• Sonuç bulunamadı

XIII. YÜZYILA KADAR KIPÇAKLARIN TARĠHĠ

1.4. Kıpçakların Kafkaslara Göçleri

1.4.2. Kıpçak-Moğol ĠliĢkileri

Kıpçakların XII. yüzyılda Gürcülerin davetiyle veya Rusların baskısı neticesinde Kafkasları aĢıp Karadenizin doğusuna ve Azerbaycan topraklarına yerleĢerek önemli hadiselere karıĢtıklarını daha önceki bölümlerde geniĢ bir Ģekilde izah etmiĢtik. XIII. yüzyılın baĢlarına gelindiğinde ise bölgeye yerleĢen bu Kıpçakların da Moğol istilasından en kısa zamanda etkilenmeye baĢladığı görülmektedir.

Ortaçağ dünya tarihinde önemli rol oynayan ve adeta dünya tarihinin seyrini değiĢtiren Moğollar, baĢta Ġslâm dünyası olmak üzere Türklük âlemi için de bir tehdit unsuru haline gelmiĢtir. Zira Moğol istilası sonucu Türkistan‟la (Orta Asya) birlikte Çin, Yakın doğu ve Doğu Avrupa‟nın etnik ve kültürel yapısının yeniden Ģekillendiği görülmektedir. Bununla birlikte Moğol istilâsı diğer kavimlerden daha çok Türklerin felâketine ve bu felaketten kurtulanların göçlerine sebep olduğu, Türk kavimlerinden birini teĢkil eden Kıpçakların da aynı âkibete uğradığını görmekteyiz.1008

1007 Tellioğlu, a.g.e., 2004, s. 136 1008 Turan, a.g.e., 2009, s. 271.

Bu harekâtla özellikle Türk dünyasının etnik yapısı kökünden yıkılmıĢ, Uygur, Karluk ve Kıpçak gibi Türk kavimleri parçalanıp Moğol topluluklarının alt tabakalarını oluĢturmuĢlardır. 1009ġunu da belirtelim ki, daha çok Ġslâm dünyasındaki tahribatlarıyla tanınan bu kavim, baĢta Ġbnü‟l-Esîr ve Ġbn Kesir olmak üzere orta çağ müverrihleri tarafından “Okçu Millet”, “Muğala”,

“Muğal-Tatar”, “Kara Tatar” veya “Tatar” 1010

olarak telakkî edilmiĢlerdir.1011Bu sebeple veya Türk kavimleriyle ihtilâtından olsa gerek ki, bu devlete bazen “Çingizliler”, bazen “Mogollar”, bazen de “Türk-Mogol

Devleti” veya “Kaganlığı” denilmesi âdet olmuĢtur.1012

Öte yandan 1248 Tarihli El Yazma‟daki bir hatıra notunda bu kavmin, “keskin ve çevik” veya “tur ve ar” olarak adlandırıldıklarından dolayı böylece “Tatar” isminin ortaya çıktığı belirtilmektedir.1013

Moğollar daha Türkistan seferine çıkmadan önce, ĠrtiĢ boyunda Kıpçaklarla karĢı karĢıya gelmiĢlerdi. Zira askeri gücünün büyük bir kısmını Kıpçakların meydana getirdiği HârizmĢah‟la Moğollar arasında Ģiddetli çarpıĢmaların olduğu da bilinen bir husustur. Bunun neticesinde önce Ġdil havzasını sonra da 1220-1221 yıllarında Türkistan‟ın zaptını tamamlayan Moğollar, 1221‟nin ilkbaharında HârizmĢah Muhammed‟i takip maksadıyla Subutay Batur/Bahadır ve Cebe Noyan idaresindeki 30.000 kiĢilik bir Moğol ordusunu, Gürcistan üzerinden Kıpçaklara göndermiĢti.1014 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi veren XIII. yüzyıl Ermeni vekanüvisti Sebastatsi‟de Ģu kayıtlar

