• Sonuç bulunamadı

XIII. YÜZYILA KADAR KIPÇAKLARIN TARĠHĠ

1.1. Etimolojik Açıdan Kıpçak Ġsmi ve MenĢei

1.1.2. Oğuz Destanı ve Kitâb-ı Dede Korkut‟ta Kıpçaklar

1.1.2.1. Oğuz Destanında Kıpçaklar

Yazılı tarih geleneği zayıf olan milletler, destanları yardımcı kaynak olarak kullanmıĢlardır. Nitekim bir milletin tarihiyle iliĢkisi olduğu da bilinen ve o milletlerin soy özellikleri, toplumsal yapıları, millî değerleri ve gelenek- göreneklerini etraflı bir Ģekilde yansıtan en önemli vesikalardan birisi hiç Ģüphesizki destanlardır. Her ne kadar kısmen abartılı anlatımlar olsa da, bazı tarihi gerçekler için belge niteliği taĢıdığını ifade edenler de vardır.461

Zira Togan, çok ihtiyatlı olmak kaydıyla târihî bir meselenin izahı konusunda destanlardan istifade edilebileceğini vurgulamaktadır. 462

Bununla birlikte mitolojinin tarihi bir belge hüviyeti taĢımadığı bilinmekle beraber, milletlerin komĢuları hakkındaki fikir ve düĢünceleri aydınlatmaları bakımından, bir tarihçi için büyük önemi haizdir.463

Ġlgili yerlerde Kıpçakların birçok halkın oluĢumunda önemli roller oynadığını zaman zaman ifade etmiĢtik. Buna rağmen Kıpçaklar kendileri bir destan vücuda getirememiĢlerdir ama baĢta Oğuzlar olmak üzere birçok halkın destanlarında yer almıĢlardır. Nitekim Oğuzların kuzey komĢularını teĢkil etmesi açısından Oğuznâmelerde önemli ölçüde Kıpçaklardan da bahsedilmektedir.464

Kıpçak boy/kavim isminin menĢei hakkında Oğuz destanlarında ağaçtan türediğine dair efsanevî bilgiler yer almaktadır.465

Genel olarak Türk boylarının menĢeleri hakkında söylenen efsanelerde ağacın önemli bir yeri vardır.466

461 Kıldıroğlu, a.g.e., ss. 193-194.

462 A. Zeki Velidi Togan, Tarihte Usûl, 4. Baskı, Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1985, s. 44. 463

Ögel, a.g.e., 1971, s. 147; Gökbel, a.g.e., s. 36. 464

Sümer, a.g.e., 1972, s. 57.

465 Ayrıca Türklerde ağaç ve orman kültü hakkında geniĢ bilgi için bkz: Gökbel, a.g.e., ss. 217- 221; Adji, a.g.e., 2001, ss. 47-50; Azad Dadayev, “Çam Bayramı mı, Çan Bayramı mı?”,

http://www.ajansahiska.com/makale/cam-bayrami-mi-can-bayrami-mi-m61.html, EriĢim

Tarihi (04.08.2017).

466 Daha geniĢ bilgi için bkz: Abdülkadir Ġnan, “Dede Korkut Kitabında Eski Ġnançlar ve Gelenekler”, Türk Kültürü AraĢtırmaları, Yıl III/VI, Sayı 3-6, Ankara 1966-1969, ss. 145- 157; Ġnan, a.g.e., 1986, s. 65.

Ayrıca Dede Korkut kitabında adı geçen Basat isminde bir kahraman, babasının adının “kaba ağaç” olduğunu söyleyerek Ģöyle devam etmektedir: “Atam adın sorar olsan „kaba ağaç‟, / Anam adın dir isen kağan arslan, /

Menüm adum sorar isen Oğuz oğli Basat‟dur”.467

Bununla beraber Dede Korkut‟ta Ġslâmî motiflerle tezyin çok güzel bir ağaç mersiyesi de vardır.468

Oğuznâmeler‟de Kıpçaklar, Oğuz Han‟ın bir evlatlığı olarak yer almaktadır. Zira Uygurca Oğuz Destanı‟nda Kıpçaklar, Oğuz‟un neslinden olmamakla beraber sonradan giren bir kavim olarak gösterilmektedir. Ebülgazi Bahadır Han (ö. 1074/1663) dahi Kanglı, Kıpçak, Karluk469

ve Halaçların Oğuz neslinden olmadıklarını söylemektedir.470

Buna rağmen Oğuznâme‟de;

“Bunların her birine Oğuz ad verir:471

Halaç, Kanglı, Karluk, bu da

Kıpçak‟tır” denilerek hepsinin Kıpçak boyundan oldukları

vurgulanmaktadır.472

Ayrıca bunlar, Oğuz Han‟ın nesli ile de karıĢan halk toplulukları olarak bilinmektedir.473

