2. BİLGE KARASU’NUN ESERLERİNİN İNCELENMESİ
2.1. Romanlarda Yapı
2.1.3. Olay Örgüsü
Kurmaca anlatıda zaman, mekân ve kişilerle şekillenen anlatı dünyasının belli bir bütünlük halinde ve aktarılmak istenenlerin belli bir sıra gözetilerek sunulmasına yardımcı olan olay örgüsü hepsi insanlarla ilgili bir sıra olayın hem bir zaman dilimine yerleştirilerek hem de neden-sonuç ilişkileri göz önünde bulundurularak tasnif edilmesidir. Klasik metinlerde olay örgüsü belli bir gelişim çizgisini takip ederken modern anlatıda birlikte olay örgüsündeki sıradizimsel bütünlük bozulmaya başladığı gibi olaydan ziyade durum ön plana çıkarılır. Bilge Karasu’nun eserlerinde olay örgüsü, postmodern niteliğinin bir sonucu olarak çizgisellikten uzak ve katmanlı bir yapıdadır.
Gece
Karasu’nun Gece adlı romanı dört ana ve numaralama yapılarak düzenlenmiş 110 alt bölüm bulunur. Oyun içinde oyun halindeki eserin, anlatıcısı değişen ana bölümlerinden ilk bölümü 35, ikinci bölümü 19, üçüncü bölümü 9, dördüncü bölümü 47 alt başlıktan oluşur.
Cem İleri (2007: 70-75) parçalılığı, farklı yazar kimlikleri, dipnotları ve metnin içine kapanıklığı dolayısıyla Gece’yi hem kitabın yapılışının hem de parçalanışının imgesi olarak değerlendirir ve bu yapıtın asla özetlenemeyeceğini söyler. Bu anlamda romana hâkim olan klasik bir vaka düzeni yoktur. Benzer şekilde Yıldız da (2009: 67) Gece'de konu bütünlüğünden söz edilemeyeceğini; sonucunun ve başlangıcının olmadığını belirtir. Nitekim olayların belli bir akışı takip etmediği, düzenli bir olay örgüsünden ziyade birtakım durumların gösterimine dayanan romanın olay örgüsü, yazarın yaptığı bölümlemelere sadık kalınarak dört bölüm halinde incelenebilir:
I. Bölüm: geceye hizmet etme
Gecenin işçilerinin geceyi hazırlamak için çukurlar açmaları; geceye uyumlarını sağlamak için ellerindeki aletlerle insanlara işkence etmeleri; yeni ürküntü yöntemleri bulmak için gözlem yapmaları
Düzeltmen’in gecenin işçilerine engel olmak istemesi ve insanların, mevcut kaos ortamından kurtulmalarını sağlamaya çalışması
Kendisini ulak olarak tanıtan bir kadının N.’yi evinden alıp Yargılamalar Bakanlığına götürmesi ve N.’nin sicil odalarından birinde sorguya çekilmesi
Telefon bulmak için gece kulübüne benzeyen bir mekâna giren N.’nin kendisini Sevinç olarak tanıtan bir kadınla tanışması
II. Bölüm: aydınlığın ironisi
O. adlı kişi tarafından yönetilen gizli bir yapılanmanın Güneş Hareketi ismi verilen bir plan doğrultusunda hareket etmesi
O.’nun N.’yi bir oyuna tabi tutması ve bu oyun doğrultusunda peşine adam taktırıp her hareketini takip ettirmesi
N.’nin kenti saran böceklerle ilgili bir yazısının takma adla bir gazetede yayımlanması ve O.’nun yazısında takma ad kullandığı için N.’yi ikiyüzlülükle suçlaması
III. Bölüm: karanlık savunucusu
Sevim adlı bir kadının Güneş Hareketi’nin tasarıları, stratejileri ve amaçları hakkında bilgiler vermesi
Sevim’in N. hakkındaki bazı izlenimlerinden ve düşüncelerinden bahsetmesi
Sevim’e oldukça güç bir görev verilmesi ve bunun, onun son görevi olması IV. Bölüm: geceye teslimiyet
N.’nin Türkiye’deki üç görevliden biri olarak ülkeyi temsil etmek üzere yurtdışına gönderilmesi
N.’nin kaldığı otelin odasında saldırıya uğrayıp bıçaklanması
N.’nin ülkeye dönmesi ve iki ay sonra, yurtdışında başına gelenlerin gazetelerde ve haberlerde uzun uzun anlatılması
N.’nin kapısının önünde bir ölünün bulunması
-N.’nin bir sabah evinden alınıp akıl hastalıkları hastanesine benzeyen bir yere getirilmesi Kılavuz
Dört gönderge düzlemi ile kurgulanan romanın olay örgüsü, yazar tarafından üç bölüme ayrılır.
