• Sonuç bulunamadı

XIII. YÜZYILA KADAR KIPÇAKLARIN TARĠHĠ

1.1. Etimolojik Açıdan Kıpçak Ġsmi ve MenĢei

1.1.2. Oğuz Destanı ve Kitâb-ı Dede Korkut‟ta Kıpçaklar

1.1.2.2. Kitâb-ı Dede Korkut‟ta Kıpçaklar

Oğuzların tarihî ve içtimaî hususiyetleri hakkında önemli bilgiler ihtiva eden bir diğer destan ise Dede Korkut Kitabı‟dır. Dede Korkut‟un kitabı veya asıl adıyla Kitâb-ı Dedem Korkud alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân488

diye bilinen eser, isminden de anlaĢılacağı üzere Oğuzlardan kalan önemli bir destandır.489 Ayrıca Vatikan nüshası da olan eserin Dresten Nüshası ilk defa Almanya Dresden Kraliyet Kütüphanesi‟nde bulunmuĢtur. Oğuzların kendi dillerinde yazılmıĢ tek millî destan olması hasebiyle önemi haizdir.490

Kitâb-ı Dede Korkut‟ta var olan hikâyelerin bir kısmı Oğuzların; Trabzon Rumları, Gürcüler ve Abazalarla savaĢlarının destanı olarak bilinmektedir.491

Dede Korkut kitabındaki on iki hikâye de Oğuz destanlarındaki hikâyelerle benzerlik teĢkil etmektedir.492

Buna rağmen Oğuznâme tabiri Dede Korkut‟ta sadece beĢ yerde493 geçmesine rağmen Köprülü, destanda geçen on iki menkıbeden her birine ayrıca “Oğuznâme” denildiğini söylemektedir.494

Dede Korkut hikâyelerinin XV. yüzyılın ikinci yarısında tespit edilerek yazıya geçirildiği genel olarak kabul edilmektedir.495

Sümer, Oğuzlar adlı eserinin bir yerinde, “XIV. yüzyılda Doğu Anadolu‟da veya Azerbaycan‟da

yazılmıĢ olduğunu” 496

kaydederken, baĢka bir yerinde de “Bu destanlar Ģüphesiz XVI. yüzyılda Erzurum‟da, Kuzey Azerbaycan‟da veya ġirvan‟da

487 Gömeç, a.g.e., 2014b, ss. 129-135. 488

Kitâb-ı Dedem Korkud alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân, Sächsische Landesbibliothek Staats Und Universitätsbibliothek Dresden, Ea., 86, No; 46; Orhan ġaik Gökyay, “Dede Korkut”,

DĠA, Ġstanbul 1994, IX, 77.

489

Kıldıroğlu, a.g.e., s. 196. 490

Sümer, a.g.e., 1972, s. 373; Dede Korkut…, 2016, ss. 18-21. 491 Dedem Korkudun Kitabı…, s. 37.

492 Sümer, a.g.e., 1972, s. 373.

493 Ġlgili sayfalar için bkz: Dede Korkut Hikâyeleri..., ss. 55, 95, 120, 166, 197. 494

Daha geniĢ bilgi için bkz: Köprülü, a.g.e., ss. 247-253.

495 Nihad Sami Banarlı, Ġman ve YaĢama Üslubu, 2. Baskı, Kubbealtı NeĢriyat, Ġstanbul 2008, s. 135.

yazılmıĢ olabilir” diyerek son fikrini ifade etmektedir.497 Ġnan‟a göre ise destan, XIII. ve XIV. yüzyıllarda elimizdeki son Ģeklini almıĢtır.498

Aynı zamanda eski Anadolu Türkçesinin önemli Ģaheserlerinden biri olarak bilinen Kitâb-ı Dede Korkut‟un Dresden nüshasında, asıl konumuzu teĢkil eden Ahıska ismi “Ak-Sika”, “Ak-Saka” veya “Akıska”499 Ģeklinde geçmekte ve metinde Ģu ifadeler yer almaktadır: “Meger BaĢı Açuk Dadyân

