• Sonuç bulunamadı

Osmân b Saîd ed-Dârimî (ö 280/894), Kitâbü’r-red ale’l-

4. CEHMİYYE VE ASHÂBÜ’L-HADÎS

1.5. Osmân b Saîd ed-Dârimî (ö 280/894), Kitâbü’r-red ale’l-

Bu eseri, ashâbü’l-hadîsin önde gelen temsilcilerinden, hadis ve fıkıh âlimi olan Ebû Saîd Osmân b. Saîd ed-Dârimî (ö. 280/894) telif etmiştir. O, Yahyâ b. Maîn (ö. 233/848), Ali b. Medînî (ö. 234/848-49) ve Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) gibi otoritelerden hadis öğrenmiştir.203 Hayatını Cehmiyye ve Kerrâmiyye’nin204 ileri

gelenleri ile mücadeleye adamıştır. Hadis, akâid, fıkıh ve tefsir alanında eserler vermiştir. Hicri 280 yılının Zilhicce ayında Herat’ta vefat etmiştir. Cehmiyye’ye yönelik yazdığı iki eser bulunmaktadır.205

202 İbn Kuteybe, el-İhtilâf, s. 7-8.

203 Safedî, Salâhuddîn Halil b. Aybek, Kitâbü'l-vâfi bil-Vefeyât (Das Bıografhısche Lexıkon),

Wiesbaden, Franzsteıner Verlag, 1981. XIX, 487.

204 Kerramiyye; Horasan ve Mâverâünnehir’de ortaya çıkan Allah ve sıfatları konusundaki

antropomorfist (insan biçimci) fikirleri olan itikadî mezheptir. Kurucusu Muhammed b. Kerrâm (ö. 255/869) Mürcî hocalardan ders almıştır. Ona göre iman ikrardan ibarettir. Tecsîm düşüncesini benimsemiştir. Bu anlayış ile vahdet-i vücûda zemin hazırladığı belirtilir. İman ikrar ve ameldir diyen hadisçilere karşı çıkmıştır. (Sönmez Kutlu, “Kerramiyye”, DİA, XXV, 294-296).

Er-Red ale’l-Cehmiyye isimli eser, Gösta Vitestam tarafından Köprülü

Kütüphanesi’ndeki tek yazma nüshası (nr. 850, vr. 76ª-109b) esas alınarak 1960 yılında (Lund-Leiden) neşredilmiştir.206 Ali Sâmî en-Neşşâr ve Ammâr et-Tâlibî

tarafından (İskenderiye 1971, Akidetü’s-Selef içerisinde s. 255-356); Bedr b. Abdullah el-Bedr’in tahkikiyle (Kuveyt 1985); Ahmed b. Ali b. el-Müsennâ tarafından (Riyad 2016) tahric ve notlarla yayımlanmıştır. Tahkik edilen nüsha, Türkiye’deki Köprülü kütüphanesinde 850 numarada kayıtlı yazmadır. Yazmanın ilk sayfasında eserin müellife kadar uzanan muttasıl bir senedi mevcuttur.

Kitabın Dârimî’ye aidiyeti ile ilgili bir şüphe bulunmamaktadır. Zira birçok âlim Dârimî’nin söz konusu eserinden alıntılar yapmıştır. Aynı zamanda terâcim ve fihrist kitaplarında da bu eser müellife nispet edilmektedir.207 Alanında yazılmış olan

ana kaynaklar arasında yer almaktadır. İlk dönemlerde yazılmış olması eserin değerini artırmaktadır.

Kitâbü’r-red ale’l-Cehmiyye, uzun bir hamdele ve salvele ile başlar. Müellif

hamdelede Kur’ân’la ilgili neredeyse tüm ayetleri zikreder ve “Kureyş’in kâfirlerinden sonra Kur’ân hakkında ileri geri konuşan ilk kişi Basra’da Caʻd b. Dirhem (ö. 124/742)’dir, sonra Kûfe’de Cehm (ö. 128/745-46)’dir” ifadesiyle eserine giriş yapar.208 Müellif, eserini Cad b. Dirhem ve Cehm b. Safvân’ın fikirlerini ortaya

206 Aydınlı, Abdullah, “Dârimî Osmân b. Saîd”, DİA, VIII, 496.

207 Safedî, el-Vâfî bi'l-vefeyât, XIX, 487; Kettanî, Muhammed b. Caʻfer, er-Risaletü'l-Müstatrafe li

beyâni meşhûri kütübi’s-sünneti’l-müşerrefe, Dâru’l-Beşâiri’l-İslâmiyye, Beyrut, 1428/2007,s. 39;

ayrıca er-Red ale'l-Cehmiyye isimli eserin Osman ed-Dârimî'ye nisbeti için bk., İbn Teymiyye,

Beyânü telbîsi’l-Cehmiyye fî te’sîsi bidaihimü’l-kelâmiyye, nşr. Yahyâ al-Huneydî vd.,