Uygurca Oğuz Destanında Kıpçakların tarih sahnesine çıkıĢı Ģöyle anlatılmaktadır: “Oğuz Kağan‟ın Ġt-Barak 474

ülkesini fethi esnasında askerlerinden birisinin karısı hamile kalmıĢ, kocası da savaĢta öldürülmüĢtü. Bu savaĢ yerinde kadının doğum yapması yaklaĢmıĢtı. Yakınlarda içi oyulmuĢ

467 Dede Korkut Kitabı, 1. Baskı, haz., Muharrem Ergin, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1964, s. 91.

468 Bu mersiye için bkz: Dede Korkut…, 1964, ss. 21-22. 469 Karluk isminin doğuĢu için bkz: Tufan, a.g.e., s. 49.

470 Konuyla ilgili bölümde Ģu ifadeler yer almaktadır: “ġimdi birçok kavimler ki Oğuz Han onlara ad koymuĢtu, Oğuz Han neslinden değildirler. Öyle de olsa bu ziyafette var idiler. O sebepten adlarını kitapta yazıyorlar. Adları Ģunlardır: Kanglı ve Kıpçak ve Karlık ve Kalaç”. Bkz: Ebülgazi, a.g.e., ss. 31-32; Ebülgazi Bahadır Han, Türklerin Soy Kütüğü, 1. Baskı, haz., Muharrem Ergin, Tercüman 1001 Temel Eser, y.y., s. 45.

471 Oğuznâmeler‟de çocuğun ad alabilmesi için öncelikle kahramanlık göstermesi gerekirdi. Çocuk kahramanlık gösterdikten sonra Dede Korkut veya Oğuz Han gelerek ad koyar ve “adını ben verdim, yaĢını Allah versin” diye duâ‟da bulunurdu. Meselâ: Dirse Han‟ın oğlu on beĢ yaĢına gelince boğayla cenk ederek onu öldürmüĢ ve Oğuz Han tarafından “Boğaç” ismini almıĢtır. Bkz: Dede Korkut…, 1964, s. 7; Azad Dadayev, “Ad Günü mü, Doğum Günü mü?”,

http://www.ajansahiska.com/makale/ad-gunu-mu-dogum-gunu-mu-m55.html, EriĢim Tarihi

(18.09.2017).

472 Kemal Eraslan, “Manzum Oğuznâme”, Türkiyat Mecmuası, Cilt XVIII, Ġstanbul 1976, s. 189.

473

Ögel, a.g.e., 1971, s. 168; Sümer, a.g.e., 1972, s. 375.

474 Tüylü köpek anlamına gelen “Ġt-Barak”, “dünyanın karanlık yüzünde yaĢayan, erkekleri çok çirkin, kadınları çok güzel bir kavim” olarak açıklanmaktadır. Bkz: Gülensoy, a.g.e., s. 133.

bir ağaç vardı. Kadın o ağaca girip çocuğu doğurdu. Çocuğu Oğuz‟un yanına getirdiklerinde durumu ona anlattılar. Oğuz, adını Qıpçak koydu. Qıpçak kabuk kelimesinden çıkmıĢtır. Türk dilinde içi çürümüĢ ve oyulmuĢ ağaca

derler”.475 Nitekim ReĢideddin‟de geçen “çürümüĢ ağaç kovuğu” anlamı,

Dîvânü Lugâti‟t-Türk ve Kutadgu Bilig‟de de geçmektedir ki yukarıda zikretmiĢtik.476

Destanda Kıpçak, Oguz Hanın gözde bir beyi ve kendine yakın bir komutanı olarak bilinmektedir. Bundan da Oğuz Türklerinin, Kıpçakları garipsemedikleri ve bir Türk kavmi olarak kabul ettikleri anlaĢılmaktadır. Neticede Oğuzlar onları kendilerinden ayrı görmemiĢler ve Oğuz Han‟ın kuzey bekçisi gibi kabul etmiĢlerdir. 477

Yukarıdaki efsaneye benzer bir anlatım Ebülgazi‟de ise Ģu Ģekilde geçmektedir: “Eski Türk dilinde içi boĢ ağaca Kıpçak derlermiĢ. Onun için o oğlan ağaç içinde doğdu diye adını Kıpçak koydular. Bu günkü Ģiveyle içi boĢ

ağaca Çıpçak derler, zamanla k (harfi) ç‟ye tebdil etmiĢtir.478

O oğlanı Han kendi yanında büyüttü. Bütün Kıpçak halkı onun neslindendir. Oğuz Han zamanından ta Cengiz han zamanına kadar Tin ve Ġdil ve Yayık, bu üç suyun yakasında Kıpçak‟tan baĢka il yok idi. Dört bin yıla kadar o yerlerde