Kal‟asından „Ak-Sika/Ak-Saka‟ Kal‟asından kâfirin casusi vardi”.500

Metinde geçen “BaĢı Açuk” ibaresinin Gürcistan hâkimi Bagrat‟ın lâkabı veya unvanı olduğu bilinmektedir. Zira merkezi Kutayis olan Ġmeret‟in tarihî ismi BaĢıaçık‟tır.501

Bu mânada Evliya Çelebi de “Kutayis bölgesinin asıl ismi Açık

BâĢ Vilayeti‟dür” demektedir.502 Tatyân veya Dadyân ise Gürcü Kralları‟ndan

birinin adı olup Dadyân ise daha sonra bu kiralın hâkim olduğu “yerin ismi” veya “unvan” olarak tarihe geçmiĢtir. 503 Nitekim Cevdet PaĢa: “Tiflis hâkimine Han, Açık BâĢ ve Gurîl (Gurya) ve Megrel hâkimlerine dahi Dadyân

denilir” diyerek konuya açıklık getirmiĢtir.504

Avusturya elçisi Busbecq bu ismi Dadian olarak zikretmekte ve 1560‟da Ġstanbul‟a geldiğinde onu gördüğünü ifade etmektedir.505

Ayrıca Kırzıoğlu Dadyân‟ın Türkçe olduğunu söylemekte, Ahıska Ģivesinde hâlâ kullanılmakta olan ve “baba, ağabey, büyük kardeĢ” anlamlarını ihtiva eden “dada/tada” sözleriyle aynı kökten geldiğini vurgulamaktadır. 506

Zira aynı kelime Kitâbü‟l-Ġdrâk li-lisâni‟l-Etrâk‟ta

497 Sümer, a.g.e., 1972, s. 380. Ayrıca daha geniĢ bilgi için bkz: Sümer, a.g.e., 1959, ss. 395- 398; Kıldıroğlu a.g.e., ss. 194-197; Dede Korkut…, 2016, s. 18.

498 Ġnan, a.g.m., s. 194 499

Kitâb-ı Dedem Korkud…, s. 126. Ayrıca daha geniĢ bilgi için bkz. M. Fahrettin Kırzıoğlu,

Dede-Korkut Oğuznâmeleri, 1. Baskı, Burhanettin Erenler Matbaası, Ġstanbul 1952, s. 64-65; Dede Korkut…, 1964, s. 48; Dedem Korkudun Kitabı…, s. 61; Dede Korkut Hikâyeleri, 1.

Baskı, haz., Orhan ġaik Gökyay, Tercüman 1001 Temel Eser, Ġstanbul 1980, s. 100. 500

Kitâb-ı Dedem Korkud…, ss. 125-126; Dede Korkut…, 2016, s. 107.

501 Kırzıoğlu, a.g.e., 1952, s. 77; M. Fahrettin Kırzıoğlu, “Dede-Korkut Oğuznamelerine Göre: Kars'ın Anı (Arpaçayı Boyu) ve Kağızman Kesimindeki Kamsarakan/KalbaĢ Hanedanı”, VII. Türk Tarih Kongresi: (Ankara 25-29 Eylül 1970) Kongreye Sunulan Bildiriler, cilt I,

Ankara 1972, ss. 187-188.

502 Çelebi, a.g.e., 1314/1896, II, 320. 503 Sümer, a.g.e., 1959, ss. 396-397. 504 Cevdet PaĢa, a.g.e., III, 144. 505

Ogiler Ghislain De Busbecq, Türk Mektupları: Kanuni Döneminde Avrupalı Bir

Elçinin Gözlemleri (1555-1560), 1. Baskı, çev., Derin Türkömer, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür

Yayınları, Ġstanbul 2005, s. 136. 506 Kırzıoğlu, a.g.e., 1952, ss. 112-113.

