• Sonuç bulunamadı

Osmân b Saîd ed-Dârimî (ö 280/894), Nakzu Osman b Saîd ed-

4. CEHMİYYE VE ASHÂBÜ’L-HADÎS

1.6. Osmân b Saîd ed-Dârimî (ö 280/894), Nakzu Osman b Saîd ed-

Eser, Reşîd b. Hasan b. Muhammed el-Elmaî tarafından yüksek lisans tezi olarak çalışılmış ve Riyad’daki Câmi‘atü'l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye Külliyetü usûli'd-dîn’de de tenkitli neşri yapılmıştır. el-Elmaî’nin Nakzu'l-İmâm Ebî

218 Bekir Topaloğlu, “er-Red ale'l-Cehmiyye”, DİA, XXXIV, 512. 219 Dârimî, er-Red, s. 75, 354. 220 Dârimî, er-Red, s. 76. 221 Dârimî, er-Red, s. 94, 184, 234, 251. 222 Dârimî, er-Red, s. 97, 242. 223 Dârimî, er-Red, s. 99. 224 Dârimî, er-Red, s. 186, 237. 225 Dârimî, er-Red, s. 191, 252.

Saîd Osman b. Saîd ale'l-Merîsiyyi'l-Cehmiyyi'l-anîd fîme'fterâ alellâhi azze ve celle

mine't-tevhîd ismiyle hazırladığı bu tez, daha sonra kitap olarak basılmıştır.226

Kitabın ismi kaynaklarda farklı şekillerde geçmektedir. Eserin muhakkiki el- Elmaî, bazı kaynaklarda er-Red alâ Bişr el-Merîsî şeklinde bazılarında ise Nakz alâ

Bişr el-Merîsî şeklinde geçtiğini, kendisinin asıl nüshada Nakz şeklinde gördüğünü

söylemektedir. Ayrıca dil ve eserin içeriği açısından da Nakz’ın daha uygun olduğunu, el-Merîsî’nin tevhîde dair sözlerindeki uyuşmazlıkların kitabın konusunu teşkil ettiğini belirtmektedir.227Bilindiği üzere nakz kelimesinin uyuşmazlık, çelişki,

tezat gibi anlamları bulunmaktadır.

İbn Teymiyye eserin ismini Nakz şeklinde almıştır.228 Zehebî, en-Nakz ale’l-

Merîsî 229 ve er-Red alâ Bişr b. Gıyâs el-Merîsî şeklinde,230 İbn Kayyim’in kitabında

ise bazen Nakz bazen de en-Nakz alâ Bişr şeklinde geçmektedir.231 Eser pek çok kaynakta müellife nispet edilmektedir.232 Dolayısıyla eserin Dârimî’ye aidiyetinde

bir şüphe bulunmamaktadır.

Nakz, isminden de anlaşılacağı üzere Bişr b. Gıyâs el-Merîsî’nin görüşlerine

cevap niteliğinde yazılmıştır. Okunduğunda Bişr el-Merîsî (ö. 218/833), İbnü’s-Selcî (ö. 266/880) ve müellifin Muarız olarak isimlendirdiği bir şahsın görüşlerine reddiye olduğu görülür. Özelde bu şahıslara hitaben yazılmış gibi görünse de genel olarak Cehmiyye mezhebinin görüşlerine bir reddiyedir. Muarız’ın kimliğine dair bir açıklama yapılmamıştır. Eseri neşreden ve üzerinde araştırmalar yapan Elmaî, Muarız’ın kimliği ile ilgili bir kanaate ulaşamadığını belirtmektedir.233 Aydınlı,

226 Riyad’da Mektebetü’r-Rüşd tarafından 1418/1998 tarihinde basılmıştır. 227 Dârimî, Nakz, I, 93 (Neşredenin girişi).

228 İbn Teymiyye, Der’ü teʻâruz, II, 49, 66.

229 Zehebî, Ebû Abdillah Şemseddin Muhammed, el-Uluv li’l-aliyyi’l-gaffâr fî îdâhi sahîhi’l-ahbâr ve

sakîmihâ, thk. Eşref b. Abdulmaksûd, Riyad, 1416/1995, I, 635; II, 1183.

230 Zehebî, el-Uluv, II, 892.

231 İbn Kayyim, İctimâʻ, II, 931, 228, 256.