I. Bölüm: düş ile gerçeğin kıskacında
Başkişi Uğur’un gazetede ilânını gördüğü bir işe başvurması, kendisi yokken amcası Mümtaz Bey’e refakatçilik etmesi için Yılmaz Bey tarafından on iki günlüğüne işe alınması
Uğur’un işe başladığı Turunçlu’da İhsan adlı bir taksi şoförüyle tanışması, yakınlaşıp arkadaş olmaları
Uğur’un işlemediği bir cinayetin suçluluğunu gerçek-düş düzleminde her an yaşaması, birilerinin kendisini bir cinayet işlediğine inandırmaya çalıştığını düşünmesi
Yılmaz Bey’in kendisine bıraktığı kaseti izleyen Uğur’un izlediklerinin kendi düşleri olduğunu, işvereninin de Bülent adlı ölmüş bir arkadaşına benzediğini fark etmesi
Kendisine bir oyun oynandığını düşünen Uğur’un işi bırakmaya karar vermesi fakat sonrasında vazgeçmesi
II. Bölüm: dostluğun sınırları
Yılmaz Bey’in aradan on dört gün geçtikten sonra eve dönmesi
Mümtaz Bey’in Uğur’a, Ankara’ya dönmelerinden sonra başlamak üzere iki yıllık bir iş teklifinde bulunması
Mümtaz Bey, Uğur ve İhsan’ın akşamları dışarı çıkıp ölüm ve yaşam üzerine uzun sohbetler yapmaları
III. Bölüm: cevapsız sorular
Yılmaz Bey’in, hediye olarak Uğur’a “Usun uykuya dalması canavarlar üretir” (K: 79) yazısı taşıyan bir Goya baskısı getirmesi
Uğur’un, Yılmaz Bey’in ölen arkadaşı Bülent’in ağabeyi olduğunu öğrenmesi
Mümtaz Bey, Uğur ve İhsan’ın Ankara’ya dönmek üzere yola çıkmaları
İşleri dolayısıyla onları uğurlamaya gelemeyen Yılmaz Bey’in her birine birer mektup ve içinde İhsan’a bir taş ve Uğur’a bir kaset olan paketler bırakması
Yolculuk esnasında, İhsan’ın taşının Uğur’un kasetinin üzerine düşmesi ve kasetin kırılarak içindekilerin meçhule karışması
Mümtaz Bey, Uğur ve İhsan’ın Ankara yakınlarında trafik kazası geçirmeleri Narla İncire Gazel
Yazar tarafından “Giriş”, “Hayvanlar Kitapçığı”, “Üç Tanımlık Ara Söz”, “İnsanlar Kitabı”, “Çıkış” ve “Ön Rapor İçin Birkaç Not” başlıkları altında altı ana bölüme ayrılan romanda “bütünlük denen şey (..) başka ölçütlerle kurma(ya)” (HM: 205-206) çalışılır. Bu bağlamda eserin “Giriş”, “Üç Tanımlık Ara Söz” ve “Ön Rapor İçin Birkaç Not” başlıklı bölümleri deneme tarzında kaleme alınır. Olay örgüsü, eserin entrik kurgusundaki düzene sadık kalınarak üç bölümde incelenebilir.