“dada/dede” Ģeklinde geçmekte ve “ced, büyük baba” anlamına gelmektedir.507

Dede Korkut Destanları‟nın yazıldığı yer genellikle Akkoyunluların hüküm sürdüğü ve Kıpçak Atabegler Yurdu olarak da bilinen Kars, Erzurum dolaylarındaki yerler kabul edilmektedir.508

Yani Oğuzlar Sirderya boylarından batı taraflarına geçerken halkın millî babası/atası, millî Ģâiri, filozofu ve halk bilgeliğinin koruyucusu olan Dede Korkut Oğuznâmelerini de kendileriyle beraber getirmiĢlerdir.509

Bu da, baĢta Türkistan, Azerbaycan,510 Kafkasya, Doğu Anadolu olmak üzere 511

bugün Güney Kafkasya‟da yer alan ve Kıpçakların yoğunlukla meskûn olduğu Ahıska coğrafyasının dahi Dede Korkut destanına dâhil olduğunu göstermesi bakımından önem arzetmektedir.512 Nitekim eserde baĢta Kıpçak lehçesi olmak üzere diğer Türk boylarının dillerinden de geçmiĢ bazı kelimeler yer almaktadır.513

Kitâb-ı Dede Korkut‟ta anlatılan olaylar, Müslüman Oğuzlar ve kuzey komĢuları olan Hıristiyan Kıpçaklar arasında meydana gelen çeĢitli mücadelelerden ibarettir. Destanda geçen ana konu da Oğuz-Kıpçak mücadelesi ve kendi aralarında yaptıkları kardeĢ kavgasıdır.514

Bu sebeple Dede Korkut‟ta “küffâr” veya “kâfirîn” diye zikredilenler daha çok Hıristiyan Kıpçaklardır.515

Sümer‟e göre de Kitâb-ı Dede Korkut‟taki kâfirlerinden maksat, XI. yüzyılda henüz Müslüman olmamıĢ Kanglı-Kıpçak Türk kavmi kast edilmiĢ

507

Abû-Hayyân, a.g.e., s. 33. 508 Gökyay, a.g.md., 78. 509 Barthold, a.g.e., 2004, s. 97.

510 1950‟li yıllarda Sovyet rejimi Azerbaycan‟da “Dede Korkut Kitabı”nı yasaklasa da baĢta Azerbaycan olmakla diğer Türk Cumhuriyetlerinde “Dede Korkut”a olan ilgi hiçbir zaman eksilmemiĢtir. Daha geniĢ bilgi için Bkz: Nihad Sami Banarlı, “Rusya‟da Yasak Edilen Kitap: „Dede Korkut‟”, Türk Kültürü, Yıl IV, Sayı 39, Ankara 1966, ss. 64-68; Fuad Köprülü-V. Viladimiroviç Barthold, Ġslâm Medeniyeti Tarihi, 6. Baskı, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı Yayınları, Ankara 1984, ss. 203-205; Dede Korkut…, 2016, s. 22.

511 Köprülü, a.g.e., s. 179.

512 Dede Korkut Oğuznâmesinde Ġslâm‟la müĢerref olmamıĢ Türkler/Kıpçakların, “Küffâr/Kâfirûn” diye geçtiği bilinmektedir.

513

Gökyay, a.g.md., 79.