Mecme‘u’l-Melik Fahd, Medine, 1426/2005, VI, 301; a.mlf., Der’u te‘âruz, II, 60; V, 302; a.mlf.,

Minhâcü's-sünne, II, 364; Zehebî, Ebû Abdillah Şemseddin Muhammed, Târîhu’l-İslâm ve vefeyâtü’l-meşâhîr ve’l-aʻlâm, thk., Ömer Abdüsselâm et-Tedmürî, Dârü'l-Kâtibi'l-Arabî, Beyrût,

1413/1993, XX, 397; XXXVI, 352; İbn Kayyim, İctimâʻu’l-cüyûş, s. 22, 343; Sehâvî, Şemsüddin Muhammed b. Abdirrahman, ed-Davʻu’l-lâmiʻli-ehli’l-karni’t-tâsiʻ, Dâru'l-Mektebeti'l-Hayât, Beyrut, t.y., I, 146, 155; Kâtib Çelebi, Keşfü'z-zünûn, I, 83; Ziriklî, Hayruddîn, el-A'lam, kâmûsü

terâcimi li-eşheri'r-ricâl ve'n-nisâ mine’l-Arabi’l-müsta’ribîn ve’l-müsteşrikîn, Abdullah Efendi

Matbaası, Kahire, 1954, IV, 366; Kehhâle, Ömer Rıza, Mu’cemü’l-müellifîn terâcimü müsannifi'l-

kütübi'l-Arabiyye, Mektebetü'l-Müsennâ, Beyrut, t.y., VI, 254.

atmalarından sonra Müslümanlara zarar verebilecek bu tür ihtilâfların etkisini yok etmek amacıyla kaleme aldığını kaydeder.209

Müellifin Cehmiyye’ye reddiye olarak kaleme aldığı Nakzu Osman b. Said

ale’l-Merîsiyyi’l-Cehmiyyi’l-ʻanîd isminde başka bir reddiyesi daha vardır.

Dârimî’nin kendi ifadesine göre önce er-Red ale’l Cehmiyye’yi, daha sonra Nakz

Osman b. Saîd ed-Dârimî isimli eserini yazmıştır.210

İbn Kayyim el-Cevziyye, Dârimî’nin Cehmiyye’ye reddiye olarak yazılmış her iki kitabının da onun en faydalı ve en değerli eserleri olduğunu belirtmekte ve sahâbenin, tabiînin ve imamların söz konusu meselelerdeki görüşlerini merak eden ilim talibinin kesinlikle bunları okumalarını öğütlemektedir. Hocası İbn Teymiyye’nin de bu iki eseri okumayı ısrarla tavsiye ettiğini, Dârimî’nin bu iki eserinde müellifin tevhid, esmâ ve sıfatlarla ilgili aklı ve nakli kullanarak çok faydalı bilgiler verdiğini aktarmaktadır.211

Eserde; istivâ, Allah’ın nerede olduğu meselesi, Allah’ın nüzûlü, nüzûlün zamanı, nüzûlün keyfiyeti, rü’yetullah, Allah’ın ilmi, Allah’ın konuşması, Kur’ân’ın mahlûk olmaması, Cehmiyye’nin kâfir olduğu, bu tartışmalarda görüş belirtmeyen Vâkıfe’nin durumu, zındıklar ile Cehmiyye’nin tövbeye davet edilmeleri ve öldürülmeleri konularına dair on beş bâb bulunmaktadır.

Dârimî, eserinde Cehmiyye’den olan kişilerin kâfir, mülhid, zındık olduklarını, hatta onlara ölüm cezası verilmesi gerektiği ile ilgili Selef âlimlerinin görüşlerini sıraladıktan sonra kendisinin İmam Şâfiî ile aynı fikirde olduğunu; onların tövbeye davet edilmesi gerektiğini ve münafıklara benzedikleri için de ölüm cezasının uygun olmadığını söyler.212 Hatta müellif Kur’ân’ın mahlûk olup olmadığı

hususunda fikir beyan etmeyen Vâkıfe’nin, bu mesele ile ilgili yorum yapanı bidatçilikle suçlamalarının apaçık bir cehalet olduğunu, aslında bunların da

209 Dârimî, er-Red, s. 61-62.

210 Dârimî, Ebû Saîd Osmân b. Saîd, Nakz, I, 214, 368.

211 İbn Teymiyye, el-Fetâve’l-Hameviyyetü’l-kübrâ, thk. Hamed b. Abdülmuhsin, Riyad, 1425/2004,s.

250-251; a.mlf., Der’ü teʻâruz, II, 49, 61; İbn Kayyim, İctimâʻ, II, 231; Ayrıca bk. Muhammed Emân b. Ali el-Câmî, es-Sıfâtü'l-ilâhiyye fi’l-kitâbi ve’s-sünneti’n-nebeviyye fî dav’i’l-isbâti ve’t-

tenzîh, İhyâü't-Türâs, Medine, 1408,s. 109-110; Kasımî, Târîhu’l-Cehmiyye, s. 43.