I. Bölüm: Narlar Kenti’ne giriş
Başkişi Kerim’in arkadaşı Refik ile Narlar Kenti Side’deki tatili hatırlaması
İki arkadaşın tatilleri boyunca Side’nin bitki örtüsü ve hayvanlarıyla iç içe olmaları, sürekli denize girmeleri
Tatilleri biten iki arkadaşın bavullarını hazırlayıp kaldıkları oteli terk etmeleri II. Bölüm: varoluşsal farkındalık
Kerim ve Eren adlı iki arkadaşın tatil yapmak için daha önce gelmiş oldukları Narlar Kentine gelmeleri
İki arkadaşın denize girip tatillerini sürdürürken diğer tatilcileri gözlemlemeleri, yeni yüzlere alışmaya çalışmaları, onlar hakkında tahminlerde bulunmaları
Tatilcilerden Hamburglu yaşlı bir kadının, Nevres adlı bir öğretim üyesinin ve Büyükelçinin karısının iki arkadaşın dikkatini çekmesi
Kerim’in bu üç kadını bir kurgunun kişileri olarak düşünmesi; Hamburglu yaşlı kadına Frauvon Schimmhoff, büyükelçinin karısına ise Ulla McLeod adını takması
Kerim’in bir araya getirmek için planlar yaptığı bu üç kadın ve konuşmalarından kulak misafiri olduğu kadarıyla tanıdığı Süheylâ Hanım’la yeğeni Hande hakkında bir hikâye kurgulaması; hikâyesinde Eren’i de bu hanımlara katabilmek için bir yol araması
Kerim’in, hikâyenin sonunu merak eden Eren’e hikâyenin sonunu anlatması; arkadaşının ise kendisini nasıl kurguladığını merak etmesi
III. Bölüm: düşün bitimi
Tatilleri sona eren iki arkadaşın kaldıkları odanın balkonundan son kez denize bakarken kumsalda yangın çıktığını görmeleri
Yangının gittikçe büyümesi, insanı endişelendirecek boyutlara ulaşması üzerine iki arkadaşın bavullarını alıp otobüse binmeleri
Kerim ile Eren’in geride, her yanı alevler içerisinde bir Narlar Şehri bırakarak kentten ayrılmaları
Altı Ay Bir Güz
Kerim adlı başkişinin bir Temmuz sabahı uyanması, hastaneye gitmek için evden çıkması, doktora muayene olması, hastaneden çıkması, yolda bir arkadaşına rastlayıp onunla kısaca sohbet etmesi, eve dönmesi, kedisini besleyip yemek yemesi ve ardından masasına oturup bir şeyler yazması romanın vaka birimleridir. Bu şekilde tek bir bölüm halinde incelenebilecek olan roman
yazar tarafından yedi bölüme ayrılır; olay örgüsü ve öykü zamanı düşlerle ve anılarla genişletilir. Çizgisel olmayan bir anlatımın egemen olduğu (Ertem, 2000a: 78) romanın olay örgüsünü, yazarın bölümlendirmelerine sadık kalarak incelemek mümkündür:
I. Bölüm: yaşam-ölüm sorgulaması
Kerim’in Ethem Razi adlı bir arkadaşıyla bir çeviri üzerinde fikir alışverişinde bulunmaları (Düş içinde düş)
Kerim’in, gördüğü düşten uyanıp Ethem Razi’den bir mektup alması; içinden kendisine bir mektup, annesi için de bir gözlük çerçevesi çıkması (Düş)
Kerim’in kanser hastası iki kişi ile bir gece yolculuğu yapması (Uyandığı günün sabahında evden çıkmak üzere hazırlanırken hatırladığı bir anı)
Kerim’in, Ethem Razi’yle ilgili anılara dalması; onun sekiz dil bilmesi, yaşamayı sevmesi, kendisine Dong Hu Ang adını takması (Durağa doğru yürürkenki anıları) II. Bölüm: cinselliğin keşfi
Kerim’le kardeşi Haluk’un çakıllığın üzerinde sohbet etmeleri; Kerim’in, kendisinin insan olarak ilk yaşamında olduğunu söylemesi, mimozalardan bahsetmesi, kendisi uzanmış yatarken kardeşinin ortalığı toplaması (Anı)