1009 Osman Gazi Özgüdenli, “Moğollar”, DĠA, Ġstanbul 2005, XXX, 225-229.

1010 Orta çağ tarihçilerinin Moğolları “Tatar” olarak isimlendirmesine bir anlam veremedik. Öte yandan Barthold, Orhun âbidelerinde bahsi geçen lakin Türk olmayan kavimlerden birinin de “Tatar”lar olduğunu ifade etmektedir. Barthold da, her ne kadar sonradan Moğolların kendilerine bu ismi verdiklerini söylese de, bu konuda kesin bir sonuca varılamamıĢtır. Zira Tatarlarla Moğolların birbirinden hoĢlanmayan hatta birbirine düĢman iki ayrı kavim (kabile) olduğu kaydedilmektedir. Ayrıca zikri geçen “Orhun Âbideleri”nde “Dokuz Tatar” ve “Otuz Tatar” isimli bir kavimden bahsedilse de, bununla ilgili olarak da kesin bir fikir yoktur. Daha geniĢ bilgi için bkz: Orhun Âbideleri…, ss. 1, 18, 20, 26, 31; Barthold, a.g.e., 2004, s. 36; Kiragos, a.g.e., s. 142; Moğolların Gizli Tarihi…, s. 82-84; Rubruk, a.g.e., s. 56; Özdemir,

a.g.e., 2005, ss. 37-43.

1011 Ġbnü‟l-Esîr, a.g.e., 1417/1997, X, 341-441; Ġbn Kesir, a.g.e., 1408/1988, XIII, 313-415; XIV, 3-50, 102-219; Galstyan, a.g.e., 2017, ss. 18-20.

1012 Gömeç, a.g.m., 2013, s. 117. 1013

Galstyan, 1248 Tarihli El Yazma‟daki Hatıra Notu, 2017, s. 87.

1014 Cüveynî, a.g.e., ss. 158-159; Galstyan, Grigor Sisetsi‟nin Hatıra Notu, 2017, s. 121; Ġbrahim Kafesoğlu, HarezmĢahlar Devleti Tarihi (485-618/1092-1221), 4. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2000, ss. 281-282; Gökbel, a.g.e., s. 70.

yer almaktadır: “Ermeni takvimine göre 699 (1220/1221) yılında 20.0001015

Tatar (Moğol), Çin ve Maçin Ülkesi‟nden çıkarak Agvaniya

(Albaniya/Azerbaycan) Devleti sınırları içindeki vadilerden geçti ve Gugark

(Gogarlar) bölgesine kadar geldiler.”1016

Nitekim Cengiz Han bütün göçebe kavimlerin mutlak mânada kendisine itaatini istemekteydi. Bu sebeple DeĢt-i Kıpçak‟taki bütün Kıpçak uruklarının Cengiz Han‟ın hâkimiyetini zorla da olsa kabul etmesi gerekiyordu.1017

AteĢli silahların icadından evvelki en etkili askeri güce sahip olan Moğolların, devrin Ģartlarına göre mükemmel bir teĢkilat içinde olduğu görülmektedir. Dolayısıyla HârizmĢah Muhammed‟i tâkip eden Subutay ve Cebe Noyan kuvvetlerinin, Azerbaycan ve Gürcistan‟ı süratle yağmalayarak ġirvan‟a doğru yürüdükleri kaydedilmektedir.1018

Subutay ve Cebe Noyan idaresindeki Moğol kuvvetleri Kafkaslardaki Derbend geçidi çevresinde, Alanlar ve Kıpçaklar tarafından kuĢatılmıĢlardı. Ġbnü‟l-Esîr‟de geçen bir kayıtta, muhtemeldir ki yukarıda zikrettiğimiz Kıpçakların askerî dehâsından haberdar olan Moğol komutanları, onlarla savaĢı göze alamadıkları için, onlara karĢı hileye baĢvurarak hediyelerle birlikte elçi gönderip “biz ve siz aynı cinsteniz ( عٌ ثِحاوَٚ عٌ ْٕثِج ُُْزْٔوَ وَٚ ُْٓ ؤَ)” diyerek, komĢuları olan Alan/Osetler1019 ve Lezgilerden ayrılmalarını, bunun neticesinde Moğolların Kıpçaklara hiçbir Ģey yapmayacaklarını bildirmiĢlerdir.1020

Rus vakayinâmeleri sayesinde bu dönemde Kıpçak baĢbuğunun Yurgiy Konçakoviç yani Konçak oğlu Yurgiy olduğunu görmekteyiz. Zira Ġpatyev, “Kuman-Kıpçakların baĢında bulunan yani onların bağbuğu olan Yuriy

1015 Cüveynî‟de Kafkasya‟ya gelen Moğolların sayısı “30.000” olarak geçse de, Ermeni kaynaklarında bu ordunun sayısı daha çok “20.000” olarak kaydedilmektedir. Bu da Ermeni Rahip ve Prikopos Vakayinüvislerin Moğollara karĢı duydukları olumlu yaklaĢımdan olsa gerek. Zira Moğolların istila ettikleri bölgelerde “Hıristiyan Din Adamları”ndan zaman zaman vergi almadıkları bilinmektedir. Hatta bazı Ermeni müverrihlerin ise Moğolları “barıĢçı”, “iyiliksever” olarak telakkî ettiği görülmektedir. Bkz: Galstyan, a.g.e., 2017, ss. 20.

