntülerle yaklaşır. İletişim için kullanılan dil de romanlarda veya diğer edebî eserlerde daha zarif ve estetik bir hale getirilerek kullanılabilmektedir.

el-Hâ’ifûn adlı romanda yazar Dima Vennûs, sade bir dil kullanmaktadır.

Eserinde az olsa da diyaloglara yer vermektedir. Kahramanlar ve kişilerin karşılıklı

konuşmaları romana bir nevi sahneleme tekniği kazandırmaktadır. Bu şekilde daha doğal ve gerçekçi bir anlatım tarzına ulaşılmaktadır. Yazarın sıklıkla yer verdiği açıklamalar ve kişilerin iç çözümlemeleri sayesinde karakterlerin birbirleri ile olan ilişkileri doğrudan gözler önüne serilmektedir.

Dima Vennûs, el-Hâ’ifûn’da, sabit bir anlatım yerine dinamik bir anlatım tercih etmektedir. Bunu da iç monolog ve kısa diyalog teknikleriyle gerçekleştirmektedir.

Roman kişilerinin iç dünyalarını ve psikolojik hallerini hem iç hem de dış konuşmalarla metnin kurgusunda yer vermektedir. İç monolog anlatı tekniğiyle, bireyin kendisiyle ve dış dünyayla hesaplaşmasına tanık olmamızı sağlamaktadır.

Anlatıma güç kazandırmak amacıyla kullandığı bir diğer teknik ise diyaloglardır.

Diyaloglar olayın gelişiminde rol oynama, psikolojik ve sosyal durumları belirginleştirme, anlatımı doğal kılma, anlatıcının niyetine bağlı olarak şekillenen değer ve yargı gönderimlerini aktarma işleviyle sıklıkla kullanılmaktadır. Yazar, romanında genellikle kurallı cümleler oluşturmaktadır. Anlatım tekniği uyarınca sıklıkla geçmiş zamanlı fiiller kullanmaktadır. Diyaloglarda ise genellikle şimdiki veya geniş zamanlı fiiller kullanmaktadır.

Anlatımı güçlendirmek için kullanılan diğer bir teknik de diyaloglardır.

Diyaloglar genellikle olayın gelişiminde rol oynama, psikolojik ve sosyal durumları açıklama, anlatımı doğal hale getirme ve anlatıcı amacına göre şekillendirilen değerleri ve kararları aktarma işlevi ile kullanılır. Romanında yazar genellikle kurallı cümleler içerir. Anlatma tekniğine göre, geçmiş zamanlı, diyaloglarda ise genellikle geniş veya şimdiki zamanlı fiiller kullanmaktadır. Ancak diyalog hep kahramanın diliyle aktarmaktadır.

Yazarın tercih ettiği zamana örnek olarak Suleyma ve psikiyatr Kemîl arasındaki diyalog gösterilebilir;

“Bana: ‘Onca seneler boyunca korkuyu ne yaptın?’ dedi. Ona: ‘Korku bizimle büyüyor dedim’ dedim. Ruhtan doğan o dalgın bakışıyla gözlerimin içine baktı. Ve kelimeler dudakları arasında şöyle dökülüverdi: “Korku bizimle beraber büyümez ama ömür boyu bize refakat edebilir. Korkuna ne yaptın da ruhuna bu kadar yapışkan oldu?” Tepkisel bir ses tonuyla ona:

‘Ruhumla yapışkan falan değildir’ dedim. Adillik içeren yumuşak bir gülümsemeyle bana şöyle dedi: ‘Yapışık değil mi? Korkunun gözlerinden taşkın olarak döküldüğünü görüyorum zaten.’

Korku gözlerimden taşıyor dediğinde zorla gözlerime giren sert bir soğuğu hissetim, yumdum gözlerimi, açtığımda her şeyin sona ermiş olmasını temenni ediyordum. Ama bazı şeyler öyle kolaylıkla bitmiyor maalesef.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 21)

el-Hâ’ifûn, bahse konu olaylarda Suriye’de kullanan Alevi lehçesine ait kelime ve ifadelere de yer vermektedir. Her ne kadar roman fasih Arapça şeklinde yazılmış olsa da, arada Alevi ve Şam lehçesine de yer vermektedir. Bu şekilde hem romana hem de romandaki karakterlere akla daha yatkınlık ve gerçek hayata daha yakın bir özelliği kazanmaktadır. Ayrıca, lehçe romana renk katar aynı zamanda kişilik özellikleri karakterlerin konuşma biçimine göre belirginleşmektedir.