Kerim’le halasının oğlu İsabey’in yazlıktaki evde bir gece baş başa kalmaları, İsabey’in Kerim’i uyandırmamak için sessiz davranması (Bir önceki anısında kardeşinin ortalığı toplamasının kendisine hatırlattığı bir başka anı)
Kerim’in sabahları kaldırılması, banyoya götürülüp çişe tutulması, ellerinin yıkanması, kahvaltıya oturtulmaları, bu anılardan hareketle Kerim’in o geçmişi kurmaya çalışması, aile içinde nane-molla olarak görülmesi, İsabey’in ona haksızlık ettiğini itiraf etmesi, oynamak için bahçeye çıkması (İsabay’le olan hatıralarının kendisini yönelttiği çocukluk hatıraları)
III. Bölüm: ölümle yüzleşme
Kerim’in, annesinin hastalığı ile ilgili anılara dalması (Hastanede doktoru beklerken aklına gelen anılar)
İsabey’in (İsa Argın) araba çarpması sonucu ölmesi (Kerim hastaneden çıktıktan sonra durakta beklerken aklına gelen anılar)
Kerim’in, binlerce yıl önceki bir ormanda çalılıklara takılarak yürümesi, kulağında “öldü, ölecek” diye bir ses duyması, kendine seslenen karacanın ardından koşmaya başlaması,
İsabey’i oradan götürmeye çalışması, İsabey’in öldüğünü anlaması (İsabey’in ölümünü hatırlamanın kendisinde uyandırdığı bir takım hayaller)
IV. Bölüm: çocukluğa kaçış
Kerim’in, Didile (Adile) ile koca bir gün geçirmesi, ikilinin gün boyunca sohbet etmeleri (İsabey ile ilgili anıların Kerim’i yönelttiği çocukluk anıları)
İsabey’in, Kerim’in çocukluğunu başka türlü anlatması (Kerim’in çocukluğuna dair anılarının devamı)
V. Bölüm: sevginin öldürücülüğü
Kerim’in Renato adlı tarihçi bir arkadaşıyla Roma’da vakit geçirmesi; İsa, Yohanna ve Yehuda üçgenini bir aşk üçgeni olarak yorumlaması; Roma’nın gürültülü bir sabahında yatağında uyanıp pencerenin önünde İsabey’i görmesi; aşağı inip kahvaltı etmesi, karşıya geçip Panteon’a girmesi, üşümeye başlayınca dışarı çıkması, Panteon’un kapısında durup oradan odasının penceresine bakması, odasına çıkıp öğle vakti herkes uyurken yazmayı denemesi (Kerim’in Roma’daki anıları)
Kerim’in İsabey’le deniz kenarında vakit geçirmesi (Kerim’in Roma’da yaşadıklarının kendisine hatırlattığı İsabey ile ilgili diğer anılar; anı içinde anı)
İsabey’in kendisini denize düşmekten kurtarmak için kolunu kesmesi ve Kerim’in ona pansuman yapması (İsabey ile deniz kenarında geçirdikleri vakitlere dair anıların Kerim’de uyandırdığı yeni anılar; anı içinde anı içinde anı)
VI. Bölüm: yaşama-yazma diyalektiği
Kay’ın yirmi küsur yıl önceki haliyle Kerim’in karşısında durması, Kerim’e, acıyı müshil yutup içinden atar gibi atmak gerektiğini söylemesi (Sokakta arkadaşına rastlayan Kerim’in, eve dönüp biraz dinlenmeye karar verdikten sonra gördüğü düş)
Kerim’in, kurmaya çalıştığı kitap çatısı hakkında düşünmesi
Arkadaşlarının iki grup halinde, Kerim’in yapmaya/ çatmaya/ kurmaya çalıştığı kitapla ilgili düşüncelerini dile getirmeleri
VII. Bölüm: başlangıç
Kerim’in, İstanbul’daki evlerinin küçük ve dar oluşundan, kendisini yazmaya sevk edişinden bahsetmesi (Kerim’in, İstanbul’da taşındıkları yeni evleriyle ilgili bir çocukluk anısı)