232 İbn Teymiyye, Der’ü teʻâruz, II, 60; a.mlf., Minhâc, II, 364; Ziriklî, el-A’lâm, IV, 366; Zehebî, el-

Uluv, I, 635; II, 892; a.mlf., Târîhu'l-İslâm, XX, 397; Safedî, el-Vâfî bi'l-vefeyât, XIV, 487;

Kehhâle, Mu‘cemü'l-mü’ellifîn, VI, 254.

Muarız’ın İbnü’s-Selcî ile Bişr el-Merîsî’nin görüşlerini savunan bir Hanefî âlim olduğunu söylemektedir.234

Dârimî, Muarız’ın eserinden daha kapsamlı bir şekilde Cehmiyye’nin delillerini kendisinde toplamış bir kitap görmediğini belirtmektedir.235 Bu ifadeden

anlaşıldığına göre Muarız’ın birçok konuyu ihtiva eden geniş bir eseri bulunmaktadır. Müellif sözünün devamında aslında Muarız’ın tüm görüşlerine cevap vermeyi istediğini fakat onun görüşlerinin yaygınlık kazanmasından endişelendiği için bunu yapmadığını ifade etmektedir.236 Bu sebeple Muarız’ın kim olduğunu ve

eserinin ismini bile kasıtlı bir şekilde gizlemektedir. Aslında müellifin muhaliflerinin görüşlerine yaygınlık kazandırma endişesini tüm reddiyecilerde görmekteyiz. Bu yüzden Cehmî olduklarını düşündükleri kişilerin isimlerini, kitaplarını ve fikirlerini mümkün olduğunca vermek istememekte, onların iddialarına yer verdiklerindeyse sadece kendilerinin cevaplarına alt yapı hazırlayacak kadarıyla yetinmektedirler.

Dârimî Muarız’ın eserinde Allah’ın otuz kadar sıfatını ele aldığını, bunların tefsir ve te’villerini Merîsî’nin görüşleri üzerine bina ettiğini söylemektedir. Muarız’ın kitabının sıfatlarla ilgili kısmına vech ile başladığını devamında ise sem’, basar, gazab, rıza, hub, buğz, ferah gibi sıfatları sırasıyla çeşitli ayetlerle izah ettiğini belirtir.237 Muarız bu kitabında Cehmî Bişr b. Gıyâs’ın te’villerine dayanarak Cehmiyye’nin görüşlerini alttan alta yaymaktadır.238

Müellif aynı muhtevayla ve aynı amaçla telif ettiği er-Red ale’l-Cehmiyye isimli kitabından sonra239 bu eseri yazma ihtiyacı hissetmiştir. Bunun sebebi,

Muarız’ın eserini gördükten sonra ona karşı bir reddiye yazılması gerektiği düşüncesine ulaşmış olmasıdır.240 Allah’ın sıfatları ile ilgili bahisler Nakz’da daha

kapsamlıdır. Red ale’l-Cehmiyye’de belirli bir şahsı muhatap almadan genel ifadeler kullanırken; Nakz’da Bişr el-Merîsî, İbnü’s-Selcî ve Muarız’ı muhatap alan ifadeler

234 Aydınlı, “Dârimî Osmân b. Saîd”, DİA, VIII, 496. 235 Dârimî, Nakz, II, 901.

236 Dârimî, Nakz, II, 901. 237 Dârimî, Nakz, I, 932. 238 Dârimî, Nakz, I, 218. 239 Dârimî, Nakz, I, 214, 368. 240 Dârimî, Nakz, I, 139.

mevcuttur. Bununla birlikte iki eser arasında muhteva açısından birçok benzerlik bulunmaktadır.

Yazar, konuları işlerken önce Muarız’ın görüşlerini dayandığı delillerle birlikte verir. Sonra görüşüne uygun bir şekilde konuyla ilgili ayet, hadis, sahâbe ve tabiûn sözlerinden kendi delillerini sıralar. Sadece naklî delillerle yetinmeyip aklî delillerle ve lügavî incelemelerle de görüşünü destekler. Müellif daha çok Muarız’a karşı cevaplar vermiş, aynı zamanda fitnenin başı olarak nitelendirdiği İbnü’s-Selcî (ö. 266/880) ile Bişr el-Merîsî (ö. 218/833)’nin fikirlerini tartışmalarında hedef almıştır.