Suleyma rüyasındaki arabayı tanımlarken cümleye fasih Arapça ile başlar, ancak araba çok eski, Suleyma’nın canını sıkar ve kendisi o arabanın niteliğini Şam lehçesiyle ifade etmekte daha rahat hissetmektedir gibi ةعوقرق - eski püskü kelimesini kullanır. (el-Hâ’ifûn, 2017: 11)

Selma ise daha çok Alevi lehçesi ile hikâyesini süslemektedir. Geçmişten aklına gelen kişilerin cümlelerini aktarırken hep Alevi lehçesini kullanmaktadır. Selma’nın dedesinin söylediği cümleler dedenin dili ile ifade edilmektedir;

“Dedem bana: dedesi... soğuk soğuk... giyme şu eteği... pantolon giy... sonra seni hava çarpar, hastalanırsın.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 39)

“Kaşlarını kaldırıp dehşet içinde: ‘Ey halk... Bu kadar parayı nasıl harcıyorsunuz? On bin lirayla ne yapıyorsunuz?’ diye bağırırdı.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 40)

Selma, halasının hayattaki bütünün belaların sorumluluğunu şans ve kara bahtına bağlamasını çok komik görmektedir ve halası kara bahtından dolayı evlenmeyen kızları şu şekilde aktarmaktadır:

“Kız sus sus yeter... Bizi mahalleye rezil rüsva ettiğin yeter, yeteeeeeer’ diye haykırırdı kızının yüzüne.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 41)

Selma halasının her şeyden şikâyet etmesini ve acıdan beslenmesini, derin uykudayken bile uyuyamamaktan şikâyet etmesini Alevi lehçesi ile aktarmaktadır;

Bana: ‘uyumuyorum halası uyumuyorum, gözlerimi dinlendiriyorum sadece, hadi diziye devam edelim!’derdi.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 44) girmedi, neden bilmiyorum, yastığımı değiştiremiyorum... Uyku tutmuyor işte’ böyle derdi.”

(el-Hâ’ifûn, 2017: 44)

Babasının rejim tarafından tutuklamasını korku içinde yaşarken, Suleyma babasını hep aşağıdaki cümleye Şam lehçesi ile konuşurken hayal ediyordu;

” :مهل لوقي هليختأ .يكبأو .لمحتأ داع ام ،ينوحير ،ينولتقا الله ليخد

“Babam onlara: ‘Allah aşkına, öldürün artık beni, kurtarın, tahammül edemiyorum artık’ dediğini hayal ediyor, ağlamaya koyuluyordum.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 58)

Babasının kliniğindeki Esed’in fotoğrafı için kavga ederken onların arasındaki diyalog Şam lehçesi ile şu şekilde geçer:

“Hafız Esed’in resminin babamın kliniğinde asılı olduğunu hatırlıyorum. Ve bu annemi çok kızdırıyordu. Babama: ‘Akrabanı öldürenin resmini asmışsın duvara, hoşnut musun?

Öldürdü ve maktulün cenaze töreninde ne demek biliyor musun?’ diyerek sorardı. Sorunun cevabını beklemezdi bile, yani babama ‘sen katilsin ve maktulün cenaze töreninde yürüyorsun”

demek istiyordu... Ve ‘yüzümüze kapılarını kapatan diğer Suriyelilere hiçbir laf söylemek düşmez gayrı’ diyerek eklerdi... Babam bitkin bir şekilde ‘ Evet, Hama’danım diye o resmi astım ben! Çünkü suçum daha büyük öyle mi?’ diye cevap verirdi.” (el-Hâ’ifûn, 2017: 59)

Dil ve üslup açısından romanın adı olan el-Hâ’ifûn, korku kelimesine sıklıkla yer verilmesi anlatımda leitmotiv57 tekniğine güzel ve profesyonel bir örnek olmuştur. Eser adının romanın anlatım dokusuna uyumlu bir şekilde yerleştirilmesinin, roman tekniği açısından Suriye romanları arasında ilklerde geldiğini düşündürmektedir. Romanda diğer leitmotiv de ‘ölüm ‘ kelimesiyle gerçekleşmektedir; ölüm kokusu, , ölüm

57Edebiyata müzik alanından geçen bir kavram. Esası, bir müzik parçasının tekrarlanan nakaratıdır. Romanın değişik bölümlerinde, çeşitli nedenlerle- vesilelerle tekrarlanan ifade kalıbıdır.

düşüncesi gibi kelimeler romanın ana mesajına destek vermektedir ve korku hissini canlı bir şekilde okuyucuya aktarmaktadır.