1016 Galstyan, Sebastatsi Vakayinamesi, 2017, s. 35. 1017 Kurat, a.g.e., 1972, s. 92.

1018 Kiragos, a.g.e., ss. 142-145; Turan, a.g.e., 2009, s. 271; Gökbel, a.g.e., ss. 69-70; Gömeç,

a.g.m., 2013, s. 117; SubaĢı, a.g.e., ss. 33-44.

1019 Moğol istilasından sonra klasik kaynaklarda bu ismin yerini “As” almıĢtır. Bkz: Kurat,

a.g.e., 1972, s. 17.

Konçakoviç‟in, bütün Kıpçaklardan daha büyük” olduğunu ifade etmektedir.1021 Dolayısıyla Kıpçak baĢbuğu Konçak oğlu Yurgiy, Moğolların bu vadine inanarak Alanlardan ayrılmıĢ, bunun üzerine Moğollar Alanlara saldırarak onları mağlup etmiĢlerdir. Daha sonra verdikleri sözü unutan Moğolların, ileri harekâta devamla Kuban boyundaki dağınık halde olan Kıpçaklar üzerine yürüdükleri, bunun sonucu olarakta Kıpçak BaĢbuğları Konçak oğlu Yurgiy ve Danil/Daniyel‟in Moğollar tarafından yakalanarak öldürüldüğü kaydedilmektedir. Ayrıca Kıpçakların çoğu dağlara ve ormanlık bölgelere kaçarak kurtulmayı baĢarabilmiĢtir. 1022

Bunun üzerine Kurat, “Kafkas eteklerindeki Kıpçak uruğları arasında büyük bir telâĢ baĢgösterdiğini ve Moğolların onları Azak Denizi kıyılarına doğru takip ettiklerini, Alanlar, Abazalar ve diğer ÇerkeĢ zümrelerinin tamamının Moğol hâkimiyetine

girdiğini” ifade etmektedir.1023

Kuban boyundaki Kıpçakların birçoğunun Moğollardan kaçarak Ruslara sığındığı, onlarla birlikte Moğollara karĢı cephe aldıkları ve Kıpçak-Rus Birliğinin 1223‟te vukuu bulan Kalka SavaĢında Moğollar tarafından ağır bir yenilgiye uğradıkları görülmektedir.1024

Nihayetinde bu yenilgi Kuban ve Don- Doneç ile Dnepr ve Dnestr dolaylarında yaĢayan Kıpçaklara ağır bir darbe indirmiĢ ve bu korkunç Moğol akını neticesinde bütün Kıpçaklar yaylak ve kıĢlaklarını değiĢtirmek zorunda kalmıĢlardır.1025

Bu savaĢtan sonra 1223‟te ülkelerine geri dönen Moğolların Kama Bulgarlarına1026

saldırmak üzere 1237‟de bu sefer Cengiz Han‟ın torunu Batu Han idaresinde yeniden sahneye çıktıkları görülmektedir. Dolayısıyla bir ara geri çekilen Moğolların intikam duygusuyla bir daha avdet ettiği

1021

Letopis po Ġpatskomu…, s. 495. 1022

Turan, a.g.e., 2009, s. 271; Gökbel, a.g.e., s. 70. 1023 Kurat, a.g.e., 1972, s. 92.

1024 Letopis po Ġpatskomu…, ss. 496-497; Yakubovskiy, a.g.m., ss. 213-214; Kurat, a.g.e., 1972, ss. 94-95; Mustafa Kafalı, “DeĢt-i Kıpçak ve Cuci Ulusu”, Ġstanbul Üniversitesi Tarih

Dergisi, Sayı 25, Ġstanbul 1971, ss. 179-188; Sümer, a.g.e., 1997, s. 66.