Dârimî’nin bu eserindeki üslubu diğer eseri ile benzer bir şekilde serttir. İbnü’s-Selcî, Bişr el-Merîsî ve Muarız’ın, ilimden anlamayan halktan insanları yanlış yönlendirdiğini ve onları sapık fikirleri ile dalâlete sürüklediğini düşünen müellifin muhataplarına karşı kızgın, sinirli bazen de alaycı üslubu dikkat çekmektedir.

Dârimî eserini üç bölüm halinde tasarlamıştır. Birinci bölüm; kitabı telif sebebi, Allah’ın isimlerinin mahlûk olmadığına iman, Muarız’ın Allah’ın beş duyu ile idrak edilemeyeceğine dair iddiası, nüzûl, arş, sem’ ve basar, ru’yet, Rahmân’ın

parmakları konularından oluşmaktadır.

İkinci bölümde arş, Rabbin ayağı, Allah’ın kelamı (halku’l-Kur’ân) meseleleri ele alınmıştır. Üçüncü bölümde hadis ilmine teşvik ve hadisin Rasûlullah zamanında yazılmadığı iddiasına cevap, Ebû Hureyre’yi, Muâviye b. Ebû Süfyân’ı ve Abdullah b. Ömer’i savunma, hadisleri ve rivayetini teşvik etmeyle ilgili Selef’in sözüne karşı Muarız’ın iddiaları, kelam mahlûktur diyenin küfre düşmesi konuları işlenmiştir. Bununla birlikte Muarız’ın Fecr 22. ayetle241 ilgili iddiasına cevap,

Muarız’ın zındıkların on iki bin hadis uydurduklarına dair iddiası, İbnü’s-Selcî’nin

sem’, basar, kelam gibi konulardaki sözlerine cevap, Muarız’ın vech konusundaki

iddialarına cevap, Allah’ın gizlendiği perde, (Allah’ın) gülmesinin ispatı, ru’yetle ilgili Muarız’ın kıyası, hub, buğz, gadab, rızâ gibi konular da ele alınmıştır.

Eserin içeriğine baktığımızda birinci ve ikinci bölümdeki konuların genel olarak müellifin ilk kitabındaki konularla ortak muhtevada olduğunu, üçüncü bölümün ise daha ziyade farklı konulardan oluştuğunu söyleyebiliriz.

İbn Teymiyye ve İbn Kayyim bu eserin okunmasını ısrarla tavsiye etmektedirler.242 Zâhid el-Kevserî ise Dârimî’yi Nakz’da Allah’a yer-yön izafe eden görüşleri ile Allah’la ilgili verdiği bazı örnekler sebebiyle mücessim ve putperest olarak nitelemekte; Ezher Üniversitesini zararlı olduğunu düşündüğü bu eserin yayımlanmasına izin verdiği için eleştirmektedir.243 Kevserî, Darimî’nin Nakz’da

herkes tarafından kabul gören naslarla yetinmeyip asılsız rivayetlere kapıldığını, kendini takip edenleri cehalet karanlıklarına sürüklediğini söylemektedir.244

Dârimî, Nakz’da 260 hadis ve eser kullanmıştır. Cehmiyye’ye karşı yazılmış ilk dönem reddiye kitaplarında bu kadar çok rivayet görmemekteyiz. Aynı müellifin

er-Red ale’l-Cehmiyye isimli eserinde de rivayet sayısının çok olması müellifi diğer

ilk dönem reddiye müelliflerinden ayırmaktadır. Aynı zamanda onun kitabı; hadise, sünnete ve sahâbeye yönelik iddialara cevap niteliğindeki bilgileri de ihtiva etmektedir. Diğer reddiyeler gibi bu eser de Selef âlimlerinin akidesini ve dönemin fikrî tartışmalarını yansıtmaktadır. Dârimî’nin iki eserinin de Cehmiyye’ye reddiye olarak yazılmış kitapların arasında önemli bir yeri vardır. Cehmiyye’nin görüşlerine dair en detaylı ve uzun nakiller bu eserlerdedir. Nakledilen rivayet sayısı açısından da reddiyeler içinde en zengin olanı bu kitaplardır.

Nakz’da Muarız olarak isimlendirdiği muhalifinin ve onun görüşlerini

naklettiği eserinin ismini vermiş olsaydı ve Muarız’ın eseri de elimizde mevcut olsaydı şüphesiz daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabilirdi.