• Sonuç bulunamadı

İbn Teymiyye (ö 728/1328) ve İbn Kayyim el-Cevziyye

4. CEHMİYYE VE ASHÂBÜ’L-HADÎS

1.10. İbn Teymiyye (ö 728/1328) ve İbn Kayyim el-Cevziyye

İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye Cehmiyye’ye reddiye yazan müelliflerdendir. Çalışmamız ilk beş yüzyılda yazılan reddiyeleri kapsadığı için bu eserler konumuzun dışındadır. Fakat literatürde önemli bir yeri haiz olduklarından bu eserlerinden kısaca bahsetmenin uygun olacağı kanaatindeyiz.

İbn Teymiyye’nin Cehmiyye’ye reddiye olarak yazdığı eserin ismi Beyânü

telbîsi’l-Cehmiyye fî te’sîsi bidaihim el-kelâmiyye’dir. Eser, İmam Muhammed b.

Suud İslam Üniversitesi Usûlü’d-dîn Fakülte’sinde sekiz araştırmacı tarafından doktora tezi olarak çalışılmış ve tahkik edilmiştir. Bu tahkikten daha önce Muhammed b. Abdurrahmân b. Kâsım tarafından bir tahkik çalışmasına başlanmış ama tamamlanamamıştır. Muhakkiklere göre Beyânü telbisi’l-Cehmiyye, literatürümüzde bulunan reddiye edebiyatı içerisindeki en kapsamlı ve en önemli eser olup309 Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210)’nin Esâsü’t-takdîs fi ilmi kelâm isimli eserine karşı yazılmıştır.310 İbn Teymiyye, Esâsü’t-takdîs’de Râzî’nin Cehmiyye’nin

görüşlerini ve fikirlerini savunduğunu özellikle onun takdîs meselesiyle ilgili fikirlerinin “İblis’in aldatmacası” olduğunu düşündüğü için kitabına bu ismi vermiştir.

309 İbn Teymiyye, Telbîs, 7 (Neşredenin girişi). 310 Te’sîsü’t-takdîs ismiyle de bilinmektedir.

İbn Teymiyye’ye göre, döneminde yaşayan bidatçi kişiler, kendilerinden önceki kelamcıların Cehmî görüşlerinin peşinden gitmekteydi ve bunların en belirgini Fahreddin er-Râzî idi. Bu sebeple Râzî’nin Esâsü’t-takdîs isimli eserindeki fikirlerinin peşinden giden insanlara beyan (gerçek) ile telbis (sahte) arasındaki farkı göstermek için bu eserini kaleme almıştır. 311 İbn Teymiyye, Râzî’nin Esâsü’t-takdîs

isimli eserinde ana hatlarıyla Cehmiyye’nin görüşlerini topladığını söylemektedir.312

Râzî, Esâsü’t-takdîs’te Allah’ı cisimleştirmeye (tecsîm) ve onu insana benzetmeye (teşbîh) karşı çıkmakta; Allah’ın aşkın olduğunu, yer-yön gibi kavramlardan münezzeh olduğunu, onun duyu organlarıyla idrak edilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir. Eserde ayn, yed, vech gibi müteşâbih sıfatlar ayrı ayrı değerlendirilmekte ve bu sıfatları hakîkî manalarında anlamanın doğru olmadığı, mecâzî olarak değerlendirmek gerektiği anlatılmaktadır. Râzî, akıl ile naklin çelişmesi durumunda naklin akıl doğrultusunda yoruma tabi tutulması gerektiğini belirtmektedir.

Telbîsü’l-Cehmiyye, Selef’in akidesini özellikle tartışmalı konulardaki

görüşlerini bize aktaran kapsamlı bir eserdir. İbn Teymiyye’nin, Cehmiyye’nin fikirlerinin savunucusu olarak tanımladığı muhalifi Râzî’nin görüşleri -günümüze eserleri ulaşmamış olan- Cehmiyye mezhebinin görüşleri hakkında somut bir veri olarak kabul edilebilir. Zira İbn Teymiyye Râzî’nin Cehmî olduğunu düşünmektedir. Kitabın isminden genel olarak Cehmiyye mezhebine karşı yazılmış olduğu anlaşılsa da o aslında Râzî’nin Esâsü’t-takdîs isimli eserine karşı yazılmış bir reddiyedir ve eser bu eksenden kaymaz. Müellifin dönemin büyük âlimlerinden olması, ilmî meselelerdeki kudreti ve dili kullanma becerisi bu eserde de kendini göstermektedir. Kitap, kaynaklardan çokça alıntı yapması, içerisinde destekleyici yan unsurlar ve atıfların bulunması ve bazı önemli meselelerin kasıtlı tekrarı ile zengin bir içeriğe sahiptir.

Kitabın ana konuları; mekân-yön (hayyiz ve cihet) problemi ve sûret

problemi’dir. Bu konuların alt başlığı olarak; Allah’ın Âdem’i kendi suretinde

yaratması, “Rabbimi rüyamda en güzel surette gördüm” rivayeti, dünyada iken

311 İbn Teymiyye, Telbis, 7-8 (neşredenin girişi). 312 İbn Teymiyye, Mecmû’ul fetâvâ, VI, 289.

rü’yetullah, rüyada rü’yetullah, Allah’ın kıyamet günü kullarına bir sûrette gelmesi

gibi meseleler işlenmiştir.

Müellif 128 kaynak kullanmıştır.313 Ahmed b. Hanbel’in er-Red ale’l-

Cehmiyye, Dârimî’nin Nakz Osman b. Said ve Er-Red ale’l-Cehmiyye, İbn Ebû

Hatim’in er-Red ale’l-Cehmiyye ve Buhârî’nin Halku efʻâli’l-ibâd isimli eserleri kullandığı kaynaklar arasındadır. Eserde yaklaşık 2770 ayet, 1700 hadis ve eser vardır. Bunun yarısı kadar da diğer sözler bulunur. 314 Müellif bir meseleyi

anlatacağında konu ile ilgili kelime ve kavramları tahlil ederek işe başlar. Muhalifinin delillerini bir kısıtlama yapmaksızın aynıyla verir. Bazen delilin yanlış olduğunu belirtir, bazen de delilin doğru olduğunu fakat muhalifin kastettiği manaya gelmeyeceğini söyler.315 Tüm meselelere yaklaşımında ve Râzî ile olan bütün

tartışmalarında “selim akıl ile sahih naklin çelişmeyeceği, aksine birbirini destekleyeceği” ana fikri vardır.

İbn Teymiyye’nin talebesi İbn Kayyim, Cehmiyye’ye yönelik iki reddiye yazmıştır. İlki İctimâu cüyûşi’l-İslâmiyye alâ ğazvi’l-muattıla ve’l-Cehmiyye’dir. Eser, Hindistan, Lübnan ve Mısır’da tahkiksiz olarak basılmıştır. Daha sonra Avvâd Abdullah Mu’taq tahkikiyle 1988 yılında Riyad’da iki cilt halinde yayımlanmıştır. Avvâd müellifin kullandığı hadislerden bazılarının mevzû, bazılarının zayıf olduğunu söylemektedir.316

İctimâu cüyûşi’l-İslâmiyye alâ ğazvi’l-muattıla ve’l-Cehmiyye, isminden de

anlaşılacağı üzere Cehmiyye, Muattıla ve Muʻtezile gibi mezheplerin görüşlerine karşı yazılmış bir reddiyedir ve kitabın ana konusu istivâdır. Eserde Allah’ın sıfatlarının ispatı, halku’l-Kur’ân, cennet ve cehennemin ebedi oluşu gibi konulardan bahsedilse de asıl mesele istivâ üzerinde temerküz etmektedir. Müellif, istivâ ile ilgili önce Kur’ân’dan, peygamberlerin sözlerinden, Muhammed (a.s.)’in hadislerinden delilleri sırasıyla vermekte; devamında sahâbeden, tâbiînden, tebe-i tâbiînden, dört imamdan ve takipçilerinden, hadis ehlinden, müfessirlerden, Arap dili âlimlerden,

313 İbn Teymiyye, Telbis, 115 (neşredenin girişi). 314 İbn Teymiyye, Telbis, 119 (neşredenin girişi).

315 İbn Teymiyye, Telbis, 128 ( neşredenin girişi); II, 485. 316 İbn Kayyim, İctimaʻ, II, 9 (neşredenin girişi).

zâhid ve sûfîler ile el-esmâu’l-husnâ şârihlerinden nakiller yapmaktadır. İbn Kayyim’in kitabında kendi görüşünü doğrudan belirttiği yerler azınlıktadır. Genelde görüşlerini başka nakilleri aktararak dolaylı olarak vermektedir.

Kitapta tespitimize göre 126 hadis kullanılmıştır. Bunun yanında hadislerden daha ziyade âlimlerden nakiller yapılmıştır. Kitapta, muhalifleri olan Cehmî’lerle ilgili nakillerinde herhangi bir isim veya sened vermemekte; muhaliflerin görüşlerini ُل ْوَق ّ يِمْهَجْلا (Cehmî’nin şu sözü), َّنوُمُع ْزَي (iddia ederler), ِّء َلَُؤَهّ َمَع َزَف (onlar şöyle iddia ettiler) şeklinde aktarmaktadır.317 Kendi görüşleri ve alıntıladığı diğer rivayetler

hususunda hassas olan, çoğunlukla sened veren müellifin muhaliflerine aynı özeni göstermemesi dikkat çekicidir.

Müellif zengin bir kaynakça kullanarak eserini oluşturmuştur. Bekir b. Abdullah Ebû Zeyd, İctimaʻda İbn Kayyim (ö. 751/1350)’in yüzden fazla eseri kaynak olarak kullandığını belirtmektedir.318 Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855)’in er-

Red ale’l-Cehmiyye, Buhârî (ö. 256/870)’nin Halku efʻâli’l-ibâd, Dârimî (ö.

280/894)’nin er-Red ale’l-Cehmiyye, İbn Mende (ö. 395/1005)’nin er-Red ale’l-

Cehmiyye’si bunlardan sadece bir kaçıdır. Şu an yazması elimizde mevcut olmayan

İbn Ebû Hâtim (ö. 327/938)’in er-Red ale’l-Cehmiyye’si ile Abdülazîz b. Yahyâ el- Kinânî (ö. 240/854)’nin er-Red ale’l-Cehmiyye’si de yine kullanılan kaynaklar arasındadır.319

İbn Kayyim, kitabında ehl-i hadîs ile Cehmiyye arasında küfür ordusu ile İslam ordusu arasındaki savaştan daha büyük bir savaş olduğunu söyler.320 Bu eserini

hem İslam’ın ve sünnetin askerlerini ve komutanlarını, hem de bidatlerin ve Cehmîliğin askerlerini tanıtmayı amaçlayarak yazdığını, böylece savaşçının bu savaşta yer alacağı tarafı basiret üzere seçmesini istediğini ifade ederek muhaliflerine karşı adeta bir harp ilan etmektedir.321 Zaten kitaba Muattıla ve Cehmiyye’ye Karşı

317 İbn Kayyim, İctimâʻ, II, 135, 182, 204, 207, 219, 330.

318 Bekr Abdullah Ebû Zeyd, İbn Kayyim el-Cevziyye hayâtühû âsâruhu mevâridühû, Dâru’l-Âsıme,

Riyad, 1423,s. 61.

319 Birkaç örnek için bkz. İctimâʻ, II, 109, 122, 202, 219, 234, 240. 320 İbn Kayyim, İctimâʻ, II, 244.

Savaşta İslam Ordularının Toplanması ismini vermiş olması da bu fikri teyit

etmektedir.

İbn Kayyim’in Cehmiyye’ye reddiye olarak yazdığı diğer eseri es-Savâiku’l-

mürsele ale’l-Cehmiyye ve’l-Muattıle’dir. Kaynaklarda eserin isminde önemsiz bazı

farklılıklar322 söz konusu olmakla birlikte müellife aidiyeti hususunda bir tereddüt

yoktur. Kitabın tahric ve tahkikini Ali b. Muhammed ed-Dahîlullah doktora tezi olarak çalışmış ve eser, iki cilt halinde h. 1406 tarihinde Riyad Dâru’l-Âsıme’de basılmıştır.

Müellif kitabın te’lif sebebi ile ilgili doğrudan bir izahta bulunmamıştır. Müellifin, bu kitabı İctimâu cüyûşi’l-İslâmiyye isimli reddiye eserinden sonra yazma ihtiyacı hissetmesi yeni soruları cevaplama isteği olarak yorumlanabilir.

Eserin muhakkiki, es-Savâik’de kullanılan kaynak sayısını 150 olarak vermiştir. Muhakkik kullanılan kaynakların isimlerini bir liste halinde vermektedir.323 Bunların içinde Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855)’in er-Red ale’l-

Cehmiyye, Buhârî (ö. 256/870)’nin Halku efʻâli’l-ibâd, Abdulazîz b. Yahyâ el-Kinânî

(ö. 240/854)’nin er-Red ale’l-Cehmiyye, İbn Ebû Hâtim (ö. 327/938)’in er-Red ale’l-

Cehmiyye, Darimî (ö. 280/894)’nin Nakzu’d-Dârimî alâ Bişr el-Merîsî, İbn

Teymiyye (ö. 728/1328)’nin Telbîsü’l-Cehmiyye isimli reddiyeleri bulunmaktadır. Müellif kitabına bir mukaddime ile başlamıştır. Sonra te’vil meselesini işlemiştir. Muattılayı324 -yani Cehmiyye’yi- dört görüşünden dolayı eleştirmektedir.

Bu görüşlere tâğut ismini vermiştir. Müellifin belirlediği dört tâğût şunlardır: 1. Tâğût: Lafzî delil ilim ve yakîn ifade etmez.

322 Eserin isminin geçtiği kaynaklar için bk. İbn Receb, Zeylü Tabakâti’l-Hanâbile, V, 175; Dâvûdî,

Muhammed b. Ali, Tabakâtü’l-müfessirîn, Mektebetü’l-Vehbe, Kahire, 1392/1972, V, 93; Şevkânî, Muhammed b. Ali, el-Bedrü't-tâli' bi-mehâsini men baʻdeʻl-karni's-sâbiʻ, Dâru'l-Ma'rife, Beyrut, t.y., II, 144; Kâtip Çelebi, Keşfü’z-zunûn, II, 1083; İbnü’l-İmâd, İbnü'l-İmad, Ebü'l-Felah Abdülhay b. Ahmed, Şezerâtü'z-zeheb fi ahbâri men zeheb, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1399/1979, VI, 169; Bağdatlı İsmâil Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn esmâü’l-müellifîn ve âsâru’l musannifîn, Dâru İhyâi Türâsi’l-Arabî, Beyrut, 1951, II, 158.

323 İbn Kayyim el-Cevziyye, Kitâbü’s-savâiki’l-mürsele I, 85-92.

324 Muattıla, Allah’ın zâtını sıfatlarından tecrit edenlere verilen isim (Sinanoğlu,Mustafa, “Muattıla”

2. Tâğût: Akıl ile nakil çelişirse akıl tercih edilir.

3. Tâğût: Sıfatullaha dair ayetler mecazdır; hakîkî anlamda anlaşılmamalıdır. 4. Tâğût: Rasûlullah’ın sahih hadisleri kesin bilgi ifade etmez. Yani itikatta âhad hadis ile ihticâc edilmez.

İbn Kayyim bu dört meseleyi ele almış, bunların alt başlığı olarak onlarca reddiye yazmış ve muhaliflerinin söz konusu önermelerinin yanlış olduğunu ispat etmeye çalışmıştır. O, te’vil yapmanın belli bir usulü ve kuralının olduğunu, her istenen ayet ve hadisin hakîkî manasından ayrılıp te’vil yoluna sokulamayacağını, aksi takdirde sapıklığa düşüleceğini söylemektedir.

Muhaliflerin fikirlerini ele alıp tahlil ederken ve cevap verirken müellifin analitik-kritik becerisini açıkça görmekteyiz. Kitabını her ne kadar belli fikirlere ve gruplara reddiye olarak yazmış olsa da yeri geldiğinde onun objektif tavırlarına ve muhaliflerine karşı insaflı davranma gayretlerine şahit olmaktayız. Mesela; “Şia’nın sahâbe ile ilgili içtihatlarının hatalı olması, her konuda hatalı ve yalan içinde olacakları anlamına gelmez. Sahih kitap müellifleri, Şiî olan birçok kişinin hadis rivayetini kabul etmişlerdir. Bir grubun herhangi bir hususta hatalı olması her söylediklerinin hatalı olacağı anlamına gelmez” demektedir.325 Müellif bu ifade ile

tarafgir olarak hareket etmemeye çalıştığını dile getirmektedir.