1025 Rubruk, a.g.e., s. 31; Rasonyi, a.g.m., 1939, ss. 410-411; Gömeç, a.g.m., 2013, ss. 118- 119.

anlaĢılmaktadır. Zira Kama Bulgarları 1223‟te sefer dönüĢü Moğol ordularına baskın yapmıĢlardı. 1027

Batu Han kuvvetleri 1237‟de Bulgarları hezimete uğratıp, ülkesini yağma ve talan ettikten sonra, aynı yılın sonuna doğru Ġdil üzerinden Rus yurduna girmiĢlerdir. Ertesi yıl 1238‟de Rusya‟nın Kuzey kısmının tamamını ellerine geçiren Moğolların amacı, aynı zamanda Kuman-Kıpçak illerini de itaat altına almaktı. 1028

Bu münasebetle baĢbuğları Köten/Küten 1029 idaresindeki Kıpçakların 1239‟da Moğollara karĢı koyduğu görülmektedir. Dolayısıyla Don-Doneç dolaylarındaki bu Kıpçakların, hem Moğol kesafeti hemde savaĢtaki maharetleri karĢısında fazla dayanamayarak baĢta baĢbuğları Köten olmak üzere 40.000‟den fazlasının Macaristan‟a kaçtığı ve Macar Kralı IV. Bela tarafından iyi karĢılandıkları kaydedilmektedir. 1030 Bu Kıpçaklar Macaristan‟a daha önce (1223) giden Kıpçaklarla birleĢerek bölgede önemli bir güç haline gelmiĢlerdir.1031

Özellikle XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kıpçakların Macaristan‟da büyük askerî güç haline geldikleri görülmektedir.1032

Bununla birlikte Macaristan Kralı IV. Bela, Moğoların savaĢ taktiklerini iyi bilen Kıpçak suvarilerinden faydalanarak, 1033

Kıpçakları Moğollara karĢı kullanmak istese de bunda baĢarılı olamamıĢtır.1034

Rasonyi, “Kral IV. Bela‟nın Romanya toprağındaki Kıpçaklar için bir

piskoposluk kurduğunu, hiç bir siyasî rolleri olmayan Romenlerin1035 sadece

1027 Rasonyi, a.g.e., 1971, ss. 141-142.

1028 Kurat, a.g.e., 1972, ss. 95-96; Sümer, a.g.e., 1997, ss. 68-69. Ayrıca doğudaki Kıpçak kayıtlarıyla ilgili geniĢ bilgi için bkz: Ögel, a.g.e., 2002, ss. 275-292.

1029 Bu isim Rus vakayinâmelerinde “Kotyan” Ģeklinde geçer. 1030 Kurat, a.g.e., 1972, ss. 96-97; Gökbel, a.g.e., ss. 72-73.

1031 Yukarıdaki tanımdan hareketle bunlara da “eski Kıpçaklar” ve “yeni Kıpçaklar” tabirini kullanabiliriz.

1032 Rasonyi, a.g.e., 1983, s. 35. Ayrıca Kıpçakların macaristandaki faaliyetleri hakkında daha geniĢ bilgi için bkz: Orkun, a.g.e., ss. 218-230.

1033

XI. yüzyılda Bizansın da Kıpçaklardan faydalanarak Peçeneklere karĢı zafer kazandığı bilinmektedir. Bkz: Komnena, a.g.e., ss. 218-225; Kossanyi, a.g.m., ss. 121-123.

1034 Rasonyi, a.g.e., 1971, s, 142; Gökbel, a.g.e., s. 76.

1035 BaĢta “Rusya, Eflak ve Boğdan (Romanya)” olmak üzere özellikle “Slav Ülkeleri”ndeki “Boyar/Boyer/Bay-er” adıyla bilinen meĢhur ailenin de menĢe itibariyle bu Kıpçaklardan olduğunu belirtilmektedir. Nitekim bu ailenin Rusya tarihinde de önemli ölçüde rol oynadığı bilinmektedir. Öte yandan bugün “boy” Ģeklinde kullanılan “bay” adı KâĢgarlı‟da (eski Türkçe) “zengin” anlamında geçmektedir. Bu mânada “Bay-er” de kanaatimizce “zengin kiĢi” anlamını ihtiva etmektedir. Daha geniĢ bilgi için bkz: KâĢgarlı, a.g.e., 2006, I, 349; III, 158,