oturdular. Onun için o yerlere „DeĢt-i Kıpçak‟ derler.”479

Ebülgazi‟nin diğer ifadesine göre: “…Urus (Rus) ve Ulak, Macar ve BaĢgırd illeri düĢman idiler. (Oğuz Han) Kıpçak‟a pek çok il ve bey (nöker) vererek, onu Tin (Don) ve Ġdil (Volga) nehirlerinin kenarına gönderdi. Üç yüz yıl Kıpçak o yerlerde

padiĢahlık kılıp oturdu.480

Bütün Kıpçak halkı onun neslindendirler”481 Ayrıca

475 Togan, a.g.e., 1982, s. 26; ReĢideddin Fazlullah, Oğuznâme, 1. Baskı, çev., P. M. ġükürov, Azerbaycan Devlet NeĢriyatı, Bakü 1992, s. 18; Gündüz, a.g.e., 2017, ss. 48-49.

476 Gülensoy, a.g.e., ss. 145-146. 477 Ögel, a.g.e., 1971, ss. 146-147. 478

Bugün Azerbaycan‟ın ġeki bölgesinde, “kitap-çitap, Türk-Türç, gemi-cemi” vb. misallerde olduğu gibi ġeki Ģivesinde hâlâ “k” harfi “ç”, “g” harfi de “c” Ģeklinde telaffuz edilmektedir. Dilciler tarafından araĢtırılmaya değer bir mevzudur. Öte yandan benzer bir Ģivenin “Erzurum”da da kullanıldığı bilinmekte ayrıca Kırzıoğlu bu Ģivenin buraya 1501-1502‟de Tebriz‟den Yavuz‟a sığınan “Akkoyunlular” tarafından yayıldığını belirtmektedir. Ayrıca her iki bölgede Oğuz-Kıpçak boylarının varlığı da bilinen bir gerçektir. Bkz: Kırzıoğlu, a.g.m., 1962, ss. 243-244.

479 Bahadır Han, a.g.e., 1925, ss. 23-24; Ögel, a.g.e., 1971, s. 186-187. 480 Bu olay “Uygurca Oğuznâme”de manzum Ģekliyle Ģöyle geçer:

Ebülgazi, bu olayları kendi cağındaki yaĢantısını, gördüklerini, duyduklarını da ilave ederek biraz daha geniĢ Ģekliyle anlatmaktadır.

Neticede Kıpçak, Oğuz Han adına bütün bu bölgeleri idare eden bir atanın ve onun soylarının adıdır. Bu mânada Kıpçakların Oğuz boyları arasındaki yerlerini görme adına Golden,482

Sümer483 ve Ögel‟den de yardım alarak listeyi Ģu Ģekilde verebiliriz.484

Boy‟un Babası Boy‟un Adı

Oğuz‟a Bağlı Boylar Oğuz‟un Ad Verdiği Boylar I. Gün Han II. Ay Han III. Yıldız Han IV. Gök Han V. Dağ Han VI. Deniz Han

1. Kayı 2. Alka Evli 3. Yazır 4. Dodurğa 5. AvĢar 6. Beg dili 7. Bayındır 8. Cavuldur 9. Salur 10. Ala Yuntlı 11. Ġğdir 12. Yıva Bayat Kara Evli Yıpar Döger Kızık Karcın Peçenek Cebni Eymür Üregir Bügdüz Kınık485 Sorkı Lala MurdoĢay Turumçı Karaçık Kazğurt Kanglı Kalaç Teke Karlık Karlık Kıpçak

Listede yer alan üçüncü sınıftaki kabileler, yukarıda da yer yer ifade ettiğimiz gibi Oğuz Han‟ın kanını taĢımayan ve sadece ad verdiği Karluk”, Kanglı ve Kıpçak gibi kavimlerdir.486

Bütün bunlardan Ģu neticeye varabilirizki, Türk Devleti kurulma aĢamasında Oğuz‟la birlikte hareket eden çocuklarının ahfâdına Oğuz-Uygur

“Kalıver sen burada, oluver bir sancak Beğ!

Ben dedim öyle olsun, densin sana Kıpçak Beğ”. Ayrıca manzumenin tamamı için bkz: Ögel, a.g.e., 2010, ss. 120-122; 171.

481

Bahadır Han, a.g.e., y.y., s. 32. 482 Golden, a.g.e., s. 219.

483 Sümer, a.g.e., 1972, ss. 213-214, 423-461.

484 Oğuz boy adları ve damgaları için bkz: KâĢgarlı, a.g.e., 2006, I, 55-58; Gündüz, a.g.e., 2017, ss. 53-56.

485 24 Oğuz boy adının etimolojisi için bkz: Ahmet Bican Ercilasun, “Oğuz Boy Adlarının Etimolojisi”, Dil AraĢtırmaları, Sayı 3, Güz 2008, Ankara 2008, ss. 9-25.

adı verilirken; amcaları, yeğenleri ve diğer akrabalarına da Karluk”, Kanglı ve Kıpçak denilmesi söz konusudur.487