514 Behboudi Asl- Samedzadeh, a.g.m, ss. 406-408; Zeyrek a.g.e., 2016, s. 14.

515 Ġkram Çınar, Atabek Yurdu; Jeokültürel YaklaĢım, 1. Baskı, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Ġstanbul 2015, s. 24; Peler, a.g.e., ss. 133-154.

olabilir. Aynı zamanda o, “Kanglı-Kıpçak ümerası arasında melik kelimesi bir

unvan olarak taĢınırdı” diye de “melik” kelimesine açıklık getirmektedir.516

Zira Dede Korkut‟ta Kıpçak Melik ifadesi iki yerde “demir yaylı Kıpçak

Melik‟e kan kusturan” Ģeklinde geçmektedir.517

Burada Kıpçak bir ad olmaktan ziyade onun bağlı olduğu ili yani Kıpçakları göstermektedir.518

Bu da Gürcü Kralı IV. David ve Kraliçe Tamara hizmetindeki Hıristiyan Kıpçaklarla Müslüman Oğuzlar arasındaki savaĢı aksettirmektedir. 519

Nitekim ilgili bölümde de geniĢ bir Ģekilde yer verileceği üzere Gürcü Kralı IV. David ve Kraliçe Tamara döneminde Gürcü ordusunun esas unsuru Kıpçaklardan oluĢmaktaydı. Bunlar Selçuklu Oğuzlarına karĢı Hıristiyan Gürcüleri korumuĢlardır. Dolayısıyla Kitâb-ı Dede Korkut‟taki Oğuz-Kıpçak çatıĢmasının son katmanı, XII. yüzyıldaki bu mücadelelerin tasviridir.520

Netice itibariyle Oğuznâmeler incelendiğinde görülmektedir ki “ġöklü Melik, Buğacık Melik, Kara Tüken Melik, Kara Arslan Melik, Demir Yaylı Kıpçak Melik” gibi Oğuzların düĢmanları olarak bilinen bütün kâfir beylerinin adları Türkçedir. Bunlar da Hıristiyan Kıpçaklardan baĢkası değildir. Melik unvanı ile zikredilen bazı kâfir beyleri de Kıpçakların baĢbuğlarıdır. Zira Kıpçakların Oğuzlardan çok sonra, ancak XII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ġslâm dinine girmeye baĢladıkları görülmektedir.521 Nitekim esas konumuzu teĢkil eden Ahıska bölgesinin tamamen Ġslâm‟la tanıĢması da XVI. yüzyıla tekabül etmektedir.

Ayrıca bir hususa da dikkat çekmek isteriz ki Kitâb-ı Dede Korkut‟ta geçen bazı kelimeler, bugün Ahıska-Posof veya daha geniĢ bir ifadeyle Atabegler Yurdu ağzında hâlâ aynı anlamda kullanılmaktadır. Misal teĢkil etmesi açısından bazısını Ģöyle sıralayabiliriz: “Mushaf/Mishaf: Kur‟an-ı

Kerim;522 Koşa/Koşat: iki(z), çift;523 Çekişmek: kavga etmek;524 Seğirtmek:

516 Sümer, a.g.e., 1972, s. 386, 421; Zeyrek a.g.e., 2016, s. 17. 517 Dede Korkut Hikâyeleri..., ss. 49, 119.

518 Dedem Korkudun Kitabı…, s. 181. 519

Türk Ansiklopedisi, “Kıpçak”, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1975, XXII, 40. 520 Ercilasun, a.g.e., 2004, s. 361.

521 Sümer, a.g.e., 1972, s. 386. 522 Dede Korkut…, 2016, s. 226.

sıçramak, sıçrayarak yakın bir yere doğru koĢmak;525

Ökçe: Topuk;526 Hayıf

almak: öç, intikam almak; 527 Şamata: gürültü patırtı, sesli konuĢmak;528

Ülemek: bir biri ucuna bağlamak;529

Böğürmek: yüksek sesle bağırmak;530

İmrenmek: beğenilen, hoĢlanılan bir Ģey etmek;531 Anan baban: annen

baban;532 Ayakyolu: tuvalet;533 Etmek: ekmek; Bunda: burada; Tal/dal: omuz

veya arka; Dayak/Tayax: destek; Degenek: değnek; Kaşga: alnı beyaz hayvan; Köçmax: kızın evlenmesi; Nöker: hizmetçi; Panbux: pamuk; Yorga:

rahvan”.534