Kıpçak‟ların reayâsı durumunda olduğunu” belirterek bu münasebetle Bela‟nın “Rex Cumanorum/Kuman-Kıpçakların Kralı”unvanını adlığını, hatta çağdaĢ Macar kaynaklarında bu ülkenin “Cumania” adını taĢıdığını ifade etmektedir. 1036 Bu da “Tork” 1037 tesmiye ettikleri Kıpçakların aynen Kafkaslarda olduğu gibi Doğu Avrupa ve Balkanlar‟da da önemli ölçüde roller üstlendiğini göstermektedir.1038

1239-1240 yıllarında Batu Han orduları Karadeniz‟in kuzey bozkırları ve Kırım Yarımadasını tamamen ele geçirmiĢ, bunun neticesinde buralarda yaĢayan Kıpçakların birçoğu savaĢlar esnasında ya öldürülmüĢ ya da esir edilmiĢtir. Moğolların önünden kaçan Kıpçakların bir kısmı ise daha önce de ifade ettiğimiz gibi, baĢta Macaristan olmak üzere diğer Balkan topraklarına da gitmiĢlerdir. Bununla birlikte bazı Kıpçak birlikleri de Gürcistan ve Ġran taraflarına giderek özellikle Kafkasların TürkleĢmesinde önemli rol oynamıĢlardır. 1039

Moğol istilâsı karĢısında Kıpçaklar büyük nüfus kayıplarına uğradığı, hayatta kalanların bir kısmının da savaĢlar ve yerli halklar arasında HıristiyanlaĢmak suretiyle eridikleri kaydedilmektedir.1040

Ayrıca Moğolların hâkimiyeti altında kalan Kıpçaklar da olmuĢtur. Zira onlar da bağbuğlarıyla beraber yeni sahalara göç ettirilmiĢ ve Kıpçak baĢbuğları artık bunların hâkim zümresi olmaktan çıkarak böylece Altın Orda Türk-Moğol Hanlığının temelleri oluĢmaya baĢlamıĢtır. Nihayetinde bütün Kıpçak Bozkırı Moğol istilasına uğrayıp Altun Orda Hanlığı (1241-1502) kurulduktan sonra, 1041

DeĢt-i Kıpçak tâbiri daha uzun müddet kullanılsa da, siyasi güç anlamında Kuman- 239; Togan, a.g.e., 1981, ss. 165-166; Kurat, a.g.e., 1987, ss. 44-47; Kemal Beydilli, “Rusya”,

DĠA, Ġstanbul 2008, XXXV, 253-265.

1036 Rasonyi, a.g.e., 1971, s 142; Rasonyi, a.g.m., 1939, ss. 410-411; Togan, a.g.e., 1981, ss. 165-166; Safran, a.g.m., 1987, s. 277.

1037

Kossanyi, a.g.m., s. 130; Rasonyi, a.g.m., 1939, s. 403.

1038 Laszlo Rasonyi, Dünya Tarihinde Türklük, 1. Baskı, Ġdeal Matbaa, Ankara 1942, ss. 135-150; Ayrıca Kıpçakların “Doğu Avrupa” ve “Balkanlar”daki faaliyetleri hakkında daha geniĢ bilgi için bkz: Gökbel, a.g.e., ss. 74-86.

1039

Kurat, a.g.e., 1972, s. 97; Gökbel, a.g.e., s. 73. 1040 Turan, a.g.e., 2009, s. 273.

1041 Altın Orda Devleti‟nin sınırlarını “DeĢt-i Kıpçak, Hârezm, Kuzey Kafkasya, Kırım ve Ġdil/Bulgar Devleti‟nin toprakları” içine almaktaydı. Bkz: Kamalov, a.g.e., s. 21.

Kıpçakların artık hiçbir rolünün olmadığı görülmektedir. 1042

Dolayısıyla yaklaĢık iki yüz yıl Karadenizin Kuzey kesimini ellerinde tutan Kıpçakların siyasi hayatları, Moğollar vasıtasıyla sona ermiĢtir.

Hanedanı olmayan bir Türk boyu olarak bilinen Kıpçakların, her ne kadar yerleĢik bir imparatorluğu olmasa da çeĢitli milletler/ülkeler üzerinde büyük etkileri olduğu bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte bir grup Kıpçakların ise Mısır ve Suriye‟ye giden Kıpçak boyları arasında asırlarca mevcûdiyetlerini korudukları görülse de, sonunda onların da AraplaĢtıkları anlaĢılmaktadır. 1043

1.5. Mısır Türk Devleti‟nin (1250-1517) Kurulmasında Kıpçakların