Cehmiyye’den olduğunu ama kendilerini gizlediklerini ifade etmektedir.213 Müellifin

muhaliflerine karşı sert bir üslup kullandığı görülmektedir. Zira fikir beyan etmeyen Vâkıfeyi bile Cehmiyye’den kabul etmektedir. O, Vâkıfe’nin “Kur’ân’ın mahlûk olup olmadığını bilemeyiz” şeklindeki ifadesini cehaletle suçlayıp bunda bilinemeyecek bir durumun olmadığını söylemekte214 fakat kendisi eserin birçok

yerinde istivâ, nüzûl, sıfatlar gibi konuların keyfiyetinin bilinemeyeceğini ifade etmektedir.215

Darimî eserinde muhaliflerini Kureyş müşriklerine benzetmekte; inançlarında samimi olmadıklarını iddia etmektedir. Eserinde zaman zaman görüşlerini kanıtlamak için zikrettiği âyetleri, kendisinin benimsemediği te’vil yoluyla açıkladığı görülmektedir.216

Bu kitapta Ahmed b. Hanbel’in eserinin aksine ayetler kadar hadisler de delil olarak kullanılmıştır. Kitapta 218 ayet bulunmaktadır. Ahmed b. Hanbel’in eseri, Cehmiyye’nin yanı sıra zındıklara da reddiye olduğu için orada ayet kullanımı daha fazladır. Dârimî’nin er-Red isimli eserinde 206 rivayet vardır. Rivayetler arasında sadece hadisler değil, sahâbe ve tabiûn sözlerinden oluşan haberler de mevcuttur. Rivayetlerde senedler çoğunlukla ibtidasından müntehasına kadar tamamıyla zikredilmiştir. Konulara genellikle önce ayet sonra hadis sonra haber ve varsa icmâ ile başlamış, en son “Ebû Saîd der ki” şeklindeki bir ifadeyle kendi görüşünü uzunca anlatmıştır. Daha sonra “dediler ki” ifadesiyle muhaliflerinin görüşlerini aktarırken “biz de deriz ki” ifadesiyle kendi görüşlerine yer vermiştir. Müellif, fikirlerini izah ederken öncelikle naklî delilleri esas almış; yer yer de aklî izahlara girmiştir.

Eserde dikkat çeken başka bir nokta ise, Ahmed b. Hanbel’in reddiyesinden sonra yazılmasına rağmen kitapta ondan herhangi bir naklin veya alıntının olmamasıdır. Sadece bir yerde Ahmed b. Hanbel’in bir görüşü yer almaktadır217 ki,

bu da onun reddiyesinden yapılan bir alıntı değildir.

213 Dârimî, er-Red, s. 353-358. 214 Dârimî, er-Red, s. 351-355. 215 Bk. Dârimî, er-Red, s. 145, 183.

216 Dârimî, Nakz, II, 695; Bekir Topaloğlu, “er-Red ale'l-Cehmiyye”, DİA, XXXIV, 512. 217 Dârimî, er-Red, s. 388.

Dârimî eserinde Cehmiyye’den kastının kimler olduğunu belirtmemiştir.

Rü’yetullah, kader ve ilahi kelamın niteliği konularında itiraz ettiği fikirlere

baktığımızda muhaliflerinin Cehmiyye’yle birlikte Muʻtezile mensupları olduğunu anlarız.218

O, delil olarak kullandığı rivayetlerde sened kullanmaya gösterdiği hassasiyeti Cehmî kişilerin görüşlerini naklederken göstermemektedir. Bu görüşlerin gerçekten bir kişiye veya kişilere ait olup olmadığına dair bir delil de bulunmamaktadır. Onların görüşlerini verirken; müellif eserinde muhalifleri ile ilgili ُةَباَصِعْلا ِهِذه ْتَعَّدِا (Bu grup şunu iddia etti)219, ْمُهْنِم ميِع َز يِل َلاَقَف (Onların liderlerinden biri

bana şöyle dedi)220, اوُلاَقَف (Dediler ki)221, ْم ُهُضْعَب َّجَتْحَاف (Onlardan bir kısmı şunu ileri

sürdü)222, ْمُهُضْعَب َلاَق (Bir kısmı şöyle dedi)223, ْمُهْنِم لِئاَق َلاَق (Onlardan biri şöyle dedi)224,

َنوُمُع ْزَت (Şöyle iddia ediyorsunuz)225 ifadelerini kullanmaktadır. Görüşler senedli veya

onların eserlerinden alıntı şeklinde iddia sahiplerinin ismi ile verilmiş olsaydı şu anda güvenilir bir şekilde ulaşamadığımız Cehmiyye mezhebinin görüşlerine ilk kaynaklardan ulaşmış olacaktık. Maalesef bu eserde de Cehmiyye’nin görüşleri ile ilgili tatmin edici ve güvenilir bir alıntı bulunmamaktadır.

1.6. Osmân b. Saîd ed-Dârimî (ö. 280/894), Nakzu Osman b. Saîd ed-